Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ooof off line DepremDevam Tanol Türkoğlu (TanolT@yahoo.com) Kaotik Bilişim: 2020 Microsoft’un İngiltere’deki bir araştırma laboratuvarının geçtiğimiz haftalarda yayınladığı 2020 Yılı Bilimine Doğru başlıklı araştırması, gelecek yıllarda bilişim teknolojilerinin bilime ne şekilde katkıda bulunacağı konusunda bazı temel ipuçlarını sunması açısından ilgi çekti. Buna göre artık bilişim teknolojisi bilime sadece yardımcı olmanın ötesine geçebilecek. Bazı bilimsel çalışmaları insan dahli olmadan gerçekleştirebilecek, verileri kıyaslayabilecek, bilgi üretecek ve karar verebilecek. Bu konudaki temel itici unsur da mevcut bilgisayar altyapılarından farklı özelliklere sahip olacak kuantum bilgisayarları. Her ne kadar görünürde kuantum bilgisayarlarının evlerimizdeki PC’lerin yerini alması beklenmiyorsa da çok daha güçlü günümüz (sunucu ya da süper) bilgisayarlarının yerini alması ve onlardan kat kat hızlı çalışması söz konusu. Bu bana 1975 yapımı James Caan’ın başrolde oynadığı Roller ball (Ölüm Pateni) filminden bir sahneyi anımsattı. 2018 yılında geçen filmin bir sahnesinde Caan, İsivçre’de bir bilgisayar merkezine gidip, burada dünyanın tüm bilgilerini saklayan ve işleyen bilgisayara cevabını merak ettiği bir soruyu soruyor (herşeyin ardında yer alan, dünyayı yöneten şirkette karar alma mekanizması nasıldır?) Bilgisayardan çok akvaryuma benzeyen ve sözlü iletişim kurulan bilgisayar bu soruya cevap vermeyerek laboratuvarın yöneticisi sıradışı adamı da çileden çıkarıyor (adam bilgisayar uslansın da cevap versin diye cihaza eliyle ve ayağıyla vuruyor). Depremler ülkesi Türkiye’de tutumlar ve İstanbul tartışması Baştarafı 1819. sayfadan yapılaşmanın (%1520) artırılabileceğini göstermiştir. Fiziki olabilirlik yanında ekonomik, mali, sosyal, yasal ve yönetsel olabilirlik araştırmaları, apartman ölçeği ötesinde yönetsel birimlerin yaratılabileceğini, bu ortaklıklara katılanlara 20 yıllık düşük faizli borçlanma karşılığında çok yönlü maddi yararlar sağlanabileceğini göstermektedir. Ortaklığa katılanlar, aylık kira düzeyinde ödemeler karşılığında, üç kat değerlenmiş taşınmaza, yasal statüye, güvenli ve tasarımlı bir çevreye kavuşmakta; ek yüzölçümü edinme, işletme maliyetlerini sıfırlama, ucuz sigorta ve vergi bağışıklıkları gibi özendiricilerden yararlanabilmektedir. Kira ve taşınma giderleri de kredi kapsamına alınmakta, toplu ve hızlı inşaat, maliyetleri düşürmektedir. Taşınmazların başka ellere geçmesinin önünün kesilmesi, mevcut kiracıların haklarının korunması sağlanmaktadır. Toplu fiziki düzenleme ve finans, altyapı ve ulaşım konularında da gelişmelere kapı açmakta, nitelikli tasarımlarla kentin yeniden biçimlenmesi fırsatlarını getirmektedir. (4) SAPTIRICI SÖYLEMLER BİRLER VE SIFIRLAR YOK Acaba geleceğin kuantum bilgisayarları da böyle mi olacak? Kararlı olmaktan ziyade kararsız olma eğilimindeki durumlarla ilgili çalışmaların bildiğimiz anlamda kararlı düzenek üzerine kurulu bilgisayarlarda çözümlenmeye çalışılması yerine, kuantum bilgisayarlarında çözülmesi daha mı pratik sonuçlar üretecek? Kuantum bilgisayarlarında, mevcut bilgisayarlardaki gibi birler ve sıfırlar olmayacak. Onun yerine benzer işlevi gören qubitler olacak. Bunlar bir atom ya da iyonun duruma göre farklılık gösterebileceğinden, mevcut bilgisayarlardan çok daha hızlı "çalışabilecekler". Ancak kuantum modelindeki kararsızlık ya da sürekli hal değiştirme durumu, hata oranının yüksek olmasına neden olabilecek. Bunun için de özel hata düzeltici sistemler geliştirilmekte. Ben şahsen her ne kadar başlangıçta özel amaçlar için çalıştırılmak üzere geliştirilecek olsalar da bu yüzyıl bitmeden herkesin kullandığı bilgisayarların bu tür teknoloji düzeyine ulaşacağına inanıyorum. Bu kaçınılmaz. Öncü örnekleri ödüllendirmek üzere merkezi yönetim altyapı maliyetlerini karşılasa, ortaklıklara katılanların bireysel borç yükleri büsbütün inecektir. Bu desteğin yaratılması için kampanyalara da başvurulabilir. Türkiye’nin tsunamizedeler için yürüttüğü başarılı kampanya eşdeğeri ile, İstanbul’da yenileme gerektiren stokun en az üçte biri harekete geçirilebilmelidir. Böylece, toplu yenilemelere ilk ivmeyi sağlayan bir katkı, büyük kaynakların toplanmasına yol açar; katılımlı projeler için yurtdışı kuruluş ve STK’ların doğrudan katkıları alınabilir. İstanbul’da hiçbir tehlike ve risk yokmuş gibi saptırıcı söylemler geliştirip gündemi işgal eden, koruyucu örgütlenmeyi baltalayan, toplumsal atalet ve aymazlığı pekiştiren girişimler Cassandra riskleri ortamını tarifler. İstanbul’da dünyanın ünlü mimarlarının davet edilerek projeler yaptırılması, korunma önlemlerini desteklemek yerine riskleri artıran büyük altyapı (Boğaz geçişi, kara tünelleri) projelerine girişilmesi, kimi dış sermaye sahiplerinin limanlar, Haydarpaşa yatırımları, ya da ‘döner kuleler’ gibi yatırım önerileri, toplumu afet olasılığı konusundan uzaklaştırdıkça Cassandra sendromu yaygınlaşır. İDMP’de İstanbul’un deprem acil durumun da sunabildiği hastane hizmet kapasiteleri ile, ortaya çıkması olası gereksinmenin karşılaştırması yapılmış ve ciddi yetersizlikler bulunduğu görülmüştü. Analizde, ağır yaralıların en geç 10 dakika içinde hastaneye erişimi öngörülmüş, yapı stoku özelliklerine göre farklı mahallelerde yaralı sayıları belirlenmişti. Büyükşehrin en varlıklı kesimlerinin oturduğu bölgede hizmet açığının ‘9 ağır yaralı için 1 yatak’ olduğu bulunmuştu. Bu bölge tam da ‘Dubai Kuleleri’nin önerildiği alandır. Burada yatırımcılara beş yıldızlı bir hastane yapımı önerisinde bulunmak, ya da yapılaşmanın bir bölümünün söz konusu açığı kapatacak biçimde projelendirilmesi önkoşulunu koymak Cassandra sendromunun aşılmasını sağlayabilir. Kaldı ki, bu tür uluslararası hizmet veren bir sağlık tesisi getirilerinin İstanbul’da diğer yatırımlardan yüksek olacağı da gösterilebilir. Böylece, yatırımlara onay verilirken İstanbul’un deprem hazırlıklarına da katkı sağlanabilir. Söylenen her sözde toplumu uyarmakta ya da riskleri unutturmaktayız; verilen her kararda riskleri artırmakta ya da azaltılmasına hizmet etmekteyiz; atılan her adımda toplumu katılıma özendirmekte, ya da kente ve tehlikelere yabancılaştırmaktayız. Özetle, İstanbul ne Dünya Bankası, ne yabancı yatırımcılar ya da mimarlara teslim edilebilir; yatırımların: 1. riskleri artırmayan, 2. toplumu örgütleyen, 3. daha büyük kaynakları harekete geçiren özelliklerde olmasına özen göstermek zorundayız. Deprem tehlikesine karşı, tarihe geçecek bir davranışla, bir ana ‘Sakınım Planı’nda herkesin rol almasını ve toplumun risk sektörlerinde örgütlenmesini sağlamalıyız. İstanbul Sakınım Planı, tehlikelere karşı Hollandalılara okyanusa direnme projelerini, ya da Çinlilere Seddi yaptıran ortak akıl ve ruhun benzerine sahip, bütünlüğü olan ve tarihe mal olacak bir mega girişimdir. NOTLAR 1. BM ‘Doğal Afet Etkilerini Azaltma Uluslararası Onyılı’ (19902000), ‘Yokohama Stratejisi ve Güvenli bir Dünya için Eylem Planı’ (1994), Milenyum Deklarasyonu (2000), OECD Raporu (2003), BM Genel Kurul kararı (2003) ile gerçekleştirilen ve Türkiye’nin de katılmış olduğu ‘Afetleri Azaltma Dünya Konferansı’, ya da kısaca ‘Kobe Konferansı ve Hyogo Deklarasyonu’ (2005), UNDP Raporu (2005), Hyogo ‘Ulusların ve Toplulukların Doğal Afetlere Dirençliliğinin Geliştirilmesi Eylem Çerçevesi 20052015’ bu çabaları belirleyen kilometre taşlarıdır. 2. BM, bu soruların katılımlı bir süreçle yanıtlanmasını özellikle istemiştir. Pek çok ülkenin raporu bu işbirliğini ve yaklaşım düzeyliliğini ortaya koymaktadır. Ne yazık ki Türkiye Raporu bu yaklaşımla hazırlanmadığı gibi, soruları anlamakta bile yetersiz kalmakta ve yanıltıcı bilgiler içermektedir. 3. Cyclop, Pandora, Demokles, Phytia öngörülen diğer risk senaryolarıdır. 4. Balamir, M., Kıral, Ö. et.al. (2005) ‘Aspects of Urban Regeneration in Turkey: The Zeytinburnu Project’, Ankara. KEŞFETME DÜZEYİNDE DEĞİLİZ Tıpkı çevremizdeki tüm kaotik olayları, belli bir kısmını ihmal ederek, onları kararlı sistemlermiş gibi varsaydığımız gibi, bilgisayarlardaki mevcut birsıfır düzeneğinin de zorlama bir kararlılık olduğuna inanıyorum. Bu dünyanın doğasına uygun değil. Daha ziyade doğasında kaotik hal olan bir sistem çevremizdeki kültüre, doğaya, dünyaya (ve bunlarla ilgili sorunları çözmeye) daha uygun. Sorun daha ziyade adım adım ilerlemekte olan günümüz bilim ve bilişim teknolojilerinin bunu henüz keşfetme düzeyine gelmemiş olması. Bazı Sümer tabletlerinde, tartışmalı da olsa, yer alan resimlerden yola çıkarak, Sümerlerin binlerce yıl önce, Mezopotamya’da, yani önemli bir kısmı şu an Türkiye toprakları içinde olan bölgede, içinde yakıt olarak hava bulunan uçan cihazları kullandığına dair ipuçları var. Biz de şu an doğal olarak en ucuz ve en kolay sistemi kullanıyor ve fosil tabanlı yakıtları baz alan cihazlar üretiyoruz. Zaman gelecek fosil tabanlı enerji kaynakları mutlak olarak tükenmeye başladığında yeni çözümler bulacağız. Tıpkı milyonlarca yıl sonra yok olacak güneş sahneden çekilmeden önce insanoğlunun Samanyolu’nu çoktan terk etmiş olacağı gibi. Duyuru II. Tıbbi Biyolojik Bilimler Kongresi II. Tıbbi Biyolojik Bilimler Kongresi ve V. Tıbbi Biyolojik Bilimler Öğrenci Sempozyumu, 2627 Mayıs 2006 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cem’i Demiroğlu Oditoryumu’nda yapılacak. K o n g r e web adresi; www.tibbibiyologlardernegi.org.tr ve www.ctf.edu.tr/ctftbiyo İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyolojik Bilimler Bölümü mezunlarının kurduğu Tıbbi Biyologlar Derneği ile İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı’nın birlikte düzenlediği kongre, tüm temel tıp bilimlerini kapsamakta ve başta Tıbbi Biyologlar olmak üzere temel tıp bilimleri ile ilgili, tıp ve diğer dallardan tüm araştırmacıları bir araya getirerek, bu alanlarda yurtiçi ve yurtdışındaki en son yenilikleri paylaşmayı amaçlamaktadır. Öğrenci Sempozyumumuz ise yukarıda belirtilen alanlarla ilgili eğitim almakta olan bütün lisans ve lisansüstü öğrencilerine açıktır. Sempozyumda yer alacak kronuşmalar: "Deneysel Kanser Modelleri" Dr. Tuncay Altuğ; "Mitokondri ve Kanser"Dr. Ayşe Özer; "Diyabet ve Hemostaz Sorunları" Dr. Hüsrev Hatemi; "Bölünmek ya da Bölünmemek: Rejenerasyon veya Ölüm" Dr. Arzu Karabay 996/22 22 Nisan 2006