24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Patlayan baloncukla kanser tedavisi Oxford Üniversitesi bilim insanları tarafından geliştirilen yöntemle, kanserli doku sağlıklı hücrelere zarar verilmeden tedavi edilecek A raştırmacılar bu amaçta bedene ultrason dalgaları vererek, tümörde baloncuk oluşturan bir sistem geliştirdiler. Bu baloncuklar “patlayınca” kanserli hücreyi öldürecek enerjiyi açığa çıkarıyorlar. Yeni tekniğin klinik çalışmalarına hazırlanan İngiliz bilim insanları, yöntemi böbrek ve karaciğer tümörlerinde deneyecekler. Kısaca HİFU (High Intensity Focused Ultrasound/ Yüksek Yoğunluklu Odaklanmış Ultrason) olarak adlandırılan yöntemle ilgili çalışmalar Churchill Üniversitesi'nde sürdürülmekte. HİFU beden içinde herhangi bir müdahale gerektirmeyen acısız (noninvasive) bir yöntem olarak açıklanmakta. Araştırmalar, yeni tedavi yönteminin cerrahi müdahaleden daha etkili olduğunu ve radyoterapiyle sağlıklı dokuya verilen zararları azalttığını göstermiş. Baloncukla kanserli dokuya ulaşan enerji sayesinde daha iyi tedavi imkânı doğmakta diyor uzmanlar. Yeni yöntemle özellikle de cerrahi girişimle ulaşılması zor olan böbrek ve karaciğer gibi organlarda daha iyi tedavi sonuçları elde edilebilecek. HİFU ilke olarak cam mercek ile odaklanan güneş ışığının kâğıt üzerinde alev alarak bir delik açmasına benzer bir şekilde işlemekte. Fakat yöntemin klinik alanda yaygınlaşabilmesi için iki önemli sorunun çözülmesi gerekiyor. Cerrahi girişime göre çok daha uzun süren HİFU yöntemiyle 10 cm'lik bir tümör ancak beş saat içinde yok edilebilirken, aynı doku ameliyatla 45 dakika içinde alınabilmekte. İkincisi uzmanlar karanlıkta çalıştıkları için tedavinin sonucu ancak işlemin sonlandırılmasından sonra tahmin edilebiliyor. Bununla birlikte dokuda biçimlenerek enerji açığa çıkaran baloncu ğun, sıcaklık etkisini konvansiyonel HİFU tedavisine göre 610 faktör yükselttiği görülmüş. öncesi zararların ortaya çıkmayacağı anlamına gelmekte. İşlem daha düşük frekansta gerçekleşirse, bedende daha derine ulaşılabilecek ve işlem baloncuğun yardımıyla gerçek zamanlı olarak takip edilebilirse HİFU yöntemiyle en büyük başarı elde edilebilecek. Yeni yöntem şimdilik her tümör türünde uygula DÜŞÜK FREKANS Oxford Biyotıp Ultrason ve Biyoterapi Laboratuvarı'ndan (BUBL) tarafından geliştirilen baloncuklu HİFU tekniği “inertial cavitation” olarak adlandırılan bir ilkeye dayanıyor. Yöntem, bedenin derinliklerindeki tümöre ulaşabilen göreceli olarak düşük frekanslı ultrason dalgalarından yararlanmakta. Bu düşük frekanslı dalgalar aynı zamanda kanserli dokuyu dolduran sıvı içinde baloncuk oluştururlar. Baloncuk kritik basınç seviyesine ulaşana kadar büyümeye devam eder. Baloncuk sönerek, enerjiyi yüksek frekanslı “geniş bant ses” olarak serbest bıraktığında minik bir patlama meydana gelir. Bu minik patlamanın enerjisi sadece belli bir bölgede etkili olduğu için de tümör hücreleri ölürken, sağlıklı doku zarar görmez. Baloncuk, ultrasonun bedende odaklanmasıyla birlikte oluştuğu için hızlı biçimleniyor ve yine çabucak patlıyor. Yöntemi etkili kılmak isteyen Dr.Coussios ve ekibi, baloncuğu gerektiği kadar uzun süre 45 derece sıcaklıkta tutmaya çalışıyor, çünkü bu sıcaklıkta hücreler ölmeye başlıyor. Ultrason dalgalarını bedene ışınlayan sistemin merkezinde bulunan bir ayar sensörü, minik baloncuğun patlamasını duyabiliyor. Sıcaklık değişimleri şu sıralar HİFU tedavisinin başarı göstergesi olarak kabul edilse de bunlar bazen odaklanmış bölge dışındaki sağlıklı dokuyu da hedef alabiliyorlar. Eğer kavitasyonu tedaviyi hızlandırmak için kullanabilirsek, tedavi bölgesini daha iyi ayarlayabiliriz diyor Dr. Coussios. Bu da hiçbir zaman odaklanma namamakta. Dr. Coussios kanserin diğer dokulara sıçramış olduğu durumlarda tedavinin etkili olmayacağını düşünüyor. Çalışmalarını Churchill Hastanesinin ekibiyle sürdüren araştırmacı, yeni yöntemi öncelikle böbrek ve karaciğer tümörlerinde uygulayacaklarını açıkladı. (BBC 19.11.07) Cilt hücreleri, kök hücrelerine dönüştürüldü Science dergisindeki habere göre, WisconsinMadison Üniversitesi araştırmacıları, insanın cilt hücrelerine dört gen enjekte ederek kök hücre elde etti. D Okulu'ndan James Thomson, Oct4, Sox2, Nanog ve Lin28 genlerini cilt hücrelerine aşılayarak, kök hücre olarak programlamışlar. Bu şekilde elde edilen iPS (Induced Pluripotent CBT 1086 / 17 11 Ocak 2008 eri hücrelerinin kök hücrelerine dönüşebileceğini, Japon araştırmacı Shinya Yamanaka ilk olarak 2006 yılında farelerle gerçekleştirdiği deneylerle kanıtlamıştı. Yamanaka'nın ekibi şimdi de beden hücrelerini yeniden programlayarak kök hücre elde etmeyi başardı. Gelişmelerin kök hücre araştırmalarını tamamen değiştirmesi bekleniyor. İlk kopya koyunu yaratan Ian Wilmut örneğin kısa bir süre önce araştırmalarını embriyonik kök hücre yerine Yamanaka'nın yöntemiyle kazanılan kök hücreleriyle sürdüreceğini açıklamıştı. Wilmut öte yandan, yeniden programlanmayla elde edilen kök hücrelerin terapötik etkisi kesinleşmeden, embriyonik kök hücre araştırmalarının sonlandırılmaması gerektiğini de bildirdi. Ayrıca genlerin bir virüs vektörüyle aşılanması sonucunda risklerin ortaya çıkıp çıkmayacağı da bilinmemekte. Wisconsin Genom Merkezi'nden Junying Yu ve Tıp ve Halk Sağlığı Stem Cells) kök hücrelerinin, embriyonik kök hücrelerini karakterize eden genlere sahip oldukları görülmüş. Söz konusu hücreler, ayrıca embriyonun üç germ tabakasına (endoderm, ektoderm ve mezoderm) dönüşme potansiyeline sahipler ki tüm beden hücrelerinin kökeni buraya uzanır. Genlerin aşılanmasından 12 gün sonra hücre kültürlerinde iPS hücreleri görülmeye başlanmış. 900 bin cilt hücresinden 198 iPS kolonisi elde edilebilmiş. Bunların arasından alınan 41 koloniden 35'i üç hafta kadar hayatta tutulabilmiş. Ayrıntılı bir biçimde incelenen dört klonun, embriyonik kök hücre özelliklerine sahip olduğu ve yine embriyonik hücreler gibi bölündükleri izlenmiş. Hücrelerin doğrudan bağışçıya ait olması nedeniyle bağışıklık sistemi tarafından reddedilme riski de ortadan kalkıyor. Fakat tekniğin yaygın olarak kullanılabilmesi için ilk önce kalıtıma yerleşerek riskli mutasyonlara yol açmayacak virüs vektörlerinin bulunması gerekiyor. Ayrıca iPS hücrelerinin, embriyonik kök hücrelerinden klinik açıdan da farklı olmadıklarının kanıtlanması gerekmekte. Haberler: Nilgün Özbaşaran Dede TIP ARAŞTIRMALARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle