02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OLGULARIN KÖKENLERİ: 6 AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan Asteoritler Güneş sisteminin ufak nesneleri belalı bir geçmişe sahipler Birçok kişi için asteroitler uzayda gözdağı verircesine gezinen büyük kayalar, ya da lazer toplarla it dalaşı yapmaya elverişli müthiş yerler. Yerleşik bilimsel inanışa göre ise, gezegenlerin oluşum sürecinden arta kalan kırıntılardan ibaret. Oysa, asteroitlerin gerçek öyküsü çok daha karmaşık ve karanlık. Gezegen uzmanlarının asteroit adı altında topladıkları iri kaya parçalarından, yüzen çakıl yığınlarına ve geçmişteki volkanik etkinliklerin izlerini taşıyan minik gezegenlere uzanan gök cisimleri tek bir ortak kökene sahip olamayacak denli farklı özellikler sergilerler. Yalnızca, çapı yaklaşık 100 kilometreyi aşan, en büyük asteroidin kökleri güneş sistemimizin ortaya çıktığı 4.6 milyar yıl öncesine uzanır. O dönemde güneş sistemi esasen asteroitlerden, ya da araştırmacıların deyişiyle gezegenimsilerden oluşan büyük bir yığından ibarettir. Bu duruma nasıl geldikleri kesin olarak bilinmemekle birlikte, bu konuda öne sürülen en yaygın görüş henüz oluşmakta olan güneşin çevresinde dönüp duran tozun giderek daha büyük kütlelere dönüştüğü yönünde. Bu kütlelerin bir bölümü daha sonra biraraya gelerek gezegenlere dönüşürken, bir bölümü daha büyük kütlelerin çekim gücüyle ivme kazanarak uzayın derinliklerine fırlatıldı. Çok küçük bir bölümünde de bunların hiç biri olmadı. Varlıklarını sürdürebilen bu cisimler, başta Mars ile Jüpiter’in yörüngeleri arasındaki boşluk olmak üzere, gezegenlerin onları kendi hallerine bıraktıkları gediklerde kaldılar. Yavaş yavaş onlar da yerlerinden kopartılıp alınıyorlar. İlk başta esas kuşakta yer alan asteroitlerin binde birden azı ve muhtemelen milyonda biri gibi düşük bir oranı geriye kalıyor. Daha küçük asteroitlerin çok farklı boyutlarda olmaları bunların zincirleme bir tepkime sonucunda meydana geldiklerini ortaya koyuyor: asteroitler çarpışıp dağılıyorlar; parçalar çarpışıp dağılıyorlar ve bu böylece sürüp gidiyor. Bunların bir bölümünün kayalık bir bölümünün metal olması onların özgün kütlelerin farklı katmanlarından geldiklerine işaret ediyor. Asteroitlerin yaklaşık üçte biri benzer yörüngeli ailelerden geliyor. Aileler 10100 milyon yıl sonra dağıldıklarına göre, bunun süregelen bir süreç olması gerekiyor. Nitekim, gezegen oluşumu da süregelen bir süreç. Bir asteroit ne zaman bir gezegene çarpsa, onun oylum kazanmasına olanak tanıyor. Asteroitleri gezegen oluşumundan arta kalanlar olarak tanımlamaktansa, bu sürecin son dokunuşları olarak tanımlamak çok daha yerinde olsa gerek. Scientific American, Eylül 2009 BAĞIMSIZ ARAŞTIRMACILAR AÇIKLIYOR “Cep telefonları ve beyin tümörleri: Kaygı uyandıran 15 bulgu Bir grup bilim insanı cep telefonları ve beyin tümörleri arasındaki ilişkiyi bir rapor ile açıkladı: Cep telefonları ve kablosuz iletişim araçları, yaydıkları elektromanyetik radyasyona bağlı olarak beyinde ciddi tümör tehlikesi yaratıyor. Rapor ayrıca cep telefonu üreticilerinin ve telekomünikasyon sanayinin desteklediği, multimilyon dolarlık Interphone çalışmasında tehlikenin maksatlı olarak azımsandığına dikkat çekiyor. Bağımsız raporun amacı, medyayı ve hükümet yetkililerini konuda bilgilendirmek ve önlem alınmasının yolunu açmak. eni geliştirilmiş bir ilacın güvenilirliği kanıtlanmadan piyasalara sürülmediği, Mısırlılardan bu yana kullanılmakta olan bitki ve doğal bileşimlerin bugün titizlikle incelendiği, yeni bir gıda maddesinin onay almadan satışa sunulmadığı bir dünyada, mobil iletişim araçlarının –baz istasyonları dahil, WiFi cihazlarının sınırsız bir şekilde kullanılması çifte standardın dik alâsıdır. Bunu bir bilim insanı ve bu raporun hazırlanmasında emeği geçen bir editör olarak değil, biricik kızını beyin tümöründen kaybetmiş bir baba olarak dile getiriyorum.” Bu satırlar, “Cep Telefonları ve Beyin Tümörleri: Kaygı Uyandıran 15 Bulgu” adını taşıCep telefonu kullanımına yan raporun edibağlı beyin tümörü tehliketörlerinden Chris si çocuklarda en yüksektir. Woollams’a ait. Kablosuz iletişim Çocuk ne kadar küçükse araçları ve cep teve ne kadar erken yaşta lefonlarının yaydıcep telefonu kullanmaya ğı tehlikelere dikkat çekmek amabaşlamışsa risk de o kadar cıyla hazırlanan bu yükselir. rapor, telekomünikasyon sanayi ve cep telefonu üreticilerinden bağımsız olarak yürütüldü. Raporun temel hedefi, gazetecileri ve hükümet yetkililerini bilgilendirmek. Bunun yanı sıra, bu rapor, daha önce yapılan, kablosuz iletişim cihazları sanayinin desteklediği, 13 ülkeden bilim insanlarının gerçekleştirdiği, milyonlarca dolara mal olan Interphone Çalışması’na da değiniyor. İnterphone araştırmasını, cep telefonu ile beyin tümörü arasındaki ilişkiyi olduğundan daha önemsizmiş gibi gösterdiği için eleştiriyor ve bu çalışmanın sanayinin istediği sonuçları vermesi için maksatlı olarak hatalı tasarlandığını iddia ediyor. Bağımsız araştırmacılar, hazırlanmasının üzerinden beş yıl geçtiği halde Interphone çalışmasının henüz yayımlanmamış olmasını, araştırmacılar arasındaki görüş farklılıklarının giderilmemiş olmasına bağlıyor. “Y 4) Bütün olarak ele alındığında, Interphone Çalışması’ndaki tasarım hataları, beyin tümörü riskinin düşük gösterilmesinde çok büyük rol oynuyor. Belli başlı tasarım hataları şöyle: a) Yanlı denek seçimi b) Kablosuz telefonların mikrodalga radyasyonu yaymadığı iddiası c) Çocukların ve gençlerin çalışmaya dahil edilmemesi d) Pek çok beyin tümörü tipinin çalışma dışında tutulması e) Beyin tümörü nedeniyle yaşamını yitiren kişilerin sayılmaması f) Düzenli olarak cep telefonu kullanımı tanımının gerçekçi olmaması KAYGI UYANDIRAN 15 NEDEN Cep telefonu kullanımına bağlı olarak beyin tüöürü riskinin arttığına dikkat çeken raporda, bu iddiayı destekleyen 15 kaygı verici neden sıralanıyor. Bunları özetle veriyoruz: Madde 1: Sanayinin önceki çalışmalarında da cep telefonlarının tümöre yol açtığını gösteriyor. Bu bulguların başında: • İstatistiksel olarak beyin kanseri riskinin ikiye katlanması • Altı yıldan daha uzun süre cep telefonu kullanımı sonucunda istatistiksel olarak akustik nöroma riskinde belirgin artış • Cep telefonu radyasyonuna maruz kalındığında insan kanında genetik hasar oluştuğuna dair bulgular. Madde 2: Sanayinin mali destek sağladığı araştırmalarda da cep telefonu kullanımının beyin tümörü riskini büyük ölçüde artırdığını gösteriyor (20002002). Madde 3: Bugüne dek yayınlanan sanayi destekli çalışmalar, 10 yıldan daha kısa süreli cep telefonu kullanımının sürekli olarak insanları beyin tümörüne karşı koruduğunu gösteriyordu. Uzmanlar bunu “mali destek yanlılığı” olarak yorumluyor. Madde 4: Önceki bağımsız araştırmalar cep telefonu kullanımına bağlı olarak beyin tümörü riski olduğunu gösteriyor. İsveç’te Profesör Lennart Hardell’in öncülüğünde yürütülen çalışmada 10 veya daha uzun yıllar cep telefonu ve kablosuz telefon kullananlarda beyin tümörü riskinin belirgin olarak arttığı görülüyor. Madde 5: Sanayinin bugüne dek mali destek sağladığı çalışmalarındaki tüm sonuçlar, maksatlı olarak sistemikkoruyucuçarpıklık içeriyor. Buna rağmen bu çalışmalarda cep telefonu kullanımına bağlı beyin tümörü riskinin belirgin ölçüde yüksek olduğu bulundu. Bunlar iki önemli tehlikeye dikkat çekiyor. Biri 10 yıldan daha uzun süre cep telefonu kullanmak, ikincisi de cep telefonunu başın hep aynı tarafında tutmak Madde 6: Sanayiden bağımsız olarak yürütülen çalışmalar, kablosuz telefonların beyin tümörüne neden olduğunu gösteriyor. Örneğin kablosuz telefon kullanım saatleri kümülatif olarak ne kadar fazla ise risk de o kadar yükselir. Ayrıca kullanıcı ne kadar genç ise risk de o kadar yükselir. Başka bir bulgu da kablosuz telefonunun başın hep aynı tarafında tutulması du rumunda riskin arttığını gösteriyor. Madde 7: Cep telefonu kullanımına bağlı beyin tümörü tehlikesi çocuklarda en yüksektir. Çocuk ne kadar küçükse ve ne kadar erken yaşta cep telefonu kullanmaya başlamışsa risk de o kadar yükselir. ABD’de yapılan bir çalışmaya göre cep telefonlarını yastıklarının altına saklayarak uykuya yatan çocuklar büyük risk altında. Ebeveynlerinin duymaması için titreşim modunda saklanan cep telefonları, kapatılmadıkça radyasyon HÜKÜMETLERİN ALACAĞI ÖNLEMLER a) Hükümetler cep telefonları üreticilerinden, halihazırda cep telefonu hoparlörlerini –kulağa dayandırılan, doğrudan cep telefonlarına bağlanan kulaklıklarla değiştirmelerini isteyebilir.Bu değişikliğin maliyeti sıfıra yakındır. b) Hükümetler, okullarda cep telefonu radyasyonunun potansiyel tehlikeleri konusunda bilgilendirme posterleri asılmasını şart koşabilir. yayarlar. Gerçi yastığın altındaki telefon, kulağa dayalı olarak konuşulan telefondan daha az miktarda radyasyon yaysa da bütün gece radyasyona maruz kalmak da yeterince tehlikelidir. Madde 8: Ülke yönetimleri çocukların cep telefonu kullanmaması yönünde önlem almaya hazırlanıyor. Bu konuda ciddi adımların atılması bekleniyor. Örneğin Fransa’da çocuklara cep telefonu satışlarının yasaklanması an meselesi. Kaldı ki bu ülkede ilkokula giden çocukların cep telefonu kullanmaları yasak. Rusya’da 18 yaşından küçük çocukların cep telefonundan uzak durmaları öneriliyor. Benzer şekilde Birleşik Krallık, İsrail, Belçika, Almanya ve Hindistan hükümetleri çocukların cep telefonu kullanmasının önüne geçmeye çalışıyor. Yine Fransa, yalnızca çocuklar için üretilmiş özel cep telefonlarının üretimi için üreticilerle görüşüyor. Bu telefonlar yalnızca mesaj alıp gönderecek, konuşmaya kapalı olacak. Böylece çocukların beyinleri korunmuş olacak. Madde 9: Cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik dalgalara maruz kalma limitleri yalnızca ısınma tehlikesi göz önüne alınarak belirleniyor. Cep telefonları, mikro dalga fırınlarında olduğu gibi mikro dalga yayar. ABD ve AB ülkelerinin pek çoğu, mikro dalga radyasyonunun yol açtığı tehlikenin beyindeki sıcaklık artışından kaynaklandığını düşünüyor. Başka bir deyişle bu ülkelerde ısı dışındaki etkiler göz ardı edilmiş oluyor. Eğer ısı dışında diğer biyolojik etkiler olmasaydı, ortopedi uzmanları kemik kırıklarının kaynamasında ve askeri birimler düşmanın geri püskürtülmesinde niçin elektromanyetik alanlardan yararlanmazdı. Madde 10: Avrupa Parlamentosu’nda çok büyük bir çoğunluk “elektromanyetik alanlar ile ilgili sağlık sorunları” konusunda bir takım değişikliklerin yapılması yönünde oy kullandı. Nisan 2009 tarihindeki oturumda AP, 559’a karşı 22 (8 kişi oturuma katılmamıştı) oyla bazı önlemlerin alınmasına karar verdi. Bu önlemlerin bazıları şöyle: Cep telefonu radyasyonuna karşı genç nüfusu hedef alan geniş kapsamlı bir bilinçlendirme kampanyası başlatmak, uzun vadeli yan etkilerin değerlendirilebilmesi için üye ülkeleri araştırma yapmaya teşvik etmek, çocukları hedef alan cep telefonu reklamlarını cezalandırmak, kablosuz çalışan cihazların üzerine olası zararları ile ilgili bilgilendirme notlarının yazılmasını şart koşmak, sigorta şirketlerinin elektromanyetik alanların yol açtığı sağlık sorunlarını kapsam dışında bırakmalarının önüne geçmek.. Madde 11: Cep telefonu radyasyonu DNA’yı bozuyor. DNA hasarı da tartışmasız kanser nedeni. Madde 12: Cep telefonu radyasyonunun kanbeyin bariyerinde (KBB) sızıntıya yol açtığı görülüyor. KBB beyni toksik moleküllerden korur. İsveç’teki Lund Üniversitesi Nöroşirurji Bölümü’nden Profesör Leif Salford’un başkanlığında yürütülen bir araştırma cep telefonu radyasyonunun KBB’de sızıntıya yol açtığını gösteriyor. Madde 13. Cep telefonu kullanma talimatlarında, cep telefonunun kullanılmadığı zamanlarda vücudun uzağında tuYazının devamı 13.sayfada [email protected] Geri kalmak bazen ayrıcalık yaratır. Kendi kasabamın mesela hiç gelişmesini istememişimdir. Kağnının yerini traktör, parke taşının yerini asfalt, lüküs lambasının yerini elektrik direği, pedavranın yerini briket duvar, tulumbalı kuyuların yerini şebeke suları, ahraz adamların yerini, gözlüklü, kulaklı “tam” insanlar, hayvan gübresinin, küspenin yerini azotlu sodyum nitrat, potaslı silvinit gübresi ve de kahvelerde çayın yanında optalidon ikramının yerini parmak kalınlığında esrarlı “cıgara” alsın istememişimdir hiç. Eh, az çok da almadı şükür. “Neoteny” Yalnız kasabalar mı, ülkeler de ne kadar geri kalsalar o kadar iyidir. Geri kalmış ülkede topraklar tuza bulanmamış, ormanlar yerinde kalmış, hayvanların köküne kıran girmemiştir, insanlar sömürülmekten tükenmemiş, her biri hayata insan kılığında devam etmektedir. İnsan yavrusu diğer canlılardan farklı olarak ancak yıllar içinde kendine yeterli hale gelir. Yıllarca anne yavrusunu yanında taşımak, onun yavaş yavaş devam eden gelişimine sabırla katlanmak zorundadır. İnsanın bugünkü üstünlüğü bir tür gelişimsel gecikme [neoteny (çok eski atalarımızın gençlik evrelerinin, biz sonraki kuşakların yetişkinlik dahil bütün dönemlerine damga vurması ve bu nedenle ihtiyarken bile aslında genç kalmamız)] ile sağlanmıştır. Muhtemelen önceleri embriyolojik devrede sistem/organ oluşumları (muhtemelen korteks oluşumu) uzamaya başlamış ve “heterochronity” artmıştır. Bu nedenle embriyolojik dönem (dokuz ay) beynin gelişmesi için yeterli olmamış ve onun “tamamlanma” işlemi doğum sonrasına kalmıştır. Erken neotenistlere göre, insanı diğer canlılardan ayıran önemli nedenlerden birisi, bedenin fötus (cenin) karakterinde olmasıdır. Gerçekten de insanın bitmek bilmeyen agresyonu, olacakların kötü sonucunu bile bile aynı yönde davranmaya devam etmek, açgözlülük, her şeyi yutarak yaşamak, erişkin yaşta bile cenin kalmayı sürdürdüğümüzü gösterir. Ayrıca “neoteny” sayesinde organizma her devirde yeni bir başlangıç yapma, bir “back up” alma şansı yakaladığı gibi, çevreye yeni bir uyum gösterme imkanına da kavuşur (Wesson 91). Öte yandan “neoteny” sayesinde ortak benliğin kurulması zorunlu olur, çünkü, uzun süre kendi kendine yeterli olmayan çocukların toplu bakımı gündeme gelir. Her çocuğun toplum içinde birden fazla anne babası vardır, bu da bir yandan Jung’un ifadesiyle kolektif bilinçaltının kurulmasına neden olurken, diğer yandan da ortak benliğin oluşmasına yol açar (Ceylan). “Neonety” yalnızca insanda değil, diğer bazı canlılarda örneğin Axolotl tipi semenderlerde de vardır (Gould, 1977). Bu hayvanların bir kısmı suda kalarak larva halinde yaşarken ürer, yavrular karaya çıkıp normal gelişim evresini tamamlar ve akciğer solunumu başlatarak larvalığı terk ederler ve annelerinden ileri bir olgunluğa ulaşırlar. Anneleri yaşam boyu gençken yavruları nerdeyse yaşam boyu ihtiyar kalırlar. Geç gelişim insanın kendi gelişimini seyredip, gelişimine yön vermesini ve onu güncellemesini sağlar. Sadece anne karnında büyüyen beyin çevrenin, koşulların ne olduğunu bilmeden kendi gelişimini körlemesine tamamlar. Ama gelişimini tamamlamamış beynin çevreye çıkması, etrafı görmesi ve kendini o çevreye uygun biçimde yetiştirmesi olağanüstü farklılıklar yaratır. İnsanın tabiata bunca hakim olması, dünyayı çarçabuk en derininden anlaması ve bu sayede havsalaya zarar keşifler yapması hep bu dışarıda tamamlanmışlıkla ilgili olabilir mi? Denebilir ki, “bilimsel keşifler nereye koyacağız, onlar ilerleme değil mi?” Bugünkü biçimiyle bilimin saf halinin değil ama uygulamasının pek matah bir şey olmadığı ortaya çıktı. Bilim hepimizi arabalara bindirdi, yürümeyi bitirdi, kilolarımızın üzerine birer on kilo daha koydu ve bizi şeker tansiyon sahibi yaptı. Ardından da bu hastalıkların ilaçlarını piyasaya sürdü. Aynen antivirüs programcısının, önce virüsü salıp, sonra onu yok eden programı satması gibi. Ama tabi ki insanın bebeksi kalmasının zararları da var. Yalnızlık korkusundan malihulya geçirmek, ölüm korkusundan kurdeşen dökmek yeryüzünün en bebeksi halleridir. Ölüm aslında tatil gibidir, yalnızlık da mesela sanki bir nebze nefestir; korkmaya hacet yok. Wesson R, Beyond Natural Selection Cambridge MA:MIT Pres 2001; Ceylan TM Cumhuriyet Bilim Teknoloji 2009, Gould Ontogeny an Phylogeny Cambridge MA:Harward Univ.Press1977 KİŞİLERİN ALACAĞI ÖNLEMLER a) Konuşma sırasında kablolu kulaklık (Bluetooth’lu kulaklıklar gibi kablosuz olanlar değil) veya hoparlörtelefon modunu kullanın. En iyisi mesaj gönderin. b) Telefonu kullanmadığınız zamanlarda vücudunuzun uzağında tutun (özellikle pantolon veya gömlek cebinde değil) En uygunu radyasyona karşı koruyucu malzemeden yapılmış kemer kılıflarıdır. c) Hareket halindeki araçlarda veya kırsal bölgelerde kullanmayın. Çünkü bu bölgelerde baz istasyonları uzakta olduğu için cep telefonunun radyasyon gücü artar. d) Cep telefonlarını telesekreter gibi kullanın. Kullanmadığınız zaman kapalı tutun; kimin aradığını öğrenmek için açın. e) Evlerinizde telsiz telefon yerine kablolu telefon kullanın. f) Binaların, özellikle çelik konstrüksiyonlu olanların içinde cep telefonu kullanmayın. g) Çocuklarınızın cep telefonlarını yastıkların altında saklamalarına veya yatak yanında tutmalarına izin vermeyin. h) 18 yaşındaki çocukların acil durumlar dışında cep telefonu kullanmalarına izin vermeyin. RAPORDAKİ BELLİ BAŞLI NOKTALAR Bağımsız rapor, temel olarak şu görüşlere yer veriyor: 1) Cep telefonu kullanımı ile beyin tümörü riski arasında sürekli ve BELİRGİN bir riski işaret ediyor. 2) Sanayinin savunduğu ve hükümetlerin kullandığı elektromanyetik alana (EMA) maruz kalma limitleri, cep telefonlarının elektromanyetik radyasyonunun ısıtma dışında herhangi bir biyolojik etkisinin olmadığı doğrultusundaki hatalı bir öngörüye dayanıyor. 3) Interphone Çalışması’ndaki tasarım hatalarından sorumlu kişilerin isimleri bu çalışmada gizli tutuldu; böylece bu kişilerin bu tasarımların seçimi ile ilgili sorgulanmaları engellenmiş oldu. CBT 1180/8 30 Ekim 2009 CBT 1180/9 30 Ekim 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle