18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan Türkiye, güneş pilleri teknolojisi üretiminde elini çabuk tutmalı! Yarıileken üretimi ve güneş pilleri uzmanı elektrik mühendisi Dr.Bülent Başol, güneş enerjisinin geleceği üzerine konuştu: Dünyada büyük bir atılım var.. Enerji bakımından gelecek güneş enerjisi üzerinde planlanıyor. Ülkemizin enerji ihtiyacının önemli bir kısmını güneşten elde edebilecek potansiyele sahip. Türkiye fotovoltaik pil teknolojisini geliştirmekte ve üretmekte biraz daha gecikirse, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerin tam bir pazar haline gelecek. Reyhan Oksay ürdürülebilir Topluma DönüşümYeni İş Yapma Biçimleri” ana teması ile bu yıl 18.si düzenlenen Kalite Kongresi’nde konuşanDr.Bülent Başol, dünyanın karşı karşıya bulunduğu enerji darboğazını aşabilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiğini söyledi: Güneş 510 yıl içinde dünyanın en önemli enerji kaynaklarından biri olacak; Türkiye enerji alanındaki dışa teknolojilerini ülkemizde geliştirmek ve dünya ile rekabet edebilir düzeye çıkartmak. Bu amaca yönelik olarak araştırma faaliyetlerinde bulunmak b) Güneşten elektrik elde edilmesi ve kullanılmasına yönelik oluşturulacak teşvik sistemlerinin teknolojik altyapısını oluşturmak c) Güneş enerjisinin kullanımına yönelik toplumsal bilinci ve farkındalığı artırmak d) Gerekli insan gücünü yetiştirmek GÜNAM’ın kuruluşunda 3 fakülteden 6 farklı disiplinden öğretim üyeleri var. FenEdebiyat Fakültesi’nden Fizik ve Kimya Bölümü, Mühendislik Fakültesi’nden, Malzeme ve Metalurji Mühendisliği, ElektrikElektronik Mühendisliği ve Kimya Mühendisliği Bölümü ve Mimarlık Fakültesi’nden öğretim üyeleri... Özel şirketler bu konuyla ne kadar ilgili? Türkiye’de güneş pili üretimi ile ilgili çok sayıda özel şirket var. Bu şirketler bu alanı yeni bir yatırım fırsatı olarak görüyorlar. Ancak teşvik yasasının çıkmaması nedeni ile büyük çaplı bir yatırımı gerçekleşemiyor. Mevcut yatırımlar daha çok panel üretimi düzeyinde kalıyor. Panel üretimini gerçekleştiren bir kaç firma mevcut. Avrupa, Japonya ve Çin kaynaklı çok sayıda yabancı ürün Türkiye piyasasına girmiş durumda. Pazarın büyüklüğü yeterli olmasa da, bu ürünler piyasada yer alıyorlar. Satıcı firmalar teşvik sonrasında daha büyük oranlarda satış beklentisi içindeler. Türkiye’de Enerji Bakanlığı üretimi ve ARGE çalışmalarını destekleyecek bir yasa çıkarttı mı? TBMM gündeminde, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelik bir teşvik yasa tasarısı bulunuyor. Meclis Enerji Komisyonu tarafından onaylandı, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeden geri çekildi. Böylece yasa meclisten geçemedi. Enerji Bakanlığı tarafından verilen mesajlarda bu yasanın onaylanması için biraz zamana ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. ARGE için özel bir teşvikten söz edemeyiz. Enerji Bakanlığı bu konuda yapılan çalışmaları sözlü olarak desteklese de, bu destek somut bir maddi kaynağın sağlandığı bir program haline dönüştürülmedi. Güneş pili teknolojilerinin geliştirilmesinde ARGE çalışmalarının büyük bir önemi var ve yerli teknolojilerin geliştirilmesi için ARGE çalışmalarına özel destekler sağlanması gerekli. Bu yönde TUBITAK’ın özel bir destek programı oluşturması, Enerji Bakanlığı’nın da bir ARGE destek ve teşvik programı oluşturması çok yararlı olacak. Bu konuda ilgili kurumlar ortak bir hareket oluşturdular mı? En önemli hareket, Ege Üniversitesi’nce başlatılan Ulusal Fotovoltaik Teknoloji Platformu’dur. GÜNAM’ın da üye olduğu bu platform, Türkiye’de konu ile ilgili özel sektör, kamu ve üniversiteleri bir araya getiren en önemli oluşumdur. Bu oluşumun önündeki görevlerden bir tanesi, FV konusunda bir yol haritasi oluşturmaktır. Fotovoltaik piller hakkındaki bilgiler 16. sayfadaki “İlginç sorular” köşemizde [email protected] Çocuklar görürüz, ağlayarak dediğini yaptıran, öğrenciler görürüz sıfırlık kâğıda geçer not bekleyen, satıcılar görürüz yirmi liralık malı elli liraya satmaya uğraşan ve vazgeçmeyen erkekler görürüz, “hayır” diyen kadının peşinde, pazı teşhir eden tişört, kıl gösteren gömlek giyerler. Hepsinin ortak adı arsızlık, sonuncusunun ek olarak teşhirciliktir. Arsızlık Anne Suçudur! Annenin görmediğini çocuk topluma gösterir: “Anne bak pazılarıma” / “Hadi oradan be”. Bu çocuk anneye “arkaik” biçimde gösteremediğini ömrü boyunca topluma “prematür” biçimde gösterir, herkes havuza girerken o kıyıda mayoyla dolaşır, yaya yollarında manda kasa bir arabayla ağır ağır geçiş yapar, kadınlar istemeden onların bavulunu kaldırmak için atılır, apartman sorunlarını konuşmaya eşofmanla gelir. Toplum, beğenilmeyenin atıldığı, atılanın kokuşup kaldığı çöplükle besiyeri karışımı bir dünyadır; o yüzden herkes gücünü/güzelliğini/yararını/köleliğini teşhir ederek toplum içinde kalmaya uğraşır. Son tahlilde toplumda kalma amacı taşıyan teşhircilik, erişkinlerin dünyasında kolay doyum bulamayacağından (bir erişkin, gözüne sokulan pazıyı zorunlu kalmadıkça takdir etmeyeceğinden) yanında kırılganlık taşır. Ülkemizde teşhirci sayısı beklenenin üzerindedir. Örneğin bayram ziyaretine herkes, ne kadar tekaüt olursa olsun mutlaka özel arabayla gider. Hatta bayram öncesi araba satışları artar bile. Düğünlerde atılan silahlar da teşhirciliğin parçasıdır, çünkü patlayan silah, otomatik olarak bütün bakışları kendine çeker. Psikolojide ihtiyaçlar şu ya da bu şekilde giderilir. Şöyle giderilemeyen ve ertelenen ihtiyaç, bir zaman geçince değişerek, çoğu zaman hastalıklı biçimde, az sayıda da yüceltme kullanılarak giderilir. Giderilmeyen ihtiyaçların biriktirdiği enerjiyi bir derz tutturarak harcamanın yolu yüceltmedir (kendini adama). Ama yüceltme olması için, annenin çocuğun bebeklikteki taleplerini doyurucu biçimde karşılaması, sonra da bunları çocuklukta tedricen geri çevirmesi gerekir. İlkinde doyuruculuk, sonrakinde seçicilik gösterilmediği zaman, kişiliğe kaide oluşturacak temel yapı kurulmamış olur ki, bu durumda teşhirciliğin yüceltmeye döndürülmesi gerçekleşemez(*). Yoksulluktan gelme bir kişi vakıf kurup mesela, tükenmez bir enerjiyle yoksul çocuklara yardıma adar kendini, yüceltme budur, kendi acını başkasının üzerinden gidermek. Toplum, erken dönem sorunlarını yüceltemeyen insanlarca yıkılırsa, patolojilerini yüceltebilen insanlarca da onarılır. Bazı toplumların (son dönem Türk Toplum’u) sorunu, yüceltme mekanizmasını kuracak yeterli sayıda kişilik oluşturamamasıdır. Özellikle şehirlerde çocukların yetiştirilmesinde önemli sorunlar vardır. Vardır ki gençler, neredeyse tamamen biyolojik bir yapı olarak dolaşmaktadır, arkadaş grupları vardır belki ama toplum bağları yoktur, sevgilidirler ama sevgileri yoktur. Neden derseniz, çocuklar bakıcılarca büyütülmekte, bakıcılardan çocukların kölesi olması istenmektedir. Ergenliğe kadar hepsinin önünü ardını bir robot gibi bakıcı toplamaktadır. Çocuklar derece derece yoksunlaştırılmaya tabi tutulmamakta, isteklerinin seçici biçimde geri çevrilmesi gerçekleştirilmemektedir. Kişiliğin oturacağı sağlam bir kaide, yeterli varlık içinde yeterli miktarda yoksun bırakmayla kurulur. Kaide sağlam kurulmamışsa, kişi dürtülerini kontrol etmeyi beceremez; “sapık” davranış göstermeye başlar, başka bir zaman da gündüz hayallerine (day dreaming) başvurur. Dünyanın yoğun benlik kullanımını karşılayamadığı durumda güpegündüz hayallere dalmak zorunlu olur. Anneyle kurulan yoğun besleyici ilişkinin yerini doldurmak konusunda dünya her zaman cimri davranmıştır, çünkü bir annenin besleyeceği üç çocuk varsa, onun besleyeceği altı buçuk milyar insan vardır. Analist patoloji derken, çocuklukta doyurulmamış ihtiyaçtan bahseder, bu bir yanıyla doğrudur, buna karşılık fazla doyurulmuş/bağımlılık yaratmış, sonradan doyurulmadığında yoksunluk yapan benlik konumlarına yeterince vurgu yapmaz. Halbuki davranış, doğuşu ve sonucu itibariyle rölatif bir yapıdır. Kişiye başlangıçta derece, derece yoksunlaştırmayla kazandırılan mukavemet, sonraki zorlu koşullar için yeterli olmazsa güçlü bir kişilik bile tökezleyebilir ve teşhirci bir davranışa başvurabilir. Teşhircilik, marazi bir sapıklık değil, bir tatmin edilmemişliktir. *H. Kohut, Kendiliğin Yeniden Yapılanması, çev: O. Cebeci, s:28, Metis Yay. 2006 “S Dr. Bülent BAŞOL 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) Elektronik Materyaller ve Katı Hal Fiziği konularında tamamladı. Özellikle güneş pilleri alanındaki araştırmaları Amerikan Enerji Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve NASA tarafından desteklendi. Dr. Başol, 2000 yılında Silikon Vadisinde NuTool adlı bir şirkette Yönetim Kurulu Üyesi olarak entegre devrelerin bakır bağlamaları ve hızlandırılmaları konusunda yeni bir teknoloji üretti. Bu teknolojinin 2004 ortalarında büyük bir şirkete transferinden sonra bir ortağı ile SoloPower adlı bir şirket ve yüksek verimlilikte güneş pilleri geliştirip bir üretim tesisi kurdu. Dr. Başol halen bu şirketin Yönetim Kurulu Üyesidir. Bülent Başol'un elektronik malzeme işlemeleri, elektrokimyasal teknikler, ince film malzeme işleme makineleri ve ince film güneş pilleri konularında Amerika'da 114 tane patenti, 71 tane yeni patent başvurusu ve değişik konferans ve dergilerde yayımlanmış 100'ün üzerinde makalesi bulunuyor. Başol, Amerika dışındaki ülkelerde de 200'ün üzerinde patente sahip. Başol, 2. gruba giren güneş pilleri teknolojisinde önemli buluşlara imza atmış bir araştırmacı aynı zamanda. Kurucu ortağı olduğu SoloPower şirketinde ince film güneş pilleri geliştiriyor ve üretiyor. Hedefi bu teknolojiyi geliştirerek elektriğin fosil kaynakları kullanarak elde edilen elektrikle aynı maliyete çekmek. 2007’de dünya fotovoltaik güneş pili pazarında %47’lik payla Almanya’nın birinci, İspanya’nın %23 pay ile ikinci sırada yer aldığını belirten Başol, ABD ve Japonya %8’lik paya sahip olmakla birlikte, bu teknolojinin önemini kavrayıp, ARGE çalışmalarına hız verdiklerini söyledi. Başol’a göre Türkiye’nin bu pazardaki yeri son derece yetersiz. Ülkemizdeki bu konudaki faaliyetleri şöyle değerlendirdi: “Türkiye ısıtmalı güneş enerjisi kullanımında ne kadar başarılıysa, güneş pilleri teknolojisinde o kadar geride. Enerji ithalatına çok yüksek bir fatura ödeyen Türkiye, güneş pilleri teknolojisini zaman yitirmeden geliştirmek zorunda. Şu anda konvansiyonel yollarla elektrik üretmek güneş pillerinden daha ucuz. Ancak uzun vadede güneş pilleri daha kârlı bir konuma geçecek. Bunun için devletin devreye girerek, güneş pilleri üretimiyle ilgili yatırım vergi kredisi, elektrik alım garantisi gibi teşvik tedbirlerini yürürlüğe koyması gerek. Aksi takdirde, aynı entegre devre üretiminde pazarı Güney Kore ve Tayvan’a kaptırdığımız gibi, bu pazarı da Çin’e kaptırabiliriz. Böyle giderse birkaç sene sonra pazarda 5.sınıf Çin mallarıyla idare etmek zorunda kalacağız. Bunların ömrü birkaç yıl. Oysa bizim ürettiğimiz pillerin ömrü 2025 yıl.” la enerji, elektrik şebekesine satılır; yeterli enerjinin üretilmediği durumlarda ise şebekeden enerji alınır. Böyle bir sistemde enerji depolamaya gerek yok, yalnızca üretilen DC elektriğin AC elektriğe çevrilmesi ve şebekeye uyumlu olması yeterli. Bir de şebekeye bağlı olmakla birlikte kendi başına elektrik üretip, bunu şebekeye satan büyük güç üretim merkezleri var. Bence Türkiye öncelikle bu ikinci tip sisteme yatırım yapmalı, daha sonra konutlara geçmelidir.” ŞEBEKE BAĞLANTILI GÜNEŞ PİLİ SİSTEMLERİ Dergimize yaptığı açıklamada Başol kendi deneyimlerinden yola çıkarak Türkiye’deki yetkililerin bu konuya yeterince ilgi göstermediğinden yakındı: “Birçok özel şirket bu konuya sıcak bakıyor, ancak hem teknolojinin tam içeriğini bilmiyor hem de devletin kendilerine destek olmasını bekliyor. Enerji Bakanlığı FV piller için destek yasasının eylülde çıkacağını söyledi. Halen çıkmış değil. İşin kötüsü yetkililerin bu konuda gerçekçi bir vizyona sahip olduğunu da sanmıyorum. Oysa uzun vadede devlet bu işten önemli ölçüde kâr edecek. Kaldı ki devlet desteklerinin 510 yıl sürmesi yeterli. Bu sürede elektrik fiyatları da artacağı için destek ihtiyacı ortadan kalkabilir.” Güneş pilleri teknolojisinin geliştirilmesi için gerekli olan yatırım miktarı konusundaki sorumuzu, Başol şöyle yanıtladı: “Entegre devreler için milyarca dolar civarında yatırım gerekiyordu. O yüzden Türkiye o treni kaçırdı. Oysa güneş pilleri teknolojisi o kadar pahalı değil. Almanya’da bu sektörde bugün 500 bin insan çalışıyor. Ciddi bir yan sanayi de oluştu. Ama Alman devleti erken uyanarak bu konuda büyük tevikler sağladı.” Peki, depolama sistemlerine gereksinim var mı? “Şebeke bağlantılı güneş pili sistemi bir konutun elektrik gereksinimini karşıladıktan sonra üretilen faz Ülkemizde güneş pilleri için ne yapılıyor? ODTÜ’de Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) desteği ile Türkiye’nin enerji ihtiyacının güneş santrallerinden karşılanmasını sağlayacak teknolojilerin geliştirileceği “Güneş Enerjisi Araştırma Merkezi (GÜNAM)” merkezi var. GÜNAM’ın Müdürü ODTÜ Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr Raşit Turan, ülkemizde güneş pilleri ile ilgili çalışmalara ilişkin sorularımızı yanıtladı: Bizde ticari amaçla fotovoltaik (FV) pil üretiliyor mu? Güneş pili üretimi bir dizi üretim aşamasından oluşur. Güneş pili türüne göre bu aşamalardan bazıları oldukça büyük maliyetler gerektirir. Türkiye’de bir güneş pili sistemini baştan sona üreten firma yok. Ancak son yıllarda pilleri dışardan satın alarak panel üretimi gerçekleştiren firmalar var. Panel üretimi laminasyon, lehimleme ve paketleme işleminden oluşur. Güneş pili üretiminin diğer ve asıl katma değer yaratan aşamalarını üretmeyi hedef alan projeler olmasına rağmen, bunlardan hiç birisi yatırım faaliyetine başlamadı. FV piller konusunda hangi merkezlerde ARGE çalışması yapılıyor? Türkiye’de fotovoltaik piller konusunda özellikle CBT 1184/8 27 Kasım 2009 TÜRKİYE GERİDE Türkiye’nin, güneş enerjisini toplayan ve bir akışkana ısı olarak aktaran 1. grupta yer alan sistemlerin üretiminde Çin’den sonra ikinci sırada geldiğini belirten Başol, güneş kolektörlerinin yaygın bir kullanım alanı bulduğuna dikkat çekti. CBT 1184/9 27 Kasım 2009 bağımlılığından güneş enerjisine yatırım yaparak kurtulabilir. Başol, güneş enerjisinden yararlanabilmek için iki yol olduğunu söyledi: • Isıl güneş teknolojileri: Bu sistemlerde öncelikle güneş enerjisinden ısı elde edilir. Bu ısı doğrudan sıcak su olarak kullanılabilir (dolaylı yöntem); ülkemizin Güney ve Batı sahillerinde yaygın olarak kullanılan çatılara takılan su ısıtma panelleridir • Fotovoltaik piller: Yarıiletken malzemelerden yapılan bu piller güneş ışığını doğrudan elektriğe çevirirdolaysız yöntem. Bu ikisi birbirinden çok farklı , ama ülkemizde halen pek çok kişi iki sistemi birbirine karıştırıyor. ODTÜ Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr Raşit Turan üniversitelerde çalışmalar yürütülüyor. Bu amaca yönelik araştıma merkezleri mevcut. Örneğin Muğla Üniversitesi’ndeki Temiz Enerji Kaynakları ARGE Merkezi, üniversite yerleşkesinde bulunan birçok uygulamaya imza attı. Özellikle büyük çaplı güneş paneli kullanılmasının test edilmesine yönelik çok değerli çalışmalar yürütülmekte. Bu alanda bir diğer merkez ise Ege Üniversitesi bünyesinde yer alan Güneş Enerjisi Enstitüsü, başta organik güneş pilleri olmak üzere güneş pillerinin Türkiye’de geliştirilmesine yönelik çeşitli çalışmalar yürütüyor. Ayrıca bu konuda Türkiye’de ulusal bir teknoloji platformu oluşturdular. Türkiye’de son yıllarda ortaya çıkan önemli bir girişim ise ODTÜ Yerleşkesinde bir Güneş Enerjisi araştırma Merkezi (GÜNAM)’nin kurulmasıdır. GÜNAM’ın belirlediği çalışmalar şöyle: a) Güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştürme
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle