Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PolitikBilim Yine Otomotiv Sanayimiz (3) Gezegen Araştırmaları Aykut Göker Otomotiv sanayiinde, dünya genelinde gözlenen teknolojik değişim sürecine paralel, yeni bir yapılanma ve coğrafî konumlanma da söz konusudur, demiştik. Akarsoy’un bu konudaki tespitleri şöyle; özetleyerek aktarıyorum: Artan rekabet otomotiv ana sanayiindeki üreticilerin aralarında birleşmeleri sonucunu doğuruyor. Bu eğilimin süreceği ve sonuçta, her biri yaklaşık 10 milyon adet/yıl araç üretim kapasitesine sahip (Türkiye’nin 2005 yılında ürettiği toplam araç sayısının 550 bin dolayında olduğunu hatırlayalım), en çok beş üretici firmanın kalacağı tahmin ediliyor. BİRLEŞMENİN AVANTAJI Sektörde beklenen teknolojik değişimden söz ederken belirtildiği gibi, önümüzdeki 1520 yıl içinde, motorlu araçların, gerek tahrik ve kontrol sistemlerinde gerekse malzemelerinde önemli yenilikler olacak; kısacası, araçların teknolojisi ve temel mimarisi önemli ölçüde değişecektir. Bu değişiklikler, hiç şüphesiz, yoğun bir ARGE faaliyetinin ürünü olarak ortaya çıkacaktır. Bu ise, ARGE’ye, giderek daha çok para ayırmak demektir. İşte bu birleşmeler, artan bu yükün üstesinden gelebilmeyi de sağlayacaktır. Örneğin, "ortak platform kullanımının" giderek yaygınlaşması, firmalar arası stratejik ortaklık ya da birleşmelerin ne tür imkânlar yaratacağının tipik bir göstergesidir. Bilindiği gibi, ortak yürütülen ARGE faaliyetleri sonucu geliştirilen platformlar, işbirliğine giden ya da birleşen firmaların dünya üzerindeki çeşitli tesislerinde farklı modellerin üretimi için kullanılabilmekte; böylece, tasarım ve üretim maliyetlerinde azalma sağlanmaktadır. Benzer birleşme eğilimleri, otomotiv yan sanayiinde de gözlenmektedir. Ana firmaların kontrolleri altındaki bir kısım ARGE faaliyetlerine, ‘aksam ve parça üreticisi’ konumundaki tedarikçilerinin de katılmalarını istemeleri; ‘sistem üreticileri’ konumundaki ‘birinci kademe tedarikçilerin’ sistem entegrasyonunu da yükümlenip üretim sürecinin, baştan sona, bütün sorumluluğunu üstlenmeleri yönündeki benzer beklentiler, yan sanayideki birleşmeleri teşvik etmektedir. Tahminlere göre, en çok 30 dolayında, ‘birinci kademe sistem üreticisi’ konumunda firma oluşacak; bunlar da, ana firmalarla uzun vadeli iş ortaklığı yapma temeline dayanan, organik bağları çok daha güçlü, yeni bir yapılanma içinde yer alacaklardır. Tasarım ve bir kısım ARGE faaliyetlerinin yan sanayie aktarılması; dolayısıyla da, bu konularda yetkinleşmiş firmaların ve firma kümeleşmelerinin ortaya çıkarılması eğiliminin özellikle AB’de güçlü olduğu görülmektedir. Şekil 1: Halen büyük uydu Karon’dan (Charon) başka 2 küçük uydusu daha olduğu keşfedilen Plüton sisteminin, küçük aylardan birinin yüzeyinden gerçeğe uygun hayali bir görüntüsü, uzay ressamı David Aguilar’ın fırçasından böyle resmedilmiştir. Küçük aylardan birinin hayali yüzeyi üzerinden elde edilen bu perpektifte, ayın yüzeyinin hemen üstünde Plüton ve ötesinde Karon görülüyor. Sağda parlayan Güneş ise, dünyamızda olduğundan 1500 kez daha az ışık veren, göreli olarak yine de oldukça parlak bir yıldız konumundadır. ‘Yeni Ufuklar’, Plüton kâşifinin küllerini de taşıyor Plütonu keşif için uzaya gönderilen Yeni Ufuklar, Plütonu keşfeden Clyde Tombaugh’un küllerini de uzaya götürdü. Mehmet Emin Özel (*) ASA, Plüton’un kaşifi Amerikan astronomu Clyde Tombaugh’yu 100. doğum yılı kutlamalarında (4 Şubat 2006) Plüton’u keşfe yola çıkan ‘New Horizons’ (Yeni Ufuklar) uzay aracı ile selamlıyor. Uzay aracına konan küçük bir alüminyum kutuda ise, ölümünde ailesi tarafından yakılan vücudunun küllerinden bir bölümü bulunuyor. Kutunun kapağında ise kâşifin bulgusunun önemi ve rolünü açıklayan bir adayış ve ithaf metni yer alıyor. Güneş sistemi gezegenlerinin 9.’su ve uzun yıllar da sonuncusu olarak kabul gören Plüton, 76 yıl önce yine bir mart ayında keşfedilmişti. Keşfi gerçekleştiren de 24 yaşında genç bir Amerikan astronomu idi. Güneş sisteminin henüz robot araçlarla keşfedilmemiş tek gezegeni unvanını da taşıyan Plüton’u keşfetmek için, bir uzay aracı da 2006 Ocak ayında yola çıktı. Yapılan hesaplara göre araç 2015’te Plüton sistemine ulaşacak. 1930’da iki farklı fotoğraf plağında farklı yerlerde olduğunu belirlediği bir ışıklı noktanın aradığı gezegen olduğuna karar vererek keşfini ilan etti. Keşfin kabulü ve denetlenmesi ile Güneş sistemi ailesine tüm gezegenlerden daha küçük boyutlu ve çok basık yörüngeli, aynı zamanda da Güneş sistemi düzlemini oluşturan ekliptik (eşlek) düzleminden en çok uzaklaşan (17 derece) yeni bir üyesi belirlenmiş oluyordu. Bu çok sıra dışı ve acayip gezegen, yarım asır sonra sayıları giderek hızla artacak olan Neptünötesi cisimler bölgesinin de ilk habercisi olmuştur. Bugün Kuiper (Kuyper) kuşağı olarak da bilinen buzul, cüce gezegencikler bölgesi, Güneş sisteminin taşıl gezegenler (Merkür, Venüs, Dünya, Mars) ve gaz devler (Jupiter, Satürn, Uranüs, Neptun) bölgesinden sonra 3. ve diğerlerinden temel farklılıklar taşıyan alanı olarak ortaya çıkmıştır. N COĞRAFYA DEĞİŞTİRME EĞİLİMİ Maliyetleri düşürme zorunluluğu, teknolojik çözüm ve birleşme arayışlarının ötesinde, ana firmaları, imalat faaliyetlerini işçilik ve mühendisliğin daha ucuz olduğu, gelişmekte olan, belirli ülkelere kaydırmaya da yöneltmektedir. AB ülkelerindeki (AB15’teki) otomotiv ana sanayii üretim tesislerinin, lojistik avantajlar ya da yatırım teşvikleri ve ucuz işçilik gibi nedenlerle Orta Avrupa ülkelerine ve Çin’e doğru kaydırıldığı gözlenmektedir. Önümüzdeki yıllarda, bu coğrafyalardaki iç pazarın önemli ölçüde büyüyeceği yönündeki beklentiler de bu kayışta etkili olmaktadır. Yan sanayi de, ana sanayi gibi, üretimini bu coğrafyalarda yapacaktır. AB15’te görülen bu eğilim ABD ve Japonya’da da gözlenmekte; bu ülkelerdeki otomotiv yan sanayii Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin gibi ülkelere kaymaktadır. Üretim tesislerini gelişmekte olan belirli ülkelere kaydırmakta olan firmalar, aslî faaliyetlerini, tasarım geliştirmedoğrulama, araştırma, teknoloji geliştirme ve satış sonrası teknik hizmet alanları gibi, daha yüksek katma değer yaratan alanlarda yoğunlaştırmayı öngörmektedirler. Böylece, sektör üzerindeki kontrollerini ve dolayısıyla, üstünlüklerini de sürdürebileceklerini düşünmektedirler. Bununla birlikte, tasarım ve ARGE faaliyetlerinin bir kısmının da bu tür faaliyetleri yürütebilecek nitelikte ucuz beyin gücü bulma imkânı ve uygulanan ARGE teşvikleri nedeniyle yine bu ülkelere kaydırılması söz konusudur. Ancak, küreselleşmenin önünü açtığı bu yer değiştirmeler, dünyanın üç önemli araç üretim bölgesinde (ABD, AB, Japonya) toplumsal bir tepki de yaratmış; ve üretim tesislerinin kaymasını önlemek için, bu ülkelerde oluşan tartışma platformları öneriler geliştirmeye ve devletler tedbir üretmeye başlamışlardır. Dünyada hâl ve gidiş bu iken; Türkiye’de durum nedir; bu da gelecek yazıya kaldı. http://www.inovasyon.org PLÜTON GEZEGEN SİSTEMİ Son yıllarda yapılan keşiflerle, bu bölge, Plüton’un bir tanesi (Karon) kendisine yakın büyüklükteki 3 uydusu ve diğer Plüton benzeri gezegen adayları olarak gündemde bulunan Kuor (Quouar), Sedna ve Zena (Xena) gibi, Plüton boyutlarında veya daha büyük yeni üyelerle zenginleşmiş durumdadır. Bu bölgede yeni gezegen adaylarının keşfedilmesi beklenmektedir. Çünkü, Kuiper kuşağında binlerce buzul yapıda ve Plüton mertebesinde kütlesi olan gezegencikler bulunduğu tahmin edilmektedir. ÇALIŞKAN BİLİMCİ ABD’de, Arizona’nın Flagstaff Gözlemevi’nin en genç elemanlarından biri olarak işe başlayan Dr. Tombaugh, yeni bir gezegen keşfetmek azmiyle geceli gündüzlü yoğun bir çalışmaya girmişti. Keşfine giden yolda gözlemevinden gözlenebilen gökyününün 2/3’ünü fotoğraflamış, yüzlerce fotoğraf plağındaki milyonlarca yıldız izini incelemek için binlerce saat harcamıştı. 994/10 8 Nisan 2006