02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CBT 1176/ 7 2 Ekim 2009 göre, “Bilimde müşterek çalışmalar aynı zamanda İngiltere’nin bir sömürgesiyken 1997 yılında rekabet olarak da görülebilir. Uluslar bazı alanlarda Çin’e iade edilmişti. Çin idaresinde Hong beraber çalışmayı değerli bulur. Ancak bunlar daKong’un ne olacağı merak konusu olmuştu. ha ziyade piyasa değeri olmayan alanlarda yapılır, Çin’e iadesinden hemen sonra Hong Kong örneğin, denizbilimleri, astronomi ve meteoroloÜniversitesi’nden şahsıma gelen bir yazıda ji vs gibi. Ekonomisi bağımlı küçük ülkelerin bişöyle deniyordu: limsel bilgiye ve politikalara en büyük önceliği ver“Hong Kong Üniversitesi’nin en kısa zameleri gerekir.” Prof. Doğan’ın bahsettiği 400 hatmanda üstün araştırma yapan bir üniversite hata 600 imzalı makaleler bu cinstendir, ülkemiz ekoline gelmesi için tüm dünyadaki bilim adamnomisine bir faydası olmaz, tıpkı bizi 18. sıraya gelarına davet yazısı yazılması kararı gereği, bu yatiren yayınlar gibi. zı size de gönderilmiştir. Şayet ilgileniyorsanız Bilindiği gibi bir süre önce Çin’de Sincanözgeçmiş ve tüm yayın listenizi göndermenizi Uygur bölgesinde meydana gelen olaylarla ilgili ola CharlesPetersen rica ederiz. Ancak uygun bulunup kabul edilrak bir bakan Çin mallarının boykot edilebilecediğiniz takdirde, en az beş yıl bu üniversitede ğinden bahsetti; ertesi gün de hükümet sözcüsü “bakanın be kalacağınızı taahhüt etmeniz gerekir ve beş yıl sonunda ise karyanatının şahsi görüşü olduğunu, hükümetin bir boykot kara şılıklı görüşme yapılacaktır”. rı almayı düşünmediğini” açıkladı. Hemen altında gazete yoBeş yıl orada kalmayı göze alamadığımdan başvuru dahi yaprum yaparak, Çin’e bir milyar dolarlık ihracata karşılık madım. On yıl dolmadan Hong Kong kimya ve matematikte Çin’den 15 milyar dolarlık ithalat yapıldığını ve bunların iş dünyada birinci sıraya yükseldi. Yakında biyoloji gibi bilimlerde lenerek ihraç edildiğini, bu ithalatın başka bir ülkeden yapıl de en üst düzeye çıkacağı anlaşılyor. ması halinde aynı malların 30 milyar dolara alınabileceğini ve Birkaç yıl önce Science dergisinde Çin Cumhurbaşkanı ile bu takdirde sanayimiz rekabet gücünü kaybedeceğinden ihra yapılan çok uzun bir röportaj yayımlanmıştı. Bu röportajda başcatın duracağı belirtilmişti. İthal edilen malların neler oldu kan kısaca şunu söylüyordu: ğu açıklanmamıştı. “Ben bir bilim adamıyım hükümetteki bakanlar da ya biAcaba kaç bilim adamımız bu konuyu düşündü. Bilim ve lim adamı veya mühendistir. Biz kafaya koyduk on yıl içinde teknoloji bir ülkenin her şeyden önce milli gelir ve refahının bilimde Amerika’ya yetişeceğiz.” yükselmesi ve dolayısıyla diğer ülkeler arasındaki değeridir. Bu On yıl dahi dolmadan Çin Amerika’ya yetişti! Siyasi irayazının başlığı olan bilim ve mühendislik göstergeleri ülkemizde de ister ve kararlı gidilirse başarıya ulaşmamak mümkün değil. ne bilim adamları, ne devlet, ne sivil toplum kuruluşları tarafından ele alınıyor. Zaten bu göstergeleri hazırlayıp kamuoyuna 1309 TÜRK – EN AŞAĞIDAYIZ sunacak tarafsız kuruluşlarımız da yok. Bundan ötürü de Bahsedilen raporda akla gelmeyecek daha birçok tablo ve Türkiye’nin bugüne kadar gerçek anlamda bir bilim politika rakamlar var. Örneğin, 1992’den bugüne üçer yıllık aralarla doksı olamadı. tora alan yabancıların sayısı ve Amerika’ da kalma istekleri verilmiş. Hemen hemen bütün ülkeleri içine alan bu uzun listeBİLİM VE MÜHENDİSLİK RAPORU den sadece Türkiye için değerleri dikkate alırsak: 20002003 Özellikle Amerika’da her iki yılda bir “Science&Engineering yılları arasında tüm alanlarda Amerika’da doktora alan Indicators” adı altında raporlar hazırlanıyor. Bu raporların en Türklerin sayısı 1309 ve bunların % 40,6’ sı kesin Amerika’da kapsamlısı “Science &Engineering Indicators 2006” adı altında kalmayı planlıyor. Bu değerler, matematik ve mühendislikte iki cilt 1000 sayfa olarak National Science Fondation (NSF) % 54’e kadar çıkıyor. Ancak diğer ülkelerin de yüzdeleri 35 ile tarafından yayınlandı. Bu rapor internetten de incelenebilir. 70 arasında değişmekte. İlk sayfasında, raporun tarafsız ve çok detaylı olarak o zamanDiğer çarpıcı bir örnek, Amerika’da yüksek lisans ve dokki Başkan Bush’un bilim politikasına yardımca olmak için ha tora yapan yabancı öğrencilerin yıllara göre sayıları: 2004’te zırlandığı belirtiliyor. Hindistan’dan 63013, Çin’den 50796, Güney Kore’den 24757, Türkiye’nin bilim ve mühendisliğin tüm alanlarında ve di Tayvan’dan 15015, Japonya’dan 8681, Almanya’dan 3915 ve Türkiye’den Klinik Tıp: 43. sırada (ABD 1; İsviçre 2; Yunanistan 27; Mısır 40; İran 42.) ise 6912. Biyotıp: 38. (İsviçre 1; Yunanistan 29; Hırvatistan 36.) Peki ama Biyoloji: İlk 45 ülke arasında yokuz (İsviçre 1; Yunanistan 37; Bulgaristan 42.) Amerika bu Kimya: İlk 45 ülke arasında yokuz ( Hong Kong 1; İsviçre 3;Yunanistan 24; Malezya 43.) istatikleri neFizik: 44. sırada (İsviçre 1; Yunanistan 27; Romanya 41.) den yapıyor? Yer ve Uzay Bilimleri: 42. sırada (Hollanda 1; İsviçre 4; Yunanistan 28; Bulgaristan 36.) Biraz düşüMühendislik ve Teknoloji: İlk 45 arasında yokuz (İsviçre 1; Yunanistan 32; Bulgaristan 35.) nülecek olurMetamatik: İlk 45 arasında yokuz (Hong Kong 1; İsviçre 2; Yunanistan 23; Bulgaristan 28.) sa, bunun biSosyal Bilimler: 37. sırada (İsviçre 1; Macaristan 27; Yunanistan 32.) lim politikası Psikiyatri: 32. sırada (Kanada 1; İsviçre 13; Japonya 31; Yunanistan 34.) bakımından ne denli ğer ülkelere göre durumunu da bu raporlardan öğrenmek müm önemli olduğu anlaşılır. NSF raporu detaylı incelenirse Türkiye’nin durumu açıkkün. Rapor, 2008’de değişik bazı faktörler dikkate alınarak yayımlandı. 2006 raporunda Türkiye’yi ilgilendiren birkaç ilginç ça ortaya çıkmakta, yani kimya, matematik, mühendislik ve tektablodan örnek verilecek olursa: noloji ve fizikte 44 ülkenin aşağısındayız. Türkiye’den 2003 yılında SCI’ye giren dergilerde bilim ve Mühendislik alanlarında toplam 6244 makale yayımlandı YAYIN ARTMASI: ANLAMI NE? O zaman şu soruyu sormak gerekir: “Yayın sayımız çok art(2005 sayısı 7815). Bu makalelerden: % 45 klinik tıp; % 7.2 biyotıp; % 7.6 biyoloji; % 11.2 kimya; % 8.9 fizik; % 10.9 mü tı ve 18. sıraya yükseldik“ değerlendirmesi ne anlama geliyor ve bol keseden nasıl Nobel ödüllerini dağıtıyorsunuz? Bir ülhendislik ve teknoloji alanlarındadır. Açıkça görüldüğü gibi, toplam makale sayısının hemen he kede kimya, biyoloji, deneysel fizik, matematik, mühendislik men yarısı klinik tıptan, yani bir nevi vaka takdimidir. ve teknoloji gelişmemişse, o ülkenin ilerlemesi mümkün deTürkiye’nin dünyada yayımlanan makalelere katkı payı %0.9 ğil. Bugün dünyada her yıl 80.000 çeşit kimyasal madde satıl(2008 raporunda ise %1) olarak açıklandı; bu, 25 ülke içinde en düşük seviyedir. Makalelere atıf sayısına göre yapılan he makta ve her yıl buna 700 civarında yeni kimyasal madde ilasaplar sonunda, yani bilimsel kalite sıralamasında 44 ülke ara ve olmakta (C&EN News, 22 Haziran 2009) ve bütün dünyada sında Türkiye’nin durumu tüm liste uzun olduğundan sadece yıllık kimyasal madde satışı 3 trilyon dolardır. (C&EN News, bazı ülkeleri dikkate alırsak şöyle (NSF, Science and Engineering 13 Temmuz 2009.) Türkiye’de petrokimya dışında kimya sanayi maalesef yok Indicators 2006): Kalite sıralamasında en dikkati çeken, Hong Kong’un kim gibi. Kimya, yaratıcı güç ve teknoloji demektir. Gelişmiş ülkeya ve matematikte birinci sıraya çıkmasıdır. Hong Kong lerde en büyük gelirin kaynağı kimyadır. Almanya’yı da Almanya yapan kimya oldu. Çünkü havadan bile yeni maddeler üretmek mümkün ve Almanya bunu başaran bir ülkedir. Çin, Hindistan gibi hızlı gelişmekte olan ülkelerde kimyasal üretim büyük ölçüde arttı, özellikle Çin bu konuda çok ileri gitti. Ucuz ve kalifiye eleman sayısındaki büyük artış, birçok Batılı şirketin araştırma laboratuvarlarını Çin’e taşımalarına sebep oldu. Çin yayımladığı makalelerle 2005’de 4. sıraya yükseldi, yakında birinci sıraya yükseleceği sanılmakta. Çin makalelerinde kalitenin yükseldiği ve özellikle uygulamaya dönük yoğun çalışmalar olduğu dikkati çekiyor. PATENTTE REKOR ARTIŞ Çin dahil on Asya ülkesinin (Hindistan, Endonezya, Japonya, Malezya, Filipinler, Singapur, Güney Kore, Tayvan ve Tayland) Amerika patentine başvuru sayısı da 2000 yılında 69.900 iken, 2005 yılında 111.600’e yükseldi. Türkiye’den ise başvuru görülmüyor. Diğer taraftan Türkiye’de son yıllarda ortaya çıkan deneysel fizik alanında çalışmalar ise yeterli değil. Bugün Türkiye’de kimya laboratuvarlarında kullanılan binlerce hassas aletten hiçbiri üretilmiyor. Yeni sentezlenen maddelerin uygulamaya dönük ölçümleri fizikçilerin yapması ve mühendislerin ise teknolojiye uyarlaması veya yeni teknoloji geliştirmesi gerekir. Disiplinlerarası uyum Türkiye’de henüz tam olarak mevcut değil. Bundan ötürü sentezleyerek yayımladığımız maddelerin birçoğu haberimiz dahi olmadan Kimya, yaratıcı güç ve başkaları tarafından değerlenteknoloji demektir. dirilmekte. Bazı alanlarda olduğu gibi, Gelişmiş ülkelerde en nano buluşlar teknolojide de az büyük gelirin kaynağı da olsa değerli çalışmalar yakimyadır. Almanya’yı da pılıyor, ancak bunun henüz ekonomiye bir katkısı yok; öte Almanya yapan kimya yandan dünyada ülkeler bu oldu. Çin, Hindistan gibi maddelerin üretim işini aşmış hızlı gelişmekte olan ülzararlarını tartışmaya başladı. Virüsten de küçük bu maddekelerde kimyasal üretim lerin insan ve diğer canlılara zaçok arttı. Bizde, sentezrarları yanı sıra, büyük bir kirleyerek dünyaya açıklalilik yaratacağından endişe edilmekte. Çünkü bir kilo nadığımız maddelerin bir no malzeme yapımı esnasında çoğu haberimiz dahi ol100 kilodan 100 tona kadar demadan başkaları tarafınğişen atık meydana geliyor, bu malzemeler yaygınlaşırsa büyük dan değerlendirilmekte. tehlike yaratacağı anlaşılıyor (C&EN News,13 Nisan 2009). Bugün nano malzemenin tutuşma sıcaklığı, zehirliliği, aşındırma özelliği, reaktivitesi hakkında çok az şey bilinmektedir. TEK ÜLKE TÜRKİYE 41 ülke arasında araştırma ve geliştirme çalışmalarının (ARGE) % 67.9’unun üniversitelerde yapıldığı tek ülkeyiz. Bu oran: Yunanistan’da %49.3, Amerika’da %13.7, Japonya’da % 13.4, Çin’de %9.9, Almanya’da %16.5, İspanya’da %28.6, Lüksemburg’da % 1.5. Bu rakamlar 2005 yılına aittir (NSF Science and Engineering Indicators 2008). Yani Türkiye’de araştırma yapan şirket, devlet veya diğer araştırma laboratuvarları ve teknoloji geliştirme merkezleri çok az. Daha birçok faktör incelendiğinde Türkiye’nin durumu diğer ülkelere nazaran daha net ortaya çıkmaktadır. Türkiye makale sayısında büyük bir artış gösteriyor. 19952005 arasındaki ortalama yıllık artış % 16 ile İran’dan (aynı yıllar arasında İran’da ortalama yıllık artış %25.2) sonra en fazla artış gösteren ülkeyiz ama en önemli alanlarda bilim ve teknoloji yönünden maalesef çok gerilerdeyiz. Bu durumda Prof. Doğan’ın CBT’de çıkan listelerine ve Orhan Bursalı’nın değerlendirmelerine çok çeşitli şekilde cevap vermek mümkün ancak en uygun olanı Darwin’in meşhur cümlesinin biraz değiştirilmiş şeklidir: “Bilim ve teknoloji bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur...‘Tavuk toplum’ önüne atılan bir avuç yemi gagalarken arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle