24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gönülden Bilime Ciltte asit mucizesi Vücudumuzun en büyük organı olan cilt, parçalanıp dağılmamasmı asit üretmesine borçlu. ABD'de bir grup bilim adamı cildin nasıl asit ürettiğini keşfetti ebeğınızın bezını değışürdıkten sonra poposunun asit üe temızlenmeyeceğını bılırsınız ancak pışık oluşmaması ıçın bebeğın cüdının az mıktarda da olsa hafifçe asıdık tutulması gereküğını bılmıyor olabüırsımz Cüdın asıdık oldugu artk bılmıyor, ancak kımse asıdın nasıl oluştuğunu bılmıyor San Francısco Veterans Affaırs Medıcal Center ısımlı tıp merkezınden Peter Elias ve ekıbı bu sorunun yanıünı bulduldanna ınanıyor Aynca cıldın parçalanıp dagümamasını asıdık olmasına bağlıyor "Bu ozellık cıldı anlamamız ıçın anahtar rol oynuyor Teşhıs ve tedavı aşamasında cıldın asıdık ortamının tdmnması çok onemh' dıye konuşan Ohıo, Cıncınnatı Unnrersıtesı'nden çocuk doktoru ve cıldıyecı Steven Hoath "Elids'ın çalışması çocuklan rahatiatmanın yanı sıra nasır ve sığü tedavısmde de çığır açıyor Aynca ılaçlann derı uzerınden uygulanması konusunda yenı teknıklerın oluşumuna zemm hazırlıyor' dıyor Dennın asit oranı pH 5 dolaylannda seyredeı pH oranının boyle spesıfîk bır duzeyde seyretmesı çeşıtlı etmenlere bağlanıyor ornegın asıdın ıyı nıyetlı bakterüer tarafindan ureüldığı veya bezlerden salgüandığı ıddıası son yıllarda kabul goren açıklamaların bazuarı Bu açıklamalarda derının ust tabakasının olu olduğu ve bu nedenle aktıf bır rol oynamadığı duşunulur EHıas dennm ust tabakasının bır ışe yaramadığı goruşune katılmıyor' Bıyokımyasal olarak ust den oludur, ancak bunlar bolunme yeteneğını yıtırdığı halde bazı enzımler ıçerır Bu enzımler fosfolıpıd derulen buyuk yağ molekullerını parçdlaydrak kuçuk yağ asıdı şeklme donuştururler Bu bıleşımler hucre lerı bırarada tutan yaglı yapıştıncmın bır kısmını oluştururlar ' Elıas ve ekıbı yağlı asit oluşumunun derının butun olarak asıdık yapısına ne şekılde katkıda bulundugunu ın Ahmet Inam B Yıllar once bır yazımda demışım: Dukkânım uzaklarda, tenha bır sokakta. Tantyan çalar kapısını. Oyleydi de Tanınmamak, unlenmemek, amacımdı. Kalabalıklara yazmadığımı duşunurdum. "Erbâbı anlar!" derdım. Buyuk kentlenn ışlek mekânlarında, oradan buradan alınan kredı ya da yardımlarla açtığım dukkân, satmaya çalıştıklarımla çatışırdı. Bu ife kalkışmadım, çok umutsuz anlarda ese dosta yazdığım mektuplarda "kredi talebim" olmuştur Vermediler. lyi de ettiler. Yazmakla, yazdığım yaymakla "dukkân ısletme" arasındakı ilgi benı rahatsız etmıyor değil; belkı bıraz sıradan, bıraz kaba, "satışa" odaklanmış bir benzetme çabası. Yine de dusundurucu bır yanı var. Kuçuk mahalle bakkallan azaldı artık; buyuk marketlerin, marketler zindrinin, "satıs kentlerinin" oluştuğu bır dunyadayız. Türkiye'deki yazar satıs kentinde ne zaman yerımı aldıtn, anımsamıyorum. Uzak, tenha mahallelerin, canı ne zaman isterse dükkânını açan yazan değilim artık. 0 mahallelerin de, dukkânlan arasında, can alıcı urunleri değil de, keyfine gore, kafasına taktığı seyleri satan dükkânı olmaktan çktım Gozumü açtım, bir baktım ki dukkânım, çok buyuk bır mağazalar zinarinın içınde, diğerleri kadar değilse de, muşterilenn uğradığı bir yere dönüşmüş. Eskiden kırk yılın başı gelen bir muşteriyle saatler boyu giden bir sohbeti rakıyla sürdurdüğum olurdu. Mufteriler yoktu, dostlanm, gonuldeflerim, "ilgilenenlerim" vardı Şimdi kümeler halinde dukkâna geldikleri oluyor, ellerinde nereden bulduklannı bilemediğim (Demek ki, bir zamanlar bu dukkândan dağıtıma sunulmu}!) "kıytınk" kitaplarımı imzalatıyoriar bana. Sabııia soruyorum: "Adınız?" "Mehmet" yazıyorum: "Mehmet'e sevgilerimle." Ne denlı anlamsız bır ılişkı1 Okurlar gucenmesin ama, bana öyle geliyor. Hele bir defasında uyanık bır dağıtıma (yayınevi sahibi) belli bir sayıda kitabı aklı sıra saygın yazarlara yollamam içın zorlamıştı benı ktemeyerek kitabımm bir satınyla bıle ilgılenmeyecek diğer dukkân sahiplerine "mallarımdan numuneler" yolladım. Hâlâ utanırım anımsadıkça. Okurlara sirin görunmeyi hiç istemedim. Okurlarımı tanımayı da Çoğunun beni yanlış anladığı için okuduğunu duşunurum Elbette okuruma saygım var. Bellı bır uzaklıktan sevmek ısterım onlan. Onlarla yazışmayı sevmem. Zorlartana yanıt verdiğım olur. Bu tavrım, kendimi beğenmışlığimden gelmez (en azından ben oyle sanırım), yazar kışılığımden kaynaklanır. Bellı bır dünya anlayışı, dünya resmi sunanm. Her }ey yazımla başlar, orada bıter. Hayranlarımdan, ızleyıcilerımden sıkılırım. Soyledıklenmın tenhalığa yakıstığını duşunurum. "Belediye" dukkânımı yuzlerce yazarın arasına tıkıştırdı Kapatıp, dağ başında dukkân açamıyorum. "Sozumu soylemedım daha, kitaplarımı yazamadım " diyorum. "Hazır çarşı içindeyken, soyleyıvereyım bırkaçını." Benim en tehlikeli husnukuruntum da bu: Yuzlerce yazı yazdım Her bın hazırlıktı Daha kalemı elıme almadım. Daha doğmadım. Dukkânımda sattıklanm "asıl" yazılarım değil. Asıl yazılarımı "satabilir" miyım? "Satar" mıyım? Nice dağıtıcı (yayıncı) "mallanmı" "ucuza" kapattı. Yazılarım hâlâ dizgi yanlışlarıyla, kesılip atılan eksık bolumlerle sunuluyor. Nıce dağıtıcı "mallanmı'' dağıtıp, parasını vermedı. "Dağıtsıniar da1" dedim Dukkânımdan hiç para kazanmadığım gibi, kirasını gece bekçiliğinden (Devlet memurluğu!) edindiğim uç beş kuruşla oduyorum. Sıra sıra yazar dukkânlan içınde olmak, zaman zaman gucume gidiyor. Satıs ıçın dükkânı açmak, musteri beklemek, onlara gulumsemek. Hoyrat olduğum olmuştur gençliğimde. 0 zaman ki yazılanmın bir boluğunde tahammul edilemez bır "buyukluk" duygusu okurun yuzune çarpar. Şimdı utanıyorum onlardan. Yine de bu buyukluk duygusunu atamıyorum ıçimden. Dukkâna gelenler kitaplarımı soruyorlar. "Yalnız Ay Çing var" diyorum. Çoğu anlamıyor "0 kitabmızı değil, sunu istiyoruz", diyoriar, ellerindeki lısteye bakıp. "Soldan ikind rafta, çık al" diyorum. Ya da "kalmadıl" Çoğu zaman dağıtıalara yoiluyorum, "ben toptanayım, falanca dağıtıcıda belki vardır!" "Ay Çing* istermisiniz?" Tuhaftır, hiç kimse Ay Çlng'in ne olduğunu sormuyor. Sorsalar da soylemem. Oğrensinler. Benım dukkânımda ne aradığını tahmın etsınler Dukkândan çağırıp, meydanlarda konusturduklan da oluyor benı. "Hocam, ne olacak dunyanın halı?" "Teknolojı ve bilimin gidişi, ahlaka etkileri nedir?" Hocayım ya, sorduklan butun sorulann yanıtmı biliyorum. Coştukça cosup, butun sorunlan çozuyorum. Bir gun bu yazartar çarsısından kaçacağım. (Zor ama, klm bilir?) Uzak ve tenha bir yerde, yapayalnız. Cecenin üçunde kapım çalınacak. Açacağım. "Davul Tozu ve Minare Golgesı bulunur mu?" dıyecek, kapryı çalan "Elbette" dıyeceğim, asağıda, mahzende yenı yaptım." Kosup getıreceğım. "Buyuk bır yazarım ben." Soyleneceğım, kendi kendime. "En azından, beni tanıyan bir okurum varl" Dükkanım celemek ıçın kollan sıvadı Laboratuvar ortamında sıçan lann cıldıne, yağ asıdı oluşumunu engelleyen kunyasal bır madde uygulandı Ve dennın pH'ının 0 5 unıte yukseldığı goruldu Bu da asıdıtede net bır azalma anlamına gelmekteydı Bu deneyde ortaya çıkan fızyolojık etkı ıse daha belırgındı Muddhdle edılen derının normal denye oranla 4 mıslı daha fazla su kaybetüğı goruldu Aynca hucreler yuzeyden 5 mıslı daha hızlı bır şekılde ayrışmaya başladılar Butun bu olaylann nedenı mıkroskop altında net bır şekılde ortaya çıkn Desmozom'lann (hucrelen bırarada tutan proteın bağlan) yansının parçajandığı anlaşıldı Hoath bu arada çocuklann.popolannda bezlenmeye bağlı olarak ortaya çıkan pışıkleı m yuksek pH üe ılgısı olduğuna dıkkat çekıyor Ancak pışık tedavısının pH kontrolu üe bır ılgısının olmadığı goruşunde Ehas'm soz konusu çdlışması, pH'ı yağ asıtlen üe ayarlamanın hassas cüdı pek çok dış etmene karşı koruduğunu gostenyor Hoath bu konda şunlan soyluyor "Cüde değen her şey cüdın normal nzyolojısını surdurmeye yonelık olmalıdır' Elıas'a gore cıldı erozyona uğratan mudahaleler de her zaman zararlı değüdır Yağ asıdı oluşumunu engelleyen kremler sığü ve nasırlan yok edebüır Veya derıyı üaçlara karşı ddha geçırgen küabüır Bu kımsayal maddeler üaçlara açüan kapüan açar ve sureklı açık tutabüır Kanseri boğmak Doğru kan damarını tespit ettiğiniz anda tümörler kuruyarak büzüşür ve sonunda ölür. vınızde sızınh yapan boruyu tamır etmek ıçın bu tun mahallenın suyunu keser mısınız' Buyuk bır olasılıkla kesmezsınız Ne var kı bugun deneme aşamasındakı antıkanser üaçlan ışte bunu yapıyor Kan damarlannın gelışımını engellryor Bu üaçlar, yalnızca tumoru besleyen damarlan değü, tum vucuttakı anjıyojenez'ı (damar gelışımı) engeller Son gurüerde Calıfornıa'da Genentech adında bır araşurma merkezınden Napoleone Ferrara ve ekıbı, yalnızca hormon ureten bezlerdekı anjıyojenezı tenkleyen proteını bulduklannı açüdadüar Bu buluş büım dunyasmda buyuk ügı uyandırdı, çunku bu yontemle kanserh dokulara gelen kan damarlan bloke edüebüecek Belçıka Leuven Unıversıtesı nden Peter Carmeliet'e gore vucut bu üaçlara olumlu tepkı verebüır Aynca kalp hastalannda anjıyojenezı» teukleyen kardıyakspesıfik faktorun de tespit edüebüeceğı olasüığı gundemde Genentech'de Ferrara'nın ekıbı soz konusu proteını "proteın kutuphanesı"ndekı proteınler arasından balık gıbı avladı Ekıp bu proteını laboratuvar ortamında farelere enjekte etu, ancak bır sonuç elde edemedı Ancak aynı proteını yumurtalıklara enjekte ettıklerı zaman kan damarlan anormal bır şeküde gelışmeye başladı E Ekıp bu faktore ' EG VEGEendokrın bezı damar endotelıyal buyume faktoru" adını verdı Bu, şımdüık ük dokuspesıfik anjıjenez faktoru Ancak kanseri anjıyojenez ılaçlanyla tedavı etme konusu henuz kanıtlanmış değıl Şu anda spesıfîk olmayan üaçlarla tedavıden olumlu sonuçlar ahnamıyor Reyban Oksay New Scıenüst, lEylul2001 756/»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle