01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilim Ödülü TEMEL BİLİMLERİN ÖNEMİ ErJal İnünü'nün 1953 yılında ortaya koydukları bir matematiksel fizik yönteminin bilimsel bir dergide yayımladığı tarihten 51 yıl sonra bir onur madalyasnıa layık görülmesi, temel bilimlerin değeri ve önemi açısından son derece öğretici bir örnektir. Bu olgu yalnizca söz konusu buluşa özgü olmayıp temel bilim araştırma sonuçlarının etkisiyte ilgili karakteristik bir özelliktir. Ayrıca, "bilim için bilim" anlayışının ve "bilimsel nıerak"ın de^erini gösterir. Çünkü temel bilim araştırmalarının önemi ve değeri, bilimsel ve teknulujik gelişmelere katki sagladıkça çok daha iyi anlaşılır. Bu araştırmaların bilim ve teknolojiye etkisinin ortaya çıkması genel olarak oldukça uzun bir süreçtir. Temel bilim araştırmalarının bu özelliğine birçok ornek verilebilir. Bunlardan çok çarpıcı olan birkaçını burada belirtmekte yarar vardır. Bilındiği gıbi 2003 Nobel Fizik Ödülü süperiletkenler ve süperakışkanlar teorilerine olan öncü katkıları nedeniyle ortaklaşa olarak Alexei A. Abrikosov, Vitaly L. Cinzburg ve Anthony J. Leggett'e verilmişti. Ödulu paylaşanlardan Abrikosov ve Ginzhurg 1950'lerde süperiletkenlik teorisini geliştirmışler, Leggett ise 1970'lerde keşfedilen yeni bir süperakışkanlık tipiııi (3He izotopunun süperakışkanlığını) açıklamıştı. 2003 Nobel Fizik Ödülü sahipleri olan bu bilim insanları 3353 yıl önceki çalışmalarının bilim ve teknolojiye olan etki ve katkıları iyice ortaya çıktıktan sonra ödüllendırildiler [51. Abrikosov'un 1950'lerden gelen ve tip II süperiletkenliğinı açıklayabilen makalelerine son on yıl boyımca yapılan çalışmalarda sayısız atıf yapıldı. Abrikosov'un tezini dayandırdığı teori 195()'lerin başlarında Ginzburg ve Landau tarafından formülleşürilmişti (Landau başka bir çalışması dolayısıyla 1962 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır). Gündem Normal bir üniversite sorusu Geçen hafta GÜNDEM'e getirilen, Almanlartn üniversitelerindeki kalite düşüşüne çare araytşları yazısındaki iki nokta, bizler açısından da ilginçti: tlki, Amerika'da hiç bir zaman "üniversiteler reformu" diye bir sorunun gündeme gelmediği; ikindsi de, Alman üniversitelerinde kalite azalmasının Nazi rejimiyle başladığı saptamasıydı. Demokratik olmaktan ziyade, az veya çok, totalüer olmaya daha çok yatkın bütün iktidarların gönlü, üniversiteleri de bir şekilde denetim altında tutmak oluyor. "Denetim altında tutmak".. Neden? Basit yanıt: Totaliterliğinin gereği, olabilir. Doğrudur, totalüer eğilim tam da budur, her şeyi denetlemeye çalışmak.. Nazilerin, totalüer karakterleri gereği, üniversiteleri kontrol altında tutmaları çok önemliydi. Çünkü üniversiteler yapılan gereği ancak "özgür ve eleştirel düşünce" kıırumları olabilir; gelişebilmeleri, üretebilmelerinin temelinde bu yatar... Totaliterlikle ise bu kavramlar yan yana barınamaz... Denetleme isteğinin diğer yönü, üniversiteleri kendi totalüer siyasetlerinin doğrultusunda kullanmaktır! Nitekim, Alman üniversiteleri Nazilere önemli hizmet vermiştir... *** YÖK de, totalüer bir ortamm ürünü olarak doğdu... Amaç, üniversiteleri denetim altına almak ve ideolojik olarak yönlendirmekti... Askeri rejim böyle istedi. Üniversitelere yönelik ana dürtü denetlemek olunca, nesnenin içeriği önemsizleşir. Rejimin, üniversitelerin içeriğini hızla geliştirerek ülke kalkmmasına sefcrbcr etmek niyeti olabilir miydi? Ancak, askeri rejimin kısmen Marmaris'e gö'çü ile çağdas dinamikler, ortamı zorladı. Kalite araytşları kendine yer edinmeye başladı. Yayın sayısı 10 bin 500'e yükseldi. Ama üniversitelerde akademik liyakat, yükselme ve yönetim sorunu çözüme kavuşamadı. Totalüerliğin tortusu son memurun ayrılmastyla da sorun bitmedi. Üstüne üstlük bir de AKH sorunu üstüne bindi. Özgürlüğü tam anlamıyla teneffüs edememiş, yaşayamamış bir ülkenin insanlarının yönlünün bir yanında, totalüerliğin tortusunu zaten barındığını ileri sürmek mümkün. Ostelik, şimdi, gönlünün bir yanında dinin de totaliterliğinin kalıntılarını taşıyanların iktidarında, sorunlar biraz daha çetrefilleşiyor... Kontrol ettiği bu milletin bütçesinden üniversitelere ayırdığı yasal tahsisattan "payını" istiyorlar.. Runu nakit olarak alması mümkün olmadığı için, doğal olarak siyasal rant olarak istiyor... Kendi görüşlerinin, adamlarının, okullarının etkililiğini arttırmak gibi. Bu, demokratikmiş gibi görünen iktidarların, arka plandaki süreğen ve kangren totaliterliğinin gözden kaçan yansımasıdır. İktidar, kcndini kollamaktadır. Üniversiteleri değil. Ülkeyi de değil!.. "Demokratik" toplumda, totalüerliğin izini başka nasıl süreceğiz kü? *** 1890'larda, 19.yüzyılm sonlarında petrol deviJohn D. Rockefeller, Harvard Üniversüesi'nin rektörüne sormuş: "Bir elit üniversite yaratmak için neye gereksinim var?" Yanıt: "200 yıl zaman ve 50 milyon dolar.." olmuş. 0 zamanın rakamlarıyla.. belki birinci rakam bugün daha düşük, ama ikinci rakam onlu saytlarla katlanmıştır... Biz elit üniversüeyi bıraktık, normal bir üniversiteye sahip olmak için neye gereksinimimiz var sorusuna bile yanıt vermekte zorlamyoruz... Gelecek cumartesi yeniden buluşmak umuduyla... SONRAKİ GELİŞMELER Bu teori o zaman da bilinmekte olan süperiletkenliği ve süperiletkenlerdeki krîtik manyetik alanı açıklayabılmek ıçin tasarlanmıştı. Süperiletkenlik lıakkmdakı bılgiler devrinı sayılan uyıîulamalara yol açtı. Süperiletkenlik özelliği gösteren yeni bileşikler keşfedildi. Son birkaç on yıl boyunca yüksek sıcaklıklarda süperiletkenlik gösteren çok sayıda malzeme geliştirildi ve bunlar süper ıletken mıknatıslar gibi son derece önemli teknolojik gelişmelere yol açtı.Yüksek sıcaklık süperiletkenlerin tünıü Abrikosov'un teziyle açıklanabilen tipII süperiletkenliğe sahıpti. Diğer taraftan 4He'nin süperakışkanlık özelliği diğerlerinden çok önce 1930'ların sonunda Pyotr Kapitsa tarafından keşfedilmişti. Olayın fıziksel açıklaması lıemen arkasından tîenç teorisyen Lev Landau tarafından yapıldı. Yaklaşık 32 yıl önceki bu çalışması nedeniyle Landau'ya 1962 Nobel Fizik Ödülü verildi. Kapitsa'ya ise Nobel Fizik Ödülü ancak 48 yıl sonra 1978de verildi. 3He izotopunun süperakışkan hale geçişi ise ancak 1970' lerin başlarında David Lee, Douglas Osheroff ve Robert Richardson tarafından keşfedilmiş ve üçlüye 26 yıl sonra 1996 Nobel Fizik Ödülü verilmişti. Yeni süpeıakışkanın özelliklerinin açıklanmasında başarı sağlayan ilk teorisyen 1970'lerde İngiltere Sussex Üniversitesinde çalışan Anthony Leggett olmuştu. Leggett 2003 Nobel Fizik Ödülü'ne ancak teorisinin deneycilere, sonuçlarını sistematik bir şekilde açıklayabılecekleri bir çerçeve sağladığı aıılaşıldıktan ve 3He deki süperakışkanlık için formüle ettiği leorisinin parçacık fiziği ve kozmoloji gibi fiziğin diğer alarılarında da yararlı olduğu görüldükten sonra ortak olabildi[5|. * Tiirk Fizik Derneği İzmir Şubesi Başkaııı email: kantarli&sci. ege. edu. tr KAYNAKLAR: | l]hUp., / www nobt'l sc/physifs/laureates/iy6!Vwi(iru'r bn> lılıııl, |2|hHp, 'www ^rnııp25 uııam mx/wı^T)t*rm.lılnı. \'.\\ lıttp /www physıcs ııııul i'du/nıbot/wi(iner 'wigma.html |4|htlp //gıidiıtımı.Uk.pte.hu/~wıgner/proceedınfts/papers,< w()7 pılf: [nihtlp:' bıhmılı f^t* fdu.tr/Udız index.htm obursalı@cumhurıyet com tr CBT İnternet adresr www.cumhuriyet.cQm.tr Cumhuriyet BİLİMTEKNtK • No: 894 8 Mayıs 2004* tmtiyaz sahibi: Yedi Mayıs Haber Ajansı Baaın ve Yayıncılık A.Ş. adına tlhan Selçnk . Genel Yayın Müdüru: tbrahim Yıldız Yayın Daıuşmanı: Orhan Bnrsalı * Sorumlu Müdür: Mehmet Sucn Gorsel Yonetmen: Tüles Hasdemir • Baskı: Basın Yatınm Sanayii ve Tıcaret A.Ş. Esenboğa Yolu Akşam Tesisleri Ankara tdare Merkezi ve Yazışma adresi: Tüık Ocağı Cad. No: 39/41 Cağaloğlu, 34334 Istanbul. Tel: (212) 512 05 05 • Faks: 0212513 85 95. Cumhuriyet Reklam 894/3 8 Mayıs 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle