01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN K I S A BALIN İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİ, ANTİBİYOTİKTEN GÜÇLÜ Alman bilim adamlarının deneyimlerine göre bal, yara tedavisinde antibiyotikten daha etkili. Ama yara tedavisinde kullanılan sıradan bal değil. Medihoney olarak adlandırılan bu bal, birçok antibiyotiğe karşı direnç kazanmış bakterilerin bulaşık olduğu kronik yaraları bile birkaç hafta içinde tamamen iyileştiriyor, diyor Bonn Üniversitesi tıp uzmanları. Birçok bakterinin antibiyotiklere direnç kazanmasından sonra balın iyileştirici etkisi yeniden keşfedildi. Ancak uzmanlar, insanların özel işlemden geçirilmemiş doğal balla kendi kendilerini tedavi etmemeleri konusunda uyarıyorlar. Nitekim özel olarak hazırlanmayan ballarda bakteri sporları bulunabiliyor. Eski Mısırlılar bile balın yaraları iyileştirici etkisinden haberdardı. İki Dünya Savaşı’nda da askerlerin yaraları ballı sargılarla iyileştirilmişti. Bonn Üniversite Kliniği’ndeki çocuk doktorları tıbbi balı yaraların tedavisinde kullanıyorlar. Ölü doku bal tedavisiyle kısa sürede yenilenmekte, ayrıca sargılar kolay değiştiği için yeni oluşan cilt tabakalarına zarar gelmiyor. Balın antiseptik bir etkisi var. Arılar bal üretirlerken glikoz oksidaz enzimini ilave ediyorlar. Bu enzim ise balın içindeki şekerden az miktarda hidrojen peroksidin üretilmesine yol açmakta. Balın içindeki hidrojen peroksit durmadan yenilendiği için de yaralardaki bakterilerin öldürülmesi için az miktarda bal yeterli olmakta. H A B E R L E R rinin anatomik analizine dayanmakta. Bu bilgisayar programı sinir liflerinin uzunluğunu ve nöronsal bağlantıları (aksonlar) kaydetmiş. Bunun ardından liflerin kısaltılabilirliği kontrol edilmiş. Sinir sistemleri çok fazla bağlantıları olduğu için bağlantıların gerçekten de yarı yarıya kısaltılabildiği anlaşılmış. Ve bilim adamları uzun liflerin de kısa liflere göre uzun mesafedeki mesajları daha hızlı iletebildikleri için ne kadar önemli olduğunu görmüşler. Araştırmacılar bu durumu yolculukla karşılaştırarak açıklamaya çalışıyorlar; aktarmalı yolculuk yerine tek hatla yolculuk yaparak gideceğimiz yere daha çabuk ulaştığımız gibi mesajlar da tek lif üzerinden daha hızlı iletilmekte. Araştırma, beynimizdeki sinir bağlantılarının farklı uzunluklarda olmasının daha iyi sonuç verdiğini göstermesi açısından önem taşımakta. Primatlar ve solucanların beyinleri daha küçük olmasına rağmen bilim adamları ilginç bir şekilde benzer gözlemler yaptıklarını söylüyorlar. alternatif olarak dizüstü bilgisayarından ayrı bir jeneratör tasarımında karar kılındı. 100 Dolarlık dizüstü bilgisayarının 19cm’lik ekranı, 500 megahertz işlemcisi, 500 megabayt Flash bellek ve WLAN fonksiyonu bulunmakta. Kaliforniya’daki Squid Laboratuvarlarında üretilen yeni jeneratörün, aletin elektrik ihtiyacını kolayca karşılaması bekleniyor. Jeneratör iki hokey diskinden daha büyük değil ve biri elde tutulurken diğeriyle jeneratörün ipi çekilmekte. Ya da isteğe göre jeneratör bir masaya, ipi de kullanıcının ayağına bağlandıktan sonra bilgisayar ayak gücüyle çalıştırılmakta. Bir dakikalık kas gücüyle böylece bilgisayar on dakika kadar kullanılabilecek. UZUN SİNİR LİFİ BAĞLANTILARI ÇOK ÖNEMLİ Newcastle ve Uluslararası Bremen Üniversitesi bilim adamları yeni bir araştırma çerçevesinde uzun sinir lifi bağlantıların beyin fonksiyonu açısından en az kısaları kadar önemli oldu ŞANS OYUNLARIYLA ETKİNLEŞEN BEYİN BÖLGESİ Amerikalı bilim adamları şans oyunlarından sorumlu bir beyin devre mekanizması saptadılar. Bulgunun kumar ve şizofreni gibi diğer psikolojik bozukluklar için yeni tedavi olanakları sunması bekleniyor. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Kerstin Preuschoff’un Neuron dergisindeki yazısına göre ödüllendirme beklentisi veya riske reaksiyon gösteren beyin bölgesi, öğrenme ve motivasyon gibi diğer görevlerde de katkısı bulunan dopamin sinir uyarı maddesi tarafından kontrol edilmekte. Bilim adamları bir dolarlık bir iddiaya giren deneklerin beyinlerini çekirdek spintomografla incelerken, beynin beklenen kazanca hemen reaksiyon göstermesine rağmen risk durumunda aksayarak devreye girdiğini görmüşler. Alman bilim adamları geçtiğimiz yıl da kumar bağımlılarının beyindeki ödüllendirme merkezinde değişimler saptamışlardı. Bu insanların ödüllendirme merkezi kontrol grubundakilere göre daha az etkileniyordu. Hazırlayan: Nilgün Özbaşaran Dede tıp araştırmaları EMBRİYONİK KÖK HÜCRELERİNDEKİ PARMAK İZLERİ Uluslararası bir araştırma ekibi embriyonik kök hücrelerini eşsiz yapan özelliği buldu: Embriyonik kök hücrelerinin kalıtımı belli başlı bölgelerde, bölünme motifleri, diğer tüm hücre türlerinden farklı olan anahtar moleküllerle donatılı. Kimyasal şalterler, kalıtımdaki hangi bilgilerin aktarılacağını belirledikleri için hücrenin en önemli özelliğini oluşturuyorlar. Bilim adamları bu nedenle, anahtar moleküllerindeki eşsiz bölünmenin, kök hücrelerindeki olağanüstü özelliklerin (mesela her türlü hücre türüne dönüşme gibi) sebebi olduğunu düşünüyorlar. Embriyonik kök hücreleri neredeyse tüm beden hücrelerinin öncüleridirler. Kalıtımlarındaki yapıtaşları sayesinde uzmanlaşmış hücre tiplerine dönüşürlerken hiç değişmemelerine rağmen, nihai hücrelerden tamamen farklı özelliklere sahipler. Araştırmacılar uzun bir süredir, bundan epigenetik faktörlerin sorumlu olduğunu düşünüyorlardı. Yani belli başlı proteinlerinin, anahtar molekülleri ve sinyal maddelerinin, kalıtımın hangi kısmının aktif, hangi bölümünün etkin olmayacağına karar verdikleri tahmin ediliyordu. Bir hücredeki epigenetik programlamanın ne şekilde olacağı, kısmen embriyonik gelişim sırasında belirlenirken, kısmen de daha sonra uyarı maddeleri ve çevresel etkenlerle ayarlanmakta. Bilim adamları hücrelerin kalıtımlarındaki anahtar birimlerinin nerede bulunduğunu karşılaştırarak, incelenen 14 kök hücre dizisinde tekrarlanan ama diğer tüm hücre türlerindekinden farklı olan karakteristik bir motif saptamışlar. Metil grup bölünmesinin daha ayrıntılı bir şekilde analiz edilmesi sayesinde embriyonik kök hücrelerindeki yenilenme ve diğer tüm hücre tiplerine dönüşme yetisinin daha iyi anlaşılması bekleniyor. 100 DOLARLIK DİZÜSTÜNÜN ENERJİ SORUNU ÇÖZÜLDÜ Üçüncü dünya ülkelerindeki her çocuğun ucuz ve sağlam bir dizüstü bilgisayarına sahip olması için başlatılan "One Laptop per Child" projesi teknik açıdan yavaş yavaş tamamlanıyor gibi. Son olarak bilgisayarın enerji ihtiyacı sorunu giderildi. Kullanıcılar tarafından çalıştırılan jeneratör, enerji ihtiyacını doğru dürüst karşılayamayan bölgelerde de küçük işlemciyi çalıştıracak, diyor bilim adamları. Aslında ilk başta bilgisayarın çevirmeli bir kolla çalıştırılması planlanmıştı, ancak bu donanım çok fazla yer kapladığı için vazgeçildi. Şimdi buna CBT1014/4 25 Ağustos 2006 ğunu kanıtladılar. Böylece özellikle de kısa sinir lifleri arasındaki bağlantının daha önemli olduğunu söyleyen teori de zayıflamış oldu. Bilim adamları beyindeki organizasyonla ilgili yeni bilgilerin Alzheimer ve otizm gibi hastalıkların tanısında ve tedavisinde yararlı olabileceğini düşünüyorlar. Konuyla ilgili araştırma yazısı PloS Computational Biology (http://compbiol.plosjournals.org) dergisinde yayımlandı. İnsan beyni hakkında bildiklerimizin çoğu primatlarda gerçekleştirilen sinirbilimsel araştırmalara uzanmakta. Primatlar, insanlar gibi benzer bir evrim süreci geçirdikleri için iyi bir araştırma objesidirler. Son araştırmanın sonuçları da bir bilgisayar analiziyle tasarlanan primat ve solucan beyinle
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle