24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TartışmaEditöre Mektup Deprem güvenli yerleşebilecek miyiz ve ne zaman? Ülkemizde deprem dahil afet zararlannın istenilen düzeyde azaltılamamasının temel nedenlerinden biri, ileriye döniik ve ö'dünsüz uygulanan bir 'Ulusal Afet Stratejisi' oluşturamamız, diğeri de plansızlık ve denetimsizliğin yarattığı 'Afet Güvensiz Yerleşimler'dir. Planlamacı'değilde 'kapmacı' birzihniyetle oluşan yerleşmelerde sel ve deprem kökenli kayıplarımızın miktarı hızla artıyor. Imar Yasası, Kat Miilkiyeti Yasası ve Yapı Denetim Yasası taslakları daha ne kadar bekleyecek? lansız kentleşmenin sonucu olarak Türkiye artık, nufus ve yatırım yoğunluklarının deprem riski altında olduğu bir 'kent depremleri' sürecine girmiş bulunuyor. Birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde sayısı hızla artan endüstriyel yatırımlar da, ayrıca afet risklerini büyütüyor. İhracat potansiyeli milyar dolarlara yaklaşan illerimizin büyük bir bölümü birinci derece deprem bölgelerinde. İstanbul dahil birçok kentimizde, plansız ve denetimsiz yerleşme ve yatırımlar nedeniyle, afet kökenli kayıp riski hızla artıyor. P YASALAR NEDEN BEKLİYOR? rarları çok buyük oranlarda azaltılabilir. 1999 depremlerınden sonra, deprem zararlarının azaltılmasına yönelik yeni yaptırımlar ve düzenlemeler getireceği umudu, bugüne kadar gerçekleşmedi. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 28 Eylül 1 Ekim 2004 tarihinde 360 üye katılımıyla başarılı bir 'Deprem Şurası' düzenleyerek Türkıye'nin deprem gerçeğine hassasiyetini ve ilgili sorunlarına çözüm arayışı niyetini ifade etti. Ancak 34 maddelik Şura Kararları sonrası faaliyetlerin hızı, beklentilerimizin altındadır ve ilgili yasa ve yönetmelikler gecikmektedir Başbakanlık Proje Uygulama Birimi'nce 19971999 yıllarında yaptınlan 'Afet Zararlarını Azaltmak Amacıyla İmar Sisteminin Revizyonu' raporu üzerinden beş yıl geçti. Şu anda komisyonlarda bekleyen İmar Yasası, Kat Mülkiyeti Yasası ve Yapı Denetim Yasası taslakları daha ne kadar bekleyecektir? İmar affı yasağı, yapı denetim kavramı, sakınım planı, kentsel dönüşüm ve mikrobölgeleme kavramları, yeni imar yasasında mutlaka yer almalıdır. Afet öncesi zarar azaltma önlemlerini devreye sokacak 'Risk Yönetimine' ağırlık veren, dolayısıyla deprem anı ve sonrası 'Müdahale Sistemi'nin işini hafifleten 'Afet Yönetim Sistemi' bir an önce kurulmalıdır. Ülke ve kent bazında afet yönetiminde ko Birçok yasa ve yönetmelik çıkmasına rağmen, istatistikler son yüzyılda gelinen noktada deprem zararlarını azaltmada istenilen düzeyde başarılı olamadığımızı gösteriyor. Ekonomik gücü yükselen kentler, depremi en az zararla atlatma yolunda da başarılı olmak zorundadır. Türkiye 1940'larda 'deprem yönetmelikleri yapma' bilincinde olan bir ülke olmasına rağmen, günümüzde maalesef 45 büyüklüğündeki depremlerde beklenmedik kayıplarla karşılaşmaktayız. Bunun nedenleri, 'afet güvenli yerleşim' kavramının en üst yönetimden bireye kadar olan yelpazede yerleşememesi ve yaptırımların sulandırılmasıdır. Mevcut afet, imar, denetim ve zorunlu sigorta ile ilgili yasa ve yönetmeliklerimizin önemli eksiklikleri vardır. Risk yönetimi ve denetim için belediyelerin insan kaynakları yetersizliği ve siyasi anlayışları nedeniyle uygulama ve yaptırım gücü zayıftır. Ancak bu durum, fayın ve heyelanın üstüne, dere yatağına, çamura bina kondurmaya, kaçak ve depreme dayanıksız bina inşa etmeye, demiri vasıfsız üretmeye, projeyi yanlış uygulamaya gerekçe olamaz. Eksiklikleri olsa bile, ülkemiz için şu anda bilinen deprem oluşma olasılıkları, karşılaşılabilecek sarsıntı şiddetleri ve jeolojik özellikler ciddiye alındığında ve deprem yönetmelikleri harfıyen uygulandığında, deprem za ordinasyon ve yetki kargaşası sona erdirilmelidir. Kurumlar yetkilerini ve sahip oldukları güçleri başka kurumlarla paylaşmakta isteksiz davranıyor. Kurulacak Afet Yönetimi Sistemi, koordinasyon ve yetki karmaşasına son veren, risk azaltma çalışmalarını yönlendiren ve kaynak yaratmada katkı sağlayan, izleyen ve denetleyen yapıda olmalıdır. Bu sistem, afet olayına hızlı ve doğru bir biçimde müdahaleyi sağlayacak donanım, yönetim şeması ve ınsan kaynaklarını harekete geçiren bir yapıya kavuşturulmalıdır ve en onemlisi sistem profesyonelce işlemelidir. DASK, TAY VE DİĞERLERİ Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü (TAY) ve Yapı Denetim Yasası gereği kurulan yüzlerce Yapı Denetim Şirketi 1999 depremleri sonrası başlayan değerli çabaların ürünleriydi, ancak beklenen randıman sağlanamamakta. Prim ödeyen sayısı iki milyonu geçen DASK hala kararname ile idare eden bir kurum durumundadır ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni bir düzenlemeyle kanunlaşmalıdır. Bazı uygulamalara bakan vatandaş, DASK sigortası ile devlet destekli konut yardımı tercihi arasında bocalamaktadır. DASK'ın prim havuzunda biriken meblağdan ve ilgili fonlardan deprem öncesi zarar azaltmaya yönelik kentsel dönüşüm, iyileştirme ve güçlendirme işlerinde vatandaşa teşvik ve destek sağlanabilmesi için düzenlemeler yapılması, sigortaya katılan vatandaş sayısını arttırabilecektir. TAY'ın ulusal afet yönetimi içindeki yeri tam olarak idrak edilemedi. Şu günlerde yasa taslağını hazırlayan bu kurumun afet yönetim sistemi içindeki rolü afetle ılgıli kurumların görüşünü ve 'anlaşmasınf beklemektedir. Karamameden yasaya dönüşen bir sürecin ürünu olan yapı denetim sistemi, beklenen performansı gösteremıyor. Yapı Denetim Kuruluşları Genel Sekreteri Sayın Recep Keskin'in deyimiyle 'insanların can ve mal güvenlığinin korunması ilkesinin pazarlığına yol açan' bir sisteme dönüşme noktasına gidiyor. Dayanmakta zorluk çeken nitelikli yapı denetim kuruluşları 'olmazsa olmaz' yapı denetim sisteminin hala düzeleceğine inanıyorlar. Tartışmaların 'özel şirket mi yapar yoksa kanıu nıu yapar' açmazından çıkarılıp 'doğru, dürüst ve nitelikli' olarak yapılması çizgisine oturtulması gerekmektedir. Yapı denetim yasası profesyonel (yetkin) mühendislik sistemi (daha kurulmadı) ve meslek sigortası sistemiyle bütünleşmelidir. TAM BtR BOZULMA Cumhuriyetimizin 81'inci yılını yaşadığımız bir zaman diliminde, ülkemizde birçok kent ve yerleşim, arzulanan planlı duruma geri getirilemez biçimde bozulmuştur. Plansız bir yerleşme düzeni planlansaydı, belki bu kadar başarılı olurduk. 1940'larda başlayan ve tarihi konutları, yeşil alanları tüketerek oluşturulan yanaşık düzen 'apartman modası' şimdi 'sitevilla' modasına doğru kaydırılıyor. Plansızlığın ve rantçılığın karanlığında kentlerin har vurup harman savurulmasına göz yuman sistem, şimdi son yeşil alanlarda, sınıf atlayanlar için astarı yüzünden 955/20 9 Temmuz 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle