24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EğitimÖğretim İzmir'de 'Laboratuvar Hayvanları Bilimi' Anabilim Dal Dokuz Eyliil Üniversitesi Laboratuvar Hayvanları Anabilim Dalı, üç adet yiiksek lisans öğrencisiyle eğitime başladı. Yü'ksek lisans programınını bitirenlerin, üniversitelerde deney hayvanları alanında akademisyenlik, sağlık araştırma ve uygulama merkezlerinde ve araştırma enstitülerinde kariyer olanaklarına sahip olacağı programa; 'veteriner hekim', 'tıp doktoru', 'diş hekimi', 'eczacı' ve 'biyolog'larbaşvurabilir... ünyada 1800'lü yıllardan bu yana bilimin ana kollanndan .biri olarak faaliyet göstermesine karşın ülketnizde yeterince önem verilmeyen "Laboratuvar Hayvanları Bilimi"; Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde kurulan "Laboratuvar Hayvanları Bilimi Anabilim Dalı"nda yüksek lisans eğitimi konusu olurken, yepyeni bilimsel çalışmaların altyapısına yönelik önemli bir adım oluşturdu. 2004 / 2005 Öğretim Yılı'nda eğitime başlayan anabilim dalı için başvurular; DEÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü'nün belirlediği dönemler içerisinde devam etmektedir.. Üniversitelerde deney hayvanları alanında akademisyenlik, sağlık araştırma ve uygulama merkezlerinde ve araştırma enstitülerinde çalışma olanakları gibi kariyer alanları sunan programa; 'veteriner hekim', 'tıp doktoru', 'diş hekimi', 'eczacı' ve 'biyolog'lar başvurabilecek. 2003 / 2004 yıllarında "Laboratuvar Hayvanları Bilimi"ne ilişkin Amerika Birleşik Devletleri'nde New York'ta Yale, Rockaraştırma merkezlerinin teknik personel ihtiyaçları büyük oranda karşılanacaktır" sözleriyle Türkiye'nin bilimsel altyapısının çok önemli bir kazanım elde edeceğini de ifade etti. Araştırma Merkezi projesi kapsamında görev alacak teknik personelin yetişmesi açısından da yürütülen çalışmalar önemli. Gelişmiş ülkelerde laboratuvar hayvanları yetiştirme, kullanma, tedavi ve koruma konuları oldukça uzmanlaşmış kişilerce yapılmaktadır. Araştırma sonuçlarının güvenilirliği ve standardizasyonunda en önemli unsurlardan birisi laboratuvar hayvanlarının standardizasyonudur. Bu standardizasyonda en önemlisi; laboratuvar şartları, genetik ve mikrobiliyolojik standardizasyondur. Ancak bu saydığımız konuların standart olması durumunda deney sonuçları standart olabilir, aksi takdirde deney sonuçları yanıltıcı olabilir. 'Üniversitemizin hedefi, eğitimde yapmış olduğu atılımların yanında bilimsel araştırmalarda da önemli atılımlar yapmaktır. Artık ülke olarak yaptığımız tüm bilimsel proje ve araştırmalann hedefi, bilimsellik başta olmak üzere, patent almak ve ekonomik kazanım elde etmeye yönelik olmalıdır.' D feller, Cornell ve Hollanda'da Groningen Üniversitesi'ndeki inceleme ve araştırmaları sürecinde ülkemizin bu konudaki eksikliğine ilişkin tespitinden yola çıkarak, Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde ilgili birimin kurulmasına öncülük eden ve halen Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan Doç. Dr. Osman Yılmaz, bu alandaki bilimsel çalışmaların Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde oldukça ilerlemiş ve kurumsallaşmış olduğuna dikkat çekti. "Laboratuvar Hayvanları Bilimi" Anabilim Dah'nın kurulması öncesinde ciddi bir altyapı çalışması yürütüldüğüne işaret eden Doç. Dr. Yılmaz, bu süreçte başta Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı olmak üzere Prof. Dr. Ataman Gure, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gul Guner ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şebnem Özkan'ın çok önemli katkı ve destekleri olduğunu vurguladı. "Laboratuvar Hayvanları Bilimi"ni; biyomedikal araştırmalarda hayvanların insani kullanımı ve verileri aydınlatıcı, ön yargısız yeniden üretilebilir şekilde toplanmasmın öğretildiği multidisipliner bir bilim dalı olarak tanımlayan Doç. Dr. Osman Yılmaz; "Bu bilim dalı; laboratuvar hayvanları biyolojisini, yetiştirilmesini, çevresel gereksinimleri, genetik ve mikrobiyolojik standartlaştırma işlemlerini, hastalıklardan korunma ve tedaviyi, deneysel tekniklerin iyileştirilmesini, anestezi analjezi ve sakrifıkasyon yöntemlerini içermektedir" diyerek çalışma alanlarına ilişkin bilgi verdi. YÖKTEN ÎZİN Doç. Dr. Osman Yılmaz, Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde "Laboratuvar Hayvanları Bilimi" Anabilim Dalı kurulması için YÖK'ten 2003 yılında izin çıktığını açıklarken, "Bu bilim dalının yetiştireceği bilim adamları ile; ülkemiz üniversitelerinde laboratuvar DörtKöşe 9 . Piref H Okkeş malum? Ondan daha küçük Pluto'nun hükmettiğiyıldızlar var, bunun niyeyok? Uluslararası Astronomi Birliği karar çıkarıp çapı "3000 km'den küçük olan cisimlere gezegen demiyoruz artık, bu şartlar altında Pluto da gezegen değil" derse akrep burcu mars olup yine Mars gezegeninin eline mi geçecek? Zena, güneş doğmadan bir iki saat önce balina takımyıldızında görülebiliyormuş. Oysa balina bizim zodiakımız değil! Bana sorarsanız yeni bir halka yapmanın ve eşekleri, kedıleri, develeri artık toparlamanın zamanı geldi de geçiyor sayın Ökkeş! Bilimsel olarak Zena'nın gezegen olup olmadığı tartışması sürerken, bir de, bu gezegeni sen buldun, ben buldum tartışması yaşandı ki yürekler acısı! Gezegeni bulanlar, bilimsel ahlaksızlığın önüne geçmek için diledikleri kadar veri toplayamadan kamuoyuna duyuruda bulundular. Belki de bu mektubum size ulaşana dek "teleskopa topal pire konmuş" diye bir duyuru bile okuyabiliriz, belki de üç gezegen daha bulundu diye, kim bilir,.. Mektubumu noktalamaya hazırlanırken a\\ıma "gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar" şarkısı geldi. Benimle birlikte mırıldanın sayın Ökkeş, Astronomi Birliği kendi kavgasında, bizi duymazlar. Imza: Piref. HatisAstro Nortkarolayna Bir bu eksikti! Sevgili Piref. Ökkeş: Size yazmayalı, aradan o kadar uzun bir zaman dilimi geçti ki, bu dilimde yeni bir gezegen bulundu! Heyhat! Gezegenin bulunuşu benim bütün kategorilerimi altüst etti ve panik içinde sizeyazmaya oturdum. Nasıl anlatsam derdimi diye düşünürken, iki hafta önce bu taze gezegenin bir de uydusunu bulmasınlar mı! Heniiz resmi adları yok ama takma ad olarak gezegene "Zena", uydusunada "Gabriella" adlannı verdiler. Şu sıralar Uluslararası Astronomi Derneği'nde önemli bir soru tartışılıyor: "Gezegen neye denir? Zena bir gezegen midir?" Yahu hocam, her sakallıyı dedem sanma teoremi gereği, teleskoptan gördüğümiiz, gü'neş çevresinde dolaşıveren her ışığa gezegen mi diyelim? Sanırım, bu meseleyi böylesine tartışmalannın başlıca nedeni Zena'nın Pluto'dan daha büyük olması. Küçük olsaydı, sayılmaz demeleri kolay olacaktı ve gezegenlerın sayısı 9'da kalacaktı. iş, Zena ile kalsa iyi, sırada gezegendir denmeyi bekleyen iki tane daha gezegen adayı var, devamı da gelecek gibi görünüyor. (Burada insanın aklına ister istemez AB'ye aday iki ülke, Hırvatistan ve Türkiye geliyor.) Oysa benim derdim bambaşka Sayın Ökkeş Ben bu yeni gezegeni zodiak halkasında nereye koyayım? 1930 yılında Pluto bulunduğunda böyle bir karışıklık yaşanmış, yüzyıllardır Mars gezegeninin etkisinde bulunan akrep burcunun yıldızları bu gezegen bozması Pluto'nun altına süprülmüş, buzdan ve taştan içerikli olması nedeniyle yeraltı tanrısının adı verilen Pluto, b'lüm veyokluk temalarını bu hiç kimsenin sevmediği hayvanın kuyruğuna takmıştı. Aklıma gelmişken söyleyeyim: 10'uncu gezegene harıl harıl isim arayanlar "Persephone" adım (Pluto'nun mitolojideki karısı) zamanında 399'cu astroide verdiklerine pek hayıflanmışlar. Neden derseniz, 10'uncu gezegen yörüngesindeki zamanın yarısını Pluto'ya çokyakın, diğeryarısını da çok uzaklarda geçiriyormuş, tıpkı Persephone mitindeki gibi... Bu taze gezegenin bizim halkayı etkilemeyeceği ne 973/14 12 Kasım 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle