01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu ARKEOLOGLAR İÇİN 3 BOYUTLU YAP BOZ Parçalanmış heykeller ve sanat eserleri artık daha fazla hasar görme riski taşımadan arkeologlar tarafından bir araya getirilebilecek. İleri bir birleştirme yazılımı ve bir lazer tarayıcıdan yararlanarak geliştirilen teknik, elle bir araya getirilmeyecek kadar ağır, karmaşık veya narin olan eski eserlerin dijital olarak yeniden yapılandırılmasını sağlıyor. Şu anda varolan yazılımlar yalnızca 10 parçayı bir araya getirebiliyor. Ayrıca bu parçaların da yassı ve düz bir kenarının olması gerekiyor. Ancak bu, yüzlerce yıl toprak altında kalan eski eserlerde bir işe yaramıyor. Oysa Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi’nden QiXing Huang, Kaliforniya’daki Stanford Üniversitesi’nden Natasha Gelfand ve Avusturya’daki Viyana Teknik Üniversitesi’nden bilim adamları tarafından yaratılan bu yeni sistem, kenarları eğri 30 kırık parçayı birleştirebiliyor. Ekip ilk başta 3 boyutlu lazer tarayıcıdan yararlanarak her parçanın bir modelini çıkartıyor. Yazılım, daha sonra, bu parçaları birbiriyle karşılaştırıyor ve birbirine tam uyum sağlayacak yüzeylerin bir listesini çıkartıyor. En sonra uyumlu yüzeylerden farklı kombinasyonlar yaratarak tüm parçaların bir araya gelmesini sağlıyor. Bu yazılımı test etmek için bilim adamları, resimdeki kilden yapılmış yaratık heykelini kırdılar ve parçaları lazer ile taradılar. Yazılım bu parçaları başarılı bir şekilde birleştirince heykel yeniden ortaya çıktı. ([email protected]) Bildik dünyada iletişim adabı konusunda deneyimi olan sanal göçmenler sanal dünyada birbirine girerken, sanal yerliler ise sorunsuz iletişim içinde.. Sizce de üzerinde durulması gereken Tuşlayıp Tıklayarak Konuşabilmek! Sanal alem müdavimlerinin girdikleri diyaloglarla ilgili olarak elimde iki tane kıstas var. Birincisi dijital göçmen olan ben ve benim gibilerin (yaşı 25in üstünde olanların) birbirleri arasındaki sanal diyaloglar (yani chat ve/veya tartışma listelerindeki diyalogları). Diğeri ise dijital dünya yerlisi olan kızımın kendi akranları ile girdiği diyaloglar. Ortada çok net bir ayrım var. O da göçmen olan bizlerin, yazılan çizilen her bir noktayı, virgülü çok ciddiye alıyor olmamız. Belki de dijital yerlilerde olması gerektiğine bahse gireceğimiz bir özelliğin, onlarda değil ama tam tersine biz göçmenlerde olması. O da, bilgisayar ekranından göremediğimiz, karşımızdaki kişinin bir insan olduğunu unutmak ve aslında onun bir eposta adresi ya da bir takma isim (nickname) olduğunu düşünmek. Bu ne anlama geliyor? Eğer siz de göçmenseniz, üyesi olduğunuz bir tartışma ortamında zaman zaman birilerinin birbiri ile "sanal tartışma ortamında nasıl tartışılması, yazılan epostalarda ne tür bir üslup kullanılması" gerektiğini tartışmaya başladıklarına şahit olmuşsunuzdur (asıl tartışılmakta olan konuyu bir kenara bırakarak). Bu tür bir tartışmaya giren bireylerin birbirini tanımıyor olmalarına, sadece sanal alemden tanışık olmalarına gerek yok. Birbirini tanıyan, seven, sayan kişiler bile bu tür tartışmalara girebiliyor. Neden? Bu sorunun cevabını dijital yerlileri izleyerek anlamaya, idrak etmeye çalıştım. Tespit ettiğim temel fark şurada : Dijital dünyanın yerlileri, yolunda gitmeyen bir şey olduğunda, onu doğrudan yok sayarak yollarına devam ediyorlar. Örneğin chat yaparken birisi ileri geri bir laf mı etti; o kişi ile bir daha yazışmıyor ve bağlantıyı anında kesiyorlar. Ya da üyesi olduğu bir tartışma listesinde, tartışma üslubu ile ilgili, burundan yukarı üfleyen ses tonunda bir eposta mı almışlar. Ona cevap verip sinirlenmek, üslüp ile ilgili tartışmak vb yerine, o epostayı silip yok sayıyorlar. Böylece tohum düzeyindeki sorun, doğmadan yok oluyor. Sorun ortaya çıkmadığı için ne kazanan ne de kaybeden oluyor. Birbirlerine laf yetiştirme, laf sokma (yeni tabirle "kapak olma") konusunda yüzyüze geldiklerinde bu kadar yarış halinde olan bu gençlerin sanal dünyaya girdiklerinde kendilerinden beklenmedik bir olgunluk göstermeleri ne kadar ilginç! Bundan daha ilginci ise yüzyüze geldiklerinde her türlü kuralı dikkate alan yetişkinlerin, bilgisayar ekranının karşısına geçtiklerinde yüzseksen derece değişmeleri. Ulu orta birbirlerine girme konusunda sınır tanımamaları. Biz sanal göçmenler, sanal dünyanın rajonunu doğal anlamda bilmediğimizden sürekli açık veriyoruz. Ancak bir topluluk önünde oturmasını, kalkmasını, konuşmasını, takınılacak üslubu çok iyi bildiğimizden oralarda başarılıyız. Sanal yerliler ise daha bu olgularda gelişme göstermemiş durumdalar. Okuda öğretmenleriyle ya da evde ebeveynleriyle kurdukları dialog bu kategorideki amatörce deneyimleri. Ancak onlar da sanal dünyada çok iyiler. Biz onlara birşeyler öğretmeyi doğal bir sorumluluk olarak addetmiş sürekli beyinlerine bir şeyler sokmaya çalışıyoruz. Onlar ise sanal dünyada elimizi kolumuzu nereye koymamız gerektiği konusunda bize yardımcı olma zahmetinde bile bulunmuyorlar. Hal böyle olunca da sanal odalardaki gürültü kulak zarını patlatacak seviyelere ulaşıyor. Allah biz göçmenlere hem sabır, hem de sanal dünyaya yerlilerin bakış açısından bakabilme becerisi niyaz eylesin. (Çıkmayacak duaya pek denmez ama yine de:) Amin! CD İÇİNDEKİ CASUS Geçen haftalarda Sony tarafından geliştirilen ve patenti alınan bir sistem, CD’lerden gereğinden fazla yedek kopyası alınmasını engelliyor. Bu önlemin gerekli olup olmadığı bugün hâlâ tartışma konusu. Kasım 2005’te Sony’ye, CD’lerine yerleştirdiği korsanlığı önleyen bir yazılımı geri çekmesi için baskı yapılmıştı. Tüketicinin çıkarttığı kopya sayısına kısıtlama getiren bu yazılım, Windows’un işletim sisteminin güvenliğini tehlikeye atıyordu. Sony’nin son geliştirdiği sistem, CD’nin içine bir kontrol donanım parçasının yerleştirilmesi fikrine dayanıyor. Bu teknikte CD’nin içine yerleştirilen radyo frekans kimlik çipi (RFID) kablosuz olarak bir PC veya CD çalıcı tarafından sorgulanıyor. Çip, diskin kaç kez kopyalandığını kaydediyor ve sınıra dayandığı zaman kopyalamayı engelliyor. UZAY ARAÇLARINI MİNİ UYDULAR İLE DENETLEMEK ABD Hava Kuvvetleri’nin üzerinde çalıştığı mini uydular, kendi kendilerine yol alacak ve yörüngedeki uzay araçlarını denetleyecek. Uydular, fırlatma sırasında kontrol edecekleri uzay aracının sırtına yerleştiriliyor; daha sonra araçtan ayrılıyor; ancak yörüngeye girince uzay aracından fazla uzaklaşmadan çevresinde dolanıyor. Ana uzay gemisinde bir sorunun ortaya çıkması durumunda, yakınlarındaki mini uydu yakın plandan arızayı inceleyecek ve Dünya’ya görüntüler gönderecek. Bu uydular Colorado’daki Lockheed Martin Uzay Sistemleri tarafından tasarlanıyor. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1014/19 25 Ağustos 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle