Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
994BT20 3/4/06 18:48 Page 1 (1,1) ARGE Destek ve izlenme sürecinde yer alan akademisyenler aracılığı ile üniversitelerin sanayiye yakınlaşmasının ve bir anlamda üniversitelerin sanayi ArGe’sini "öğrenmeleri" ve değerlendirme ve izleme sürecinde oluşan yakınlaşma ve geribildirimlerin sağladığı bilgi alışverişinin de katkısı ile "üniversitesanayi işbirlikleri"ne katkıda bulunmasıdır. Ancak kullanılan hakem/izleyici sayılarının üniversitelere dağılımı da projelerin ülke düzeyine yayılımına benzemektedir. Örneğin ilk sekizde yer alan Ankara üniversitelerinin oranı %40, İstanbul üniversitelerinin oranı ise %30’dur. Bu dağılımdan hareketle hakem/izleyici seçiminde herhangibir üniversite lehine bir tercihte bulunulduğunu veya harhangibir üniversite için olumlu/olumsuz bir yorumda bulunmak doğru olmayacaktır. Ancak, üniversitelerimizde teknoloji alanlarını ve uzmanlıkları esas alan veri tabanı eksikliğinden ve bundan daha önemli olmak üzere üniversitelerimizin sanayiTablo 13: Projelerin Teknoloji Alanlarına den ve Göre Dağılımı teknoloji alanınd a n uzaklığından söz edilebilir. Tablo 14: Projelerin Öncelikli Teknoloji Alanlarına Göre Dağılımı Bilim ve Polis Osman Bahadır ilimin toplumsallaşma düzeyi ülkemizde ne yazık ki çok geri olduğu için, çeşitli meslek gruplarıyla bilimin ilişkisi de çoğu durumda yeterince farkedilmiyor ve kurulmuyor. Buna bağlı olarak bilimin ve bilimsel düşünüşün tüm toplumsal yaşamdaki büyük işlevi de gerektiği ölçüde sağlanamamış oluyor. Polislik, bilime, bilimsel düşünüşe ve bilimsel metotlara en çok ihtiyaç duyulan ve bilimle en fazla iç içe olan (ve olması gereken) mesleklerden biridir. Polis, halkın güvenliğini sağlamak için gerek suçun önlenmesi aşamasında, gerekse suç işlendikten sonra suç kanıtlarının ve suçluların bulunması aşamasında, bilimden yararlanmak ve bilimsel metotlarla hareket etmek zorundadır. Modern polisi, herhangi bir güvenlik unsurundan ayıran en temel özellikler, onun hukuki tutumu kadar, bu niteliğinin yanı sıra sergileyeceği bilimsel davranışlardır. Esasen polisin hukuki davranışlarının garantisi ve dayanacağı temel de, onun bilimsel davranış düzeyi ve yeteneği olacaktır. Örneğin faili belirsiz bir cinayet olayının araştırılmasını ele alalım. Hiçbir cinayet, iz veya kanıt bırakılmadan işlenemez. Önemli olan, katilin bıraktığı izleri ve kanıtları doğru bir şekilde saptayabilecek, toplayabilecek, sınıflandırabilecek, ilişkilendirebilecek, yorumlayabilecek, kanıtlayabilecek bir düşünüşü ve çalışmayı gerçekleştirebilmektir. Böyle bir çaba ise polisi doğrudan bilim dünyasının içine sokar. Olay mahallinde yapılacak iyi bir gözlemin ardından varsayım oluşturma ve eldeki verilerle bu varsayımı sınama öncelikle önemlidir. Olguların ve kanıtların analizini ve sentezini yapabilme yeteneği bu çalışmanın olmazsa olmaz şartıdır. Kanıtların geliştirilmesi ve bunlarla ispata gitmek ise bilimin her zaman en temel ilkesidir. Polis, başarılı ve hukuki olmak için bunları en yetkin bir biçimde yerine getirmek zorundadır. Bizim ülkemizde son yıllara kadar polisin bilimsel bir tutumla çalıştığını söylemek zordu. Genellikle kanıtlardan sanığa değil, sanıktan kanıtlara gidilirdi. Son zamanlarda ülkemizde bu konuda da bazı gelişmelerin sağlanmakta olduğunu görmek ümit vericidir. B • Esnek üretim/Esnek Otomasyon Teknolojileri •İleri malzeme teknolojileri •Gen Mühendisliği/Biyoteknoloji • Uzay ve havacılık teknolojileri • Çevreye duyarlı teknolojiler Tablo 15: Tablo 15: Yorum : TİDEB’e yapılan proje başvurularının %36’sının (1304 proje) öncelikli alanlarda olması ülkemiz için çok istenir bir durum olmakla birlikte bu oran kuşkuyla değerlendirilmelidir. Bu kuşkuyu destekleyen esas nokta Enformatik alanının %57,5 oranında olmasıdır. Bu yüksek oranın ana nedeni niteliğine bakılmaksızın yazılım geliştirme projeTablo 13: Yorum : Projelerin teknoloji alanlarına dağılımında ilk sırayı %30 oranıyla Makina Mühendisliği Teknolojilerinin almış olması beklenen bir sonuçtur. Ülkemizin genel imalat sanayisi içinde makina imalat sanayisinin ağırlığı ve özellikle metal ve makina imalat sanayisinde KOBİ’lerin sayısal çokluğu düşünüldüğünde bu oran doğal karşılanmalıdır. Ayrıca bu yorumdan hareketle projelerin ağırlığının "yeni ürün geliştirme" ya da var olan ürünlerin geliştirilmesi niteliğinde olduğu sonucuna da varılabilir. İkinci sırada Enformasyon Teknolojilerinin %21,3 le yer alması ilk elde çok olumlu bir gelişme olarak görülse de oranın bu denli yüksek olmasında, bilişimle ilgili yalnızca yazılım geliştirme veya gömülü yazılımların olduğu ürün geliştirme nitelikli projelere de bu başlık altında yer verilmesinin etkisi vardır. Malzeme ve Metalurji ve Kimya alanındaki projelerin %10,9 ve %10,1 oranlarında olması bu alanların jenerik etkisi düşünüldüğünde – projelerin niteliği bilinmemekle birlikte dikkate değer bir durumdur. Gıda ve Tarımsal teknolojiler alanlarında çok az oranda (sırasıyla %2,7 ve %1,4) proje olması ülkemiz için olumsuz bir durum olup bu alanlarda ürün ve teknoloji geliştirme çalışmalarındaki zayıflığa işaret etmektedir. Tekstil projelerinin %1,4’le sınırlı oluşu ise ülkemizin "iddialı" olduğu bu alanda teknolojik olarak dışa bağımlılığın bir göstergesi olarak yorumlanabilir.TTGV tarafından 20002005 döneminde desteklenen projelerin sözleşme tutarlarına göre; %25’inin Elektrik/Elektromekanik sektöründe, %23’ünün Makina ve Malzeme, %17’sinin Enformasyon, %7’sinin Biyoteknoloji ve %5’inin Kimya sektöründe olduğu görülmektedir. Tablo 16 Öncelikli Alan Projelerinin Firma Büyüklüğüne Göre Dağılımı ESKİ VE YENİ YÖNTEM TOPLAM 670 100 1303 1000 lerine de bu alanda yer verilmiş olması olabilir. Tablo 1617: Yorum: Öncelikli Alanda yer alan projelerin %64’ünün KOBİ (%81) projesi olması ve toplam KOBİ projeleri içinde (2210 proje), %40’nın (840 proje) Öncelikli Alanda olması, KOBİ’lerin genel niteliği, sektörel dağılımı dikkate alındığında Yorum 15’te işaret edilen "kuşkuyu" ve "niteliğine bakılmaksızın yazılım geliştirme projelerine de bu alanda yer verilmiş olması" veya bir diğer deyişle "yapay bir durumun varlığı" yorumunu doğrular niteliktedir. İzleyecek yazımızda bir genel değerlendirmede bulunacağız.. *Endüstri Müh. Teknoloji Yönetimi Danışmanı Müfit Akyos, Eski TİDEB Başkan Yardımcısı 2 Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında, 5228 sayılı Kanunun 28 ve 31 inci maddeleri ile yapılan değişikliklerle, "Mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 40’ı oranında hesaplanacak "ArGe indirimi" daha önce uygulanmakta olan "3 Nisan 1986 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 31 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’ ile yürürlüğe konan "Araştırma ve Geliştirmeyi Teşvik Amacıyla Vergi Ertelemesi Uygulaması"ının yerini almıştır. 994/20 8 Nisan 2006 Eski yöntemde polis, sanığı baskıyla itirafa zorlar ve bu sayede eğer ulaşabilirse bazı suç kanıt veya aletlerine ulaşırdı (eğer baskıya rağmen kanıt bulunamazsa sanığın suç itirafı mahkemelerde hukuki bakımdan geçerli ve yeterli sayılmazdı). Oysa modern (ve bilimsel) polis, suçlu açıklamalarda bulunmamış ve suçunu inkar etmiş olsa bile, elde ettiği kanıtlarla onun atfedilen suçu işlediğini kanıtlayabilendir. Elbette polisin tüm ülkede bu bilimsellik ve hukuksallık düzeyine gelmesi kolay değildir. Bunu sağlayabilmek için her şeyden önce uzun süreli bir eğitim gerekir. İyi bir yönetim ve modern bir ulusal polis arşivi, bu eğitimi tamamlayacak en önemli iki unsurdur. Arşiv olmadan bilimsel polislik olmaz. Bilimsel düşünüşün yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla polis okullarında bilim formasyonu veren dersler okutulmalıdır. Polis akademilerinin programlarına, olayların izini sürme ve suç kanıtlama tekniklerinin öğretilmesinin ötesinde, bilim tarihi ve bilim felsefesi derslerinin de koyulması, genel bir bilimsel zihniyetin geliştirilmesi bakımından yararlıdır. Polislik, bilime en çok gereksinimi olan mesleklerden biridir. Polisin hukuksal davranabilmesinin yardımcısı ve garantisi de yine onun bilimsel niteliği ve düzeyi olacaktır. bahadirosman@hotmail.com