Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Biiişim ve Toplum ki öğrencilere Toshiba laptopları verilerek, okula laptopları ile gelmeleri sağlanmış. Bunu dünyanın değişik ülkelerindeki deneyimler izlemiş. Örneğin Kosta Rika, örneğin Kamboçya, örneğin ABD, örneğin Fransa. Kamboçya'da iki köy okulunda 50 bilgisayar ile bu denenirken, ABD'nin Maine eyaletinde tüm ortaokul ve liselerde öğrencilerin laptopları ile okula ğelmeleri sağlanmış. ABD'de bu girişimin devamında tüm ülke sathında bin okulda benzer uygulamalar gerçekleştirilmiş. Peki pratik sonuçlar neler? ABD'de Saul Rockman'tn dört yıl boyunca 50 okulda yaptığı araştırma sonuçlarından bazıları: • Laptoplu programlarda görev alan öğretmenler, verdikleri ödevlerle ekip çalışmasını güçlendiriyor, yine de her bir öğrencinin kişisel sorumluluk almasını sağlıyor. • Gerek öğretmenler gerekse de ö'ğrenciler okul hayatında daha dinamik. Sıralarında oturup ders dinlemek yerine, bir araya gelip ortak proje yapıyorlar. • Bu sayede öğretmenlerin sınıf içinde anlamayanların yanına gidip, konuyu bir kez de onlar için tekrarlaması ' işi azaltıyor. • Laptoplu sınıflarda öğrenme süreci daha ziyade öğrencinin kendi kendine verdiği direktifler sayesinde gerçekleşebiliyor. • Laptoplu sınıflarda çalışan öğretmenler, daha çok sunum şeklinde ödevler veriyor ve bunların değerlendirmesi de ödevi yapan öğrenci tarafından kendi kendine verilecek düzeye dek gelebiliyor. • Gerek öğretmenler, gerekse de öğrenciler teknolojik konularda çok daha hızlı deneyim kazanıyor. I Öğrencilerin organizasyonel becerileri artıyor; çünkü gerek bilgisayarlarındaki bilgileri kullanma gerekse de kendilerine verilen işleri zamanında bitirme gerekliliği var. • Öğrencilerin %76'sı kâğıda ödev yazmak yerine laptopa yazmaktan hoşlanıyor. • Öğencilerin %80'i, laptopa yazılmış bir metnin düzeltilmesini, kâğıda yazılmış olandakini düzeltmeye göre daha kolay buluyor. • Öğrencilerin %73'ü laptopla yaptıkları ödevlerden daha yüksek not aldıklarını belirtiyor. Prof. Dr. Nicholas Negroponte Ülkemizdeki kampanyalan 100 dolarlık laptoplar açısından düşünmek gerekir:. Çokbasit bir hesaplama ile bir milyon bilgisayar satın almak için gerekli olan para ile 4 ya da 5 milyon tane laptop alınabilir. belli bir disipline sokmuş olacak. Bir başka deyişle ebeveynlerin de artık bu alanda bilinçlenme zamanı geldi. Nedir bunlar? Öncelikle çocuklarının dijital kültürden geri kalmamaları gerektiğini kabul etmeleri gerekir. Güvenilir olduğuna kanaat getirdikleri imkan ve kaynakları kullanarak, bu alandaki bilgi açıklarını kapatmalılar. Bu açığı kapatmanın en kolay yollarından öırı'si de, bu alanda teorik bilgiden öte, kullanıcısı olarak, pratik bilgiye sahip olmaktır. Yani ebeveynler de kendi yaşam modelleri çerçevesinde bilgisayar ve internet kullanımını kişisel hayatlarma dahil etmeli. Bugün evimizdeki cihazlardan, bilgisayar hariç, hangisini kullanmayı anne babalar değil de çocuklar biliyor? Bu temel bariyer aşılabilirse, sorun kalmayacaktır. 100 dolara laptop projesi ülkemizde de hayata da geçtiği takdirde bu sadece çocuğun değil, tüm ailenin bilgisayar ve internet okuryazarlığını artırmayı sağlayabilecek. BİLGİSAYAR KAMPANYALARI Ülkemizde son dönemde çeşitli kampanyalar yapılmakta. Öğretmenlere yönelik bir kampanya daha tam nihayete eremeden, son olarak Türkiye Biiişim Sanayicileri ve İşadamlan Derneği'nin (TÜBİSAD), yeni başkanı Sayın Orhan Göksal liderliğinde okullarına yönelik bir kampanyası televizyon reklamları ile birlikte gündeme geldi. Bu kampanyada amaç, toplatn 17 milyon öğrenciye karşılık 240 bin bilgisayara sahip okullarımızdaki bilgisayar sayısını bir milyona ulaştırmak. Bir başka deyişle 71 öğrenciye bir bilgisayar düşerken, bir milyon bilgisayann temin edilmesi durumunda bu oran 17'de l'e yükselecek. Kampanya modeli, bağışçıların TÜBİSAD'a diledikleri rakamda bağışta bulunmalan ve toplanan bu bağışların, DM0 aracılığıyla, özellikleri bakanlık tarafından belirlenmiş olan bilgisayarlardan satın alınmasında kullanılması ve gereksinim duyan okullara gönderilmesi şeklindedir. Elbette ki mevcut koşullar çerçevesinde TÜBİSAD'ın bu kampanyası bilgisayarlaşma açığmın ciddi bir oranda kapanmasını sağlayacakbr. Ancak finansal anlamda bir milyon bilgisayar satın almak, sadece KDV muafıyeti dışında maliyete bir katkıda bulunamıyor çünkü kaç tane bilgisayar almaya yetecek kadar bağış toplanacağı bilenemiyor. Dünyada bu tür gelişmeler söz konusu iken [ Milli Eğitim Bakanlığf nın öğretmenlere yönelik, ya da TÜBİSAD'ın okullarımıza yönelik bu türden kampanyalan 100 dolarlık laptoplar açısından düşünmek gerekir:. Çok basit bir hesaplama ile bir milyon bilgisayar satın almak için gerekli olan para ile 4 ya da 5 milyon tane laptop alınabilir. Bir başka hesaplama ile bu kampanya kapsamında ancak 200250 bin adet temin edilebilecek bilgisayar için gerekli olan para ile, 100 dolara laptop düşüncesinin temel kriteri olan en az bir milyon laptop almak için gerekli olan bedel temin edilmiş olur. OLAYIN PSİKOLOJİK YÖNÛ Şimdi bir de işin psikolojik boyutuna bakalım. Acaba çocukların eline silah mı vermiş olacağız? Öncelikle şunu belirtmek gerek. Bu proje kapsa mındaki laptopların doğrudan internete erişimleri söz konusu değil. Bu bilgisayarlar, kendi içlerinde bir iletişim altyapısı oluşturacaklar. Yani birbirleri ile temas halinde olacaklar, ama onun dışındaki elektronik dünyaya erişim imkanları olmayacak. Bu demektir ki çocuklar eğitim hayatı boyunca en azından bu laptoplar sayesinde internet okyanusuna erişip de orada kötü alışkanlıklar edinme imkânına sahip olamayacak. Peki bir başka noktaya bakalım. Bu öğrenciler, her ne kadar bu laptoplar sayesinde internete ulaşamayacaklar, ama internete ulaşmak, oradan istifade etmek için gerekli olan tüm teknik bilgiyi öğrenmiş olacaklar. Bu bir sorun teşkil etmez mi? Soruya pratik açıdan yaklaşalım. Günümüz dünyasında bu ya da başka bir yol; genç kuşaklar dijital kültüre mutlaka uiaşmaktadır. Laptoplu proje modelini sırf bu yüzden olumsuz bulmak biraz pire için yorgan yakmaya benziyor. Şu örneklere bakın: Şişe ile bir insanın kafasına vurarak o kişi öldürülebilir; o halde şişeleri yaşamımızdan çıkaralım. Karayolu ve taşıt kullanılarak suç işleyen birisi kaçıp gidebilir, o halde yolları ve taşıtlan yaşamımızdan çıkaralım. Elektrik çarpar; o halde evlerimizde elektrik kullanmayalım. Bütün bu yaşamımıza girmiş ve ondan azami ölçüde istifade etmekte olduğumuz şeyler (şışe, karayolları, taşıtlar, elektrik, internet) birer araçtır. Araçlar insanlar iyi şeyler yapsınlar, yaşamları kolaylaşsın diye geliştirilmiştir. Ancak istisnasız her aracın da kötü amaçlar için kullanılması olasıdır. Bir aracın kötü bir amaç için kullanılması, o aracı kötü yapmaz; yapsa yapsa onu kötü amaç için kullanan özneyi kötü yapar. Dijital kültür, internet araçları da kötü değil; ama onu kötü amaçlar için kullanan kötü insanlar vardır. NE YAPMALI? 100 dolara laptop projesi oldukça yeni. Ama bir gerçek var ki 2006 yılının ikinci yarısında bu projeye emek ayıran ilk ülkeler, laptoplarını öğrencilerine dağıtıyor olacak. HDLC oluşumunun temel koşullarından birisi de bu projenin kâr amacı gütmek yerine öğrenme sürecine katkıda bulunmak olduğunu temin etmek üzere, konuya ilgi duyacak ülkelerin, projeye hükümet düzeyinde dahil olmaları. Bu projeye katkı sağlayacak diğer tüm oluşumlar bu şemsiye altında biraraya gelebilir. Ülkemizde Tevhidi Tedrisat Kanunu ile genç cutnhuriyetin daha ilk yıllarında, eğitime ne kadar önem verildiği ve eğitimde fırsat eşitliğinin bir özdeğer olarak benimsendiği ispat edilmiştir. Belki de 100 dolara laptop türünden bir proje, en az bu kadar Önemli bir adımın daha aülmasını sağlayacaktır. Bugün çantalarında laptoplarıyla okula gidecek olanlar, yarın kendilerine bu imkânı sağlayanları asla unutmayacaklardır. Bakalım bu fırsat, hangi vizyon sahibi hükümete (ya da devlet kurumuna) yâr olacak. İKİNCİKANIT İkinci bir nokta var. Dijital kültürü, elektronik yaşamı, yetişmekte olan gençlere bu tür bir program çerçevesinde vermek yerine, kendi kendine öğrenmeye bırakırsak (şu an yaptığımız o) bu sürecin ne şekilde geliştiği yönünde bir kontrolümüz olmayacak. Çocuğumuzun eğitim öğretim hayatını tesadüfe bırakıyor muyuz? Çevresindeki arkadaşlarından gitsin öğrensin mi diyoruz, yoksa planlı programlı bir şekilde hareket eden bir eğitim kurumunu mu tercih ediyoruz? Burada da aynı durum söz konusu. Çocuk arkadaşları vasıtasıyla bilgisayarı öğreniyor, sonra eve bir bilgisayar aldırıyor ve kendi kendine eğitimini sürdürüyor. Ne öğreniyor, ne şekilde öğreniyor, ebeveynlerin hiçbir fıkri yok. Oysa böyle bir model aslında temel teknoloji öğrenimini de 955/11 9 Temmuz 2005