Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Beyin göçüyle, Batıda ülkelerin gelişimini destekliyoruz Türkiye en fazla beyin göçü veren ülkelerden biri. Yurtdışında binlerce Türk bilim insanı yeni başarılara imza atarak, yaşadıkları ülkelerin gelişimine katkıda bulunuyorlar. Onur Güntürkün de Almanya’da yaşıyor. Nilgün Özbaşaran Dede 962 yılı onun için şansız bir yıldı. Ailesiyle birlikte Karadeniz sahillerini gezen dört yaşındaki Onur bir cam parçasına basarak yaralanıyor. Doktorlar tetanos iğnesi yapıyor. Fakat hastalık etkeni taşıyan iğne küçük Onur’u neredeyse çocuk felcini atlatamayacak derecede ağır hastalandırıyor. Oysa daha önce iki kez çocuk felci aşısı olmuştu, üçüncü de bağışıklık kazanacaktı. Altı yaşına geldiğinde tedavi için ailesiyle birlikte Almanya’ya giden Onur dokuz yıl sonra tekerlekli sandalyesiyle doğum yeri olan İzmir’e geri dönüyor. Burada mikroskop altında böcekleri ve babasının hastaneden getirdiği kan örneklerini inceleyerek büGeçim derdinde olan bir yürken liseyi bitirdi ve insanın bilim yapması 1975 yılında Almanya’da beklenemez. Böyle dekariyer yolculuğuna başvam ederse Türk asıllı ladı. 1 ha iyi. Güntürkün ülkemizde çalışma garantisi ve özgürlüğünün bulunmamasından yakınırken şöyle konuşmuştu: “Ana sorun garanti ve hürriyetinin olmaması. Garanti şu: Döndüğüm zaman bana verilen laboratuvarı uzun süre kullanmam lazım. Bir rektörün, bir dekanın ya da bir partinin alınan bir kararla laboratuvarımı kapatmamasını garantilemem lazım. Ayrıca belli bir kurumun ya da partinin, bana şu konu ilgimizi çekiyordu ama artık çekmiyor, başka bir şey yap demesi hürriyetime engel”. BAŞARILI ARAŞTIRMALARI Güntürkün, hayvan ve insan beyinlerini inceleyerek, düşüncenin hücrelerle ne şekilde oluştuğunu araştırarak, biyolojik yapıların düşünceleri ve davranışları ne şekilde etkilediğini ya da psikolojik süreçlerin biyolojik yapılar üzerindeki etkilerini öğrenmeye çalışıyor. Bu çalışmalarla ortaya çıkan sonuçlar genelde bilim dergilerinde hep dikkat çekti. Mesela kadınların da şehir planlarını erkekler kadar iyi okuyabildiklerini buldu. Burada ilginç olan nokta kadınlardaki bu yetinin regl döneminde kendini göstermesi. Regl döneminden sonraki 20. günde kadınların konumlama yetileri zayıflamakta. Güntürkün’ün ses getiren diğer bir çalışması da öpüşme araştırmasıydı. Bilim adamı iki buçuk yıl havaalanları ve tren istasyonlarındaki bekleme sürelerini, plajlarda ve parklarda geçirdiği zamanları değerlendirerek araştırması için veriler topladı. Yaşları 1370 arasında değişen 124 çiftin öpüşmesini değerlendiren Güntürkün, 80 çiftin öpüşmek için başını sağa doğru çevirdiğini saptamış. Kafanın anne karnında gelişen sağ yön tercihi demek ki kalıcı oluyordu. Bu eğilim, algılamaların ve davranışların diğer asimetrilerini de etkilemekte. Güntürkün araştırmalarının birçoğunda güvercinlerden yararlanıyor. Sağ yöne eğilimi araştırırken de güvercinleri incelemiş. Neredeyse tüm omurgalı hayvanlarda olduğu gibi kuşlar da embriyo döneminde kafalarını daha çok sağa çeviriyorlar. Bu tercih yumurtadan çıkışta da ilk önce sağ gözün ışıkla uyarılmasına yol açmakta. Araştırmacı bu etkinin genç kuş beynini asimetrik olarak değiştirdiğini ve bu asimetrinin de algılamalarda ve bilişsel süreçlerde diğer sağ/sol farklılıklarına yol açtığını tespit etmiş. Alman, Fransız, Amerikalı ya da İngiliz bilim insanları yetişmeye devam edecek, elde ettikleri başarıları duyduğumuz zaman da Türk olduklarıyla övünüp teselli bulacağız ancak. BÜYÜK ÖDÜL Onur Güntürkün psikolog olduktan sonra Paris’te Pierre ve Marie Curie Üniversitesi, Kaliforniya, San Diego, Konstanz gibi seçkin üniversitelerde çalıştı. Psikoloji doçenti olduktan sonra davet üzerine Bochum Ruhr Üniversitesi’ne geçti. Birbirini takip eden başarılı çalışmaların ardından beynin iki yarısının farklı çalıştığını kanıtlayarak, Almanya’nın en büyük bilimsel ödülü olan ve genç üniversite eğitmenlerine verilen bir milyon Avro’ luk AlfriedKrupp teşvik ödülünü aldı. Ve 2000 yılında İstanbul Üniversitesi artık dünyaca ünlü olan bu bilim insanına sinir bilimleri alanındaki başarılı çalışmaları ve AlmanTürk akademisi arasında gerçekleştirdiği diyaloglar nedeniyle “fahri doktora” unvanı verdi. Prof. Güntürkün altı yıl sonra Alman Doğa Bilimleri Araştırmacıları Akademisi Leopoldina üyesi oldu. Tüm bu gelişmeler yaşanırken Türk kamuoyu Onur Güntürkün’ü henüz tanımıyor bile. Ta ki geçen yıl Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün elinden TÜBİTAK ödülünü alana dek. EN ÇOK BEYİN GÖÇÜ Onur Güntürkün en çok beyin göçü veren 34 ülke içinde 24. sırada yer alan ülkemizden göçüp giden beyinlerden biri yalnızca. Gelişmiş ülkelerde araştırmalarını sürdüren yüzlerce Türk bilim insanı var. Hepsi çalıştıkları ülkeye yerleşiyor, hatta bazıları o ülkenin vatandaşlığına da geçiyorlar. İyi eğitim görenlerin yarısından fazlası ne yazık ki yurtdışında eğitimlerini sürdürdükten sonra geriye dönmüyorlar. Güntürkün de Türk gazetecilerine Türkiye’ye dönmeyeceğini bildirmişti. Çünkü Almanya’daki çalışma ortamı çok da CBT 1129/ 10 7 Kasım 2008 SINIFLANDIRMAYI DEĞİŞTİRDİ Güntürkün meslektaşlarıyla birlikte gerçekleş tirdiği diğer bir araştırmayla da yüz yıllık bir düşünceyi geçersiz kıldı. Nöroanatomist Ludwig Edinger, 1900 yılında beynin doğrusal yönde evrildiğini ve en üstte insan beyninin yer aldığını öne sürüyordu. Edinger’e göre omurgalı hayvanların beyin bölgeleri zaman içinde birbiri ardına gelişmişti. Kuş beyni, memeli beyninin aksine beyin kıvrımlarına sahip olmadığı için ilkeldi. Balık, kurbağagiller ve sürüngenlerden sonra kuş beyni yer alıyordu Edinger’in sınıflandırılmasında. Güntürkün saksağanlarla gerçekleştiği bir deneyle, kuşların bazı durumlarda insansı maymunlar kadar akıllı olduğunu kanıtladı. Saksağanlar aynaya baktıklarında kendilerini görüyorlar. Deneyler sırasında saksağanların gagasına sarı veya siyah noktacıklar çizilmiş. Ancak kuşlar bu noktacıkları göremiyorlardı. Fakat gagasında sarı nokta bulunan kuşlar aynaya baktıklarında bu noktayı çıkarmaya çalışıyorlardı. Bu davranış kuşların kendi görüntülerini tanıdıkları anlamına geliyor ki bu da çok büyük bir olasılıkla beyin yetisini açıklamakta. İnsanlar ve maymunlar dışında bu yetiye fillerin ve yunusların da sahip olduğu görüldü. Oysa bilim insanları daha önceleri canlının kendi kendini tanımasının ancak iyi gelişmiş bir neokorteks ile mümkün olabileceğini sanıyorlardı. Neokorteks büyük beyin kabuğunun bir parçasıdır. Kuşlar 300 milyon yıldır memelilerden ayrı olarak geliştikleri için neokorteksleri bulunmuyor. Güntürkün, kuşların bu beyin bölgesine ihtiyaç duymadıklarını ve gelişkin bir beynin insan beyninden tamamen farklı bir şekilde yapılanabileceğini kanıtladı. Yani evrim doğrusal bir süreç değil, her zaman iyi alternatifler yaratıyor. Bilim adamı şu sıralar on bir asistanıyla birlikte bilgisayar ortamında yapay beyinler yaratarak, beynin ön kısmının, kısa vadeli bellek mekanizmalarını nasıl gerçekleştirdiğini araştırıyor ve önemli bir kısmını keşfetmiş bile. Ancak uygulamaya geçmesi uzun vadede olacak. “Örneğin bir telefon numarasına bakar ve çevirirsiniz. Numara düştüğü anda unutursunuz. Bu arada gözlerinizi rehberden ayırıp telefona baktığınızda o numara kısa bir süre içinde beyinde kalır. İşte bu araştırma bu mekanizmanın nasıl olduğuna yönelik” diye açıklayan Güntürkün’ün şimdiye kadar elde ettiği sonuca göre korteksteki hücrelerin küçük bir kısmı, algılanan bir uyarıya karşı hâlâ devam ediyormuş gibi davranıyorlar. Bu reaksiyon başka bir uyarının gelmesiyle sona eriyor. Bunun olmaması için ikinci bir unsura ihtiyacımız var, o da dopamin denen kimyasal madde. Söz konusu hücrelerin bulunduğu merkezde dopamin aynı anda salgılanırsa, hücrelerin tepkisi korunuyor. Sonraki uyarılar bu ilk uyarının yol açtığı reaksiyonu