24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu miş verimerkezleri için tasarlanmış olan QuadCore AMD Opteron işlemcitabanlı sunucuları, zaman içerisinde müşterilerine watt başına performans gücünü çarpıcı bir biçimde arttıran çok gelişmiş kapasiteler sunabilir. AMD'nin devrim yaratan doğrudan bağlantı mimarisi sayesinde QuadCore AMD Opteron işlemciler tek katmanlı silikon üzerinde dört x86 işlemci çekirdek taşımanın çok ötesinde yeniliklere sahip. Günümüzün çok zorlu iş koşulları ile ilgili eleştirel düşünceler QuadCore AMD Opteron işlemci yeniliklerine ilham kaynağı oldu: yüzde 50 artırılmış tamsayı ve kayan nokta performansı ile enerji verimliliği, geliştirilmiş sanallaştırma performansı ve altyapı maliyetlerinin düşük tutulmasına yardımcı olmak için aynı güç ve ısıl zarflar içerisinde çift çekirdekten dörtlü çekirdeğe işlevi durdurmayan geçişleri mümkün kılan bir müşteriodaklı yaklaşım ile yatırım koruma. QuadCore AMD Opteron işlemciler ile ilgili daha fazla bilgi ve sıkça sorulan sorular, geliştirme araçları, çevrimiçi basın bültenleri ve diğer genel bilgiler için http://multicore.amd.com; işlemcilerin fiyatları için http://www.amd.com/pricing adresini ziyaret edebilirsiniz, TanolTurkoglu@Gmail.com Hikikomori internetin neden olduğu bir hastalık olmaktan ziyade internetin olumlu ya da olumsuz olarak onu ciddi anlamda etkileyebilecek ve sadece Japonya'da değil her toplumda rastlanan, rastlanabilecek bir hastalık. Hikikomori ve İnternet Geçtiğimiz günlerde gazetelerde bir haber dikkatimi çekti. Japonya kökenli bir hastalık, ülkemizde de yaygınlaşıyor diye verilen haberde Internet'in bu hastalığın başlıca faktörü olduğu yönünde cümle aralarına sıkıştırılmış mesajlar da vardı.Hastalığın adı Hikikomori. Japonca'da kabaca “herşeyden elini ayağını çekip, kendini izole etmek” gibi bir anlama geliyor. Anlayacağınız bizim “inziva” dediğimiz şey. Gençler, özellikle de ailenin en büyük erkek çocuğu toplumdan, her şeyden ve herkesten elini ayağını çekiyor. Kendisini bir odaya kapatıyor ve oradan dışarı çıkmıyor. Ancak işin ilginç yanı bu hastalık ile internetin ilişkilendirilme biçimi. Ülkemizde çıkan haberlerde sanki internetin ortaya çıkması ile bu hastalığın da türemiş olduğu yönünde bir yanılgı var. Oysa bu hastalık internet bu denli popüler olmadan önce de varmış Japonya'da. Hatta bu hastalık BBC'de bir programa konu olunca, bu türden bir yaşam seçen İngilizlerin de azımsanmayacak ölçüde olduğu konusunda geri bildirim alınmış izleyicilerden. Bizim kültürümüzde de inziva diye bir kelime olduğuna göre bu olguya uzak değiliz demektir. Peki internet ya da bilgisayar gibi teknolojik gelişmelerin bu resimde yeri nedir? Açıkçası karmaşık düşüncelerim var. Bir açıdan baktığınızda bu hastalığı daha da körükleyecek birer araç olarak kullanılabileceğini düşünüyorum. Bir başka açıdan bakınca belki de bu hastalıktan kişiyi kurtarabilecek bir araç olabileceğini. Bütünüyle araç ve aracın kullanım amacına gelip düğümleniyor yani iş. Eğer kişi “Hikkikomori” sevdasına kapılmışsa bilgisayar, bilgisayarda oynayabileceği oyuunlar, internet erişimi, kişinin kendisini kapattığı odada sıkılmadan çok daha uzun bir süre geçirebileceğini sağlayabilir. Bu açıdan bakıldığında da bilgisayarın, internetin hikkikomori'yi ivmelendirici bir etkiye sahip olduğundan bahsedilebilir. Bir de konuya şu açıdan bakalım. Başta da belirttiğim gibi kişi elinin altında bilgisayar, internet imkãnları olduğu için kendisini bir odaya mahkum etmiyor. Daha ziyade toplumdan, sorumluluklarından kaçtığı için bunu yapıyor. Hal böyleyken kendisini kapattığı odada bilgisayar ya da internet imkânı olmayan bir kişi ne yapar; bunu da irdelemek lazım. Belki de zihnini başka bir şeye kanalize edemeyeceğinden çok kısa bir sürede kendisine ya da çevresindekilere zarar verebilecek bir potansiyele ulaşır. Bu açıdan bakıldığında ise internet ya da bilgisayar imkânlarının kişinin inziva süresini uzatmakla birlikte onun bu asosyal durumunun en azından belli bir seviyede kalmasını ve o yaşam biçiminin daha farklı hastalıklara ya da olumsuz sonuçlara neden olmasını engelleyici özellikte birer araç olduğu değerlendirmesi yapılabilir. İnsansosyalbirvarlıktır olmazsa olmazı nereden geliyor? Acaba doğanın yıkıcı özellikleri karşısından birey olarak hiçbir şey yapmaya muktedir olmadığı ilkel çağlardan kalma içgüdüsel bir özellik mi bu? Oysa bugün insan geliştirdiği maddi kültür imkânları ile doğaya tamamen olmasa bile önemli ölçüde hükmedebiliyor (hükmetmekle de kalmıyor ne yazık ki bu hükümdarlığı doğanın mahvına neden oluyor). Bugün yaşadığımız aslında dramatik bir dönüşümün emekleme aşaması. Tıpkı mağara yerine “ev” denilen yerde yaşamaya, göçebeyken tarımla yerleşik düzene geçerken yaşadığı türden dramatik bir dönüşümün. O günlerden elimize kalan bir “kayıt” olmadığından bu travmanın şiddetini bilemiyoruz. Bugün ise bunu hem yaşıyor hem de kayıt altına alıyoruz. Bugün yirmi yaşının altında olan insanların yaşadığı hayat ile daha yaşlıların yaşadığı hayat aynı olmayacak. Ne bugün ne de gelecekte. Ben dahil daha yaşlılarımızın zaman zaman hissedeceği “boğulma” hissi gençler için “tertemiz oksijen” etkisi yapıyor olacak. Kalite mi? Bizim kaliteli yaşamlarımıza büyükanne büyükbabalarımız ne derdi? Ya da anne babalarımız ne diyor? Değişen tek şey; rollerimiz. Artık savunduğumuz yaşamlar geçti; korumamız gereken yaşamlar başladı. Artık çocuk ya da torun değiliz anne baba ya da büyükanne büyükbabayız! Zamane çocukları(mız) da savunulacak yaşamlar cephesini ele geçirdi. MÜZELER İÇİN ÖZEL ELDİVEN Müze ziyaretçilerinin dokunmamaları gereken nesnelere dokunabilmeleri için özel bir “dokunmatik eldiven” geliştirdi. Japonya'nın NTT şirketinin tasarladığı eldiven kullanıcının ellerine gerçek nesneye dokunuyormuşçasına basınç uyguluyor. Dokunma duygusunu yaratmak için bir çift video kameradan yararlanılarak nesnenin 3 boyutlu haritası çıkartılıyor. Eldiven ayrıca elektronik ortamda gerçekleştirilen toplantılarda sanal tokalaşma amacı için de kullanılıyor. SIÇAN BEYNİNE SAHİP ROBOT KÖPEK Sony'nin robotik köpeği Aibo, sıçanların beynini taklit ederek yolunu buluyor. Mexico City'deki ITAM Teknik Üniversitesi'nden Alfredo Weitzenfeld ve meslektaşları sıçanlarda yönlerini bulmalarına yardım eden nöronları taklit eden bir yazılım geliştirdiler. Bu yazılım Aibo'ya yüklendiği zaman robot köpek, dolaşmış olduğu yerleri tanıyor, birbirine benzer yerleri ayırt edebiliyor ve yeni bir yere götürüldüğü zaman yönünü bulabiliyor. DENİZANASINDAN KOZMETİK Denizanalarının ürettiği sümüksü madde bazı kozmetik ve ilaçlar için gerekli olan bir bileşimi içeriyor. Bu keşif sayıları giderek çoğalan denizanalarından ekonomik olarak kurtulmanın yolunu da açabilecek. Japon kara sularında denizanası sayısının artmasının nedenlerinin başında yapay mercanadalarının artması, aşırı balık avcılığı ve iklim değişikliği olduğu düşünülüyor. Restoranlarda yiyecek olarak tüketilmesinin dışında denizanası tüketiminin çok az olması, bunların çoğalmasının bir başka nedeni. Japonya'daki Fiziksel ve Kimyasal Araştırmalar Enstitüsü'nden Kiminori Ushida denizanasının sümüksü maddesini ayrıştırmayı başardı ve bu malzemenin müsin adı verilen şekerli protein açısından çok zengin olduğunu keşfetti. (Journal of Natural Products, DOI: 10.1021/npo6o341b). Bugün domuz işkembesinden veya sığır tükürüğünden elde edilen müsinler, kozmetik ürünlerde nemin korunmasını sağlıyor. Reyhan Oksay CBT 1071/19 28 Eylül 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle