Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör meydana gelen hasarlar, alkolden uzak durulduğu takdirde, kısmen da olsa iyileşebiliyor. Araştırmayı yöneten bilim adamı Andreas Bartsch’ın Brain dergisindeki yazısına göre Basel, Oxford ve Siena’da yaşayan 15 alkol bağımlısının beyni alkol tedavisinden önce ve sonra incelenmiş. Alkolü bırakan hastaların beyin hacimleri ortalama olarak %2 oranında arttı, hatta Televizyon haberlerinde kulaklarımla duyduğum şu sözleri, Haber. com sitesinden diğer birkaç gazete haberiyle kontrol ederek aşağıya aldım: Darwin Türkler Hakkında Ne Demişti? Sayın Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik Bey, CHP tarafından Darwin'in "Yaratılış" ile ilgili düşüncelerinin okullarda okutulması istendiğini ifade ederek, "Başta CHP ve bu düşüncede olan insanlar, mutlaka okul kitaplarında olmasını istiyor. Darwin'in Türklerle ilgili ne dediğini biliyor musunuz? ‘Gelişimini tamamlamamış, adi bir ırk’ diyor Darwin. Ne diyeceksiniz buna?" diye sordu» Sayın Millî Eğitim Bakanı’nın Darwin'e atfettiği yukarıdaki sözleri Darwin hiçbir zaman söylememiş, yazmamıştır. Sayın Bakan söylediklerine kaynak göstermemiştir. Söyledikleri tamamen bir kötü niyetin eseri değilse, açıkça bilgisizliğin eseridir. İsminin önünde üniversite dünyamız için ne acıdır ki akademik bir titr taşıyan Sayın Bakan söylediklerini kontrol etmek ihtiyacını bile duymamıştır. Aşağıya Darwin'in Sayın Bakan’ın ifadesine temel olduğunu sandığım sözlerini aynen tercüme ederek alıyorum: «Nihayet, doğal seçme üzerine olan kavganın uygarlığın ilerlemesine senin kabul etmeye eğimli olduğundan daha faydalı olmuş ve olmakta olduğunu gösterebilirim. Birkaç yüzyıl önce Avrupalı milletlerin Türkler tarafından yenilme risklerinin ne kadar yüksek olduğunu hatırla, halbuki şimdi böyle bir fikir ne kadar saçmadır. Kafkas ırkları denilen daha medeni ırklar varlık mücadelesinde Türk boşluğunu yenmişlerdir.» (Charles Darwin'den W. Graham'a, 3 Temmuz 1881: «The Life and Letters of Charles Darwin including an Autobiographical Chapter» edited by his son Francis Darwin: John Murray, Londra, cilt I, s. 316) Darwin'in Türkler hakkında Atatürk'ün doğduğu yıl söyledikleri işte bundan ibarettir. Burada ırklar diye kullandığı kelime 19. yüzyılda değişik kültür gruplarını ifade etmek için herkesin kullandığı bir kelimeydi. O zaman Türkiye'nin uygarlık açısından Darwin'in dediği gibi Avrupa'nın kat be kat gerisinde olduğunu bilmek için Darwin'i okumamıza ise gerek yok. Bizzat Osmanlı bunun farkındaydı. Koca imparatorluk Avrupa'nın adı konulmamış bir sömürgesi haline gelmişti. Cehalet akıl almaz boyutlardaydı. Bu felaketten bizi kurtaran Atatürk de ulusuna aynı şeyleri hatırlatmıştı. Darwin 187778 TürkRus savaşında da açıkça Rusları desteklemiştir. 1820'lerde Alexander von Humboldt, Rus Maliye Bakanı Kont Kankrin'e Ağrı dağının kısa zamanda Rus toprağı olmasını arzu ettiğini yazmamış mıydı? Peki ondokuzuncu yüzyılın ortalarında on beş yıl Türkiye'de araştırma yapan Prens Piotr Çihaçof «Doğu Üzerine Bir Sayfa» adlı önemli kitabında Türkiye'deki insanların kurtuluşunu bu ülkenin bir Avrupa müstemlekesi haline getirilmesinde görmemiş miydi? Neydi von Humboldt'u, Darwin'i, Çihaçof'u ve daha nice büyük bilim insanını Türkler (yani Osmanlılar) hakkında bu tür düşüncelere sevkeden? O zaman Osmanlı İmparatorluğu’nda gördükleri bağnazlık, cehalet ve halkın perişanlığıydı. Aynı perişanlığı Ahmet Haşim 1919'da tespit edip kaleme dökmemiş miydi? Ne diyordu büyük şâir? "Ankara’da Almanya imparatorunun Anadolu hastalıklarını incelemek üzere gönderdiği bir tıp heyetinin bazı büyük rütbeli üyeleriyle görüştüm... Anlamışlar ki Anadolu Türkleri’nin karınları kurtlarla yüklü ve kanları bu kurtların salgıladığı parazitlerle dolu bulunuyor. Cinsi yakın bir yok olma ile tehdit eden bu halin sebebi nedir bilir misin? Beslenme eksikliği. Her ne kadar garip görünse de Anadolu Türkleri henüz ekmek yapımından bile habersizdirler. ...İstisnasız nakil vasıtaları olan kağnı hiç şüphe yok ki taş devri keşiflerinden ve aletlerindendir.... Evlerine gelince, onlar da öyle: Duvarlar yontulmamış alelade taşların, çalı çırpının, leylek yuvasında olduğu gibi gelişigüzel dizilmesinden hasıl olmuştur. Anadolu külliyen temizlikten mahrumdur... (Ahmet Haşim’in Manisa milletvekili Refik Şevket İnce’ye yazdığı 3 Eylül 1919 tarihli mektuptan: O. Karaveli, Sakallı Celâl, 5. baskı, 2004, Pergamon Yayınları, s. 4546). İşte bizi bu hale düşüren kafa, Sayın Baka’nın temsil ettiği, uygarlığa ve onu yaratanlara saldıran, hurafeyi «bilim adamlarının tercihi» diye halkına sunan kafadır. Onun için kanımca Bay Hüseyin Çelik şu anda Türkiye'nin başındaki en büyük sorundur. makta. Araştırmaların 2007 yılında başlayacağı SESAME araştırma merkezinin 2010 yılında tamamlanması bekleniyor. ALKOLİKLERİN BEYİN HÜCRELERİ YENİLENİYOR Almanya’daki Würzburg Üniversitesi’nde çalışan uluslararası bir araştırma ekibinin alkol bağımlıları için iyi bir haberi var. Aşırı alkol içimi yüzünden sinir hücrelerinde konsantrasyon yetisi bile düzeldi diyor araştırmacılar. Fakat 25 yıldan uzun bir süredir bağımlı olanlarda herhangi bir yenilenme söz konusu değil. Hazırlayan: Nilgün Özbaşaran Dede Kız çocuğu olan babalarda prostat kanseri daha sık görülmekte Yapılan prospektif takip şeklindeki bir çalışmada,yalnız kız çocuğu olan ve erkek çocuk sahibi olmayan babalarda, prostat kanserinin % 40 oranında daha sık görüldüğü saptandı. Amerikan Journal of the National Cancer Institute (2007;99:7781) dergisindeki yazılarında araştırmacılar, hastalığın ortaya çıkmasında Y kromozomunun rolü olabileceğini tahmin ettiklerini bildirdiler. 1964 ile 1976 yılları arası Batı Kudüs’te oturan tüm (Yahudi) nüfusu kapsayan, Kudüs Perinatal Cohort ,aynı zamanda bu çocukların ebeveynlerinin kaderleri hakkındaki bilgileri de içermektedir.İşte New York Columbia Üniversitesi’nden Susan Harlap’ın ülkenin kanser kayıt sisteminde yaptığı araştırmalarda bu çocukların babalarında ilginç bir sonuçla karşılaşmıştır. 38.934 babadan şu ana kadar 712 sinde prostat kanseri görülmesi, tümörün sıklığı bakımından olağan dışı değildir. Şaşırtıcı olan, yalnızca kız çocuğu olan babaların,en az bir oğlu olan babalara oranla,% 40 kadar daha yüksek risk altında bulunmalarıdır. (düzeltilmiş göreceli risk RR(relative risk)= 1.40: 95YüzdeGüvenirlik aralığı 1,201,64 , p<0,0001). Erkek çocuk doğmamasının muhtemel bir sebebi, yalnız erkek çocuklara geçen Y kromozomundaki genetik hatadır.Y kromozomunda birtakım bozukluklar ,erkek çocuk dünyaya gelmesini önlemektedir. Yoksa daha çok, X kromozomunda olan problemler mi etkilidir? Bu duruma iki çocuğu olan babaların olduğu gruptaki verilerin analizi açıklık getirmektedir. Bir oğlu ve bir kızı olan babalar, kızı olmayanlara oranla % 11 daha sık kanserle karşılaşmaktadır. Ama bir kız, bir erkek evlat sahibi olan babalara oranla, erkek çocuğu olmayan babalarda hastalık % 47 oranında bir sıklıkla görülmektedir. Araştırmacı Harlap, prostatın gelişimi ve fonksiyonu bakımından önemli olan,Y kromozomu üzerindeki bazı genlerin burada işlevi olduğu görüşünün ağırlık kazandığını ifade etmektedir. Columbia Üniversitesi Basın Bülteni, Deutsches Aerzteblat’tan, (4.01.07) çeviren Dr. Murat Diren, Üroloji Uzmanı CBT 1035/5 19 Ocak 2007