Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN K I S A VENÜS’TEKİ HAVA SICAKLIĞI ÖLÇÜLDÜ Komşu gezegen Venüs’teki "hava sıcaklığı" bilim insanlarının son bilgilerine göre ortalama olarak 460 santigrat derece. Avrupa Uzay Ajansı’na ait ölçümler, böylece eksik sayılan NASA ölçümlerini doğrulamış oldu. Venüs gezegeninde ilk kez sıcaklık oynamaları ve kesin topografi bilgileri edinebildi. Ölçümler, Venüs dağlarındaki sıcaklığın vadilere göre 30 derece soğuk olduğunu gösteriyor. H A B E R L E R sı ve mitokondriyal DNA’daki genetik değişim oranlarına göre grupların birbirlerinden ne zaman ayrıldıklarını saptayabilmişler. lardan ve fillerden başka sürprizlerin de bulunduğunu gösteriyor. Yeni türler arasında en ilginç olanı dışarı sarkan dişleri ve akıntıda kayalara yapışmasına izin veren yapışkan bir karına sahip olan yayınbalığı. Yeni zencefil türleriyle birlikte Etlingera familyasından bilinen türler ikiye katlandı. DİYABET ARAŞTIRMALARINDA ÖNEMLİ BULGU Amerikalı ve Kanadalı araştırmacılar, farelerle gerçekleştirdikleri çalışmalar sonucunda diyabet tip 1 hastalığının kaynağını buldular. Hastalığın ortaya çıkmasında hasarlı sinir hücreleri önemli bir rol oynamakta. Daha önceki araştırmalarda genelde bağışıklık sistemi dikkate alınırken, Amerikalı ve Kanadalı bilim insanlarından oluşan ekip, diyabet ve sinir sistemi arasında bir bağlantı saptadı. Anlaşıldığı üzere, diyabet hastalığı, pankreasta ensülin üretiminden sorumlu sinir hücrelerinde meydana gelen bozukluklara bağlı olarak gelişmekte. Calgary Üniversitesi’nden Pere Santamaria , bulgu sayesinde yeni terapi olanaklarının geliştirilebileceğini açıkladı. Bundan sonraki araştırmalar insanlar üzerinde sürdürülecek. Diyabet, dünya genelinde milyonlarca insanda görülen bir otobağışıklık hastalığıdır. Gerçi hastaların yaşam kalitesi ensülin takviyesiyle yükseltilebilmekte ama diyabet hastalığına bağlı olarak gelişen kalp rahatsızlıkları, körlük veya böbrek bozuklukları engellenemiyor. Sonuçlar "Cell" dergisinde yayımlandı. lar burada tamamen savunmasız kalıyorlar. Yangın sırasında hayatta kalan hayvanların gözleri kör oluyor, yaralanıyor ya da hastalık kapıyorlar. Yaşam alanları bozulduğu için de birçokları açlıktan ölüyor. ÜRDÜN’DE YENİ BİR PARÇACIK ARAŞTIRMA MERKEZİ UNESCO’nun desteğiyle Ürdün’de kurulan SESAME parçacık araştırma merkezi projesinde, Yakındoğu’daki sekiz ülkenin bilim adamları işbirliği içinde çalışıyorlar. Merkezin önümüzdeki yılda hazır olması ve Avrupa’daki atom araştırma organizasyonu CERN ile birleşmesi bekleniyor. Yakındoğu’nun ilk parçacık araştırma merkezi olan SESAME, proje başkanı Walter Erdelen’e göre aynı zamanda bilimde barışa hizmet edecek. Erdelen mesela Kıbrıs Türkü ve Türk ya da İsrailli ve Filistinli bilim insanlarının burada "rahatsız edilmeden" çalışabileceklerini söylüyor. Neredeyse hazır olan parçacık araştırma merkezi Ürdün’ün başkenti Amman’ın yakınında yer almakta. Elektronların bir tüp sisteminde hızlandırılmasıyla, özel röntgen ışını, morötesi ve enfraruj ışın (sinkroton ışın) elde edilmekte. Sinkroton ışın mesela proteinler veya virüsler üzerine aktarıldığında çok daha ayrıntılı bir şekilde incelenebiliyorlar. Sinkroton ışınından kimya, biyoloji, fizik ve arkeoloji bilimlerinde yararlanıl BORNEO’DA 52 YENİ TÜR Güneydoğu Asya’daki Borneo adasında, Dünya Çevre Organizasyonu’nun açıklamasına göre bu yılın temmuz ayına kadar bugüne dek bilinmeyen 52 yeni hayvan ve bitki türü saptanmış. Bilim adamları 30 yeni balık türü, iki yeni kurbağa türü, 16 yeni zencefil türü, üç yeni ağaç türü ve Marantaceae familyasına ait diğer yeni bitki türleri bulmuşlar. Dünyanın en küçük ikinci sazanı gibi yeni keşifler, Borneo’da orangutanlardan, gergedan HOMO SAPİENS AFRİKA’YA GERİ Mİ DÖNMÜŞ? Homo sapiens yaklaşık olarak 100 bin yıl önce Afrika’yı terk etmişti. İtalyan bilim kadını Anna Olivieri yönetiminde çalışan uluslararası bir araştırma ekibi şimdi bir grubun Avrupa’ya diğer bir grubun ise Kuzey Afrika’ya göç ettiğini buldu. Araştırmacılar farklı ülkelerdeki ve bölgelerdeki toplulukların kalıtım malzemesini karşılaştırarak akrabalık ilişkilerini ve göç hareketlerini bularak tarihlendirmeye başarmışlar. Buna göre Homo sapiens 100 bin yıl kadar önce Doğu Afrika’yı terk ettikten sonra Afrika Burnu ve günümüz Yemen üzerinden Asya’ya doğru göçmüş. Araştırmacılar, iklimsel değişimlerin daha kuzeyde yer alan bölgeleri de yaşanabi biyoloji İNSAN GÖZÜNDEN DAHA HASSAS İngiliz bilim insanları, en küçük renk farklılıklarını insan gözüne kıyasla çok daha iyi kaydedebilen bir kamera geliştirdiler. İnsan gözü ve dijital kameralar görüntüleri kırmızı, yeşil ve mavi renklerle bir araya getirirken, IRIS olarak adlandırılan kamera görüntüyü özel bir optik sayesinde 32 farklı renkle analiz ediyor. Prototipi HerioWatt Üniversitesi (Edinburgh) bilim adamı Andrew Harwey tarafından üretilen kameranın büyüklüğü dijital kameralar kadar ve saklı objeleri bile bulabiliyor. Kameranın özellikle tıp alanında kolaylıklar sağlaması bekleniyor. Örneğin benzer görünen doku tiplerinin birbirinden ayırt edilmesinde yardımcı olabilir diyor bilim adamları. İnsan gözünde kozalak olarak adlandırılan belli başlı görme hücreleri renkleri kaydeder. Kırmızı, yeşil ve mavi renge özgü kozalak tipleri vardır. Dijital kameralarda, kozalakların yerini özel sensör elementleri alıyor. Görüntüyü 32 renge göre analiz eden yeni kamera bu renkleri bir ışık detektörünün birbirine bitişik alanlarına yansıtıyor. Bilim adamları böylece bu 32 rengi bilgisayarda, gözümüzün algıladığı gibi gerçek bir görüntüye dönüştürebiliyorlar. Farklı renklerdeki çekimler arasındaki kontrastları yükseltmek ise daha ilginç. Bu temsili renkler sayesinde orijinal görüntüdeki en küçük renk farklılıkları kesin bir şekilde işlenebilmekte. Bilim adamları bu kamera sistemini aslında askeri alanlarda kullanılmak üzere geliştirmişlerdi. Sistem ormanlık alanda gizlenen objeler kadar toprak altında gizlenmiş mayınları da görebiliyor. ORMAN YANGINLARI KOALA AYILARINI ÖLDÜRDÜ Avustralya’da meydana gelen büyük orman yangınlarında binlerce Koala ayısının ve diğer birçok hayvanın yanarak öldüğü sanılmakta. Avustralya televizyonunda bir açıklama yapan Wildlife Victoria Birliği Başkanı Jon Rowdon, "Bölgeye girdiğimizde kavrulmuş binlerce Kaola ölüsüyle karşılaşacağız" diye konuştu. İtfaiyeden alınan bilgilere göre Avustralya’nın güneyinde 700 bin hektarlık ormanlık alan yok olmuş. Kuraklık beş yıldan bu yana sürdüğü için bitkiler iyice kurumuş, dolayısıyla da alevler hızla yayılmakta. Öyle ki alevlerin hızına kangurular bile yetişemiyor diyor Rowdon. Fakat en yavaş hareket eden hayvanlar olduğu için Koala ayılarının durumu çok daha kötü. Nitekim kızgın alevlerden uzaklaşmak için ağaçların tepelerine tırmanan ayı lir hale getirdiğini tahmin ediyorlar. Böylece bazı gruplar günümüz Irak ve Ürdün’den Akdeniz’e doğru göçmüş ve sahil boyu ilerledikten sonra da 40 bin 45 bin yıl önce Kuzey Afrika’ya geri dönmüşler. Araştırma çerçevesinde Avrupa’nın 93 bölgesinde yaşayan insanların kalıtım malzemeleri, Asya ve Afrikalı insanlarınkiyle karşılaştırılırken sadece mitokondriyal kalıtım malzemesi dikkate alınmış. Hücrelerin enerji santralları olarak kabul edilen mitokondrilerin özelliği sadece anneden geçiyor olması. Araştırmacılar bu kesin soy uzantı CBT1035/4 19 Ocak 2007