Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Jewitt ve MIT’ten Jane Luu Güneş Sitemi’nini uç kısımlarında, Neptün’ün ötesinde buzul gökcisimleri keşfetmeye başlayınca astronomide taşlar yeniden yerinden oynadı. Uzaydaki bu yeni bölge iki yüzyıl önce keşfedilen asteroit kuşağına benziyordu. Kuiper Kuşağı adı verilen bu bölgede –Bölgenin mevcudiyetini tahmin eden Hollanda doğumlu Amerikalı astronom Gerard Kuiper’a ithafen en büyük gökcismi Plüton’du. Fakat Plüton 1930 yılında keşfedildiği zaman gezegen sınıfına dahil edilmişti. Bu durumda Kuiper kuşağı’ndaki tüm cisimlerin de gezegen sınıfına dahil edilmesi gerekmez miydi? lında Neptün’ün keşfi bu sayıyı 8’e çıkarttı. Plüton’un keşfinden sonra gezegen sayısı bugün herkesin aşina olduğu 9’a ulaştı. Astronom Clyde Tombaugh, Neptün’ün ilerisinde bulunduğu tahmin edilen X gezegenini keşfetmek için inatla uğraştı. İlk başta herkes Tombaugh’un büyük bir gökcismi bulduğunu sanıyordu. Ancak ileri tetkikler ve hesaplamalar sonucunda cismin ilk düşünüldüğünden daha küçük –aralarında Dünya’nın uydusu Ay’ın da bulunduğu güneş sistemindeki 6 uydudan da küçükolduğu saptandı. Gezegenlerin sayısı bu yıl ağustos ayında bir haftalığına 12’ye çıktı.Uluslararası Gökbilim Birliği’nin –IAU yuvarlak gezegen kriterleri, kütleçekimsel olarak tek yuvarlak asteroit olan Ceres’i, Plüton’un uydusu Charon’u ve 2003 yılında keşfedilen UB313’ü de gezegenler sınıfına dahil ediyordu. Şimdi ise IAU’nun aldığı son karar ile gezegenler resmi olarak 8 adede indi. BUGÜNKÜ DURUM Amerikan Doğa Tarihi Müzesi Hayden Planetaryum (yıldızevi) yöneticisi astrofizikçi Neil deGrasse Tyson’a göre gezegen tanımının teleskopların icadından ve uzay araçlarının uzaya fırlatılmasından sonra değişmesi normal kabul edilmelidir. Ancak bugün gezegen sayısını belirlemekte kullanılan alışılagelmiş, ezberci yaklaşımların kozmik çevrenin tüm zenginliğinin anlaşılmasının önünde bir engel teşkil ettiğini ileri süren Tyson, astronomların gezegenlerin kütleçekimsel kuvvetine, veya komşu bölgelerinde başka gökcisimlerinin bulunup bulunmadığına odaklanılacağına, yeni bulunan gökcisimlerinin halka sistemlerine, manyetik alanlarına, kütlesine veya bileşenlerine odaklanmalarının bu zenginliğin ortaya çıkartılmasında daha doğru bir yaklaşım olacağını söylüyor. "Güneş sistemini birbirinin üzerine binen gökcisimlerinden oluşan bir aile olarak ele almak da bir çözüm olabilir. Dolayısıyla Plüton’un gezegen ailesinden atılmasını ben bir son olarak değil, kozmik çevreyi daha iyi anlamaya yönelik bir başlangıç olarak değerlendiriyorum." Reyhan Oksay Kaynak: Newsweek, 6 Kasım 06 Discover, Kasım 06 Yaşayan en büyük matematikçilerden JeanPierre Serre Türkiye’de Y DEĞİŞEN GEZEGEN SAYISI Gezegen tanımı üzerinde bir görüş birliği olmadığı için bu sorular, hangi gökcisimlerinin gezegen sayılması gerektiği konusunda hiçbir yere varmayan tartışmalara yol açtı. Bilinen evren bir zamanlar 7 gezegen içeriyordu. Bu dönemde sonradan güneş sistemi olarak isimlendirilecek yapıda 6 gezegen bulunuyordu. Derken 1781’de Uranüs keşfedildiğinde sayı 7’ye çıktı. Daha sonra Mars ve Jüpiter arasındaki bölgede 4 büyük cismin bulunmasıyla gezegenler 11’e ulaştı. Kısa bir süre içinde bu 4 cismin asteroit adını almasıyla gezegenler yine 7’ye düştü. 1846 yı Cüce Gezegenlerle tanışmanın tam zamanı Uluslararası Gökbilim Birliği’nin –IAU son olarak benimsediği kurallara göre güneş sistemi 8 gezegen ve ilginç yapıda yeni bir gökcismi ailesinden oluşuyor. Bu yeni aileye "Cüce gezegen" adı veriliyor. Gerçek bir gezegen kütleçekimsel olarak kendi bölgesinde başat bir konumdayken, cüce gezegen güneşin çevresinde dönen herhangi bir cisimdir; hemen hemen yuvarlaktır; uydu değildir. Bu belirsizlikler pek çok astronomda kafa karışıklığına yol açıyor. Yaklaşık yuvarlak olmanın ne anlama geldiği hâlâ anlaşılmış değildir. IAU bu çerçevede üç cismi cüce olarak nitelendirdi. Bunların başında tüm koşullara uyan Plüton’dur. Ancak 12 diğer aday (yukarıdaki resimde) da bu listeye dahil olabilir. Bunların üçü asteroit ve dokuzu Neptün’ün ilerisinde yörüngede dönen donmuş gökcisimleridir. Bu yeni tanımlar, ileride hangi cismin cüce gezegen, hangi cismin "küçük güneş sistemi cismi" olacağı konusunda çıkacak tartışmalara yanıt oluşturabilecek. Gelecekteki tartışmalar, yıldızların yörüngelerinde dönen 200 adet bilinen gezegenin (astronomlar hâlâ gezegen olarak isimlendirmeye inatla devam ediyor) statüsünü de belirleyecek. IAU, cüce gezegen tanımıyla, milyonlarca öğrencinin Plüton’u, farklı bir kategoriye girdiğini bile bile gezegen olarak isimlendirmeye devam etmesine yol açacak. CBT 1026 / 17 17 Kasım 2006 aşayan en büyük matematikçilerden birisi olan Fransız Prof. JeanPierre Serre, 2001 yılından bugüne her yıl geleneksel olarak ODTÜ Matematik Bölümünde düzenlenen Arf Konferansının 2006 yılı konuşmasını yapmak ve bir dizi seminer vermek üzere, 1626 Kasım tarihleri arasında ODTÜ Matematik Bölümünü ziyaret edecek. Arf Konferanslarıyla ilgili bilgiler: www.math.metu.edu.tr/~arflectures/lecture2006.html adresinde. 18 Kasım 2006, saat: 15:00, Arf Konuşması:" Variation with p o the number of solutions mod p of a family of polynomial equations". 23 Kasım 2006, Saat 16:00: "UNİTARY GROUPS AND TRACE FORMS İN CHARACTERİSTİC 2". 25 KASIM 2006, SAAT: 10:00:" FİNİTE GROUPS: A SELECTİON OF THEOREMS" Prof. Dr. J. P. Serre, * Nobel Ödülünün matematikte eşdeğeri olarak görülen "Fields Medal" ödülünü 1954 yılında alırken, bu ödülü doktora tezi çalışmasıyla alan tek matematikçidir. • Parasal değeri yaklaşık 1.000.000 Dolar olan "Abel Prize" ödülüne, 2003 yılında "Matematiğin bir çok alanının, özellikle topoloji, cebirsel geometri ve sayılar teorisinin, modernleşmesi ve şekillenmesinde oynadığı çok önemli katkılar" için layık görüldü. • Matematikte en önemli iki ödülü "Fields Medal" ve "Abel Prize" birlikte alan iki matematikciden birisidir. • Son 50 yılda Serre’in cebirsel geometri ve sayılar teorisine yaptığı olağanüstü katkı ve verdiği yön bu alanları matematiğin en ön saflarına taşırken, Fermat’nın Son Teoremi gibi yüzyıllarca çözülemeyen problemlerin çözümlenmesinede öncülük etmiştir. MATEMATİKPORTRE