24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PolitikBilim Kardiyoloji Araştırmaları Aykut Göker TÜBİTAK'ın Özerkliği (4) Önceki üç yazımda, üstlendikleri işlevler açısından TÜBİTAK'la karşılaştırılabilir on dört kurumdan söz ettim. Bu tür kurumlann ortak paydası, yürüttükleri faaliyet ve destek pmgramlarının finansmanının kamu kaynaklarından karşılanıyor olmasıdır. Ama, bunların yasal statüleri, idâriyapıları ve karar organlarının oluşumuna bakıldığında, 'bağımsız'ya da 'özerk' olma özelliklerinin öne çıktığı görülmektedir. Üst karar organı üyeleri 77caret ve Sanayi Bakanı'nca atandığı için bağımsız biryapıdan çok uzakmış gibi gözüken, Birleşik Krallık Mühendislik ve Fizik Bilimleri Araştırma Konseyi örneğinde bile, üyelerin, "kamuya hizmet eden insanlar olarak" siyasetle olan ilişkilerine, Konsey mevzuatı ile sınır konmuştur. Üst karar organı üyelerinin atamayla belirlendiği kurumlarda dikkati çeken nokta, atamalann genellikle devletin üst organlarınca yapılıyorya da onaylanıyor olmasıdır. Tekrar edeyim: ABD'de, Ulusal Bilim Vakfı üst karar organı üyeleri ve kurumun Direktörü Birleşik Devletler Başkanı'nca atanır; ama, atamalar Senato onayından geçer. Hollanda Bilimsel Araştırma Ûrgütü ve Norveç Araştırma Konseyi'nde üst karar organının başkan ve üyelerini Krallık atar. Fin AraştırmaGeliştirme Ulusal Fonu'nu, ilginçtir, dokuz Parlamento üyesinden oluşan bir kurul yönetir. Italyan Ulusal Araştırma Konseyi başkanını bakanlar kurulu atar. On dört örneğin hepsinde öne çıkan bir başka özellik, hizmet verdikleri kesimlerin, bu kurumlann üst karar organlannda temsil ediliyor olmalarıdır. Kanada Doğa ve Mühendislik Bilimleri Araştırma Konseyi'nde, daha çok üniversite ve araştırma kurumlarından; Kanada Ulusal Araştırma Konseyi'nde üniversite, araştırma kurumları, sanayi kuruluşlan ve kamu kesiminden; Alman Araştırma Topluluğu'nda Araştırma Üniversiteleri, Bilim ve Beşerî Bilimler Akademileri, üniversitedışı araştırma enstitüleri ve bilim derneklerinden; isveç Araştırma Konseyi'nde çoğunlukla araştırmacılar arasından gelen temsilcilerin bu kurumların üst karar organlannda yer alıyor olmaları, anımsayacaksınız, verdiğim örnekler arasındaydı. On dört örneğin çoğunda, bilim ve teknolojideki ilerlemenin sonuçlarından bire bir etkilenen toplum katmanlarının da üst karar organlannda temsil ediliyor olması, öne çıkan bir başka noktadır. Fransa'nın Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi üst karar organında işçileri çalışan kesimleri temsilen de dört üyenin yer aldığını; Italyan Ulusal Araştırma Konseyi üst karar organında Sanayi Konfederasyonu ve Odalar Birliği taratından atanan birer üye bulunduğunu; Finlandiya'nın Ulusal Teknoloji Ajansı üst karar organında da Fin İşverenleri Federasyonu, Fin Sanayileri Konfederasyonu ve Fin İşçi Sendikaları Merkez Organizasyonu temsilcilerinin yer aldıklarını anımsayacaksınız. Bir başka ortak özellik, bu kurumlann çoğunda, kurum bütünüyle özerk birstatüye sahip bulunsa bile, finansmanı sağlayan ve buyardımın ardındayatan ekonomik ve toplumsal hedefleri gözeten taraf olarak, kamunun temsilcilerinin de üst karar organlannda yer almalandır. Yine anımsayacaksınız, Finlandiya'nın Ulusal Teknoloji Ajansı üst karar organında Eğitim Bakanı'nın ve Fransa'nın Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi üst karar organında Araştırma ve Ulusal Eğitim Bakanlıklan ile Ekonomi, Finansman ve Sanayi Bakanlığı 'nı temsilen, üst düzeydeki görevlilerinin yer aldıklarına işaret etmiştim. Ûzetle, dünya örneklerinde, açık bir biçimde öne çıkan üç nokta var: • Birincisi, kurumlann bağımsızlığı ya da özerkliği; • ikincisi, hizmet verilen kesimlerin ve buna ek olarak, bilim ve teknolojideki ilerlemenin sonuçlarından etkilenen toplum katmanlarının üst karar organlannda temsil edilmeleri; • üçüncüsü de, finansmanı sağlayan ve bunun sağlanmasındaki hedefleri gözeten taraf olarak kamunun temsilcilerinin de aynı organlarda yer almalandır. TÜBİTAK Bilim Kurulu'nun üyeyapısı ile ilgiliyeni düzenleme, dünya örnekleriyle ne ölçüde uyumludur; bunun değerlendirilmesini okuyucularıma bırakıyorum. Benim kanımca, bu düzenlemeye ilişkin tartışmalarda, sadece, TÜBİTAK'ın özerkliğini kaybedeceği endişesinin ağırlık kazanmasının ardında yatan neden, siyasî iktidarlarca yapılan atamalara duyulan derin güvensizliktir. Neyazıktır ki, geçmişten de günümüzden de, bu güvensizliği haklı çıkartacak çok sayıda örnek gösterilebilir. http://www.inovasyon.org TEKHARF çalışması v( Türk halkının kalpdamar sağlığı için bilgi kaynağı Altan Onat (*) dar yaklaşık 315,000 $ karşılığında bir maliyet yüklemişse de, elde edilen bilgi üretimi bunun kat kat üzerinde olmuştur. T EKHARF kısa adıyla bilinen "Türk Erişkinlerinde Kalp Hastalığı ve Risk ULUSLARARASI YAYINLAR Otuzu uluslararası üst düzey tıp dergilerinde, 80'den fazlası da yerli tıp dergilerimizde çıkan yayınlar, halkımızda tansiyon ve kan yağları düzeylerinden, "göbeklilik" ve inflamasyon göstergeleri düzeylerine kadar, koroner kökenli ölüm ve metabolik sendroma ilişkin biigilerden yetişkinlerimizde kullanılmaya elverişli bir koroner risk puan sistemine kadar çeşitli veriler üretilmiştir. Üretilen bilgiler halkımızın risk faktörlerine ilişkin derslerde öğretim elemanlarınca kullanıldı. Kalp sağlığımıza ışık tutması amacıyla kamuoyuna sunulan Türkiye Kalp Raporu 2000'in önemli bir bölümüne kaynak oluşturdu. Türk Kardiyoloji Derneği Koroner Kalp Hastalığı Kılavuzu'nda risk belirlemesinde kullanılan bazı kriterlere dayanak teşkil etti. TEKHARF çalışması halkımız sağhğına ilişkin temel veri üretme işlevinden, evrensel tıbba katkı yapmaya dönüştü. Sonuçta, bu çalışma ülkemizde (kalp cerrahisi dahil) M tüm kalpdamar tıbbi yayınlarının aldığı atıfların 1/8'ini aşan yüksek bir oranda uluslararası atıf sağlamak suretiyle gıpta edilecek bir düzeye geldi. I Uluslararası bilim İnternet siteleri yayınlarımızdan güncelleştirilmiş sentezler yaptı. I Ortadoğu ülkelerinde başlatılacak risk faktörleri taramasını desteklemek hususunda TEKHARF çalışmasından ilham alındı. • Hepsinden önemlisi, Cambridge Üniversitesi'ndeki ünlü bir metaanaliz grubu, bazı risk faktörlerinin uluslararası kılavuzlara girip girmemeleri hususuna yeni kanıt arayışında, veritabanımızı metaanalize dahil etme ve Mayo Kliniği'nden bir grup, metabolik sendromda akıbet konusunda yaptıkları metaanalize çahşmamızı katma sürecindedir. Son iki yılda TEKHARF Çalışmasının iki kanadı daha gelişmiştir. Biri, Prof. Dr. Perihan Arslan sorumluluğunda halkımızın beslenmesine ilişkin verilerin, diğeri Prof. Dr. Nihan ErginelÜnaltuna başkanlığında metabolik sendrom ve koroner hastalığa ilişkin genetik verilerin sağlanmasına yönelik ekiplerdir. Çalışmada sağlanan bilgilerin özeti iki yılda bir yayımlanan bir kitapta, en yeni bilgileri içeren bir şekilde hekimlerimizin ve sanayiin dikkatine sunulmaktadır. Kitabın 2005 baskısı şu sıralarda baskıya girme aşamasındadır. KARAR ORGANLARINDA TEMSİLÎYAPI Faktörleri" Çalışması, alandaki derin bilgi eksikliğini gidermek amacıyla bir nüfusadayalı tarama olarak 1990 yılında başlatıldı. Ülkemizin 7 coğrafı bölgesine dağılmış 59 kırsal ve kentsel yerleşim biriminden 20 yaş ve üzerindeki toplam 3687 erkek ve kadın, erişkin halkımızı temsil eden bir örneklem oluşturdu ve tarandı. Başlıca kalpdamar hastalığı risk faktörleri katılımcıların muayenesi ve kan tahlilleri aracılığıyla saptandı, elektrokardiyogramlarının da çekilmesi ile kesin veya şüpheli koroner kalp hastalığı tanısı kondu. Böylelikle, yetişkinlerimizin hem risk faktörleri hakkında bilgi edinildi, hem de bunların koroner hastalıkla ilişkilendirilmesi yoluyla, çeşitli risk faktörlerinin kalpdamar hastalığındaki rolü halkımızda öğrenildi. Bu konuda Batılı toplumlardan bünyesel farklarımız ortaya çıkarılmaya çahşıldı. Aynı zamanda risk faktörlerinin zaman içerisindeki iyileşme ya da kötüleşme eğilimi de, taramanın yaklaşık iki yılda bir tekrarlanmasıyla belirlenmeye çalışıldı. Başlangıçta sadece temel 510 risk faktörü saptanırken, zamanla bu etkenler birçok ilave faktörlerin de incelenmeye alınmasıyla, 30'u aşkın sayıya yükseltildi. Kan tahlilleri sahada yapılamayacağından, İstanbul'da bir merkez laboratuvarında analiz edilme yöntemine geçildi. HER YIL TARANIYOR İzleme taramaları, üçer hekimden oluşan iki ekibin her yıl ülkemiz nüfusunun yarısına denk gelen katılımcıların adreslerinde takibiyle gerçekleştirilmektedir. Geçen yıl 14 yılını dolduran TEKHARF Çalışması 6'ncı dalgasını tamamlamış, bu sürede 410 ölüm belirlenmiştir. Kalpdamar hekimliği alanında ülkemizde yaratılmış en büyük ve anlamlı proje olan TEKHARF Çalışması, yazarın sorumluluğunda yürütülmektedir. Başlangıçta Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, sonra Prof. Dr. Vedat Sansoy ve son yıllarda biyokimya tahlillerinden sorumlu olan Prof. Dr. Gülay Hergenç yardımcı rolleri üstlenmişlerdir. Veri toplama katkısında bulunan farklı ekip elemanlarının sayısı 40'a yaklaşmıştır. Türk Kardiyoloji Derneği başından itibaren taramaya manen ve maddeten destek vermiş olup Sağlık Bakanlığımız da lojistik desteğini sürdürmektedir. İlaç (ve kısmen gıda) sanayii, çalışmada üretilen bilgilere daima ihtiyaç hissetmiş, değer vermiş ve günümüze kadar gerekli maddi desteğin yarıdan fazlasını sağlamıştır. Taramalar şimdiye ka ÖNEÇIKAN ÜÇİLKE... 955/8 9 Temmuz 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle