05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Akademik yükseltme ve değerlendirmelerde bazı noktalar Katma değeri olan bilimsel çalışmalar için bir bilim geleneğine, bu geleneğe göre oluşturulmuş kurumlara ve bu kurumlardan çıkan doktora çalışmalarına ve araştırmalara ihtiyaç vardır. Doktora, bilimsel bir maceradır. İyi üniversitelerde iyi danışmanlar tarafından yaptırılması, normalidir. Sorun, sistemin doğru kurulması ve doğru işletilerek devamlılığının sağlanmasıdır. Bir üniversiteyi “üniversite” yapan öğretim üyesidir. O, üniversitenin gerek ve yeter şartıdır. Mehmet Utku, Y.Doç.Dr.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği mehmet.utku@deu.edu.tr Ü niversitedeki akademik hiyerarşi, akademik bir ölçme sisteminin kurulmasıyla olur. Bunun için sistemin yetkin ve aşkın akademisyenlerden oluşan bir ekip tarafından tesis edilmiş olması gerekir. Bu süreçte sorun, derinlemesine irdelenerek kişiselleştirmelerden uzak, içerikmekânzamanişlev yönünden çok boyutlu incelenerek değerlendirilir. Yürürlükteki akademik yükseltme ölçütleri; doktoranın önemini ortadan kaldırmış, gereken altyapıyı hazırlamadan sadece yayınları öne çıkararak, Tablo 1 Çok yazarlı makaleler/bildiriler için bazı yazar isim sırasına karşılık gelen etkin yayın sayıları ölçme alanını daraltmış ve süreci kontrolsüz hale getirmiştir. Üniversite, doğru iş yapar. Aksi takdirde, sokakta yapılandan bir farkı kalmaz. Üniversitenin, daha doğru çözümler üretebilecekken eksik çözümü tercih etme lüksü yok tur. Ortaya koyduğu her çözümde mutlaka bir optimizasyon yapmış olması beklenir, zira optimizasyon sadece üniversitede değil yaşamın bütün kesimlerinde de bir ihtiyaçtır. Yürürlükteki yükseltme ölçütlerinde bulunan SCI (Science Citation Index) koşullu makale için tüm dünyaya hitap etmekte olan bu tür dergilerin bir kapasite sınırlarının bulunduğu, en azından kapasitelerinin sınırsız olmadığı bellidir. Bu gerçeğin anlamsız ve sıra dışı bir seçiciliğe gitmeyeceğinin, yayın ilke ve tutumlarında abartıya kaçılmayacağının garantisi yoktur. Yürürlükteki sistem, buluş yapmayı engeller. Sağlam akademik altyapısı olmayan bir araştırmacıyı, yükseltme ölçütleri esaslı çalışmaya yönlendirmektedir. İyi bir sistem, akademik yaşamdan beklenen hedefi garantileyecektir. Bunun için yapılması gerekenler şöyle sıralanabilir: 1) Akademik yükseltme, amaç ve sınırları iyi tanımlanmış koşulların doğru ölçülmesiyle olur. Örneğin dil sınavı, ilke olarak doğrudur. Fakat zorlaştırılırsa, anlamını yitirir. Örneğin, “Türkiye’nin başkenti nedir?” gibi bir soruya; “İstanbul, Ankara, Konya, Atina, Hiçbiri” gibi yanıt seçenekleri normal iken bunun yerine; “Angara, Ankara, Angıra, Ankaya, Hiçbiri” gibi seçeneklerin konması, amacı dikkat ölçmek olmayan bir sınav için doğru bir yaklaşım olamaz. 2) Yayın sayısı, dar ve göreceli bir değerlendirmedir. Akademik değerlendirmelerde “Bilimsel Etkinlik Faktörü” gibi bir parametre tanımlaması, daha anlamlı ve değerlendirilebilir olur. Bunun için BEF= EYS ´ YAS (1) gibi bir formül kullanılabilir. BEF, bilimsel etkinlik faktörü, EYS, etkin yayın sayısı, YAS, yayın atıf sayısıdır. BEF için en az EYS’ye eşit olmasının aranması, bir yaklaşım sayılabilir. Yayın sayısının belirlenmesinde zorluklar vardır. Günümüzde ekip çalışması ön planda tutulmaktadır. Avrupa Birliği çerçeve programları da bunu desteklemektedir. 20 yazarlı bir makalenin 1. yazar ve 20. yazar için kaç yayın sayılacağı net olmalıdır. Buradan hareketle, yayın sayısının belirlenmesinde “Etkin Yayın Sayısı” tanımlaması daha isabetli gibi görünmektedir. Etkin yayın sayısı için EYSi= (0.85)i + (0.15)i (2) şeklinde bir bağıntı kullanılabilir. EYSi, ortak yazarlı bir eserdeki (makale, bildiri, kitap vs.) i. yazarın i. sıraya göre bu eserden sahip olabileceği yayın sayısı payıdır. i ise ilgili yazarın eserdeki sıra sayısıdır. Böylece, 20 yazarlı bir makale ile 1.yazar 1, 2.yazar 0.75, 3.yazar 0.62, 10.yazar 0.20, 20.yazar ise 0.04 yayın yapmış olur. Bir makaledeki iletişim/yazışma yazarı (corresponding author) ile bir bildiride sunumu yapan yazarın ayrı bir değeri olmalıdır. (2) bağıntısına bu da katılırsa, EYSi= (0.50)i + (0.15)i + (0.35)s şeklinde yeni bir bağıntı üretilebilir. (3) bağıntısında, n, ortak yazarlı bir eserdeki toplam yazar sayısı, s, yazarın iletişim yazarı veya sunum yazarı olması durumunda 1, diğer hallerde (n+i)/n’dir. (1), (2) ve (3) bağıntıları için elbette daha iyileri üretilebilir. Tablo1, (3) bağıntısına göre 1, 2, 3, 6 ve 20 yazarlı makale/bildiri için bazı yazar sıralarının karşılık geldiği etkin yayın sayılarını vermektedir. Tablo1’den görüldüğü gibi (3) bağıntısı, bir yayındaki yazar sırasına bir anlam vermektedir. Böylece, ortak yazarlı yayınlarda 1. sıradaki yazar ile son sıradaki yazar sayısal anlamda ayırt edilmektedir. Gerek (3) bağıntısından gerekse Tablo1’den de görüldüğü gibi (3) bağıntısı şu özelliklere sahiptir: a) Tek yazarlı yayın ile çok yazarlı yayının ilk yazarı için ilgili yayını, 1 yayın sayar. Bu, (2) bağıntısı için de geçerlidir. b) İletişim/sunum yazarını öne çıkarmaktadır. Bunun için etkin yayın sayısına, bir yayının %35’ini eklemektedir. c) Toplam yazar sayısı ne olursa olsun, iletişim/sunum görevi olmayan son sıradaki yazar için (3) bağıntısındaki 3. terim, 0.35’in karesine karşılık gelmektedir. d) Toplam n yazarlı bir yayında, i. sıradaki iletişim/sunum yazarı, toplam i yazarlı bir yayında son (i.) sıradaki iletişim/sunum yazarına eşdeğer tutulmaktadır. Yani, 10 yazarlı bir yayında 7. sıradaki iletişim/sunum yazarının etkin yayın sayısı ile 7 yazarlı bir yayında son sıradaki iletişim/sunum yazarının etkin yayın sayısı aynıdır, değeri de 0.36’dır. e) (3) bağıntısına göre 20 yazarın içinde 6. sırada olmak, 6 yazarın içinde son (6.) yazar olmaktan daha değerlidir. Çünkü 20 yazar içinde 6. sıra, 20. sıraya göre hemen hemen ilk sıralar gibidir. (3) bağıntısı, bunu ayırt edebilmesi yönüyle de anlamlıdır. 3) Akademik ortamda verilen her emek değerlendirilmelidir. Buna göre bilimsel etkinlik faktörü, kitap sayısı, buluş/icatlar, yönettiği tüm tezler, davetli Basın/TV açıklamaları, komisyon görevleri, idari görevler vs. gibi tüm akademik emeği kapsayan, toplam puanlar belirlenmelidir. Böyle bir 100 puana, yayın başına 25 puan ile ulaşmak için etkin yayın sayısı anlamında 4 yayın yeterlidir. 20 yazarlı yayınlarda son yazar olarak buna ancak 34 yayında ulaşılabilir (Tablo1). 4) Yayın kavramı, makale (Türkçe/yabancı dil; yerli, yabancı ve popüler dergilerde) ve bildirileri (Türkçe/yabancı dil; sözlü, poster) kapsamalıdır. Kitap, ayrı bir sınıf olarak değerlendirilmelidir. 5) Uluslararası standartlarda yerli dergilerin kurulması, yaşatılması ve sayılarının arttırılması sağlanmalıdır. açısından son derece sıkıntılı geçmektedir. Unutulmamalıdır ki, minör anal cerrahiden (hemoroid, anal fissür gibi) sonra bile 3–4 haftaya varan geçici kontinens problemleri görülebilir; bir şekilde paralizi olan sfinkter kompleksi fonksiyonel bozulma gösterebilir. Bu tip majör anal cerrahiden sonra ilk 2 ay iyi fonksiyon beklemek hayalcilik olur; keza hazırlanan poşun kapasitesinin artması için de zaman gerekmektedir. Fakat hastalar 2. aydan sonra hızlı bir toparlama yaşamakta ve 6 ayda nispeten rahat edebilecekleri kontinens durumuna gelmektedir. Bir sene sonunda ise hemen hemen net sonuç ortaya çıkmakta ve bundan sonra fazla bir gelişme olmamaktadır. Bu seride hastaların %89unda “iyi kontinens” olarak sınıflayabileceğimiz bir sonucu elde ettik. İntersfinkterik rektum rezeksiyonunun onkolojik sonuçları artık tartışılmıyor, ancak fonksiyonel sonuçların daha kesinyorumlanması için fonksiyonu etkileyen faktörleri ve tekniği irdeleyen yeni çalışmalara ihtiyaç var. Etik ve Bilişim Gözde Dedeoğlu Etki Yayınları:etkiyayin@gmail.com CBT 1181/14 6 Kasım 2009 Gözde Dedeoğlu’nun bu kitabında yazılanlar etik ve bilişim etiği konusunda bir fikir oluşturma amacıyla yapılmış bir çalışmanın ürünüdür ve değişimin olumlu yönde gerçekleşmesi dileğiyle insani, etik olanın, değerlerin yeniden kazanılması yönünde harcanan çabanın bir parçası olma niyetini taşır. Giderek etkisini arttıran ve yaygınlaşmasıyla birlikte faydalarının yanında bir dizi sorunu da getiren bi lişim teknolojilerinin etik boyutunu irdelemeye yönelik çalışmalar geçen yüzyılın son döneminde hız kazanmış; bilişim teknolojilerinin ilk üretildiği ve kullanıldığı Batı ülkelerinde, sosyal bilimcilerin ağırlıkta olduğunun gözlendiği ancak konunun kapsamı ve çözüm yönünde gösterdiği gereklilik nedeniyle çok daha geniş yelpazede disiplinin ilgi ve çalışma alanı olmuştur. Gözde Dedeoğlu, bilişim etiğini çok yönlü ilişkileri içerisinde incelemektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle