Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Başboyun bölgesi tümörlerinin tedavisinde cerrahinin yeri Başboyun bölgesi tümörleri maliğn (kötü huylu) ya da beniğn (iyi huylu) karakterde olabilir. Bu bölgede kötü huylu hastalıklarının tümü, çoğu zaman yanlış olarak kanser diye isimlendirilir. Kanserler bu bölgenin en sık maliğnitesi olmakla birlikte, sarkomlar (yumuşak doku ve kemik maliğniteleri), lenfomalar (lenfatik sistem maliğnitesi), melenom ve bazaliomlar (deri maliğniteleri) gibi çok sayıda kötü huylu hastalık da bu bölgede yer alır. Prof. Dr. Günter Hafız Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Kulak Burun Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Bölümü. zı, alifatik polikarbonlar vs) gibi etmenlerin hastalıkların oluşum sıklığını arttırdığı bilinmektedir. Ayrıca birçok araştırma, bu türde bir hastalığa yakalanmış olmanın ikinci bir hastalığın gelişmesi ihtimalini arttırdığını gösteriyor. Bu nedenle risk faktörleri içeren hastaların yakın takibi ve uyarılması özellikle önemlidir. Endoskopi, manyetik rezonans görüntüleme (MRG), bilgisayarlı tomografi (BT), yüksek rezolüsyonlu ultrasonografi (USG), pozitron emüsyon tomografi (PET) gibi son derece sofistike tanı araçları olmasına rağmen hâlâ birçok hasta yetkin tedavi merkezlerine ileri evrelerde ulaşıyor. Toplumun ve primer sağlık hizmeti veren kurumların, hastalığın olası bulguları üzerinde halkı bilgilendirmesi ve riskli kişilerin taranması erken tanı oranını artıracaktır. Uzamış ses kısıklığı, ciltte ve ağızda geçmeyen yara, şişlik, burunda tıkanıklık, kanlı akıntı, yutma zorluğu, kanlı balgam, kulağa vuran ağrı, kendiliğinden düşen diş, erişkinlerde tek taraflı iletim tipi işitme kaybı, kötü huylu bir hastalığın ilk bulgusu olabilir. Özellikle risk gurubu hastalarında bu bilgilerin ışığında yapılacak basit rutin bir kulak burun boğaz başboyun muayenesi ve şüphe halinde hastanın yetkin bir merkeze yönlendirilmesi, erken tanıyı hızlandırır. Hastalığın kesin tanısı biyopsi ile konur. Endoskopi ve muayenede yüksek oranda kötü huylu bir hastalık şüphesi var ise, biyopsiden önce görüntüleme işlemleri (MRG, BT) yapılmalı. Parça alma işlemi sonrası yörede oluşacak yangı ve şişlik, hastalığın görüntülemelerde olduğundan daha büyük gözükerek tedavinin gereğinden daha geniş planlanmasına yol açabilir. Tedaviyi doğru planlama açısından, parça alınma işleminin tedaviyi sürdürecek hekimce yapılması yerinde olur. Hastalığın tedavisi cerrahi, radyoterapi (ışın tedavisi), kemoterapi (ilaç tedavisi) ya da bunların değişik kombinasyonları ile yapılır. Erken evreli hastalıklarda cerrahi ya da radyoterapi yöntemlerinden birinin tek başına yapılması, etkinliği ve yaşam kalitesini arttıracaktır. Hastalık ilerlediğinde çoğu zaman tedavi modalitelerini bir arada uygulamak gerekir. 23 Haziran 1929 tarihli Cumhuriyet gazetesi, bu olayı ilk sayfasından şu şekilde veriyordu: “Nuyork’da mukim ve riyaziye (matematik) ile fazla meşgul olan ve belki de bu yüzden işi tecennün (delirme) derecesine vardırmış olan Fivney isminde biri, dünyanın meşhur ricaline de bir mektup göndermiştir. Darülfünun’da astronomi müder İngilizce yazılmış olan bu mektup, Başvekalet’ten risi ve Rasathane müdürü Fatin (Gökmen) Hoca (18771955) Rasathane’ye gönderilmiştir. Bu mektupta kanserin tedavisinden bahsedilmekte ve bu işle doktorların meşgul olmasının manasız olduğu zikredilerek, dünyada her şeyin TEDAVİ KOLAYLAŞTI Son 3035 senede cerrahi teknikler ve aletlerdeki gelişmeler, radyoterapi cihazlarındaki ilerlemeler ve yeni kemoterapi ajanlarının keşfine rağmen, toplam hastalığa bağlı kayıp oranı çok az değişmiştir. Ancak tedavi sonrası ve esnasındaki yaşam kalitesi belirgin şekilde artmıştır. Birçok kafa tabanı tümörü endoskopik teknikler ile başarı ile tedavi ediliyor; hastaların ameliyat sonrası hastanede kalış süreleri çok kısaldı; herhangi bir cilt ya da kemik kesisine ihtiyacı olmuyor. Yine endoskop ve damar kapatıcı cihazlar yardımı ile çok küçük bir kesi içinden tiroit ve paratiroit cerrahisi, hastaya minimum kozmetik deformite ve minimum işgücü kaybı oluşturularak yapılabiliyor. Gırtlak, yutak, yemek borusu girişindeki tümörler ağız içinden lazer ya da kriyoterapi (dondurarak tedavi) yardımı ile her hangi bir kesi olmaksızın ve çoğu zaman günü birlik bir tedavi şeklinde ameliyat edilebilmekte. Bu işlem esnasında iyileşme süresi çok kısaldı ve trakeotomiye (boğazdan açılan nefes deliği) ihtiyaç duyulmuyor. İleri evreli hastalıkların tedavisinde en önemli gelişme, tümör dokusu sağlam sınırlar ile çıkartıldıktan sonra oluşacak fonksiyonel ve kozmetik kusurun, aslına en uygun olarak onarılmasında olmuştur. Defektin doldurulması için vücudun başka yerlerinden elde edilecek cilt, kas, kemik kitlesi, serbest doku transferi (free flap) şeklinde atar ve toplardamarlara çok ince dikişler ile dikilerek beslenmesi sağlanıyor; bu teknik sayesinde cerrahlar için onarımların sınırlarını çok genişletti. Prefabrike flepler yardımı ile soluk borusu gibi yapılar onarılabilmekte, son zamanlarda doku mühendisliğinin de devreye girmesi ile hekimlerin elindeki seçenekler daha da artmaktadır. Anestezi ve yoğun bakımdaki gelişmelerin yanı sıra, beyin ve göğüs cerrahisi gibi komşu uzmanlıklar ile yapılan işbirlikleri sonucu, yakın zamana kadar gerçekleştirilmesi olanaksız gözüken işlemler, hasta yaşam kalitesi ve süresini arttırarak, yapılabilir oldu. Diş hekimliği ile işbirliği, gerekli epitez ve protezlerin yapılması, cerrahi sonrası radyoterapi alacak hastaların ağız bakımlarının yapılması, yaşam kalitesini arttırdı. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen hastaların sağ kalım oranlarının çok az değiştiği ve hem sağ kalım hem de yaşam kalitesini belirleyen en etkin parametrenin düşük evreli hastalık olduğu düşünülürse, erken tanının önemi ortadır. Bunun için toplum ve ilgili meslek dallarında (hekimler, diş hekimleri, yardımcı sağlık personeli) bilinç arttırılmalıdır. Ututmayalım: Bilmek ve şüphelenmek, erken tanıyı sağlar. bir zıddı ve mukabilinin (karşılığının) olduğu ve her derdin behemehal (kesinlikle) bir devası bulunduğu hakkında izahat verildikten sonra kanserin tedavisinin ancak Merih’ten alınabilecek ziya (ışık) ile kabil olabileceği fakat bu ziyanın tayini için kuvvetli bir riyaziye mütehassısı olmak iktiza ettiği (gerektiği) beyan edilmektedir. Rasathane müdürü Fatin bey bir muharririmize bu hususta demiştir ki: ‘Bu iddia hayale ve faraziyata istinat etmektedir (dayanmaktadır). Fivney de Amerika’nın Con Ahmet beyidir. Con Ahmet beyden farkı da, daha âlim olmasıdır.’ ” Not: 1926 yılında Afyonkarahisar’lı Con Ahmet, zatülhareke adını verdiği enerjisiz çalışan bir makine icat ettiğini iddia etmiş ve makinesini Darülfünun’da denemişti. Ancak, fizik kanunlarını değiştireceği belirtilen makine, Darülfünun profesörlerinin önünde kıpırdamamıştı bile. Bkz: “İşte Zatülhareke”, CBT 1030, 15 Aralık 2006. A natomik olarak bölgede yer alan merkez sinir sistemi (beyin, beyincik beyin sapı ve omurilik) ve göz tümörleri, beyin cerrahisi ve göz disiplinlerinin ilgi alanı içindedir. Bununla birlikte, merkez sinir sisteminden kafa tabanına ya da gözden komşu dokulara ilerlemiş olan çoğu vaka, başboyun cerrahının tanı ve tedavi aşamasında olaya müdahil olmasını gerektirir. Hastalıklar anatomik yerleşim olarak sınıflanırken cilt hastalıkları dışında burun ve sinüs tümörleri, ağız içi tümörleri (dudak, yanak, ağız tabanı, dil, dil kökü, dişeti, damak, bademcik ve yutak), geniz (nazofarenks) tümörleri, gırtlak (larenks) tümörleri, boyundaki yemek borusu tümörleri, tükürük bezi tümörleri ve tiroit paratiroit tümörleri olarak ayrılırlar. Başboyun habis hastalıkları, en sık maliğniteler olmamakla birlikte, yol açtıkları fonksiyonel ve estetik kusurların büyüklüğü ve ileri evrelerde yüksek mortalite (hastalık nedenli ölüm) nedeni ile ciddi birer sağlık sorunudur. Tüm hastalıklar için büyük önemi olan erken tanı, başboyunda kötü huylu hastalıklar için özellikle önemlidir. Erken evrede önemli bir fonksiyonel ve estetik kusur olmaksızın büyük bir başarı yüzdesi ile tedavi edilebilirler. Ancak hastalık başlangıç bölgesinde ilerlediğinde, bölgesel ve uzak yayılım (metastaz) ihtimali artrarak tedavi olma şansı azalır. Ayrıca hastalığın yanı sıra tedavinin de yol açacağı kozmetik görünümün ve fonksiyonun kaybı (yutma, konuşma, solunum gibi) kişinin yaşam kalitesini belirgin şekilde düşürecektir. Bu nedenle başboyun kötü huylu hastalıklarında erken tanı sadece uzun yaşam değil aynı zamanda kaliteli yaşam için de çok önemlidir. NELER YOL AÇIYOR? Yurdumuzda epidemiyolojik veriler, zorunlu bir kanser kayıt sistemi olmasına rağmen güvenilir ve tam değildir. Ancak rastlanma sıklıkları ne olursa olsun sigara, alkol, güneş ışığına maruz kalma, Ebstein Bar Virüsü, HPV (Human Papilloma Virus), radyasyon, vuran diş ve protez, larengofarengeal reflü, kimyasal maddelere maruz kalma (hardal ga “Bu da bir Con Ahmet!” Merih’ten şua alınarak kanser tedavi edilebilir mi? Rasathane müdürü Fatin bey, bu adam için “Con Ahmet’tir” diyor. Osman Bahadır, bahadirosman@hotmail.com ew York’ta yaşayan bir bilim adamının, kanser hastalığını Merih (Mars)’ten alınacak ışınlarla tedavi etme önerisi, 80 yıl önce Türk hükümetinin resmi işlemine konu olmuş, öneri başbakanlık tarafından ilgili bilimsel kurum olarak görülen Rasathane’ye iletilmiş ve doğal olarak da konu gazetelere yansımıştı. N CBT 1176 / 13 2 Ekim 2009