17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TıpSağlık kapsama alınmasında yaşanan güçlükler otizm tanısının konmasında son otuz yıl içinde önemli birtakım değişikliklere gidilmesine yol açtı. 70'lerin sonlarında otizm kapsamına yalnızca "ciddi dil sorunları ve giderek yaygınlaşan tepkisizlik" gibi önemli soruniarı olanlar alınmaktaydı. Ne var ki, 1980 yılından bu yana tanı ölçütJeri beş kez gözden geçirilip değiştirildi. 1987'de PDDNOS, 1994'te Asperger otizm kapsamına alındı. değişiklikleri ya da otizm konusunda giderek artan bilinci göz önünde tutmadığına dikkat çekiyorlar. Her 10,000 doğumda otizm oranı TANISALYER DEĞİŞTİRME Ancak, soz gelimi, Kaliforniya'da otistiklerin sayısında bir artış olduğu ve zekâ geriliği tanısında ise bir düşüş görüldüğü yönünde kanıtlar da var. Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları Britanya'da da benzer bir eğilimin söz konusu olduğunu belirtiyor. "Tanısal yer değiştirme" adı verilen bu etki, artışı tümden açıklamasa da, tanı koyma yöntemlerinin verileri nasıl çarpıtabileceğinin bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bir başka olası sorun da, Kalifomiya değerlerinin söz konusu eyaletteki hızlı nüfus artışını göz ardı etmesinden kaynaklanıyor. Kaliforniya'da toplam nüfusun 19871999 yılları arasında yaklaşık %20 arttığı, 014 yaş grubunda ise %26 gibi çok daha çarpıcı bir artış meydana geldiği belirtiliyor. Bu kuşku ve belirsizlikler nedeniyle uzmanların büyük bir bölümü söz konusu değerlerden kesin bilimsel sonuçlar çıkarmaktan kaçınıyor ve raporun her şeyi tümden değiştirmeyeceğine inanıyor. Elimizde somut kanıtlar olmadığından, son otuz yılda otizm olaylannda gerçekten de bir artış olup olmadığını belirtmek yine de çok güç. Ne var ki, araştırmacılar otizmin bu tırmanışını sürdürüp sürdürmediği sorusuna kesin bir yanıt verebiliyor. TIRMANIŞIN NEDENİ Salgın varsayımına başından beri kuşkuyla yaklaşanlardan biri olan Montreal McGilI Üniversitesi epidemiyoloji uzmanlarından Eric Fombonne, otizm olaylarındaki tırmanışın asıl nedeıılerinden birinin, söz konusu rahatsızlığın tanımındaki bu genişlemeden kaynaklandığına dikkat çekiyor. Tanı ölçeklerindeki değişiklikler bir yana, şimdilerde eskiye kıyasla çok daha sıklıkla otizm tanısı konduğu görüşünün yaygınlık kazanmasına yol açan başka nedenler de var. Bunlardan biri "Yağmur Adam etkisi" adını verebileceğimiz ve başrolde Dustin Hoffman'ın oynadığı 1998 yapımı fılmin ardından, kamunun otizm konusunda giderek daha bilinçli olmaları. Bu bilinç, sağlık kurumlarında hiznıet veren görevliler arasında da giderek yoğunlaştı. Taylor yirmi yıl önce ABD'de otizm konusunda topu topu yirmi kadar uzman varken, şimdi bu sayının iki bini aştığına dikkat çekiyor. Bir başka neden de, otizmle ilgili görüşlerden birinin de büyük ölçüde yok olması. Yaklaşık 10 yıl öncesine dek genel kanı otizmin sevgiden yoksun "buz gibi soğuk" annelerden kaynaklandığı yönündeydi. Şimdi ise, otizmin kimselerin sorumlu tutulamayacağı türde bir rahatsızlık olduğuna Salgm mı, yanılsama mı? Kaliforniya'da 1997 doğumlular arasında otizm oranı 1970yılında doğanlara kıyasla çok daha yüksek. Bu durum birçok kişi tarafından otizmin salgına dönüştüğünün bir kanıtı olarak algılanmakla birlikte, uzmanlar söz konusu değerlerin çok daha farklı açıklamaları olduğuna inanıyorlar. inanılıyor ve anababalar bu durumu kabullenmeye çok daha istekli görünüyorlar. New Scientist dergisine demeç veren uzmanlardan biri otizmin son günlerde bir "trende" dönüştüğünü bile söyleyecek denli ileri gidiyor. açıklama getirilebileceğine inanıyor. Ancak, bunun kanıtlanması çok güç. 1973 yılından beri otizmle ilintili herhangi bir yardım alan kişileri kayda geçiren Kalifomiya eyalet yetkilileri 2003 yılında kamuya sundukları tu'yler ürpertici tabloyla tüm dünyanın ilgisini çekti. Buna göre, 1973 yılında otistiklerin sayısı 2778 iken, 2002 yılına gelindiğinde 20.377'ye ulaşmıştı. Otizmle ilgili kampanyalar başlatanlar arasında bu sayılar genellikle geriye dönüşu olmayan bir artış olarak sunulmakta ve otizmin bir salgına dönüştüğünün kanıtı sayılmaktadır. Gelgelelim, böylesi bir yorum birtakım ciddi sorunları da beraberinde getiriyor. Öncelikle, bu değerler uygun bir araştırma sonucunda elde edilmiş değerler değil. Eleştirmenler kamu hizmetleri tarafından elde edilen bu ham değerlerin tanı ölçeklerindeki 10 MİSLİ ARTIŞ Son olarak, kimi ana babalar günümüzde de otistik çocuklarına yardımcı olmak için çabalamak zorunda olsalar da, bu konuda hizmet veren kurumların sayısı her geçen gün artıyor. Bu da uzmanlann belirsiz ya da sınırda olan durumlara otizm tanısı koymalarını kolaylaştırdığı gibi, otizm tanısının ana babalara daha çekici gelmesini de sağlıyor. Bu eğilimleri sayıya dökmek pek kolay olmasa da, çok sayıda epidemiyoloji uzmanı genelde kamu ve medyanın göz ardı ettiği otizmin görünürdeki artışına bir TIRMANIŞ YOK GİBİ 1998 Temmuz'unda 19921995 yılları arasında Staffordshire'te doğan 15.500 çocuğu taramadan geçirmeye başlayan Eric Fombonne ve Britanya Çocuk Gelişim Merkezi'nden Suniti Chakrabarti sonuçta her 10.000 kişiden yaklaşık 62'sinde otistik kapsamına giren bozukluklara tanık oldular. Bu yıl haziran ayında otizmin yaygınlığında herhangi bir değişiklik olmadığını bildirdiler. Fombonne'a göre, araştırma otizmin salgına dönüşmesinden kaynaklanan kaygıların herhangi bir temele dayanmadığını ortaya koyuyor. Staffordshire'daki sıra dışı durumla ilgili olarak kesin bir yargıya varılabilmesi için tüm dünyada benzer çalışmaların yapılması gerekiyor. Üstelik, Staffordshire araştırmasından elde edılen sonuç çok kişi tarafından inandıncı bulunmamakla birlikte, veriler tırmanışa kuşkuyla yaklaşanların lehine işliyor. Ancak bu durum otizme yol açan nedenleri araştırmaktan vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Çünkü, otizmin kendisi bir gerçek ve bu hastalığın ardında yatan nedenlerin açıklığa kavuşturulmasıyla yaşanan onca sıkıntının büyük ölçüde giderilmesi de işten değil. Gelgelelim, Staffordshire araştırmala Olağan şüpheliler Genetik ve çevresel etmenler Her ikisi de otizmin gelişiminde roi oynuyor. Ancak gerçekten de ani bir artış söz konusuysa, genlerde öylesine hızlı bir değişim olamayacağından, çevresel değişim tek olası neden olarak karşımıza çıkıyor. "Sızınülı bağırsaklar" Kısmen otizmle bağırsakların çalışması arasında bağlantı kuran öyküler sayesinde olsa gerek, kimi araştırmacılar otizmin bağırsaktan sızarak kana karışan ve oradan beyne ulaşan çeşitli besinlerden kaynaklanabileceğine inanıyorlar. Olası bir neden, bağırsaklardaki bakterilerin doğal dengesini bozan aşırı antibiyotik kullanımı olabilir. Otistik hastaların süt ve glüten içermeyen besinlere daha uyumlu oldukları söyleniyor. Küçük çapta birkaç araştırma da kimi hastaların, otizmle bağlantılı olduğu sanılan, bağırsak hormonu sekretin içeren iğnelerle iyileştiklerini ortaya koyuyor. Ancak bu yaklaşmlardan hiç birinin plasebo denetimli çok daha geniş kapsamlı araştırmalara dönüşmedikleri belirtiliyor. MMR aşısı Kızamık, kabakulak ve kızamıkçık hastalıklarına karşı uygulanan ve MMR olarak bilinen karma aşıya ilk kez gastroenteroloji uzmanı Andrevv VVakefield tarafından dikkat çekildi. VVakefield çocuklara aynı anda üç aşı yapılmasının bağırsaklara zarar verebileceğini öne sürdü. Bu görüşün hızla yaygınlık kazanması sonucunda, Britanya'da söz konusu aşının uygulanmasında çarpıcı bir düşüş meydana geldi. Ne var ki, çok sayıda geniş kapsamlı araştırma aşıyla otizm arasında herhangi bir bağlantı olmadığını ortaya koydu. Kısa bir süre önce Japonya'da yapılan bir araştırma da, aşı uygulamasının kaldırılmasından sonra bile ülkedeki otizm olaylarınm artmaya devam ettiğini gözler önüne serdi. Aşılardaki Cıva A.B.D'de cıva insanlann baş düşmanı sayılıyor. Çocuklara uygulanan bir dizi aşıya koruyucu olarak eklenen ve artık kullanımı yasaklanan cıva içerikli maddenin doğrudan beyni etkileyerek otizme yol açtığına inanılıyor. Ancak geçtiğimiz yıl Amerikan Tıp Enstitüleri tarafından yapılan bif araştırma cıva ya da MMR ile otizm arasında herhangi bir ilinti olmadığını ortaya koyuyor. rınm her geçen gün çok dâ/ia raz/a sayıda insanı etkileyen otizmin çevresel nedenlere bağlı ve ivedilikle çözüm gerektiren bir durum olmadığını gözler önüne serdiği de bir gerçek. Böylesi bir gerçek otistik çocukları olan ana babalar açısından pek sevindirici olmasa bile, çoğumuzun kendilerini biraz daha güvende hissetmelerini sağlayabilir. New Scientist, (13 Ağustos) dergisinden Geniş özet Rita Urgan 973/17 12 Kasım 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle