24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Stanford J. Shaw’un Ölümü ve Türk kamuoyu 15 Aralık 2006’da kaybettiğimiz Amerikalı tarihçi Stanford J. Shaw’un ardından Türk basını ve kamuoyu, Profesöre ilgisiz ve cahilce davrandı. Profesör Shaw, bilimsel kariyerinde çok az bilim adamına nasip olabilecek şeref üyelikleri, fahri doktoralar ve devlet nişanlarıyla taltif edildi. İngiliz, Mısır, Osmanlı ve Türk tarihi çalışmalarıyla, konusunda dünyada sayılı tarihçiler arasına girdi. Alper Ersaydı, Gazi Üniversitesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Yüksek Lisans Öğrencisi S tanford Shaw’un Türk tarihine katkıları eserleriyle sınırlı kalmadı. Cenazesinde bir konuşma yapan tarihçi Profesör İlber Ortaylı, Stanford Shaw’un ilk defa 1950’li yıllarda Osmanlı arşivlerine girdiğini belirterek, Osmanlı tarihiyle ilgili bilinen bir çok tabuyu yıktığını söyledi. Aynı şekilde kendisi gibi tarihçi olan eşi Profesör Ezel Kural Shaw, eşinin ölümünün ardından Vatan Gazetesi’ne verdiği mülakatta arşivlerin önemini vurgulayan ilk tarihçi olmasıyla Türk Tarih Metodoloji’sinde çığır açtığını söyledi. Stanford Shaw tabu gibi görünen konuların üzerine gitmesiyle, Türk tarih yazıcılığında bir çok ön yargıyı da kırdı. Stanford Shaw daha çok Ermeni iddialarına belgelerle karşı çıktığı için gündeme geldi. Kendisi Server Tanilli’nin söylediği gibi Osmanlı tarihine bir bütün olarak eğilen birkaç kişiden biri olmasına rağmen Türk kamuoyu onu Ermeni iddialarına karşı çıkan Amerikalı tarihçi olarak tanıdı. Los Angeles’teki evi 4 Ekim 1977 tarihinde Ermeni teröristler tarafından bombalanmasına rağmen çok cesur bir karar vererek Kaliforniya Üniversitesinde ders vermeyi sürdürdü. Stanford Shaw, bilimsel sorunların bir takım politik amaçlar doğrultusunda maniple edilmesine her zaman karşı çıktı, kendisini sadece bilimsel gerçekliğe adamıştı. Profesör Ortaylı da Shaw’ın Ermeni dostu ya da Ermeni düşmanı olmadığını sadece arşivde gördüklerini hayatı pahasına savunduğunu belirtti. Vefat ettiği 15 Aralık 2006’dan 22 Aralık tarihine kadar takip ettiğim Türk medyasını büyük bir gaflet içerisinde buldum. Ermeni Sorunu konusunda eserleriyle Türkiye’nin uluslararası platformlarda en büyük destekçisi olan bir bilim adamına Türkiye’de sanki bir boykot uygulandı. Kendisi yazılı medyada hiç yer bulmadı. Aynı günlerde vefat eden Atlantic Records’un kurucusu Ahmet Ertegün ise bir devlet kahramanı gibi uğurlandı. Elbette başarılı bir insan olan Ertegün bu yayınları ve uğurlanışı hak ediyordu, ama Ertegün ve Shaw’un Türkiye için yaptıklarını teraziye koyduğumuz zaman Shaw hiç kuşkusuz daha ağır basar. Kamuoyuna mal olmuş iki insan arasındaki bir diğer önemli fark; birisinin Amerika’da diğerinin ise Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde yaşama veda etmiş olmasıdır. Kendisini bir çok şeref üyelikleri, fahri doktoralar ve devlet nişanlarıyla taltif eden kuruluşlar ya Profesör Shaw’un ölümünü yok saydı ya da kendi internet sitelerinden ölümünü kısaca kerhen duyurdu. Aynı şekilde siyasi partilerimiz ve sivil toplum örgütlerimiz de Stanford Shaw’un ölümüne sessiz kaldı. (B.B.P. Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile A.B.D Ankara Büyükelçisi Ross Wilson Profesör Shaw’un vefatına ilgi gösterdi.) Ama bazı kalemler Profesör Shaw’u unutmadı. Bunlar arasında Milliyet Gazetesi’nden Melih Aşık ve Taha Akyol, Vatan Gazetesi’nden Ruhat Mengi, Cumhuriyet Gazetesi’nden Server Tanilli vardı. Türk basını bu olaydaki duruşuyla cehaletini gözler önüne serdi. Bilindiği üzere Amerika’da Ermeni lobisi 1900’lü yılların başından beri çok etkindir. Ama Türkiye’de bu kadar etkin olması beni ürkütmektedir. Düşünce özgürlüğü kisvesi altında tarihi belgeye ve gerçekliğe dayanmayan emperyalist düşünceler basınımızda yer bulurken, kendisini aynı konuda Tarihsel gerçekliğe adamış bir insana yer verilmemesi gerçekten düşündürücüdür. leri de ihmal etmedi. Stanford Shaw gibi tarihçiler arasında saygın bir insanın ölmesinden sonra kendisi hakkında "gerçek dışı tarih araştırmalarıyla bilinen tarihçi" diye bahsedebildi. Onların yakın gelecekteki amaçları, böyle düşünen dünyaca ünlü araştırmacı ve tarihçilerin kitaplarını bütün uluslararası kitapçılardan ve kütüphanelerden toplatıp; (nasıl ki Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes Kaçaznuni’nin yayınladığı Ermeni Soykırımı olmadığını dile getiren "Taşnak Partisi’nin yapacağı Bir Şey Yok" isimli kitabı kütüphanelerden toplatıp yok ettiği gibi) bu insanlar hiçbir eser vermemiş ve hiç yaşamamışlar gibi, kendi görüşlerini emperyalist güçlerin yardımıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne dayatmaktır. Ermenilerin bu yöndeki taktikleri çok meşhurdur. Önce para teklif edip kendi fikirlerini yayacak kitaplar yazılmasını sağlar, o kabul edilmezse tehdit ederler (nasıl ki 19 Mayıs 1985’te Temsilciler Meclisi’ne sunulan Ermeni Soykırım iddialarının gerçeği yansıtmadığını dile getiren deklarasyonda yer alan Amerika Üniversitelerinde görevli 69 bilim adamından bir çoğunun sesinin kesildiği gibi) o da olmazsa suikast girişiminde bulunur (Stanford Shaw’ın evinin bombalanması gibi), en sonunda ölünce bütün eserleri toplatılıp, yok edilir ve o insan bilim dünyasından saf dışı bırakılır. Aykut Barka’nın ATAG’ı 10 yaşında Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli yerbilimcilerden Prof.Dr. Aykut Barka’nın kuruluşunda öncülük ettiği Aktif tektonik Araştırma Grubu (ATAG) 10. toplantısı, Kasım başında, Dokuz Eylül Üniversitesi tesislerinde yapıldı. Doç. Dr. Hasan Sözbilir, Dokuz Eylül Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, ATAG10 Düzenleme Kurulu adına, hasan.sozbilir@deu.edu.tr TARİHİ YOK ETMEK Ölüm haberi Ermeni İnternet sitelerine ulaştıktan sonra, o sitelerde zafer çığlıkları yayıldı. Amerika ve Fransa’dan yayın yapan bu siteler Stanford Shaw’un ölümünden duydukları sevinci dile getirirlerken, küfür Lütfen sayfayı çeviriniz CBT1035/21 19 Ocak 2007 rafların arasına; şairler ve yazarlar eski sararmış kapakların arasına sıkışıp kalıyor. Açelya adındaki küçük kız kitap okumuyor. ‘Yaprak sarması en güzel nasıl sarılır’ı annesinden öğrenerek yaz tatilini geçiriyor. Volkmen dinliyor. Her yerde bangırdayan pop şarkılarının boş sözlerini tekrarlıyor. Yengesinin dediklerini yapıyor. Yeğenine bakıyor, her şeye gülümsüyor. Bu ülkede çocuklara okuma yazma, sınav geçmeleri için öğretiliyor. Ama kimse sınavın anlamını öğretmiyor. Yazarlar, şairler sayfaların arasına sıkışıp kalıyor. Kayayı delen incir ağacı gibi sivrilmiş kelimeler gözlere ulaşamıyor. Gözler bey ni açamıyor, beyin yaşamı, yaşam dünyayı… Oysa büyük kulaklı yöneticilerin ülkesinde kiraz ağaçları öbek öbek çiçek açıyor. Çünkü o ülkelerin geniş caddeli güneşli sokaklarında pırıl pırıl boyalı, geniş pencereli, rengârenk vitrinli kütüphaneler bulunuyor. İçeri girer girmez sizi güleryüzlü sıcak kütüphaneciler karşılıyor. Yepyeni, rafların üzerini süsleyen, türlü hikayeler anlatılan renkli kitapların arasında gezdiriyorlar sizi. Sorularınızın cevabını verecek kitaplarla tanıştırıyorlar… Bulamadığınız kitaplar olduğunda başka sokakların kitaplarından bulup getirtiyorlar. Evinizi telefonla arayıp ‘buyrun gelin, kitaplarınız hazır‘ diyorlar. Siz de minnet ve coşkuyla koşuyorsunuz sıcacık kütüphanelere. Dünyanın müziklerini dinleyebiliyor, eğlenceli kurslara katılabiliyor; kucağınızı, beyninizi ve yüreğinizi öbek öbek doldurup mutlulukla çıkabiliyorsunuz. Sokaktan geçen insanları daha çok seviyorsunuz o zaman, tanımasanız da selam verebiliyorsunuz. O ülkede yaşadığınız için daha mutlu olduğunuzu ve o ülkeye verecek çok şeyiniz olduğunu düşünerek hızla koşuyorsunuz. sözlü ve 16 poster bildiri sunulan toplantıya Türkiye’nin değişik kurum ve kuruluşlarının, deprem olgusu ile yakından ilgili konular üzerinde çalışan 200’ün üzerinde araştırıcının yanı sıra, özel şirket çalışanları ile lisans/lisansüstü öğrenciler katıldı. Toplantıda sunulan bildirilere www.deu.edu.tr/atag10 web adresi üzerinden ulaşılabiliyor. Açılış konferanslarında Prof. Dr. A.M. Celal Şengör ve Prof. Dr. Tuncay Taymaz, sırasıyla, Doğu Anadolu’nun Aktif Tektoniği ve Ege Denizi’nin Aktif Tektoniği üzerine sunumlar yapıldı. İlk oturumda, İzmir ve çevresindeki diri fayların deprem üretme potansiyelleri jeolojik ve jeofizik tabanlı çalışmalarla tartışıldı. Bu sunumlara göre; İzmir ve çevresinde deprem riski oluşturan fay takımları KDKB uzanımlı doğrultu atımlı faylar ve DB uzanımlı normal faylardır. Bildirilerde, Ege Denizi’nde yapılan jeofizik çalışmalarla, karada yapılan jeolojikjeomorfolojik çalışmaların birleştirilmesi gerektiği ve böylece, olası bir depremde izmir ve yakın çevresini etkileyebilecek diri 63 TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle