Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ülkeler un ve başka benzeri ürünlere folik asit eklemeye 3. Prevantif Onkoloji Sempozyumu kadar yaygın kullanıma girdi. Fakat yıllar sonra özel OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Kanser, beslenme ve vitamin kullanımı Prof. Dr. İsmail Çelik: “Tüm vitaminler anne sütünden geçiyor. Annelerin bebeklerini özelikle ilk altı ay sadece anne sütü vererek, 2 yıl süreyle emzirmesi ve sigara dumanından kesinlikle uzak tutması gerekiyor. Böylece annelerimiz geleceğin Türkiyesi’nin kanser profiline şekil verecek. Tüles Hasdemir likle gıda takviyesi yapılan bu ülkelerde kalınbağırsak ve prostat kanserlerinde yüzde 200’e varan artışlar dikkati çekmeye başladı. 2009 yılında sayıları gittikçe artan tüm araştırmalarda folik asitin yüksek dozlarının normal hücreler yanında kanser hücrelerinin de çoğalmasının kolaylaştırdığını ve arttırdığını gösterdi. Norveç’te yapılan araştırmalarda folik asit ve B12 desteği alan kalp hastaları arasında akciğer kanserine yakalananlarının oranının, genel nüfusa göre yüzde 25 daha fazla olduğu ortaya kondu. Araştırmada ayrıca, vitamin desteği alanların diğer kanser hastalıkları ve diğer rahatsızlıklardan ölüm oranı da daha yüksek çıktı. Örneğin: Havucun içinde bulunan betakaroten maddesinin fazla alınması, sigara bağımlılarında akciğer kanseri riskini arttırabilmektedir. Yapılan bir araştırmada, sigara içenlere Prof. Dr. Murat Tuncer, Prof. Dr. İsmail Çelik ve Doç. Dr. Mutlu Hayran betakaroten tableti verildiğinde, ölüm oranlarının arttığı tespit edilmiştir. Bu toplantısında aşağıdaki konulara değindiler. havucun tüketilmemesi anlamını taşımaz, aksine sigara Kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu ve içenlerin sigarayı bırakmaları daha yaşamsaldır. Havuç, bunun için yapılması gerekenlerin, yeni araştırma ve günlük gıda alımı içinde taze olarak yenilebilir ve böyçalışmaların üzerinde durulduğu kongrenin ana temasını le tüketildiğinde kanserden koruyucudur. “Jinekolojik, ürolojik ve gastrointestinal kanserlerde • Soyanın içindeki kadınlık hormonu olan östroerken tanı, ulusal kanser kontrol programları, tütün jene benzer maddeler, yüksek dozda alındığında, mekontrolü ve sigarayı bırakma, çevre ve kanser, kanserde me ve rahim kanserine yol açabilir. destek tedavileri gibi pek çok konu oluşturdu. • Ceviz, fındık, fıstık gibi zararsız olduğu ve koKanserden korunmayla ilgili en temel kavramın ço lesterol içermediği söylenen yağlı yiyecekler (zeytinğunlukla yaşam tarzı kökenli olduğu ve ailevi kanser yağı dahil) şişmanlatır. ler (genetik geçiş gösteren) tüm kanserlerin binde bi• Domates, brokoli ve lahana gibi gıdaların yükrinden az olduğu vurgulanan sempozyumda özellikle si sek miktarlarda tüketilmesinin kanserden koruduğugaranın her çeşit kanserin sebebi olarak gösterildi. Sigara na dair veriler yeterli değildir. yasağının alınan en güzel tedbir olduğu hemen yüzde • Aspartam ve sakarin gibi yapay tatlandırıcıların 30 azalma görülen tütün satışlarının beş yıl içinde özel kansere neden olduğu bilgisi ispatlanmamıştır. likle akciğer ve meme kanserlerinde gerileme göste•Kahve tüketiminin kansere neden olduğu ve yereceği vurgulandı. şil çayın kanserden koruduğuna dair bilimsel bir bilgi Kanserden korunmak için tek ve geçerli beslenme yoktur. önerisi ise: Günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze içe•Genetiği değiştirilmiş gıdaların, kanser riskini artrin, yağdan düşük, lifçe yüksek diyete ek olarak, kır tırdığına dair bilimsel bir bulgu yoktur. mızı etin haftada birden fazla yenmemesidir. • Hazır gıdalardaki katkı maddelerinin, uygun oranVitamin takviyesi ve kapsüllerinin kanserden ko larda katıldığı takdirde kanser yapıcı etkisi mevcut deruma etkisi yoktur aksine kanseri tetiklediğini göste ğildir. ren çalışmalar mevcuttur. 2009 yılının son aylarında • Alkol kanseri tetikler. Az miktarda bile olsa alsayıları gittikçe artan çalışmalar sonucunda uzmanlar kol kanserojen etki gösterir. Özellikle sigara ile birlikte uyarıyor: Yiyeceklerden alınan folat, kanserden koru kullanıldığında bu etki daha da artar. yucu etki yaparken hergün yüksek dozda folat vitamin •Cep telefonu kullanımına bağlı kanser gelişimi tableti tedavisi kanser ve kalp damar hastalığı riskini konusunda verilen yetersiz olup kullanımının kısıtarttırmıştır. Bazı çalışmalanda folik asitin felç ve kalp lanmasına dair bilimsel bir öneri yoktur. hastalığı riskini azaltacağının, kalın bağırsak kanseri• Doğum kontrol hapları ve menopoz sonrası horni engelleyebileceği bulguları ile birçok insan kalp has mon replasman tedavisinin hem kanser hem de kalp tası ve kanser olmamak için folik asit tabletleri kul hastalıkları açısından önemli yan etkileri vardır. Bu nelanmaya başladı. Hatta Amerika, Kanada ve Şili gibi denle doktor kontrolü dışında alınmamalıdır. Matrix üçlemesinde öğrendiğimiz dünyaya uzaktan erişim olgusu Bruce Willis’in son filmi Suretler’de geliştirilmiş olarak karşımıza çıktı. Bu da bana bir arkadaşımla uzun yıllardır yaptığımız futuristik konuşmaları anımsattı. Ve bir kez daha Vizontele’deki Deli Emin’in konumuna düştüğümüzü anladım. FlashForward ABD’de bu sonbahar yayımlanmaya başlayan ve derhal ülkemizde de gösterilen FlashForward dizisi sayesinde futuristik gelecek öngörüleri olgusu yeniden popüler oldu. Pazar gazeteleri, yeni yıla girmekte olduğumuz şu günleri de fırsat bilerek 2010’da ne olacak sorusuna cevaplar arıyor. Bruce Willis’in son filmi Surrogates’i (Suretler) seyretmeseydim, bu topa girmeyecektim. Uzun yıllardır teknoloji dünyasından bir arkadaşımla birlikte zaman zaman bir araya gelir ve bu tür “futuristik” değerlendirmeler yaparız. Bu seanslarda gündeme gelen pek çok fikir bir kaç sene sonra “icat edilerek” karşımıza çıkar ve birbirimizi arayıp hayıflanırız. Artık Vizontele’deki Deli Emin’in dediği gibi “vallahi benim aklıma gelmişti” demekten de bıktık. Mesela kitapların kâğıda değil de dijital olarak “basılmasını”, “okunmasını” hayal ettik. Kısmen olmaya başladı. Amazon gibi ideefixe gibi internet üzerinden kitap satan web sitelerinin aynı zamanda “kişisel dijital kütüphane” hizmeti de vermesi gerektiğini düşündük (henüz bunu yapmadılar). Böylece bu sitelerden satın alınan elektronik kitaplar, satın alındığı anda kişinin dijital kütüphanesine aktarılır ve kişi kitabı dijital ortamda (bilgisayarından ya da kitap okuyucusu cihazdan) derhal erişebilir ve okumaya başlar. Keza kişi kütüphanesindeki bir kitabı, yine aynı sitede kişisel dijital kütüphanesi olan bir arkadaşına ödünç verebilir. Bu durumda kendisi artık o kitaba erişemez ama arkadaşı kitabı okuyabilir hale gelir vb. (Üretim Tarihi: 2001). Bir başka proje de müzik dünyası ile ilgili. Bu da henüz keşfedilmedi. İnanıyorum ki müzik dünyasına yön veren dev şirketler interneti kendi bildikleri mecraya çekip orada pataklayarak kontrol altına alma stratejisini terk etmeye karar verdilerinde, bizim düşündüğümüz türden projeler de hayat bulacaktır. Bizim projemiz müzik parçalarındaki “tag” bilgileri denilen ve şarkının künye bilgilerini oluşturan kısımda şarkı türü olgusuna yepyeni bir bakış açısı getirmek. Öyle ki müzik artık yaşanmakta olan ana, şimdi olduğu gibi eklemlendirilmeyecek, tersine o anın içine karışacak, yaşanan o duygunun, o ruh halinin değişmez bir parçası olacak. Ve bu deneyim dünya üzerindeki milyonlarca insan tarafından paylaşılabilecek. Matrix üçlemesini seyredip de insanın “gerçek dünyaya” kafatasının arkasındaki bir delik vasıtasıyla yattığı yerden bağlandığı imgesini gördükten sonra, aklımda dönüp dolaşan ileri düzey bağlantı modelini yukarıda bahsettiğim Suretler filminde gördüm (artık bıkmış olduğum için “vallahi benim aklıma gelmişti” demedim). Suretler filminde insanlar artık gündelik angarya işlerini “avatar”larına yaptırıyorlar. Yani robotlara. Kendileri evlerinde tıpkı Matrix’te olduğu gibi bir koltuğun üstünde yatıyorlar, Matrix’ten farklı olarak avatarlarına kafalarının arkasındaki bir delikten değil göz ve kulaklara takılan bir başlıktan erişiyor; onları yönetiyorlar. Bütün işi robotlar yapıyor. İnsanlar evlerinden dışarı çıkmıyor. Ve bu çerçevede gelişen olaylar. Robot almayı reddeden “has insanlar” ve bunların sisteme karşı direnişi. Bu tür sistemler söz konusu olduğunda derhal akla gelen “ya birisi bunu suistimal ederse” korkularını körükleyen hususlar... Bugün bilgisayar karşısında saatler geçirdiği için asosyal olmakla itham edilen gençler mi acaba gelecek yıllarda bu teknolojileri icat edecek? “Hayatımızı neden riske atalım ki, başımıza bir şey gelecekse bu robotun başına gelsin, biz evde güven içinde olalım” diye düşünerek. Peki o zaman sormazlar mı insana, “Ya kardeşim o zaman evde sabahtan akşama kadar yatarak robotu yönetmekten başka bir şey yapmayan senin ne katma değerin var?” diye. Bu kadar teknoloji üretenler robotların karar verme süreçlerini de “robotize” edebilirler nasılsa. O nkoloji alanında büyük önem taşıyan ve son yıllarda pek çok gelişmeye sahne olan ‘Kanserden Korunma’ ile ilgili tüm detaylar 3. Prevantif Onkoloji Sempozyumu’nda ele alındı. Prof. Dr. İsmail Çelik (Hacettep Üniversitesi, Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Öğr. üyesi), Prof. Dr. Murat Tuncer (Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Derneği Başkanı) ve Doç. Dr. Mutlu Hayran’ın (Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü, Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı öğr. üyesi) basını bilgilendirme CBT 1188/ 10 25 Aralık 2009