05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ortaöğretim alan öğretmenini nerede ve nasıl yetiştirmeli? Gereğinden fazla aday bulunuyorken ve ‘hizmet içi öğretmen eğitimi’ gibi daha önemli işler varken YÖK, yeni başlattığı ‘fen edebiyat fakültesinde öğretmen yetiştirme’ uygulamasından vazgeçmelidir. Prof. Dr. Nevzat Kavcar, Öğr.Gör. Dr. Serap Kaya Şengören ve Öğr. Gör. Dr. Rabia Tanel; DEÜ Buca Eğitim Fakültesi Doktora ve Tıpta Uzmanlık Husumeti Nasıl Yaratılır? Prof. Dr. Neşe Tunçel, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, ntuncel@ogu.edu.tr 29 Kasım 2009 tarihli Bilim Teknoloji dergisinde Dr. Hasan Vasıf Altay’ın “Uzmanlık ve Doktora” başlıklı reaksiyoner yazısında “tıpta uzmanlık” ve “doktora” gibi amaçları farklı iki eğitimin, birbirinin hasmı gibi ele alınıp tartışılmasını ve konunun temel tıp bilimlerinde hekim olmayan doktoralı öğretim üyelerine hiç de yakışık almayacak bir tarzdaki yorumlara ve yargıya getirilmesini esefle karşıladım. Bu nedenle bu iki eğitimin fark ve amaçlarını bir daha irdelememizin, saygı çerçevesi içinde bir ortak paydada buluşabilmemize yararı olacağını düşündüm. 2 547 sayılı yasayla 1982’den sonra, her düzeydeki öğretmeni yetiştirmek amacıyla eğitim fakülteleri kuruldu. 1998’de eğitim fakültelerinde ortaöğretime öğretmen yetiştiren yedi programın öğrenim süreleri, dört yıldan kesintili beş yıla (3,5+1,5) çıkarıldı ve tezsiz yüksek lisans olarak adlandırıldı. Benzer program, fen edebiyat ve bazı mühendislik fakülteleri çıkışlılar için (4+1,5) yıllık yapıda düzenlendi. 2007’de eğitim fakültelerinde ortaöğretime öğretmen yetiştirme programlarının süresi (3,5+1,5) yıl yerine kesintisiz beş yıl olurken, 2008’de fen edebiyat fakültesi çıkışlılar için (4+1) yıllık program yürürlüğe konuldu; derslerin sayı ve kredileri de azaltılmış oldu. 2009’daki en son uygulamada, (4+1) yıllık tezsiz yüksek lisans programı da kaldırıldı; öğretmenlik sertifikası programı fen edebiyat fakültelerinde lisans programı içinde (4+0) yürütülecektir. öğretmenliği tezsiz yüksek lisans programının etkili bir biçimde yürütüldüğünü ya da nitelikli öğretmen yetiştirmeye katkı sağladığını söylemek güçtür. Bu sakıncalı yanlar, bu içerik ve düzenlemedeki programların yürütülmesinin yersizliğini açıkça ortaya koymaktadır. YETİŞTİRME VE ATAMA ÖLÇÜTLERİ Fen bilimleri öğretmenlerinin nitelik ölçütlerine yönelik çalışmaların (Kavcar ve arkadaşları, 2008a, b) sonuçları dikkatlice incelendiğinde, ayrıca 2007 Ortaöğretim Fizik Programı ile yeni düzenlenen öteki ortaöğretim ders programları göz önünde bulundurulduğunda, üstelik dört yıllık lisans öğretimi içinde uygulamaya sokulmak istenilen öğretmenlik sertifikası programının ne denli yetersiz kalacağı kolayca görülecektir. Öğretmen seçim ve atama ilkelerini ve ölçütlerini uygun belirlemeli ve bunları yaşama geçirmeliyiz. Öğretmeni nasıl yetiştirdiğimizi hangi araçlarla ölçeceğiz? KPSS sınavıyla öğretmen seçilemez. Bu sınavla ancak bir ölçüde genel kültür ve kuramsal meslek bilgisi yoklanabilir; alan bilgisi, alan eğitimi bilgisi, öğretmenlik becerileri ile mesleğe yönelik tutumlar ölçülemez. Eğitim fakültelerinin ilgili bölümleri gözden çıkarılıyor mu? Bilindiği gibi, mezunlarının % 5’inin bile atanamaması sonucu, son 10 yıldır, yedi anabilim dalına öğretmen olmak üzere gelenlerin giriş sınavı puanları, giderek düşmekle birlikte, fen edebiyat fakültesine girenlerin puanlarından oldukça yüksektir. Ayrıca, bu alanlarda son on yılda yurtiçi ve dışı eğitim sonucu nitelikli öğretim elemanları yetişti, önemli bilgi birikimi sağlandı. Bu iki olguyu olumlu yönde değerlendirmek durumundayız. ÖNCE KAVRAMLAR, SONRA TARTIŞMALAR Doktora; bilim adamı, öğretim üyesi ve araştırıcı yetiştiren bir eğitimdir, akademik bir derecedir. Esaslarını YÖK belirler ve eğitimi yalnızca üniversitelerin çeşitli enstitüleri yürütür. Üniversitelerce düzenlenen doktora diploması, kişinin bilim adamı olma yolundaki akademik kimliğini yasallaştırır, bilim üretme yönünde becerisi olduğunu belgeler. Bu belge doktoralı kişiye dünyada gelişmiş araştırma merkezlerinin kapısını hiçbir ötekileştirme olmaksızın açabilir. Ülkemizde bir yanlış değerlendirme ile “doktora eğitimi” olarak tanımlanan uzmanlık eğitimi ise Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülen ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir yükseköğretimdir. Esasları bakanlıkça belirlenir. Yalnızca rektörlüklere bağlı eğitim ve uygulama hastaneleri değil, bakanlığın belirlediği devlet hastanelerince de verilebilir. Bakanlıkça düzenlenen diplomalar, kişinin özel bir sağlık alanında tıbbi uygulamalar yapma yetisini yasallaştırır. Çağdaş dünyada bir uzman hekimin üniversitede öğretim üyesi olabilmesi, uzmanlık eğitimi ile birlikte bir temel bilim doktorasını tamamlaması koşuluna bağlıdır. Şimdi gelelim tıp fakültelerinde hekim olmayan, temel tıp bilimlerinde görev yapan doktoralı kişilere yönelik yorum ve yargılara. UYGULAMANIN YERİNDELİĞİ a. Öğretmen gereksinimi: Özellikle fizik, kimya ve biyoloji alanlarında 1995’lerden bu yana atanan öğretmen sayısı yılda 1020’yi geçmiyor; 2009’da fizik için bu sayı 0’dır (KPSS’den 99’un üstünde puan alan aday bile atanamadı). Ülkemizde eğitim fakültesi fizik eğitimi anabilim dalı sayısı 13 ve yıllık mezun sayısı yaklaşık 400 iken, fen edebiyat fakültesi fizik bölümü mezun sayısı, gerekçesi bilinmeyen nedenlerle son yıllarda açılan ikinci öğretimle birlikte yaklaşık 4000 dolayındadır. Öteki altı alan için de benzer oran geçerlidir. İstem–sunu dengesizliği var; yalnızca eğitim fakültelerinde bile istem fazlası kontenjan bulunuyor; öğretmen gereksinimi, anılan programı açma gerekçesi olamaz. b.Yasal yetkilendirme: Eğitim fakültelerinin kuruluş gerekçesi her düzeyde öğretmeni yetiştirmektir; bu görev 2547 sayılı yasayla bu kurumlara verildi. Fen edebiyat fakültelerinin işlevi ise bilimci yetiştirmektir, öğretmen yetiştirme hak ve görevleri yoktur. c. Başka meslek alanlarında uygulanın benzeri var mı? Öğretmenlik dışındaki meslekler için benzer uygulama örneğinin varlığını, en azından bizler bilmiyoruz. Eğitim fakülteleri ortaöğretim alan öğretmenliği programları, üstelik beş yıllık lisans yapısında örgütlenmişken, fen edebiyat fakültelerinde dört yıllık öğretimle hem lisans diploması hem de öğretmenlik formasyonu sertifikası verilmesini, nasıl haklı ve yerinde görebiliriz? Program bu nedenlerle de savunulamaz. SONUÇ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Yukarıda sıraladığımız gerekçeleri, Tanel ve arkadaşlarının (2008) ilgili araştırma verileriyle birleştirdiğimizde aşağıdaki önerileri ortaya koyabiliriz: ‘Ortaöğretime öğretmen yetiştirme programı’, lisansüstü enstitülerinde ya da fen edebiyat fakültelerinde değil, eğitim fakültesinde yürütülmeli. Programın öğrenci kaynağını eğitim fakülteleri oluşturmalı; ulusal düzeyde bir seçim sonunda ve derslerini eğitim fakültesi öğrencileriyle birlikte almak kaydıyla, en çok % 20 oranında fen edebiyat fakültesi öğrencisi de alınabilir. Kontenjanlar ülke gereksinimi ile uyumlu olmalı; gelişimini tamamlamayan birimlerde bu program açılmamalı. Programın süresi beş yıl olmalı. Dersler uygulama ağırlıklı olmalı; fakülteuygulama okulu işbirliği güçlendirilmeli, özellikle öğretmenlik uygulamalarına ağırlık verilmeli. Çalışmakta olan tüm öğretmenler iyi yapılandırılmış hizmet içi eğitim programlarından geçirilmeli. Kaynakça 1. Kavcar, N., Şengören, S.K. ve Tanel, R. (2008a), CBT1094/21, 7 Mart 2008. 2. Kavcar, N., Şengören, S.K. and Tanel, R., (2008b), “Development of qualifications of science teachers”, (Çağrılı konuşma, Türk Fizik Derneği 24. Uluslararası Fizik Kongresi, 2831 Ağustos 2007, İnönü Üniversitesi, Malatya) Balkan Physics Letters, Special Issue, Boğaziçi Univ. Press, pp.2532. 3. Şengören, S.K., Tanel, R., Tanel, Z., Sağlam, M., Kavcar, N. and Erol, M., (2008), “Evaluation of high school field teaching master programs without thesis through the perspective of student comments: Dokuz Eylül University sample”. (Anılan kongre, a.g.d., pp. 599604). 4. Tanel, R., Şengören, S.K., Tanel, Z., Sağlam, M., Kavcar, N. and Erol, M., (2008), “A new model proposal in regards to preservice and inservice education for the secondary school teacher training”, (Anılan kongre, a.g.d., pp 652657). 5. Ünver, G., Bümen, N.T. ve Başbay, M.(2008), “Ege Üniversitesi’nde Yürütülmekte Olan Ortaöğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programının Değerlendirilmesi”. E.Ü.Bilimsel Araştırma Raporu (Proje No: 05EGF003). TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARINDA OLUMSUZLUKLAR On yıllık uygulamadaki olumsuzlukları, iki araştırmanın sonuçlarına dayanarak belirteceğiz: (3,5+1,5) ve (4+1,5) programlarını öğrenci görüşleriyle değerlendiren Şengören ve arkadaşlarına (2008) göre; programlar kesintili olmamalı; genel eğitim, alan eğitimi, alan ve genel kültür dersleri bir arada verilmelidir. 1,5 yıllık programdaki derslerin kredi saatleri azdır; içeriği zenginleştirildiğinde sürenin beş yıl olması uygundur. (4+1,5) programını öğrenci, öğretim elemanı, yönetici görüşleriyle ve alan yazını sonuçlarıyla değerlendiren Ünver, Bümen ve Başbay’a göre (2008); 2547 sayılı yasayla hizmet öncesi öğretmen yetiştirme görevi tümüyle eğitim fakültelerine devredildi; öğretmenlik becerileri kazanımı açısından program yetersizdir; öğretim elemanları, programı ciddiye almıyor ve tutum birliği içinde bulunmuyorlar; öğretim elemanı–uygulama okulu işbirliği, yeterince sağlanamıyor; (4+1) yıllık 2008 programında ise öğretmenlerin uygulama ağırlıklı eğitim programlarıyla yetişmesi hedefinden geri adım atıldığı ortadadır; ortaöğretim alan YANITI TIP TARİHİ VERİYOR Dünyada tıp biliminin ilerlemesine bakın. Büyük oranda temel bilimlere gönül vermiş tıp, biyoloji, fizik, matematik, ziraat, kimya, eczacılık, sosyoloji gibi çeşitli alanlarda eğitim almış kişiler tarafından yapıldığını görürsünüz. El birliği içinde, diğerini ötekileştirmeden ve önemsizleştirmeden, bilgi birikimlerini, özgün fikirleri, araştırma ve geliştirme donanımlarını dikkate alarak... Bunu yapan ülkeler bugün bilime hâkimdir. Somut örneklerle pekiştireyim: 1952 Nobel ödülü sahibi mikrobiyoloji duayeni S.A.Waksman, bir ziraatçi ve toprak bilimcidir. Tüberkülozu tedavi eden antibiyotikleri bulmuştur. Sağduyulu kimsenin ona “Sen tüberkülozdan ne anlarsın, hasta mı gördün?” dediğini sanmıyorum. Biyolog Thomas Morgan kromozomlarla kalıtım arasındaki bağı açıklayan kişidir ve Nobel ödülü sahibidir. Watson, Crick ve Wilkins, ikisi fizikçi biri CBT 1188/14 25 Aralık 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle