02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan PROF. DR. AYDOĞAN ÖZCAN KİMDİR? Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Fakültesi’nden 2000 yılında yüksek derece ile mezun olan Özcan, 2005 yılında Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde doktorasını tamamladı. 2006 yılında Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Wellman Photomedicine Center’da araştırma görevlisi olarak çalıştı. 2007 yazında UCLA’daki Biyo/Nanofotonik Laboratuvarı’nda çalışmaya başladı. Özcan’ın araştırma grubu ayrıca UCLA California NanoSystems Institute’un (CNSI) bir parçası olarak görev yapıyor. Şu anda 30 yaşında olan Özcan, hakemli dergilerde yer alan 70’den fazla araştırma makalesinin yazarı. Lifeboat Vakfı’nın Bilimsel Danışma Komitesi’nde görev yaptığı gibi, SPIE Photonics West Conference’ın program komitesi üyesi. Ayrıca National Science Foundation (Ulusal Bilim Vakfı) ve HarvardMIT Innovative Technology for Medicine Program’ın panelisti ve danışmanı. [email protected] www.tahircey Proje çocuklardan ilk olarak Dr.L.Kayaalp bahsetmişti. Bilgisayarlarda bugün birer çocuk dosyamız var; ekranlardaki ithalat, ihracat başlıklarının, ödeme planlarının yanına birer de çocuk dosyası eklenmiş durumda. Aşı günlerini, yiyeceği yemeyeceği besinleri, yaş gününde çağıracağı arkadaşlarını, uyku saatlerini, gideceği filmleri, okuyacağı kitapları, kaç yaşına kadar annesiyle yatacağını, bakıcısının kesinlikle uyacağı kuralları gösteren bir dosya. Proje Çocuklar (*) Çocuklar bu dosyaya göre büyüyor, dosyaya herkes uyuyor; uymayan bakıcıya, çocuğun onunla oluşturduğu duygu bağı ne olursa olsun yol veriliyor, dedeler nineler cezalandırılıyor, çocuk onlara gösterilmiyor; çocuklar annenin değil, dijital bir robotun kollarında büyüyor! Bir proje olarak doğmuş, bir proje olarak büyümüş, bir proje olarak çift dil bilir mühendis olmuş, bir proje olarak evlenmiş, proje çocuklar büyütmek üzere bir proje olarak baba olmuş ve nihayet tamamlanmamış bir proje olarak ölmüş Orçun bey karşımızda. Orçun bey sünnet vakti geldiğinde babasına, “E artık çükümü arkadaşlarıma tanıtmayacak mısınız?” demiş, sünnetin sosyal anlamını açık edivermişti. Kendisi de başka bir proje olan baba da, “Bugün sünnet, yarın deniz” diyen Kemal beye gitmiş, malum bölgeyi gururla cümle aleme göstermişti. Biz bu projeye selam veriyoruz, ama acaba onun dosyasında bizden selam almak konusunda yeni anlatım (version) program varmola? Proje sahiplerine şimdiden seslenmek istiyorum. Yazılımı gözden geçirsinler, çünkü bu projelerde bazı eksikler görüyorum. Öncelikle duygu yüklemede bir sorun var gibi duruyor. Helin Hanım Projesi örneğin, aniden başlayıp aniden duran, daha çok ağızda bir demirin yarılışını andıran, karşıdakini “bağlamaya” dönük “iş gülüşü” yapıyor, rakip “çatlatmaya” dönük, ardı arkası kesilmeyen, geğirmeye benzeyen çın çın kahkaha atıyor, karşıdakine; “fazla uzattın” demek yerine, dudak gererek keskin biçimde tebessüm ediyor. İçten bir gülüş karşısındaysa programında olmadığı için alıklaşıyor, kınalı yapıncak üzümü gibi sararıp, sosyal akıştan dışlanıyor, o zaman da bakınca acınası oluyor, çoğu zaman salıncağın oturağı gibi popüler olsa da, bazen ipleri gibi yapayalnız bir hüzne asılı kalıyor. Proje Orçun’da da, muhakeme konusunda program hayli eskimiş, halihazırda kullanılan sürüm utilitaristik (**) mantığa takılmış gibi: Seda iki gündür yanaşmaya çalışıyor, üç gün sonra dönem hesapları için yardım isteyecek, şimdiden kendimi naza çekip, beş gün sonra bana yapacağı çeviriyi garanti edeyim. Proje Helin’de de düşünceler bozuk; kocayı/arabayı, berberi/evi, köpeği/yiyeceği, işi/erkeği, parayı/hayatı karıştırıyor. Arabasını kocasına vermiyor, evinden çok kuaföründe vakit geçiriyor, seviştiği yatağın ortasına bilgisayar açıyor. Orçun bey de aşağı değil, kadını beline kayış gibi sarıp, sonra ayakkabımın rengine hayatımın stiline uymadı diye çıkarıp atıyor, bijon anahtarını çevirip lastik değiştirecek gücü bile kalmamış. İki proje de eşleri hastalanınca şefkat göstereceklerine, neredeyse hastalığın ardında suç arıyorlar. Ne demişler, yengeçler doğru yürümezler (***). Evet projeler böyle. Oysa yeryüzü bir değil milyonlarca projeye sığmayacak kadar sıkı bir yerken, hayat da milyarlarca projeye dolmayacak kadar engin bir şeydir. Çin atasözünün dediği gibi, onun içinde geçen sıcak bir söz bile, en az üç kış ısıtır (***). Çocukları bir proje olarak almak onları hayattan sakınmaktır. Aslında bunun nedeni, onları korumak değil kendi korkularımızı bastırmak. Yoksa kim çocuğunu, bir serinlik bırakarak esen rüzgardan, ılık bir duş aldırır gibi yağan yağmurdan, eline alınca eriyip giden, bırakınca yığılarak uçsuz bucaksız bir örtü gibi serilen kardan, akabilen, değişebilen, yok olabilen su gibi bir büyüden, bir Türk’ten, bir Acemden alınacak solgun ve sonsuz sevgiden mahrum bırakmak ister ki? Kan duru bir suya, sevgi umarsız bir boşluğa daha hiç dönüşmedi ki. Evleri, kentleri, şirketleri, geleceği projelendirmiştik, şimdi de çocukları ele aldık. Her mevsim kendi bitkisini yetiştirir, böceğini büyütür, kendi projesini uygular ve proje dışı olarak kendini öldürür. Yeryüzünde bir insan mevsimi başlamıştı uzak olmayan elli bin yıllık bir geçmişte, proje devam ediyor şimdilik. Bu biterse ama umut olmasın, yazdan, bahardan, kıştan farklı olarak yeni bir insan mevsimi daha düşmeyecek yeryüzüne. *)Bu yazının gerekçesi, on yedi yıl önce “doğum projesi” uygulamış bir anneye tek çocuğunun, “E ben senin oğlunum, hadi senle yatalım” demesidir. **) Faydacılık;”en üstün iyi, faydadadır” diyen S.Mill’in öğretisi. ***) Aristophanes;çeviri M.Münir boyutlara indirmek olduğunu söylüyor. Üçüncü çalışma alanı, LUCAS olarak bilinen “Lensfree Ultrawidefield Cellmonitoring Array platform based on Shadow imaging”. Merceksiz gölge bazlı hücre görüntüleme platformu olarak tanımlanabicek olan bu sistem, hücrelerin holografik imzalarını yakalamak amacıyla geliştirilmiş. Özcan’ın bu alandaki nihai hedefi basit, kompakt bir sistem yaratmak. LABORATUVARI B R Ç P N ÜZER NE SI DIRMAK Cep telefonu ve webcam’leri hastalık teşhisi ve takibinde kullanılacak şekle dönüştürme projelerinin geçmiş yıllardaki çalışmalarının bir uygulaması olduğuna dikkat çeken Özcan, son günlerde çalışmalarını plasmonik görüntüleme teknolojileri üzerine yoğunlaştırdıklarını söylüyor. Burada amaç, mikroskopları olabildiğince küçültmek ve taşınabilir hale getirmek. Başka bir deyişle, biyokimyasal konularda bir odayı kaplayacak büyüklükteki sistemleri bir çipin üzerine sığdırmak. Bugün “Labonachip” olarak bilinen bu sistemlerde, elde edilen görüntülerin standart mikroskoplarda izlenmesi gerekebiliyor. Bu da boyutların hala istenilen ölçeğe getirilmemiş olması anlamına geliyor. Oysa laboratuar çalışmalarının minyatürleşmesi için optik görüntülemenin de küçültülmesi gerekiyor. Özcan bu bağlamda LUCAS’ın Resim 1: Bu standart Sony Ericsson cep telefoileri sistemleri üzerinde çalıştıklarını belirnu LUCAS görüntüleme sistemine dönüştürülmüş. Telefonun arka kısmına ilave edilmiş olan teterek şöyle konuşuyor: “LUCAS’ın en büyük avantajı sofistike sistemlere dönüştürüparça, kan örneğini aydınlatan filtrelenmiş ışık lebilmesi. Öncelikle hız avantajını ele alakaynağı. lım. Yüzbinlerce hücreyi aynı anda analiz edebiliriz. İkinci avantajı geniş bir alana bakabilme yeteneği. 20 cm2’lik bir alanı bir saniyede taramak olası. Bu, normal bir mikroskoptan birkaç yüz kat fazla. Bir sonraki aşamada 60cm2’lik bir alana yarım saniyede bakabileceğiz.” Özcan’ın verdiği bilgilere göre LUCAS mikroskobun yerine geçecek bir sistem değil, tam tersi mikroskobu tamamlayan bir sistem. Mikroskoplar ayrıntılı ve hassas görüntüler verirken, LUCAS’tan elde edilen görüntüler şimdilik grenli ve köşeli. LUCAS platformunun avantajı mikroparçacıkları çok kısa sürede tanımlaması ve sayabilmesi. Ayrıca LUCAS mercek kullanmadığı için boyutlarıResim 2: Bu prototip standart nın minyatürleşmesinin önündeki en büyük engel ortadan bir web kameradan oluşuyor. kalkmış oluyor. Böylece LUCAS’ın boyutlarını belirleyeKamera açılmış ve yeni bir ku cek tek etmen üzerine yerleştirildiği çipin boyutları olutunun içine yerleştirilmiş. yor. Sistemden görüntü alabilmek için kameranın bir bilgisayara bağlanmış olması gerekiyor. ULUSLARARASI ALANDA BA ARILAR CBT 1138/ 7 9 Ocak 2009 Nanoskopi, genişalan görüntüleme, nonlineer optik, fiber optik konularında ABD’de 11, İngiltere’de ise 1 patenti bulunan Özcan’ın 9 patent başvurusu henüz sonuçlanmamış. Cep telefonu üzerinden kan tahlili projesi için patent başvurusunda bulunduğunu açıklayan Özcan, işlemlerin henüz sonuçlanmadığını belirtiyor. Çip üzeri merceksiz görüntüleme ve teşhis araçları konusundaki çalışmalarından ötürü 2008 yılında Okawa Vakfı Araştırma Ödülü’ne layık görülen Özcan, ayrıca 2009 IEEE (Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü) Laser&ElectroOptics Society’nin (LEOS) Genç Araştırmacı Ödülü ile ödüllendirilecek. Mayıs ayında yapılacak törende ödülünü alacak. Bu ödül, fotonik konusunda önemli başarılara imza atmış 35 yaşından küçük genç bilim insanlarına veriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle