Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AylakBilgi * Fizik TahirM. Ceylan 17' Aralıkia Brüksel, aprelenmiş on isparçenalı bir urganla bizi yedeğine alacak, ama kendini bize tek atkılı bir kırnapla bile bağlamayacak. Artık Brüksel çekecek biz sürükleneceğiz ve korkarım ki Brüksel'in dediğinden ilerisini yapmaya çalışan on grup, üç bb'lge, yirmi vilayet, ellibeş sancak olacak Anadolu da. Çeşit çeşit Anadolu beyliği Ankara'ya uğramadan Brüksel'e varacak ve atlarının alnında ayrı armalarla bu topraklarda tozu dumana katacak. Selçuklular bölünerek, ölerek ve yeniden birleşerek hayatta kalmıştı, varolmanın bu en acılı şeklini bir kere daha test ederek miyaşam döngümüzü tamamlayacağız? Halbuki, 2050'de Türkleıin Avrupa nüfusuna oranı 17/100 olacak (bugün 12/100). Öte yandan doğal kaynakla zenginleşen ve yaşlanan Rusya 150 milyondan 100 milyona inecek ve işgücü açığı taşıyacak. ingiltere'de bugün 4 çalışan bir yaşlıya bakıyor, yarın 2,5 çalışan bunu yapacak ve eski oranın sürmesi için dahi mağrur ingilizler yılda 1,2 milyon göçmen almak zorunda kalacak. Yaşlılar çomak bir bastona ihtiyaç duyarlar, Müslüman da olsa neden genç bir Türk'e muhlaç olnıasınlar? 1960'lardaki hızlı sanayileşmesi sırasında Almanya ile Türkiye arasında işgücünün yarı serbest dolaşımı vardı. Bizim dağ köylülerimiz, o yıllar hatırlayınız Almanya 'nın göbeğine poturuyla şalvarıyla, bıyığıyla sakalıyla yerleşmişti. Peki bu serbest dolaşımı elde etmek için Türkiye, tavizlerle kendini boyunduruğa sokan AB, AET, Çelik Birliği gibi antlaşmalara ımza aimış mıydı? 0 günler Türkiye değil, Almanya iaviz vermişti, çünkü Almanya işgücüne muhtaçtı, unutulmasın bu... Kantmantığı taşıyan Almanların, Iskoç kralını (James V), kendi krallan yaparak iskoçya'yı yutacak kadar kurnaz olan ingilizlerin ve insancıllığı yalnızca estetik bir akım (SelillerHugo), gerçekçiliği ise rakibinin gözünü oyan biryaşam prensibi (yüzyıl savaşları) sayan Fransızların yararları, zararlarından üstün olmasaydı bize kapıyı hiç çaldırmazlardı. Şu soruyu soralım: Bugün Mısır muazzam tarihiyle Türkiye'nin on katı taviz verse AB'ye girebilir mi? AB'ye girmek bir iaviz ya da küliür meselesi değil, güç, zenginlik ve jeopolilika işidir, bunu unutmayalım, Onlar Türkiye'nin gücüne, gençliğine ve modernleşecek islam'ına muhtaç olduğu için bu ülkeyi istiyorlar. Sonra şu soru askıdadır henüz: Elliyıl sonra muasır medeniyet, acaba hâlS Avrupa'da mı olacaktır. ABD bugün Japon merkez bankasının kredisiyle ayaktadır ve Japon ekonomisi yanıbaşındaki Çin'e boyun bükrnemektedir. Neden? Güçten. Ama uzaktaki Amerika/Avrupa ekonomileri tehdit altındadır. Neden? Zayıtlıktan. Çin 2040'da dünyanın bir numaralı ekonomisi oluyor, peşinden Hindistan gelecek. Bu üç ülke ekonomik güce paralel medeniyet yaratacak ve modern Islam diye deyanlarına Endonezya'yı alacak. Biz de o zaman Ural'lardan ispanya'ya serbestçe dolaşarak, Avrupa şirketlerini almış Çinli patronların tuvaletlerini temizliyor olacağız herhalde! AB'ye karşı değilim, AB'den yararlanalım, güçlenelim, ama ne olacağı belirsiz yolda, ülkenin başını gözünü yarıp, yeni Anadolu beylikleri yaratarak kendimizi kaybetmeyelim. Tufandan önceki eski Babil kral listesinde Alalgar 36000 yıl krallık yaptı diye yazar, tarihçiler ona inansaydı, bugün tarih olmazdı! Her batılının ağzı ve her doğulunun yazısı doğru söylemez! Tarihteki Türk göçlerinin otlak yetersizliğinden olduğu söylenir, Kınık boyundan Selçuk daha iyi otlaklar bulmak için islamı seçmenin avantaj sağlayacağını düşünmüştü, şimdi yeni otlaklar için A vrupa'yagidiyorsak birileri de yeniden din değiştirmenin avantajlı olacağını söyleyebilir. AB ile antlaşmada unutulmasın ki misyonerlik serbestisi baş madde! 1187'de S. Eyyubi, Kudüs'ü alınca Haçlı ordusu Anadolu'ya girip, Selçuklu sultanı Kılıç Arslan'la anlaşıp Kudüs'e yürüyüşünü kolaylaştırmıştı. K.Arslan böylelikle ülkeyi korumuş, ama doğu/batı dengesini kaçırmıştı. işte o ülke 1243'te Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordusuna Kösedağ'da yenilmiş ve Anadolu uzakdoğuya teslim olmuştu. Anadolu bir köprüdür ve köprü ikiyakaya aittir, sentezi iyiyapalım, üçbinyıllık köprüye tek yön tabelası çakmayalım. Diyeceğim o ki, 4000 yıl önce başlarında "çoban krallarla (çoban sülü değil!)" Küçük Asyada birden varolup, yakıp yıkan ve aniden yokolan Humler gibi değil de, oğulları kraliçelerce koca olarak istenen Hititler gibi olalım (Mısır kraliçesinden Şuppiluliumaya: Başka ülkeye değil yalnızca sana yazdım: Kocam öldü, ver oğullarından birini, hem koca hem kral olsun. Oğul: babam kadına acıdı, göndereceği oğlu beni seçti) ... 2. Selçuklu Dönemi 150 bin yıl işleyen doğal reaktörler bulundu Araştırmacıların biiyiik zahmetlerle gerçekleştirdiğini, doğa iki milyar yıl önce kendiliğinden başarmış: Afrika'da doğal atom reaktörleri 150.000 yıl kadar aralıksız olarak işlemeye devam etmiş. Fizikçiler şimdi doğal reaktörlerin gizini çözdüler. A ÜÇÜLKEÛÇNİTELİK tomun parçalanması yeni çağa özgü bir bulııştıır. Atomun ilk kez 1938 yılında kinıyacı Otto Hahn ve Fritz Stramann ta rafından Berlin'deki KaiserVVilhelm Enstitüsü'nde deneysel olarak parçalanmasından birkaç yıl sonra ilk reaktörler elektrik Ciretmeye başlamıştı. Ancak bilim adamlannın 30 yıl önce Gabun'da (batı Afrika) keşfettikleri gibi, doğa bu enerji üretim tekniğini iki milyon yıl önce uygulamış. Bilim adamları Oklo bölgesinde bulunan uranyum yatağındaki bir doğal reaktörde meydana gelen zincirleme reaksiyonun 150.000 yılı aşkın bir süre aralıksız olarak devam ettiğini saptadılar. Randınıanı 100 kilovat civarında olan doğal reaktör, demek ki günümüz megavat reaktörleri kadar güçlüydü. Atomun doğal olarak parçalanışı her ne kadar fizikçiler için büyük bir sürpriz olduğuysa da doğal reaktörü çalıştıran mekanizma çok daha gizemliydi. Modern atom reaktörlerindeki zincirleme reaksiyonunun kesintiye uğramaması ve öte yandan da atom bombasına dönüşmemesi karınaşık teknikler ve elektroniklerle büyük zahmetlerle sağlanabilmekte. oluşmakta. Bir zincir reaksiyonunun harekete geçirilebilmesi için nötronların, ğrafit veya hidrojen gibi yavaşlatıcı maddelerle frenlenmesi gerekiyor. DOĞANIN TEKNİĞİ Doğa, çekirdek reaksiyonunu hareket halinde tutabilmek için modern reaktörlerden bilinen teknikten yararlanmıştı diyor Meshik. Uranyum cevherinin yarıklarmdaki su, nötronları, parçalanma lıızına göre frenliyor, zincirleme reaksiyon başlıyor ve uranyumun içi iyice ısınarak suyu buharlaştırıyordu. Su kaybolduğunda nötron freni işlemiyor ve çekirdek reaksiyonu "uyuyordu". Sıcaklığın düşüp suyun yeniden akmasından sonra zincirleme reaksiyon da yeniden işlemeye başlıyordu. Bilim adamları bu ilginç mekanizmanın izine, birkaç milimetrelik bir taşın içinde önemli miktarda ksenon oranıyla ulaştılar. Atomun parçalanması sırasında bir yan ürün olarak oluşan ksenon, yüksek sıcaklıklar GİZLERİ ÇÖZÜLDÜ VVashington'daki St.Louis Üniversitesi'ndeki araştırma ekibi şimdi doğal reaktörün gizini çözmeye başardı. Bu sistemde uranyum cevherinin içindeki yarıklarda bulunan su önemli bir rol oynamakta diyor Alex Meshik yönetiminde çalışan ekip "Physical Revievv" dergisinde. Uranyumun içindeki ksenon maddesinin incelenmesi sonucunda bilim adamları doğal reaktörün tıpkı bir sıcak su kaynağı ğibi işlemiş olması gerektiği sonucuna vardılar. Uranyum atomlan 30 dakika süreyle parçalanmaya devam ettikten sonra reaktör çekirdek reaksiyonuna yeniden başlamak için iki buçuk saat ara veriyordu. Uranyum atomlarının parçalanması sırasında açığa çıkan nötronlar komşu uranyum çekirdeklerine denk gelerek parçalanmalarına dolayısıyla da daha fazla atom parçalayan daha çok nötronun serbest kalmasına yol açmakta. Uranyum 235 veya plütoııyum da olarak adlandırılan madde ilk önce yavaş hareket eden nötronlarca parçalanır. Bu çekirdeklerin parçalanması sırasında ise ender olarak komşu uranyum veya plütonyum çekirdeklerini parçalayan hızlı nötronlar 922/2 20 Kasım 2004 ÜÇ BİN YILUKKÖPRÜ VE TEK YÖN da uçar. Fakat taşın içinde yoğun miktarda bulunduğu için bilim adamları gazm mineral taneleri içinde kalabilmesi için taşın içindeki sıcaklığın periyodik olarak düşmüş olması gerektiğini düşünüyorlar. Doğal reaktör bunun dışında renkli bir radyoaktif artı ürün koleksiyonu sunmakta. Mineraller içinde birleşen ksenon modern atom reaktörlerinde de olur, fakat kullanılabilir yakalama teknikleri olnıadığı için atmosfere uçar. Oysa doğal reaktör sistemi sadece düzenli olarak çalışmakla kalmayıp artı ürünü de güvenli bir şekilde saklayabiliyordu. Doğanın bu mekanizmasını hayran kalan Meshik. şimdi reaktörlerdeki radyoaktif gazları yakalayabilecek bir sistem için doğadan örnek alınabileceğini umuyor. (NÖD)