Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KısaHaberler Bakterilerin de biyolojik saati var Fransız bilım adamları mavi yosunların da bir iç saate sahip olduklarını saptadılar. Oysa araştırmacılar bugüne değin böyle bir döngüde çok sayıda hücrenin işbirliği gerektiği düşüncesinden yola çıkarak biyolojik saatin sadece çok hücreli organızmalarda bulunabileceğini düşüniiyorlardı. Memelilerm, böceklerin, bitkilerin ve mantarların çoğu kendilerini dünyanın gün döngüsüne göre ya da farklı hücreler arasındaki karşılıklı etkiden yararlanarak, uyku ve uyanıklık ritmi ve diğer beden fonksiyonlarını ayarlarlar. Grenoble JosephFourier Üniversitesi'nden Irina Mihalcescu, Synechoccocus elongatus türü tek hücreli cyano bakterileri ve bunlardan büyüyen kolo nileri incelemiş. bilim dünyasından kerlerin yarıdan fazlası karşı cepheden en az bir kişiyi öldürdüklerini veya ölümünden sorumlu olduğunu, %90'ı aşkın asker en az bir kez hedef olduğunu ya da bir Amerikalıyı yaraladığını anlatmış. Irak'ta görev alan askerlerin tabii ki hemen hemen hepsi (%95) cesel görmüş ve toplamak zorunda kalmıştı. Posttravmatik stres sendromu yaşayan askerler psişik sorunlarıyla başa çıkabilmek için genelde alkole sarılıyorlar. Ankete katılanların %2435'i izın verılenden daha çok içtiklerini, %2030'u ise daha az içmesi gerektiğini ıtirafetmiş Araştırmacının Nature dergisindeki yazısında bu tek hücreli canlılardaki içi saatin diğer bakteri hücreleriyle ilişkisi olmadarı da ışlediğını dolayısıyla da hücre içindeki biyokimyasal bir ağın gün ritmini ayarladığını açıklıyor. Askerlerin üçte biri psişik sorunlar yaşıyor Kurşun geçirmez yeleğe isabet eden kurşunlar, arkadaşların ölümü, ceset toplamak vb acı olaylar yüzünden Irak'tan dönen Amerikan askerlerının üçte birı psişik sorunlar yaşıyor. Askerler ne kadar çok savaşırlarsa posttravmatik stres bozuklugu da o denli etkili olmakta. Amerikan hükümeti yaşamını yitiren Amerikalıların fotoğraflarını gizlemeye çalışsa da görüntüler askerlerin belleklerine çoktan kazınmıştır. Askerler, depresyon, korku nöbetleri ve posttravmatik stres sendromu yaşıyorlar diyor bilim adamları New England Journal of Medicine dergisin de. Psikologlar geçtiğimiz yıl farklı bölgelere tayin olan toplam 6201 askerle ülkeye dönüşlen birkaç ay sonra konuştuklarında özellikle de Irak ve Afganistan'dan dönenler arasında farklılıklar saptamışlar. Irak'tan dönenler arasında posttravmatik stres bozuklugu yaşayanların oranı %13 iken, Afganistan'dan dönenlerde bu oran %6'yle sınırlı kalmış. Söz konusu bozukluk belirtileri üzücü anıların ve travmatik olayların zihinde veya rüyalarda tekrarlanmasıdır. Bunlarla birlikte korku, panik ve saldırganlık gibi davranışlar, bedensel şiddete kadar varabilmekte. Irak'tan dönen askerlerin üçte birinin depresyon, korku nöbetleri veya posttravmatik stres bozuklugu yaşamasının sebebini araştırmacılar askerlerin kurşunlara hedef olmasını bağlıyorlar. Irak'ta savaşan on askerden birı ya kıırşuna hedef oluyor ya da kurşunlar kıl payı yanından geçiyor. As Kalp enfarktüsü sadece erkekleri vurmuyor Kadınlardaki enfarktüs belirtileri erkeklere kıyasla daha ender olarak fark edilmekle. Gerek hastalar gerekse deneyimsiz doktorlar, tipik rahatsızlıklara rağmen kalp sorunlarını akla getirmiyorlar. lowa Üniversitesi'nden Rene" yaştan sonra sadece erkeği tehdit ettiği kanısını sorumlu tutuyor. Bilim adamları araştırma sırasında kalp enfarktüsü geçiren 109 erkek ve 46 kadınla anket yapmışlar. Kalılımcıların yaklaşık olarak %60'ı enfarktüs belirtilerini örneğin mide/bağırsak komplikasyonu gibi sağlık sorıınlarına bağlamışlardı. Ve ilginç bir biçimde belirtileri anlamayanlar arasında kadınlar çoğunluktaydı. Üslelik bu kadınlar belirtilerini yakınlarına ve arkadaşlarına da açıklamalarına rağmen onlar da enfarktüsten şüphe etmemişler. Bilim adamları bu yüzden halk arasında yaygın olan hatalı kanının değiştirilmesi için insanların enfarktüs hakkında aydınlatılması gerektiğini söylüyorlar. Son araşlırmaya göre enfarktüs geçirdiğini fark edenler, hastalıklarından habersiz olanlara göre çok daha önce doktora görünüyorlar. Yaranın yerini oksijen yetersizliği belli ediyor New York Üniversitesi bilim adamlarının Nature Medicine dergisindeki yazılarına göre oksijen yetersizliği onarım hücrelerine yaranın yolunu göstermekte. Yaralı dokudaki oksijen yetersizliği, kök ve öncü hücrelere sinyal veren belli başlı moleküllerin oluşmasına neden olmakta ve bu şekilde gerekli oldukları bölgeye yönlendiriyorlar. Yaralı dokunun yenilenmesi için bedenin, oluştukları yerden yaralı dokuya ilerleyebilen kök ve öncü hüc relere ihtiyacı vardır. Geoffrey Gurtner başkanlığında çalışan ekip şimdi yetersiz oksijenin onarım hücrelerini neşekilde hedefe yönlendirdiğini buldu. Oksijen yetersızliğine bağlı olarak HIF1 adındaki bir madde daha yoğun olarak üretilmekte HIF1 ise SDF1 molekülünün üretimini ayarlıyor ve bu madde de öncü hücrelerin hedefe ulaşmalarını kolaylaşlırmakta. Sonuçlar yaraları iyileştirecek yeni olanakların geliştırilmesınde yararlı olabilmesi açısından önem taşımakta. Araştırmacılar HIF1 maddesi üretiminin (eşvik edilmesi halinde bedendeki onarım mekanizmasının güçlenebileceğini düşünüyorlar. Duyarh robot eli Tokyo Üniversitesi'nden bir grup bilim adamı, robot elindeki mekanik basıncı elektrik sinyallerine dönüştüren lastik bir kılıf geliştirdi. Bu şekilde yeni nesil robotlar insanın dokunma hissini aratmayan ellere sahip olabilecek. Konuyla ilgili araştırma yazısı Nature dergisinde yayımlandı. Belli başlı polimerlerin, bastırılması veya esnetilmesi halinde bir elektrik alanının oluştuğu aslında uzun bir süredir biliniyordu. Takao Someya şimdi bu tür bir polimeri minik transistorlu bir tabakayla Martin. Health Psychology dergisindeki yazısında yetersiz tanıdan halk arasında yaygın olan enfarktüsün orta Kadın beytıi göründüğünden daha büyük < Son bulgulara göre büyük beyin kabu• ğunun yüzeyinde daha fazla girinti ve kıvrım bulunması nedeniyle kadın beyni erkek beynine göre daha karmaşık bir yapıya sahip. Sonuç, üçboyutlu beyin görüntülerini değerlendiren uluslararası bir araştırma ekibine ait. Belirgin girintiler bilim adamlanna göre daha küçük olan kadın beyninin erkek beyninin dengelenmesi için evrim süresince oluşmuştu. Goethe Üniversitesi araştırmacılarından Eileen Luders'in konuyla ilgili araştırma Nature Neuroscience dergisinde yayımlandı. Beynin boyutu kafatasındaki boşlukla belirlenmiştir. Bu boşluk hep aynı kaldığı için beyin yetisi evrim süresince sadece beyin kabuğunun büyümesiyle gerçekleşebilir. Bu nedenle büyük beyin kabuğundaki girinti ve kıvrımlar birbirine bağlı nöron sayısı için bir ölçüt olarak kabul edilir. Luders ve 905/4 24 Temmuz 2004 ekibi şimdi 30 erkek ve kadına ait olan üçboyutlu ve yüksek çözünürlüklü manyetik rezonans görüntülerini inceleyerek, kadınlardaki girintilerin ve kıvrımların daha fazla olduğunu kanıtladı. Bu yapı farkı da kadınların ve erkeklerin neden bazı farklı zihinsel yetilere sahip olduklarını göstermekte diye tahmin ediyor bilim adamları, Ayrıca beyin yüzeyinin büyümesi, kadının erkeğe göre daha küçük hacimli beyne sahip olmasına rağmen eşit yetilere sahip olmasından sorumlu tutulmakta. Ancak bu dengelemede başka faktörler de söz konusu. Mesela araştırmacılar daha önceleri kadın beynindeki sinir hücrelerinin birbirine daha yakın olduklarını ve sinir hücrelerini çevreleyen boz maddenin de daha yüksek olduğunu saptamışlardı. Sayfa haberler: Nilgün özbaşmn Dede