Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kitap Usul Hakkında Nutuk İbrahim Edhem Mesut (Dirvana) Bey, R. Descartes’ın Usul Hakkında Nutuk adlı ünlü eserini, 1895 yılında Türkçe’ye kazandırmıştı. 1928 yılında bu çevirinin ikinci baskısı yapılmıştı. Ali Utku ve Kemalettin Kuzucu da, 1928 yılında eski harflerle yayınlanmış olan bu çeviriyi yeni harflerle yeniden yayımladılar. Çizgi Kitabevi Yayınları (Konya 0332 353 62 65, www.cizgikitabevi.com) tarafından Osmanlı Felsefe Araştırmaları dizisinden çıkarılan Usul Hakkında Nutuk (Metot Üzerine Konuşma)’u Fransızca aslından çeviren İbrahim Edhem Mesut (Dirvana) Bey, eserin çevrildikten sonraki yayımlanma serüvenini şöyle anlatıyor; "Bildiğiniz veçhile Descartes kitabının ilk satırında ‘akıl’dan bahseder. Daha sonra, sırası geldikçe ‘kuvayı tabiiyye’ ve ‘felsefe’den bahseyler. Maarif Nezareti’nin o zamanki ‘Encümeni Teftişi Muayene’si, bu gibi meselelerden, yani ‘felsefe’den, ‘akıl’dan, ‘tabiat kuvvetleri’nden bahseden bir eserin neşrine müsaade edilemeyeceğini bildirdi. Bereket versin, Encümen Reisi Hamdi Bey ve aza Azmi Bey beni tanırlardı. Bunların yardımı ile yakayı güç kurtardık ve müsaade aldık. Yalnız şunu söyleyeyim ki, ‘felsefe’’yi kurban verdik. ‘Felsefe’ kelimesi yerine, ‘hikmet’ demeliymiş. Böylece kitaptaki ‘felsefe’leri hep ‘hikmet’ yaptım. Eseri bir Ermeni kitapçı bastırdı. Hemen bir nüshasını alıp yakından tanıdığımız başmabeynci Hacı Ali Paşa’ya götürdüm. Takdir göreceğimi ümit ediyordum. Beş on gün sonra kendisini gördüğüm Hacı Ali Paşa: ‘Yahu siz ne yapmışsınız, kitapta akıldan bahsetmişsiniz’ dedi. Ben de cevap olarak, ‘Peki cinnetten mi bahsedeyim?’ dedim. Bilirsiniz ki, o zaman Sultan Murat hayatta idi, akıl ve cinnet kelimeleri Sultan Murat’ı hatırlatır diye endişe edilirdi. Bereket versin ki, başmabeyncinin ahbaplığı sayesinde iş büyümedi." GüncelTıp Ötenazi Dr. Mustafa Çetiner Matematik Dünyası Matematik Dünyası dergisinin yeni sayısı yayımlandı. Derginin bu sayıdaki kapak konusu, ortak adı konikler olan hiperbol, parabol ve elips eğrileri. Geçen sayıda cebirsel olarak işlenen konikler bu sayıda geometrik açıdan ele alınıyor. Geometrici Mustafa Yağcı "altın oran"ı hem tarihsel hem de matematiksel yönüyle işliyor. Asalların sonsuzluğunun her biri diğerinden güzel altı değişik kanıtı da bu sayıda. Tosun Terzioğlu asalların bir polinom tarafından üretilemeyeceğini kanıtladığı gibi, doğal sayıların güçlerinin toplamını hesaplamaya yarayan bir yöntem gösteriyor. Ali Nesin, "Matematik Dünyası Mahkemelerde Sürüm Sürüm Sürünüyor!" başlıklı yazısıyla yeni çıkan basın kanunu yüzünden başlarına gelenleri anlatıyor. Derginin bu sayısı, matematik felsefesi konusunda da zengin. Bekir S. Gür, Alman mantıkçı, filozof ve matematikçi Leibniz’in matematiksel düşüncesini irdeliyor. Ali Nesin matematiksel kanıtı tanımlıyor. Mantığın temel ilkelerini Kaplumbağa’ya kanıtlamaya çalışan Aşil’in düştüğü komik durumu, Alice Harikalar Diyarında’nın yazarı Lewis Carroll son derece eğlenceli bir biçimde öyküleştirmiş. Ünlü fizikçi Richard Feynman’ın matematik eğitimiyle ilgili alaycı ve eleştirel yazısı, dünya çapında bir bilim adamının matematik ders kitaplarına bakışını gösteriyor bize. Piref Ökkeş’in "Takiyüddin ve Tycho Brahe Hocalarım" adlı yazısında, aynı yıllarda yaşamış biri Doğulu diğeri Batılı iki bilim adamının karşılaştırmalı yaşamöykülerini bulacaksınız. Bunların dışında, dergide, matematik dünyasından haberler, duyurular, zekâ soruları, matematik ve geometri problemleri, düşündüren oyunlar, satranç köşesi var. 10 bin satışa ulaşan derginin yayın yönetmeni Ali Nesin. Internet adresi ise www.matematikdunyasi.org. Ötenazi, ölümün kaçınılmaz olduğu, tıbbi tedavi ile iyileşme umudu bulunmayan ve dayanılmaz acılar içinde yaşamak zorunda olan hastaların tıbbi yöntemler kullanılarak veya tıbbi desteği sonlandırılarak ölüme terk edilmesidir. Bu eylem, hasta kişi tarafından bilinçli bir biçimde uygulandığında "aktif ötenazi", şuuru tamamen kapalı hastaların yakınlarının kararıyla uygulandığında ise "pasif ötenazi" olarak adlandırılır. Yunanca, kolay ölüm, tatlı ölüm, iyi ölüm anlamına gelen ötenazi, sadece tıbbi değil, hukuki, sosyal, dini, insani ve kültürel bir çok bileşeninin olması nedeniyle Antik Yunan ve Roma’dan beri çok geniş kitlelerce tartışılan bir kavramdır. Eski Roma Hukuku, hekimlerin çaresiz hastaların yaşamlarını, onların acılarını dindirmek amacıyla sonlandırmasını "insan öldürmek" ile eşdeğer saymaktaydı. Buna karşılık, yine aynı dönemin ünlü filozofu Seneca’nın "bineceğim gemiyi, oturacağım evi nasıl seçebiliyorsam ölümümü de seçebilmeliyim" sözleriyle bu hukuk anlayışına karşı çıktığı bilinmektedir. O yıllardan günümüze ötenaziyi savunanlar ve karşı olanlar arasındaki tartışma hep süregelmiştir. ÖLÜMÜ PLANLAMAK Parkinson hastalığı nedeniyle 91 yaşındayken ötenazi uygulayarak yaşamına son veren Hilda Hunt’un konu ile ilgili söyledikleri gelinen noktanın bir özetidir. "Geçtiğimiz yüzyılda doğum planlamasını öğrendik, bu yüzyılda da ölümü planlamayı öğrenmeliyiz". Ötenazi konusunda yapılan çalışma sonuçları, yaşam dolu olan ve 70 yaşında Himalayalar’a tırmanma başarısı gösteren bu kadının yaşadığımız yüzyıldan beklentisini haklı çıkartacak gibi görünmektedir. Din adamları, hukuk ve tıp etikçilerinin önemli bir kısmının karşı tavrına rağmen ötenazinin bir "hak" olması gerektiği inancı giderek yaygınlaşmaktadır. İngiltere’de halkın %80’i "insanın ne zaman öleceğine karar verme hakkı bulunduğuna" inanmaktadır. Ötenazinin bir hak olduğu Hollanda’da ölüm hakkını destekleyenlerin oranı %84, Avusturya’da ise %75’dir. Söz konusu anketlere katılanların çok büyük bir bölümü ötenazi yapan doktorların cezalandırılmamaları gerektiği düşüncesinde. Daha da önemli olanı, hekimlerin önemli bir bölümünün pratik uygulamada zaten pasif ötenazi yaptığı gerçeğidir. Anketler, Avrupa Birliği Ülkelerinde çalışan hekimlerin %40’ının pasif ötenazi uyguladığını göstermektedir. Pasif ötenazi yöntemine başvuran doktor sayısı Yunanistan, İtalya ve Portekiz’de % 20, Kuzey Avrupa ülkelerinde ise % 60’dan fazladır. Yasal engelin sürmesine ve ötenazi uygulayan hekimlerin 14 yıla varan hapis cezalarına çarptırılmalarının mümkün olmasına rağmen İngiliz hekimlerin yılda 20.000 kişinin ölümüne yardım ettikleri sanılmaktadır. Belçika’da ötenazinin yasal bir hak kabul edildiği 2002 yılından beri 400’den fazla kişinin bu yolla yaşamlarını sonlandırdığı bilinmektedir. Yasal engel olmamasına rağmen ötenazi uygulayanların en az yarısının da resmi makamlara bildirilmediği düşünülmektedir. ABD’de de durum farklı değildir. Ölüm meleği olarak tanınan Dr Jack Kevorkian’ın, 1998 yılında Amerikan CBS televizyonunun da yayınladığı biçimde bir hastasına ötenazi uygulaması ve hakkında açılan dava sonucu ikinci dereceden adam öldürmek suçuyla 1025 yıla hüküm giymesine karşın, bu ülkenin bazı eyaletlerinde ötenazi suç değil. VENEDİK BİLDİRGESİ Dünya Tabipler Birliği Venedik Bildirgesi, ötenazi konusundaki en önemli kilometre taşlarından biridir. Bu bildirgenin ilk iki maddesinde hekimin asıl görevinin hastayı iyileştirmek ve acılarını dindirmek olduğu ve iyileşmeyeceği bilinen bir hastalık durumunda bile bu ilkenin değişmeyeceğine değinilmektedir. Bununla birlikte, izleyen üçüncü maddede ölümcül hastalığın son dönemindeki bir hastada hastanın rızası, hasta kendi isteğini açıklayamıyorsa bir yakınının kararı ile tedavisinin kesilerek acısının dindirilebileceği belirtilmektedir. Bu bildiride yasaların bağlayıcılığına da vurgu yapılmaktadır. Ötenazi konusunda daha radikal bir tavır sergileyen bazı gruplar, çok daha ileri giderek, ötenazi hakkının kullanılmasına bürokratik ve yasal engeller yaratılmasının bir çeşit "devlet terörü" olduğunu ileri sürmektedirler. Günümüz Avrupa sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olarak gösterilen Alejandro Amenabar’ın "İçimdeki Deniz" isimli filmi, geçirdiği bir kaza sonrası boyundan aşağısı felç olan ve 30 yıla yakın bir süre yatağa bağımlı yaşamak zorunda kalan bir denizcinin ötenazi hakkını elde etme çabalarını anlatır. En İyi Yabancı Film Oskarı da alan bu çok ödüllü filme konu olan gerçek öykünün kahramanı, ötenazi isteğinin yüksek mahkeme tarafından geri çevrilmesi üzerine 11 arkadaşının yardımı ile 1997 yılında yaşamına son veren Ramon Sampedro’dur. O’nun, ölmeden hemen önce söyledikleri üzerinde düşünmeye değer: "Ben, yaşamı, özgürlüğü seven çoğu insan gibi yaşamanın bir hak olduğuna, ama bir zorunluluk olmadığına inanıyorum. Bunu daha fazla yapmayı da reddediyorum." cetiner.m@superonline.com Sergi Fizik Deryasından Adacıklar Albert Einstein’in devrimci çalışmalarının yayımlanmasından yüz yıl sonra, Unesco 2005 yılını Dünya Fizik Yılı ilan etti. Fransız Kültür Merkezi bu vesileyle, Bilimler Merkezi, Nice Üniversitesi ve Fransız Fizik Derneği tarafından tasarlanıp gerçekleştirilen etkileşimli bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Herkese açık olan bu sergi, son elli yılda fizik alanında yapılan araştırmalar ve bunların uygulama alanları üzerine bir toplu bakış olanağı veriyor. Hidrodinamik, atmosfer, dalgalar, katı ve yumuşak mıknatıslar, kum, tanecik ve çakıllar, dalgalar ve solitonlar, kaos ve fraktaller, ışık ve evren gibi adacıklara dağılmış ilginç ve eğlenceli deneyler, araştırma laboratuvarlarından ödünç alınarak sergileniyor. İzleyicinin de deneylere katılabileceği bu sergide ayrıca 15 afişlik bir diziden oluşan ve evren, canlılar zfiziği, dünya ve çevresi, maddeışık etkileşimi üzerine sorularımıza yanıt veren Fiziğin Ufuklarında adlı bir afiş sergisi de yer alıyor. 19 Ocak 28 Şubat 987/15 18 Şubat 2006