Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Biyoloji Mutluluk niçin var? Sorunun yanıtı: Evrime bakarsak, mutluluk, bağırsaklan, yumurtalık ve erbezlerini çalıştırmak için.. Ancak, madalyanın ters yüzii de var. Çok çeşitli durumlarda elde edilebilen mutluluk, özünde gelip geçici bir şey. Çiftleşmenin verdiğl haz hiç sona ermeseydi, hayvanlar yaşamlan boyunca yalnızca bir kez çiftleşirlerdi. Eski çağlarm kimi bilge kişilerl hazpeşinde koşmanın yalnızca boşa harcanan bir çaba olduğunu öne sürmekle kalmayıp bunun insanı kör eden ve asıl gerçeği gö'rmesini engelleyen bir şey olduğuna parmak basıyorlardı. Çağımızın kimi bilge insanları da aynı noktada birleşiyor.. aha çok evrimin bir ürünü olarak kabul edilen insanoğlu için mutluluğun ne olduğu, neden var olduğu, ne gibi şeylerin bize mutluluk verdiği.. bunlar hep tartışma konusu. Mutluluğu yakalamak ise oldukça zorlu bir iş... D Doğal ayıklama yalnızca bfr süreç. Bu süreç bir canlının genlerini bir sonraki kuşağa aktarmasına yardımcı olan özelliklerin bozulmadan korunmasını sağlıyor. Yine de biyologlar mecazi olarak doğal ayıklamanın insanlarda belli işler "için" belli özellikleri "tasarladığını" dile getirir. Bağırsaklar besinlerin sindirimi için, yumurtalıklar yumurta üretmek için, erbezleri sperm üretimi için tasarlanmıştır ve her üç durumun da doğal ayıklama sürecinin temelini oluşturan genetik çoğalmaya bir katkıda bulunduğu açıkça ortadadır. İyi de, mutluluk ne "için" vardır? Mutluluk, bağırsaklarımızı, yumurtalık ve erbezlerimizi çalıştırmamız için vardır. İnsanların yiyecek ve cinsellik peşinde koşmaları, her ikisinin de, onlara mutluluk veren nörokimyasallar yaymasındandır. Bu nörokimyasal kuralın insan kalıtının bir parçası olmasının nedeni de, bundan sorumlu genlerin kendilerini ayakta tutmayı başarmış olmalarıdır. yemek ve çiftleşmek olmadığından, mutluluğun kaynağı da yalnızca bu iki edimle sınırlı değil. Çocuklarınızın büyüyüp yaşamda başarılı olmalarını sağlamak doğal bir mutluluk kaynağıdır. İş ve oyunda üstün gelmek de öyle. Başkalarını etkilemek evrim sürecinde genlere iyi gelebilir. Gerçekten de, genetik çoğalmaya giden yollar öylesine çok ki, dost edinmek, bir takımın üyesi olmak, hatta yoksullara yardım etmek gibi yalnızca insana özgü kimi etkinlikler bile mutluluk verebiliyor. MADALYONUN TERS YÛZÜ Ancak, madalyanın ters yüzü de var. Çok çeşitli durumlarda elde edilebilen mutluluk, özünde gelip geçici bir şey. Çiftleşmenin verdiği haz hiç sona ermeseydi, hayvanlar yaşamlan boyunca yalnızca bir kez çiftleşirlerdi. İnsan evriminin avcıtoplayıcı döneminde yetenek ve yüreklilikleriyle hayranlık uyandıran kişilerin bu etkisi kalıcı olsaydı, daha güçlü rakipler sizi alt ettikçe duruşunuz ve buna bağlı olarak da üremeyle ilgili beklentilerinizde de giderek bir düşüş meydana gelirdi. Doğal ayıklamanın en temel ilkelerinden bir tanesi "aç kalmak", bir başka deyiş le hep mutlu olmanidktır. Genlerimiz bu ilkeye ayak uydurmakla birlikte bunu bizlere tam olarak sezdirmez. Mutluluk en çok da hazzın kalıcı olacağı gibi bir yanılsama durumunda etkili olur. Buna bağlı olarak, terfı etmek, yeni bir araba, yeni bir ev, ya da evlilik gibi bir sonra yaşanacak şeylerin insanı mutlu edeceği beklentisi de aynı etkiyi yaratır. 0 zatnan gerçekten mutlu olur ve rahatlarsınız. Uyuşturucunun etkisi hiç azalmasaydı, uyuşturucu satıcılarının işi tepetaklak olurdu. Aynı biçimde, mutluluk da kalıcı olsaydı genlerimizin durumu da uyuşturucu satıcılarından farklı olmazdı. Uyuşturucunun kafa buldurucu etkisi giderek azalır, çünkü bunların nörokimyası sunulan ödülün geçici olmasını gerektirir. rın ınsandd giderek daha da büyük bir açlığa neden olan geçici bir mutluluğa yol açtığı varsayılır. Bağımlılık bugünlerde çok daha ciddi bir sorun. Avcıtoplayıcı dönemde bin bir güçlükle yaşanan coşkular artık elimizin altında. Artık büyük alışveriş merkezleri, abur cubur yiyecekler, sanal âlemde cinsellik gibi şeyler var. Alkol ve ağn kesiciler de cabası. Gelgelelim, sorunun tizü binlerce yıl öncesinden biliniyordu. Budist düşünce temelini büyük ölçüde haz duygusunun geçiciliği üzerine oturtuyor, aşağı yukarı aynı dönemlerde yazılan İncil'de, "İnsanoğlunun tüm çabası karın doyurmaktır, ama asla doymak bilmez," deniyordu. Eski çağların kimi bilge kişileri haz peşinde koşmanın yalnızca boşa harcanan bir çaba olduğunu öne sürmekle kalmayıp, bunun insanı kör eden ve asıl gerçeği görmesini engelleyen bir şey olduğuna parmak basıyorlardı. İlk Budist metinleri çağrıştıran "Bhagavad Gita" adlı Hindu yapıtında da "yanılsamalar ormanından" kaçmanın "yaşam sevincine" sırt çevirmek anlamına geldiği belirtiliyordu. Çağımızın kimi bilge insanları da aynı noktada birleşiyorlar. Anın yaşandığı, vaizlerin deyimiyle "rüzgârın peşinde koşmak" yerine kişinin bitmez tükenmez isteklerden kendini soyutladığı, basit bir yaşam bu yüzden herkesin dilinde dolanıp duruyor. Bu konuda, bir olasılıkla Rael dışında, hangi ruhani liderin görüşüne başvuracağınıza karar vermek size kalıyor. Turkçesi: Rita Urgan Kaynak: Times, 7 Şubal RÜZGÂRIN PEŞİNDE Olaya başka bir açıdan bakacak olursak, evrim süreci içinde genlere katkıda bulunan yeme, cinsellik ve toplumsal saygınlık gibi şeylerin bağımlılık yarattığı, bunla GENLERE ÎYİ GELİR Bu genlerin yazgısını yeme ve çiftleşmeyi yanlışlıkla iğrenç kılan genlerin yazgısıyla karşılaştıracak olursanız, bugün bizlerle olan genlerin kendilerini kuşaktan kuşağa taşımaya olanak tanıyacak biçimde haz duygusu dağıtan genler olduğunu görürsünüz. 0 halde mutluluğa egemen olan yasalar bizlere ruhsal esenlik sağlamaktan çok, genlerin uzun süre ayakta kalmaları amacıyla tasarlanmıştır. Bu gerçek enine boyuna irdelendiğinde insanı mutsuz kılabilir. Ne var ki genleri ayakta tutan tek şey 945/10 30 Nisan 2005