24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Arl 'Kutsal Emanetler' gelişmiş Günümüzde arkeolojik eserleri ve sanat eserlerini tarihlendirmek için oldukça yerleşmiş sağlam fiziksel yöntemler geliştirildi. Tarihlendirme işlemlerinin uygulanmasında en çok dikkat edilen konu, eldeki eserin bu tarihlendirme süreci içinde zarar görmemesidir. Yeni yöntemlerle artık bu mümkün.. Topkayı sarayı 'ndaki Kutsal Emanetler de hiç zarar görmeden tarihlendirilebilir. Tarihlendirme, önemli bilimsel araştırmalara yol açabilir. Özellikle, Hz. Muhammed'in genetik malzemesini içerme potansiyelini taşıyan diş ve sakal örnekleri, tarihlendirme dışında da bü'yük öneme sahip "bilimsel" malzemelerdir. Mehmet Emin özel Sibel Özmaya (*) çoğu arkeolojik kazılar ve diğer yollarla gün ışığına çıkarılırken, bir kısmı da yıllar boyu çeşitli kurumlar tarafından özenle muhafaza edilerek günümüze ulaştırılmıştır. Bu eserlerin değeri gerçekten 'eski' olmasında, yani yaratıldıkları dönemi temsil etmelerinde, tarihe ışık tutma potansiyellerinde yatar. Bu türden değerli eserlerin tarihlendirilmesi için bilimin geliştirdiği çeşitli yöntemler vardır. Bilimin çeşitli dalları, kendi hakim olduğu ve iyi anladığı süreçlere dayanan yöntemler geliştirmiştir. Bu yazıda tarihlendirmede kullanılan yöntemler uzerinde kısaca durulacak ve bunların dikkatt değer geçmiş başarılı uygulamalarından kısa örnekler verilecektir. Ayrıca, İstarıbul Topkapı Sarayı'nda koruma altında bulunan çok değerli 'Kutsal Emanetler' kolleksiyonumuzun bu çerçevedekı yeri konusunda görüşlerimizi özetleyeceğiz. G eçmiştcn miras kalan birçok değerli eser günümüzde çeşitli müzelerde sergilenmektedir. Bu eserlerin pek 1) ESKİ ESERLERİ TARİHLENDİRME YÖNTEMLERİVE UYGULAMALARI Günümüzde arkeolojik eserleri ve sanat eserlerini tarihlendirmek için oldukça yerleşmiş sağlam fiziksel yöntemler geliştirilmiştir. Tarihlendirme işlemlerinin uygulanmasında en çok dikkat edilen konu, eldeki eserin bu tarihlendirme süreci ıçınde zarar görmemesidir. Tarihlendirmede başarılı olunsa bile, işlemler sırasında eserin zarar görmesi en istemeyen bir durumdur. Günümüzde geliştirilmiş rafine yöntemlerle malzeme ve eserlerin zarar görmeden tarihlendirilmesi mümkündür. Tarihlendirme için en yaygın kullanılan teknikler, kısa adları ile, ışılkarbon (radyokarbon), ısıl ışıma (termolüminesans) ve ağaç halkaları sayımı (dendrokronoloji)'dır. Bunların dışında, karşılaştırmalı/dolaylı yöntemler denebilecek, eserin ait olduğu dönemdeki teknolojiye dayalı tarih lendirmeler de arkeolog ve tarihçiler tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. (l)aha ayrıntılı bilgi için, bkz: Akoğlu, 2001) Son 10 bin yıllık dönem için en yaygın yöntemlerden olan ışılkarbon tarihlemesi, atmosfer ve çevredeki oranlarda ışılaktif (radyoaktiO karbon (C14) içeren yaşayanyaşamış organizmalar veya kalıntılarından oluşan malzemede, canlının ölümü ile birlikte, ışılaktif karbon düzeylerinin azalmaya başlamasına ve bu azalma oranının duyarlı şekilde belirlenebilmesine bağIıdır. Böylece, canlı malzemenin öldüğü (yaklaşık olarak ta, işlendiği, kullanıma girdiği) tarih belırlenebilmektedir. Işılkarbon tarihlendirme, ılk geliştirildiği 1950'li yıllarda, kullandığı fazla miktarda malzeme nedeni ile, 'eserlere zarar verebilen' yöntemlerden kabul ediliyordu. Çünkü, gerekli örnek miktarı, en az 1 gram karbon ürünu verecek kadar 'çok' olmalıydı. Çok buyukmüş gibı görünmemekle birlikte, bu miktarda karbon ancak 400 santimetre kare (20cm boyutlarında) kumaş ya da en az 50 gram kemikten elde edilebilmekteydi. Ancak, karbon atomuna dayalı tarihlemede Atomik Kütle Spektroskopisi (AMS) tekniğinin geliştirilmesiyle birlikte, çok daha küçük (1/1000 gram) örneklerIt çalışmak mümkün olur hale geldi. Şekil 3: Hırkai Saadet dairesinin Hz. Muhammed'e ait kılıç ve yayı bunu bir kiliseye bağışlar. Dah; Fransa'dan ttalya'ya taşmarak T ulaşmıştır. Bazı dini çevreler, kefeı çekten Hz. İsa'ya ait olduğunu .' ken, bazıları da sahte olduğunu i müşlerdir. Kefen 1898'de ilk kez fotoğı Şekil l'de bu fotoğrafın negatifi v tedir. Daha sonra, bez üzerindeki ı cı görüntü ve bazı tıbbi incelem» fen'in, gerçekten iddia edilen şek kalıntı olabileceğini düşündürdü. Kefen'in ışılkarbon yöntemi i tarihlendirilmesi ise, ancak AMS ; yeterince geliştirildiği 198()'li yıllar şekilde ele alındı. Çünkü, teknolo çok küçük (birkaç cm2, yani yakl mıligram kadar) bir bez parçasıyla TORİNO KEFENİ ÖRNEĞİ Bu yöntemin en bilinen uygulaması Torino Kefeni' olarak bilinen ve 'çarmıhtan indirilen Hz. İsa'ya ait olduğu düşünülen bezdir (Şekil 1). 4,25 metre boyundaki bu bez giysi, gerçekten de, kamçılanmış ve çarmıha gerilmiş bir adama aitmiş gibi görünen lekelere sahiptir ve onun bu görüntüsü nedeniyle İsa'nın kefeni olduğuna inancı yayılmıştır. Kefen'in tarihi, geriye doğru, ilk ortaya çıktığı 1350'lere kadar iyi bilinmektedir. Bu tarihlerde, bez, Fransa'da yaşayan Charny ailesinin mülkiyetindedir ve aile Şekil 1, Halen Torino'da bulunan ve 'Torino Kefeni' olarak bilinen bezin tam boy fotoğrafı (www. shroudofturin. com). 905/12 24 Temmuz 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle