24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİ=YAŞAM Edip Emil Öymen Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi’nin öğretim üyeleri ve elemanları kadrosunu oluşturmak üzere 3 kaynak belirleniyordu. Bunlardan birinci grup Darülfünun’dan alınan ve sözleşmeleri yenilenen bilim adamlarıydı. Almanya’dan gelen bilim adamları 2. grubu oluşturuyordu. 3. grupta ise 8.04.1929 tarihinde yayınlanan ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebeler Hakkında Kanun ile yurtdışına yollanan ve orada eğitimlerini tamamlayarak yurda dönen genç bilim insanları yer alıyordu. Bu gruba örnek olarak daha sonraki yıllarda Türk Bilim, Kültür ve Sanat yaşamına çok değerli katkıları olan ve isimlerini dünyaya duyuran Cahit Arf, Ekrem Akurgal, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Ahmet Adnan Saygun, İhsan Ketin, Mustafa İnan, Kamile Şevki Mutlu yer alıyordu. Bilime ve bilim insanlarına gösterilen değere güzel bir örnek olarak Prof. Schwartz ve Prof. Neumark, anılarında belirttikleri gibi, bütün sözleşmeyi imzalayan Alman Profesörler aileleri ve asistanlarıyla birlikte yaklaşık 150 kişilik bir grup olarak 1933 Ekim ayında İstanbul‘a gelerek Dış İşleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras tarafından Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirilen Cumhuriyetin 10. Yıldönümü Balosuna davet ediliyorlardı. (3) eoymen@bilgi.edu.tr Soru: Ekrana parmak basarak oy verilir mi? Yanıt: Seçmen, parmağına da belge istiyor. Amerika’da Dokunmatik Tartışma Amerika’da ara seçim Kasım’da. Siyasi tartışmalar süredursun, hiç sonu gelmeyen bir başka tartışma daha var: Oy verme işlemini kâğıt oy pusulasıyla değil, dokunmatik ekrana dokunarak yapmak konusunda... Halk, bu dokunmatik aletlere ısınamadı. Çünkü aletlerin her türlü hilehurdaya açık olduğu bir çok kez kanıtlandı. Bunlar üstelik, oy kullandıktan sonra durumu belgeleyen bir kâğıt belge de vermiyordu. Bu, teknik olarak bir türlü becerilemedi. 2000 başkanlık seçiminde yaşanan skandallar, 2004’te çok hafif atlatıldı. 2004 seçimi’nde 31 eyalette ve başkent Washington’da 50 milyon seçmen, 175 bin dokunmatik ekranda oy kullandı. Her ne kadar seçim sonucunda 2000’deki rezalet yaşanmadı ve Bush açık farkla seçildiyse de, eseçime ilişkin ciddi suçlama ve eleştiriler hâlâ daha sürüyor. Bu konudaki haberler saygın ve ciddi gazetelerden, İnternet sitelerine kadar çok çeşitli mecralara yayılıyor. *Seçim günü ülke çapında 1.691 dokunmatik ekranda sorun çıktı. * California/Berkeley üniversitesince yapılan araştırmaya göre Florida’da 3 seçim bölgesinde 260,000 oyun "yanlışlıkla" Başkan Bush’a verildiği anlaşıldı. Araştırmacıların bulgusu: "Oy pusulası kullanılan yerlerde Bush’a verilen oylarda artış olmadı. eseçim yapılan yerlerde Bush’a oy verme oranında istatistiksel bakımdan anlamlı artış gözlendi." Araştırmacılar, bu artışı çokluregresyon analizi yaparak incelediklerinde Florida’da 67 seçim bölgesinin 3’ünde Bushyanlısı oransız artışı istatistik bakımdan "anlamlı" buldular. Yani, artış "şansa bağlı" olamazdı. Florida’daki bazı dokunmatik ekranlar hatalı oy saymış olabilirdi. Ama oyların kâğıt belgesi olmadığı için bu sonuç denetlenemedi. * North Carolina’da bir seçim bölgesinde 4.500 oy "kayboldu". Meğerse okunmatik aletin "kara kutusu" sadece 3.000 oy saklayabiliyormuş. Oysa orada daha çok oy kullanılmış. * 6 Demokrat milletvekili, özelikle dokunmatik ekranlardan kaynaklanan hatalı oy sayımı iddialarının resmen soruşturulması için hükümete başvurdu. California, Florida, North Carolina ve Ohio eyaletlerinde "binlerce oy"un hatalı olarak çeteleye eklendiği, silindiği veya hiç kaydedilmediği saptandı. * ABD’de dokunmatik ekran tekelini elinde tutan ve hakkında çok şikâyet yapılan Diebold şirketi, California eyaletinin açtığı davada mahkum oldu. Hakkındaki, "eyalete ekranlar hakkında yalan bilgi verdiği" suçlaması sabit görüldü. Cezası: 2.6 milyon Dolar! Şirket ayrıca mahkeme masrafı olan 1.7 milyon Doları ödemeye de mahkum edildi. California eyaleti, Diebold şirketinin "aletlerimiz güvenlidir" iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle dava açmıştı. TÜRKÇE ÖĞRENME KOŞULU Günümüz Türkiye’sinde öne çıkarılmaya çalışılan yabancı dilde eğitim gibi düzenlemeler 1933 yılında Cumhuriyetimizin 10. yılında kabul edilecek bir uygulama alanı bulamıyordu. Bunun tam aksi olarak Üniversite reformu ile farklı düzenlemeler gündeme getiriliyordu. Örneğin sözleşme imzalayan Alman bilim adamlarına; * 2 yıl içerisinde Türkçe öğrenmeleri; * Bu süre sonunda derslerini Türkçe verebilmeleri * ve öğrencilere yönelik Türkçe ders kitapları yazmaları koşulları getiriliyordu. Dünyaca ünlü bilim adamları bu koşullara titizlikle uydu. Önce yardımcıları eşliğinde bu dersleri verdi; bir süre sonra güzel Türkçe’yle derslerini vermeye başladı. Türkçe’ye kazandırdıkları bilim alanındaki çok değerli kitapları da uzun yıllar öğrencilerin, asistanların ve uzmanların birer başvuru kitabı olma özelliğini korudu. Sözleşme imzalayan Alman orijinli bilim adamlarına milletvekili maaşlarından daha fazla bir meblağ aylık ödemeyi genç Türkiye Cumhuriyeti taahhüt ediyordu. Bununla ilATATÜRK İstanbul Üniversitesi’nde rektör Neşet Ömer İrdelp ile birlikte. gili olarak ünlü Alman maliyeci Prof. Dr. Neumark anılarında şöyle söylüyordu: "Başlangıçta birçoğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin mali konularda bize vaat edildiği gibi güvenilir olup olmadığı konusunda kuşkuluyduk. Bu kuşkularda dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nun durumunun devletin şeklen iflası da dahil olmak üzere olumsuz biçimde anımsanması belirgin bir rol oynamaktaydı. Röpke’nin bana daha İstanbul’a varışından kısa bir süre önce İsviçre’den mektupla bildirdiği gibi "Bu ödemeler genç Türkiye Cumhuriyeti için bir yerde Ulusal Prestij meselesi idi". Hükümet, Atatürk’ün ruhuna sadık bir şekilde bizlere karşı kusursuz davranmaya büyük bir değer veriyordu. Bu da bu ülkeye minnettar olmak ve onu haksız suçlamalara karşı savunmak için başka bir nedendir"(4). Sonuç olarak Darülfünun’dan gelen Türk hocaların, yurt dışından gelen genç ve isimlerini ilerde duyuracak bilim insanlarının yanı sıra Almanya, Avusturya, Çekoslovakya, İsviçre ve Fransa’dan gelen son derece değerli ve yetenekli bilim adamlarıyla gerçekleştirilen üniversite reformuyla, başta İstanbul Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi olmak üzere pek çok bilim kuruluşunda uluslararası düzeyde bilim okutuldu ve araştırıldı. Bu son derece değerli eserin gerçek sahibi aynı devrimlerde de olduğu gibi Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’tür. Kaynaklar: 1 Terzioğlu Aslan , Türk Tıp Tarihi Yıllığı IV Atatürk Döneminde Üniversite Reformu ve Tababet Simpozyumu 25 Ekim 1996, Sayfa 16 – 17 2 Aytaç G. ve Ark. (Almancadan çeviri ) Mustafa Kemal Atatürk (1881–1981) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını. Sayfa 160–161 Ankara, 1997 3 Terzioğlu Aslan, Türk Tıp Tarihi Yıllığı IV Atatürk Döneminde Üniversite Reformu ve Tababet Simpozyumu 25 Ekim 1996, Sayfa 18 4 Neumark Fritz, Boğaziçine Sığınanlar, Çeviren: Şefik Alp Bahadır, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Enstitüsü Yayını, Sayfa 1718, Ercivan Matbaası İstanbul ,1982 CBT 1025 / 17 10 Kasım 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle