01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZümrüttenAkisler Kuru fasulyenin gazı alındı Kuru fasulye, lezzetli, besleyicidir ama sindirimi zordur ve gaz yapar. Cambridge Üniversitesi’nden Colin Leakey, Phaseolus vulgaris fasulyesinin gaz yapmayan bir türünü East Anglia’da 20 hektarlık bir tarla üzerinde yetiştiriliyor. Yeni fasulye İngiltere’de dondurulmuş olarak piyasaya sürüldü. Phaseolus vulgaris birçok ülkede çok farklı yöntemlerle yetiştirilmekte.. "Prim beans" olarak adlandırılan yeni tür İsveç ve Fransa’daki fasulye türüyle çiftleştirilerek üretildi. Fasulye normalde ılıman iklimlerde yetişmesine rağmen "prime beans" fasulyesi İngiltere’nin soğuk ikliminde bile yetişiyor. Baş parmak tırnağı büyüklüğündeki fasulye taneleri yeşil veya kırmızı değil açık sarı renginde. Yani bildiğimiz kuru fasulyeye benziyor. Yeni fasulye türünün gaz yapmayışı kabuğundaki tanen oranının düşük olmasına bağlanıyor. benzediği ortaya çıkmış. Fakat genetikteki ıraksama nedeniyle salyangozların insanlar tarafından uzaktaki adalara taşınmış olma olasılığı söz konusu değildi. Ayrıca Tristan da Cunha 1816 yılına dek yerleşilmemişti. Yani sonuçta sekiz farklı alttürün oluşması için yeterli zaman yoktu diyor bilim insanları. Bilim insanlarının tahminlerine göre yapışkan bir sıvı salgılayan salyangozlar fırtına kuşlarının bacaklarına yapışarak yolculuk etmişlerdi. liğinde olan dünyanın en küçük NanoTürk Bayrağını çizmeyi başardılar. Araştırma görevlileri, silikon bir çipi tuval olarak kullanarak, yüzeyi kendi geliştirdikleri çok hassas mikroskop ile tararken, atomik düzeyde sivriltilmiş bir iğneden voltaj darbeleri gönderip, silikon yonganın oksitlenmesini sağladılar. NanoBayrağın yüksekliği yaklaşık olarak 10 atomik tabaka silikon oksitten oluşuyor. Karşılaştırma yapmak isterSeagate Technology ve Los Alamos National Laboratuvarı gibi dünyanın lider araştırma laboratuvarlarına satılmıştır. TUM grubunun temelleri Bilkent Üniversitesinin ilk zamanlarına kadar uzamaktadır, 1989’da TUM grubu Türkiye’nin ilk Taramalı Uç Mikroskoplarını, Fizik Bölümü’ndeki master tezlerinde geliştirmiştir. Araştırma Görevlileri, çalışmalarını çok hassas, küçük ve hızlı nanosensörler ve nanoaygıtlar geliştirmek üzere yoğunlaştırmışlar. A. M. Celal Şengör Milli Eğitim Bakanlığının Faaliyeti Hakkında Bir ülkenin en önemli bakanlığı hiç kuşkusuz ülke halkının eğitiminden sorumlu olan bakanlıktır ki, bu bizde Millî Eğitim Bakanlığıdır. Bu bakanlık milletin bekâsını elinde tutar. Bilgi, bir toplumun dünyadaki varlığı için en önemli gereksinimidir. Her şey, ama her şey, bilgiye bağlıdır. İnsanın doğumunun sağlıklı yapılmasından (anne ve babanın çiftleşme öncesi sağlıkları da dahil olmak üzere), çocuğun sağlıklı ve sosyal olarak dengeli büyütülmesi, kendisine ve topluma yararlı bir birey haline gelmesi, sağlıklı yaşaması hep bilginin fonksiyonudur. Toplumun sosyal yaşantısının her aşaması da bilgi gerektirir. Bu bilginin bizim toplumumuza sağlıklı olarak verilmesinden de birinci derecede Millî Eğitim Bakanı sorumludur. Bizim Millî Eğitim Bakanımız Doçent rütbesine ulaşmış, doktoralı bir akademisyendir. Ancak, kendisinin yayın ve atıf sayılarını fen, sosyal bilimler ve edebiyat ve san'at olmak üzere üç ayrı listesi olan Uluslararası Atıf Endeksinde aradığınız zaman karşınıza çıkan sayı SIFIRDIR. Yükseköğretim kanunun 24. maddesinin b bendi orijinal bilimsel çalışma yapmayı zorunlu kıldığına göre doçentlik payesini almış bir bilim insanı ISC'de tek bir kere bile nasıl anılmaz, bunu anlamaktan acizim. Burada aklıma muhterem hocam ve aziz dostum Prof. Dr. Dr. M. Cengiz Dökmeci'nin bir lâfı geliyor: "Mesleğine saygısı olmayan insanın hiçbir şeye saygısı olmaz". DERS KİTAPLARI KONUSU Sayın Bakan, Bakanlığa geldiğinden beri, millî eğitimimizde bırakın bir gelişmeyi, tamamen tersine işler yapılmıştır. Kendisi zamanında yayımlanan ve benim konuma giren lise I coğrafya kitabının öğrenciye modern coğrafya (ki buna ülkemizi ve yaşantımızı yakından ilgilendiren meteoroloji, iklim, sular, orman, yeraltı zenginlikleri, denizlerimizin kaynakları vs dahildir) hakkında en küçük bir fikir vermediği, yanlış yunluş şeylerle dolu olduğu açıktır. Bunu detaylarıyla hem ben hem de bir meteorolog meslekdaşım yazdık. Konularının uzmanları olan tarihçiler tarih kitapları, biyologlar da yirmibirinci yüzyılın bilimi olan biyoloji kitapları hakkında aynı kanaattedirler. Bu kitapların yazılması, yayımlanmsı ve tavsiyesi tamamen bakanlığın tekelindedir. Burada yararlı değil, zararlı iş yaptığı kesin olan bakanlık, üstelik laik Türkiye'de çeşitli oyunlarla dinsel eğitimi, modern laik eğitime bir alternatif haline getirme çabasındadır. Bu çabalarından en sonuncusu Yükseköğretim Kurulunun bakanlığın hazırladığı bir yasa teklifini mahkemeye vermesiyle geçenlerde Danıştay'dan dönmüştür. Halbuki insan Milli Eğitim Bakanlığının ülkenin eğitimini ilgilendiren konularda Yükseköğretim Kuruluyla ve üniversiteleriyle birlikte çalışmasını, ondan fikir almasını bekler. Tam tersine, hem bir önceki, hem de şimdiki YÖK Başkanları Millî Eğitim Bakanımızla verimli bir diyalog içine girmenin imkânsızlığını görmüşlerdir ki bunu bir önceki YÖK başkanımız açıkça beyan etmiştir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, saygın bir üniversite rektörümüz hemen tüm aklıbaşında hukukçuların kınadıkları bir şekilde hiç yoktan nedenlerle yaka paça hapse atılmış, bigünah genel sekreteri hapishane köşelerinde intihara sürüklenmiştir. Bunlar olurken çok saygın bir yabancı gazete, bölge uzmanı otoriter bir imza altında, bu olaya üçte bir sayfa yer ayırarak, Millî Eğitim Bakanımızın, Van'daki bir kabile ile olan ilgisine ve bizzat kendi kardeşinin bahsi geçen üniversitedeki görevine vurgu yaparak bu işte etkisi olduğunu imâ eden bir yazı yayımlamıştır. Bu yazıya hiçbir cevap verilmemiştir. Nano boyutta Türk Bayrağı Bilkent Üniversitesinde Nanolitografi Tekniği ile Dünyanın En Küçük Türk Bayrağı Çizildi Bilkent Üniversitesi Fen Fakültesi, Fizik Bölümü ve DPT destekli Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezinde, Taramalı Uç Mikrokopisi(TUM) Grubundaki doktora öğrencileri dünyanın en küçük Türk Bayrağını çizdiler. Dr. Ahmet Oral liderliğinde, Münir Dede, Özgür Karcı, Özge Girişen, Hülya Ayan, Mehrdad Atabak ve Sevil Özer’den oluşan araştırma grubu daha ikinci denemelerinde çizgileri 100 nanometre genişliğinde ve 2 nanometre yükseksek, bir insanın saç teli yaklaşık olarak 50 mikron (µm) ya da 50,000 nm kalınlığındadır. Bu teknik ile üretilecek olan nano aygıtlar ve sensörler ile, DNA analizi yapabilecek, biyolojik terörist saldırı vs. tespit edebilecek olan biyosensör sistemleri; bilgisayar disklerinin kapasitesini çok daha artırabilecek manyetik mikroskoplar yapılabilecektir. Avrupa Birliği tarafından da desteklenen grup, bu yöntemi geliştirerek atomlarla ve molekülerle futbol oynayabileceklerini ve atomlar ile moleküller arasındaki çok küçük kuvvetleri bile ölçebileceklerini ifade etmektedirler. KONUŞMACIYA BAKAN SAYGISIZLIĞI Bir de kişisel bir gözlemim: TÜSİAD'ın bir toplantısında yaratıcı eğitim konusunda bir konuşma yapması için çok saygın bir Amerikan üniversitesinden çağrılan bir Amerikalı öğretim üyesinin konuşmasını Meclis kayıtlarında İngilizce BİLDİĞİ yazılı olmasına karşın tercüme ile izleyebilen Sayın Bakan, onbeş dakikalık konuşmanın ortasında, eşine ender rastlanılan bir saygısızlık örneği vererek, salonu konuşmacının tam önünden çevresindekilerle birlikte terketmiştir! Burada ancak bir kaç örnekle çizilebilen ancak sayısız benzer örneklerle tamamlanabilecek olan tablo, bir ülkenin ve ulusun bekâsını tayin eden ve geleceğine yön veren bir bakanlığın ve bakanın tablosu olmamalıdır. Türkiye'nin kendisine uygar dünyada yer edinebilmesi, Doç. Dr. Hüseyin Çelik Bey gibi Milli Eğitim Bakanlarından kurtulmasıyla kabil olacaktır. Beni hayretler içerisine düşüren, çocuklarının geleceği ve bu geleceği temin edeceğine inandıkları tahsilleri için tüm yaşamlarının birikimlerini seve seve fedâ eden Türk anne ve babalarının böyle bir bakana tahammüle nasıl devam edebildikleridir. Bu soru kişisel hiçbir politik ajandası olmayan bir bilim insanının herşeyinden çok sevdiği milletine yönelttiği bir sorudur. Çok geç olmadan bunun cevabını hep birlikte düşünelim. İHRAÇ EDİLİYOR TUM Grubu bu işlem için yine kendilerinin Bilkent’te geliştirdiği Atomik Kuvvet Mikroskobunu kullandılar. Bu grup tarafından geliştirilen mikroskoplar Türkiye’deki ilk Nanoteknoloji şirketleri olan Nanomanyetik ve NanoSis tarafından dünyanın dört bir yanına ihraç edilmektedir. Yüzdeyüz Türkiye’de geliştirilen ve üretilen bu mikroskoplar, MIT, Oxford gibi dünyanın en iyi üniversitelerine ve Sayfa Haberleri: Nilgün Özbaşaran Dede 987/5 18 Şubat 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle