Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) VÜCUTTAKİ TAŞINABİLİR CİHAZLAR VE İMPLANTLARLA İLETİŞİM KURMAK İnsan vücudunda cilt üzerinden sinyal gönderen kablosuz bir anten, tıbbi implant veya taşınabilir cihazlarla bilgi iletimi sağlıyor. İngiltere, Belfast’taki Queen Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından tasarlanan cihaz, cildin üzerinden sinyalleri yansıtmak için tepesinde iletken bir levha bulunan bir antenden oluşuyor. “yavaş yavaş ilerleyen dalga” etkisi, dalgalarının yüzeyde ilerlemesini sağlayarak sinyalin tüm vücutta yol almasını kolaylaştırıyor. Tek eksiğimiz, hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız bir konuda bile zihnimizin anında fikir üretmeye başlaması ve nesnel bilgiyi arayıp öğrenmek yerine ürettiğimiz o öznel fikirlere inanmak istemesi. Danone ve Bilmek/İnanmak Danone Firması’nın akşamları eve giderken arabada dinlediğim radyo kanallarına vermiş olduğu bilgilendirici reklam olmasaydı, belki de geçtiğimiz günlerde eposta kutuma düşen “spam mesajını” dikkate almadan silecektim. Reklamdan da belli olduğu üzere birileri oturup Danone firmasının aleyhine bir eposta oluşturmuş ve bunu internet üzerinde yaymış. Hatta anlaşılan bu eski bir hikâye ama bu aralar yeniden alevlendirilmeye çalışılıyor. Gelen spam mesaja baktığımda, altında ziraat fakültelerimizden birinde hocalık yapan bir profesör doktorun adının yazdığını ve firmanın ürünlerinin güya laboratuvarlarda yapılan testler sonucunda yiyenlerin gelişimini olumsuz yönde etkileyecek maddeler içerdiği açıklamasını gördüm. Bu mesaj bu haliyle tıpkı şuna benzemekte: Elinize bir kâğıt kalem alın, gözünüze bir özel banka kestirin ve kağıda şöyle bir şey yazın: “Bu kâğıdı getiren vatandaşa ne kadar para istiyorsa verin”. Sonra da bu mesajın altına o bankanın patronunun ismini yazın. İsmin altına sahte imza atmaya bile yeltenmeyin. Bu kâğıdı o bankanın bir şubesine götürdüğünüzde size inanıp da ne kadar para istediğinizi soracak kaç tane şube müdürü ya da personeli çıkar? Hiç! Böyle bir şeyi yaptığında başına bir bela gelmeyeceğine, dilediği parayı alabileceğine inanan kaç kişi çıkar? Yine hiç! Benim anlamakta güçlük çektiğim şey böyle bir olayı dijital ortama taşıdığımızda bir anda bu mesaja inanan, sonra da onu sağa sola yollayıp “başkaları da öğrensin” diyen azımsanmayacak bir kitlenin olması. Ki gerek firma reklamlar vererek, hukuki yollara başvurarak bu durumu düzeltmeye çalışıyor gerekse de ismi kendi bilgisi dışında böyle bir sahte eposta gönderme işine karışan sayın profesörümüz ta 2006 yılında konuyla ilgili olarak web sitelerine vermiş olduğu mülakatta günde düzinelerce eposta ve telefon aldığını ve her birine de tek tek cevap vererek konuyla ve orada belirtilen açıklamalarla bir ilgisinin olmadığını belirtiyor ve “internetin özgürlüğü hayatımı kararttı” diyor. Sayın profesörün hayatını karartan şey aslında internetin özgürlüğü değil de o özgürlüğü idrak edemeyen bireylerin bilgi eksikliği sonucunda gerçekleştirdikleri hatalı eylem. Aldığı bu mesajı, aslını astarını araştırmadan adres defterindeki herkese yollayan ve böylece bilgi çağında üstüne düşeni yaptığına inanan kişilerden birisi acaba yukarıdaki farazi bankanın bir şube çalışanı olsa elinde öyle bir kâğıtla karşısına gelen bir vatandaşa da istediği parayı verir miydi? Peki böyle bir mesaj aldığınızda yapılacak en kolay şey nedir? Şudur: O da mesajın içindeki anahtar kelimeleri Google’a girip ufak bir araştırma yapmak. Böyle bir şey yaptığınızda daha ilk sayfada Danone’nin kendi web sitesinde ilgili mesajda adı geçen profesörün açıklamasının yayınlandığı bir linki göreceksiniz. O linki tıkladığınızda da profesörün konuyla ilgisi olmadığını ve mesajda yazan şeylerin asılsız olduğunu öğrenebilirsiniz. Hatta bunu bile firmanın bir hilesi olarak değerlendirebilecek araştırmacı şüpheciler için profesörün başka web sitelerine vermiş olduğu mülakatlar var. Üç dört tıklama yaparak bu sayfaları okuyup, hangi bilginin daha doğru olduğuna kanaat getirdikten sonra o epostayı gönderen kişiye gönderdiği şeyin asılsız olduğunu bildiren bir eposta göndermek çok mu zor? Çok mu insanlık dışı? Çok mu ütopik? Hayır ne zor; ne insanlık dışı; ne de ütopik. Tek eksiğimiz, hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız bir konuda bile zihnimizin anında fikir üretmeye başlaması ve nesnel bilgiyi arayıp öğrenmek yerine ürettiğimiz o öznel fikirlere inanmak istemesi (“böyle bir eposta geliyorsa doğrudur”). Ve derhal bunun savunuculuğunu üstlenerek aslında suça ortak olmak (asılsız epostayı sağa sola göndererek). İnanç olgusu dini konulardan dışarı çıkıp dünyevi konulara da hükmetmeye başladığında işte karşımıza böyle (sorgulamayan) bireyler çıkarıyor. İlk bakışta hiç ilgisi yokmuş gibi görünüyor değil mi? HAYVANLARA TAKILAN KABLOSUZ KULAKLIKLA SÜRÜYÜ UZAKTAN YÖNETMEK Sığır çobanları artık sürülerine uzaktan kumanda edebilecek. New Mexico Las Cruces’deki Amerikan Tarım araştırmaları Hizmeti görevlileri ve Massachusetts Institute of Technology’den bilim insanlarının birlikte geliştirdikleri güneş ışını ile çalışan kablosuz kulaklıklar hayvanların kafalarına yerleştiriliyor ve çiftçiler bu kulaklıkların yardımıyla hayvanları izleyip, geceleri de ağıla sokabiliyorlar. Bir WiFi anteni, bir GPS alıcısı ve hoparlörlerden oluşan kulaklıklar, herhangi bir şarkı veya siren sesini sığırlara ileterek, hareket etmelerini sağlıyor. HASTALARI İLAÇ ALMAYA ÖZENDİRMENİN YOLLARI Tüberküloz hastalarının iyileşmeleri için 6 ay süren ilaç tedavilerini eksiksiz tamamlamaları gerekir. Aksi takdirde ilaca bağışıklık kazanan mikroplar güçlenir. Sağlık görevlilerinin hastanın 6 ay devam eden bu süreci aksatmadan sürdürebilmeleri için hastanın yanından ayrılmamaları gerekiyor. Bu da sağlık bütçesini zorlayan bir uygulamadır. Şimdi Massachusetts Institute of Technology’den bir ekip daha güvenilir olduğuna inandıkları bir yöntem geliştirdiler. Hastalar her gün belirli saatlerde bir filtre kâğıdı kullanarak kendi kendilerine idrar testi uyguluyorlar. Bu kâğıt, isoniazid denilen TB ilacının metabolitleri ile reaksiyona giriyor. Metabolitler var ise, filtre kâğıdında bir kod beliriyor ve hasta bu kodu veri tabanına gönderiyor. İlacını almayı ayda beş seferden az unutan hastaların cep telefonlarına ödül olarak kontör yükleniyor Derleyen Reyhan Oksay CBT 1118/ 19 22 Ağustos 2008