25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilim Dünyasından 2100 yılında kuşların yüzde 10'u yok olacak Stanford Üniversitesi Biyoloji Bölümii Çevre Bilimleri Merkezi'nden Çağan Şekercioğlu'nun da aralannda bulunduğu bir bilim ekibinin yürüttüğü araştırmaya göre bu yüzyılın sonunda tiim kuş türlerinin yüzde 10'unun soyu tükenecek. Bunun sonucunda tohumların yayılması ve hayvan leşlerinin temizlenmesi gibi kuş türlerinin yaşamsal misyonları da son bulacak. aliforniya, Stanford Üniversitesi 'nde bilim adamları, doğal yaşamı koruma önlemlerine karşın, 2100 yılında en az 1.200 kuş türiinün yok olacağını bildirdi. Bilim ekibinin "Proceedings of National Academy of Sciences" isimli bilim dergisinde yayımlanan raporunda, "1500 yılından bu yana kuş türlerinin yalnızca yüzde 1.3'ünün yok olmasına karşın, aynı dönemde dünyadaki kuş popülasyonu yüzde 2025 oranmda azaldı" diye yazıyor. ğişiklikleri hakkında tahminlerde bulunmayı kolaylaştırmak için geliştirilmiş bilgisayar programlarına üç farklı senaryo girdiler. Bu senaryolardan biri çok kötüydü, bir diğeri orta derecede kötüydü. Üçüncü senaryoya göre koruma önlemleri bundan böyle kuşların soylarının tükenmesini önleyecek, fakat hâlihazırda soyu tehlikede olan kuş türlerini yok olmaktan koruyamayacaktı. Bu senaryolardan elde edilen sonuçları Şekercioğlu şöyle açıklıyor:"Bizim projeksiyonlarımıza göre 2100 yılında tüm kuş türlerinin yüzde 14'ü yok olacak ve dördünden birinin işlevsel olarak soyu tükenecek. İşlevsel olarak soyannın tükenmesi vahşi doğada soylarının tükeneceği anlamına geliyor. Bu varsayımlar biraz tutucu bir bakış açısına dayanıyor, çünkü her yıl hayvanların doğal yaşam alanları ve bunlara bağlı omurgalı hayvan popülasyonu ortalama olarak yüzde 1.1 oranında azalıyor. Sonuç olarak ölen canlılann doğaya karışması, tozlaşma ve tohumların yayılması gibi önemli ekosistem süreçleri de bu gelişmelere bağlı olarak azalacak." Kasım ayında Dünya Doğal Hayatı Koruma Birliği'nin hazırladığı bir rapora göre kuş türlerinin yüzde 12'si, memelilerin dörtte biri, amfıbiklerin üçte biri ve kaplumbağaların yüzde 42 yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Teknohaber Çip üzerinde yosun Geçen hafta Boston'da yapılan Malzeme Araştırmaları Kurumu'nun yıllık toplantısında, "çip üzerinde laboratuar" düzeneğinin gelecek nesil versiyonlarında ışığa duyarlı yosunların kullanılacağı duyuruldu. Çip üzerinde laboratuar'lar tıbbi ve genetik analizlerde kullanılıyor. Cihazın üzerindeki mikroskobik kanalların içindeki kimyasal maddeler, ilave olunan biyolojik hücrelerle reaksiyona girer. Araştırmacılar sürekli olarak hücrelerin doğru kanallara yönelmesini garantileyecek yöntemler bulmaya çabalıyor. Suda bulunan Chlamydomonas yosunu "fototaktik'tir. Yani, ışığa doğru yüzerler, ancak ışığın fotosentez için kullandıkları dalgaboyunda olması gerekir. Harvard Üniversitesi nden kimyager Douglas VVeibel, "chlamy" hareketinden yararlanarak yosunun çevresindeki nesneleri yönlendirip yönlendirmeyeceğini araştırıyor. Bunun için VVeibel, 1 mikrometre genişliğinde polistren boncukların üzerini, yosunların bağlanmak isteyeceği peptidlerle kapladı ve bunları 18 cm uzunluğundaki mikrokanalın bir ucuna yerleştirdi. Chlamydomonas ilave edilince, yosunların her biri kendilerini bir boncuğa bağladılar. Kanalın bir ucunda ışık yandığı zaman yosun o yöne doğru hareket ederken, beraberinde boncukları da sürüklediği görüldü. Bunlar uç kısma vardığı zaman VVeibel, yosunun yükünü boşalttığından emin olduktan sonra, bir morötesi ışık yardımıyla peptid ile boncuk arasındaki bağlantıyı koparttı. Şimdi, yosunun üretliği kuvveti araştırırken, boncukların yerine canlı hücreleri nasıl yerleştireceğini düşünüyor. K Bu sonucun insanlar için pek çok olumsuzluğa zemin hazırlayacağı öngörüsünün yer aldığı yazıda, "1997 yılında dünyadaki 35.00050.000 kuduz vakasının 30.000'i, akbaba sayısının azalması sonucu vahşi köpek ve fare popülasyonunun büyük artış gösterdiği Hindistan'da yaşandı. Stanford Üniversitesi Biyoloji Bölümü Çevre Bilimleri Merkezi'nden Çağan Şekerdoğlu ve meslektaşlarının yürüttüğü bu çalışmada 9.787 yaşayan ve 129 soyu tükenmiş kuş türü incelendi. Bu bağlamda koruma önlemleri, kuşların dağılımı, bunların ekolojik işlevleri ve yaşam öyküleri gözden geçirildi. Şekercioğlu bu çalışmayla ilgili şöyle konuşuyor: "Bu sonuç bugüne dek bir organizma sınıfı konusunda derlenmiş en anlamlı veritabanıdır." Araştırmayı yürüten bilim adamları popülasyon de TVgirişi için çok yönlü cihaz Çok az sayıda televizyon cihazında, TV tüner, DVD çalıcı, VCR, video kamerası ve oyun konsolu için ayrı ayrı giriş bulunur. Şu anda kullanılmakta olan çok yönlü Scart bağlantılarında, farklı cihazlardan gelen sinyaller birbirine karıştığı için görüntüler netliğini kaybeder. Merkezi Cambridge yakınlarında bulunan Bluedelta Design adındaki şirket bu sorunu çözdü. Şirketin çözümünde, TV'ye bağlanacak cihazlar şirketin geliştirdiği çok yönlü cihazın üzerine tercih sırasına göre bağlanıyor. Eğer ilk tercihlerden birinin olduğu giriş aktif ise SmartScart daha alt tercihlerin girişlerini etkisizleştiriyor. Dolayısıyla TV cihazı her seferinde yalnızca tek bir sinyal alarak görüntünün bozulmasını engelliyor. Kalp hastalıklarına karşı aş ingiltere'deki Bristol KraI liyet Hastanesi'nden JLkalpdamar hastalıkları uzmanı Andrew Newby, geçen hafta Cambridge'de gerçekleştirilen Avrupa Vasküler Genom Bilimi Toplantısında şöyle konuştu. "Bu inanılmayacak kadar parlak bir fikir. İlke olarak kısa vadeli bir tedavi gibi görünüyor, ama yaşam boyu koruma sağlıyor." Koroner kalp hastahğı şu anda dünyadaki ölüm nedenlerinin başında geliyor. Her yıl bu nedene bağlı olarak 7 milyon kişi yaşamını yitiriyor. Genetik faktörler bir ölçüye kadar önemli, ancak sigara içmek ve yağlı bir diyet gibi yaşam şekli tercihleri de önem kazanıyor. Kalp krizlerinin pek çoğuna kalp damarlarındaki kan pıhtıları yol açıyor. Bunun tetikleyenler ise genellikle kalp damarlarının çeperlerini çevreleyen yağ plakalarının yerinden kopup kana karışması. Dünyadaki pek çok bilim adamı bu plakaların oluşmasını veya atheroskleroz denilen olayı engellemeye çalışıyor. Bu süreç, bağışıklık sistemi ve düşükyoğunluklu lipoprotein (LDL) arasındaki karmaşık etkileşime bağlı olarak çalışıyor. LDL kanda ki kolestrolü taşıyor. Bundan 10 yıl önce İsveç, Lund Üniversitesi'nde görev yapan Jan Nillson, farelere okside olmuş LDL vererek bağışıklık tepkisini uyarmayı denedi. Okside olmuş LDL, proteinlerde bulunan ana protein şekillerinden biri. Dolayısıyla Nilsson daha fazla atheroskleroz ile karşılaşacağını umuyordu. Ancak bu beklentisi gerçekleşmedi. Nilsson, "Büyük bir şaşkınlıkla farelerin korunduğunu anladık" diyor. Bu sonuçlar, hastaların atheroskleroza karşı aşılanabileceği fıkrini doğurdu. Nilsson ve Hansson'un ekibi bu fikir üzerinde birbirlerinden bağımsız olarak çalışmalannı sürdürdü. Sanal jimnastik salonu Evinizin salonu çok yakında sanal bir jimnastik salonu haline gelecek. Sony'nin Playstation 2 konsolu için geliştirdiği EyeToy oyunları, cihazın üzerine bir kamera yerleştirerek, kullanıcının görüntüsünü sanal bir dünyanın içine yansıtıyor. Bir yazılım kullanıcının hareketlerini yorumlayarak, oyunu "joypad'i kullanmadan, başını sallayarak, kollarını oynatarak veya başka bir hareket ile oynamasını sağlıyor. Şimdi bu oyunun EyeToy Kinetic adı verilen fitness uyumlu versiyonu 2005 yılında piyasaya çıkacak. Sony bu oyunun fitness, duruş, denge gibi vücut reaksiyonlarını düzelteceğini iddia ediyor. EyeToy Kinetic, oyuncunun, jimnastik salonlarında yaptığı gibi, sanal nesnelere şut çekmesi, yumruklaması veya fırlatması için komut gönderiyor. Tüketeceğiniz enerji oyundan oyuna değişiyor. Bu oyunlardan bazıları şöyle: Tekvando, modern dans, boks, aerobik, tay çi ve yoga. Bu fıkri sınamak için iki ekip de bir grup fareye LDL parçacıklan enjekte ettiler. LDL aşısı olan grupta plaka oluşumunun yüzde 70 oranında azaldığı tespit edildi. Ayrıca varolan plakalar da kaybolmaya başladı. Nilsson bu testi bir adım daha ileri götürerek, sıçanlara LDL parçacıklarına karşı antikor enjekte etmenin daha yararlı olup olmadığını araştırdı. İlk elde edilen sonuçlar, antikor enjeksiyonunun aşı kadar yararlı olduğunu gösteriyor. Nilsson ve Hansson iki yıl içinde aynı deneyi insanlar üzerinde başlatmayı planlıyor. Ancak şu ana kadar kimse bu mekanizmanın nasıl çalıştığmı anlamadığı gibi, bu aşının insanlar üzerinde etkili olup olmayacağı hakkında bir tahminde bulunamıyor. Kaynak: New Scientist, 25 Aralık 2005 929/9 8 Ocak 2005 Google'dan en isabetli tahmin Dünyanın en popüler arama motorlarından biri olan Google, geçici versiyonunda aradığınız nesnenin adını yazmayı bitirmeden aramaya başlıyor. "Google Suggest" arama sayfasında, (www.google.com/webhp?complete=1&hl=en) aradığınız sözcüğü klavyede yazmaya başladığınız anda önünüzde beliren bir menü, o ana kadar yazdıklarınıza dayanarak yakın sözcükleri sıralamaya başlıyor. istediğiniz arama veya daha da iyisi, siz daha yazmayı bitirmeden önünüzde beliriyor. Böylece arama işlemi hızlanmış oluyor. Ve arama işleminin bulduğu sonuçlar ayrıca listelendiği için ne kadar yararlı olduğunu değerlendirebiliyorsunuz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle