Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aylak Bilgi Tahir M. Ceylan Almanlar, 'en iyi, iyinin düsmanıdır' derlermiş. Bu sözu duyduğumda, yüzüm, zengin evine girmiş yoksul gibi, katıksız bir şaşkınlıkla donakaldı. Ne kadar da dolambaçsız ve apaçık doğruydu söz. Karıncaları bilip de, kanncalann da bir dunyası olduğunu hissedememek gibi, işte öylesi bir körlükle, bin yıllardır en iyinin peşinde koşa koşa, burnumuzun dibindeki iyiyi unutup gitmiştik biz. Everest yolunda olüp gitmiş dağalar; kusursuz felsefe uğruna, gecesini gündüzüne katmış Kant değerinde filozoflar; kutup keşfetmek uğruna, buzul mezarların içinde çürümuş Amundsen'ler, hep aynı en iyi zehirlnden içmişler ve kalplerine düşen vahiyle beraber, sabahın ilk vaktinde, ciğerlerini, çiğ duşmüş tslak bir havayla sulayıp, uçkun hayallerın peşinde, tabana kuvvet vermişlerdir. En iyinin peşindekiler, sanılmasın ki azdır. Hayır özellikle çokturlar, fakat 'en iyiyi kovalıyorum' demenin tılsımlarını bozacağı gibigarip, fakat yanlışlanamayacak bir hisse sahip olduklarından, içlerindeki düşten kimseciklere bahsetmezler ve de yalnızca bu nedenle, olduklarından az görünurler. Insanlar, neden zor olanı kovalayıp, en iyinin peşine duşerler? Bunu, herkesin doğumundan beri, kendini en iyi görmesinde aramamız gerekir diye duşünürum. Herkesin kendini en iyi gördüğü toplumda, birisinin kalkıp 'en iyi benim' demesini, milli piyango bileti almak kadar saçma bukam da, gene de herkesin, bir piyango bileti almaya ihtiyaç duyması kadar anlayışla karşılarım. 'En iyiyim' demek için, en iyi olmamıza katiyen gerek yoktur. En iyiyim demek ve en iyi olmak, meridyen ve paralellerin dünya yüzüne çizilmekten başka ortaklığı olmayıp da, bir birine dik ve ters bir yapı taşımaları gibi; içinde en iyi kelimesi taşımaktan başka benzerlik taşımayıp, oldum olası insan psikodinamiğinin en ters köşelerinde oturmuşlardır. 'En iyiyim'diyenler, meridyenlerin kutupta buluşması gibi, hep yetersiz ve özguveni düşük bir kişilikte buluşurlar; en iyiler ise, paraleller gibi, daima yalnızdırlar ve hep birbirini kollayıp asla ilişkiye geçmeyen, en ileride olamadığında en geriye düşeceğinden korkan bir kişilikle uyuşurlar. En iyi olduğumuz bize oğretilmiştir. Bu hatta o kadar kesin ve kuşkuya yer bırakmayacak biçimde oğretilmiştir ki, o konudaki davranışlanmız bilgiye değil, inanca dayanır ve bu inanç yonunde hep sessiz bir inatla hareket ederiz. Bazen de bu inat öyle uç noktalara kayar ki, dirsek değdirdiğimiz her masanın dengesini değiştireceğimize, el verdiğımiz her ölümlünün kaderini etkileyeceğimize, beddua ettiğimiz her günahkan da, kemirilmiş bir elma eşeleği gibi savuracağımıza ınanarak, mehdiliğimizi ilan ediveririzl. 'En iyi'nin koleliği ile, deliliğin arasındaki sınır, bu kadar incedir. Sonunda insan, en iyi olduğuna inanmak için, ne kadar psikolojik, sosyal ve kültürel takla varsa, hepsini istisnasız atar ve dramatik olan odur ki, bu boş çabayı göstermekte, tinsel olarak tamamen haklıdır. Çünkü Tann, doğduğumuz anda, anne ve babalarımızın eline, kendilerinin birmucize yarattıklannı düşünmeleri için, yeterince kanıt vermiştir. Işte bu nedenle, bizden doğan her bebeğin, gökyüzüne çizilen çizgi kadar mudzevi ve de gökkuşağı kadar biricik olması gerektiğıne sağlamca kanaat getiririz. Çünkü, madem ki bu bir mucizedir ve madem ki bizim tarafımızdan yaratılmıştır, o zaman bu, eşi benzeri bulunmaz bir mucize olmalıdır. 0 noktadan sonra, ömrümüz, bize ait mucizeyi, dunya döndükçe taşımak ve onu bizzat mucizenin kendisine de, şaşmaz biçimde öğretmekle geçer. Yani kendimize olan hayranlığımızın sürmesi için, oğlumuzun ortada, göndere çekilmiş bir bayrak gibi dalgalanması gerekmektedirl. Sonra bu öğretiyi taşımaya başlayan çocuk, zembereği kunılmuş saat gibi, en iyiye hevesli kadran üzerinde, bir ömür boyunca doner. Zemberek ne yönde kurulduysa, yine aynı yönde boşalır ve sanki devri daim makinesinin birbirini dondüren çarkları gibi, kendi zembereğini boşaltan (kendinden umut kesen), oğlunun zembereğini kurar. Bizim zembereğimiz ne kadar gevşerse, oğlanınki o kadar sıkı kurulur. Aslında herkes, kendisinin en iyi olmadığından yirmi beşinde işkillenir, durumu otuzunda fark eder, kırkında da itıraf eder Ama işte o zamana kadar, ömrün en anlamlı, bedenin en işlek devresi bitirilir, en iyiyi yapmak peşinde, ucu bucağı olmayan serüvenlerde ömür tüketilir ve hiçbir zaman en iyi yakalanamaz. Fakat asıl acısı, bütun iyi hedefier de kaybedilmiş olur. Bu sefer ,yakalanamayan en iyiyi çocuklar yakalasın istenir. En iyi okullarda okutulur, en iyiyi yapsınlar diye hergün bin bir nasihat edilir, sonra torunlara sıra gelir, sonra da torunlann çocuklarına ve böylece fasit daire kınlması mümkün olmayacak biçimde kilitlenir. Bir ampulün etrafındaki böcekler gibi, en iyiye üşuşen insanlann altından, iyinin sulan yıllarca akar geçer de, dönüp bakan bile olmaz. Onca fırsat heba olurgider, ne en iyiye ulaşılır, ne de iyi yakalanır, hiçbir şeye ulaşa• mamanın verdiği burukluk içinde en kotu bizim olur: 'yetmiş yaş yaşadım da, tek iyi gün görmedim, doğarken bak ilerisi dünya demiştim, ölürken bak gerisi boş bir rüya diyorum.' 7S6/8 En iyi Tekrar çal, Sam Sesin içine kontrol sinyalleri gizleme teknolojisi oyuncak sanayiinden, savunma sanayine kadar pek çok alanda kullanılacak Bu teknik, askeri guçlerin telsiz üe ha berleşmeyi daha guvenlı kılmak ıçın gebştırdıgı yaygın spektrum teknolojısınden yararlanarak gehsnrıldı Oyuncaklar, sınyallen deşıfre ederek ve bu sinyallere tepkı vererek yararlı oluyor "Alıcı yalnızca bir mıkrofon, pıl ve tekçıplı şıfre çozucuden olusuyor Bunlann da malıyetı çok dusuk" diye konuşan Hosking, "Aynca oyuncagı elektnge bagjamaya veya herhangı bir şekılde kurmaya gerek yok" dıyor Akustk kontrol, kablosuz ve kızılotesi "V uzaktan kumanda teknolojısıne bir alternatıf teşkü ediyor Kablosuz uzaktan kumandalar resmı hsans alınmadan kullanüamıyor, oysa herkes ses frekanslannı boyle bir lısansa gerek kalmadan kullanabılır Aynca evın ıçindeh mobüyalar, kızılotesi cıhazlardan farkh olarak, dusuk frekansL seslen bloke etmez Bu teknolojı 100 kilohertz'e kadar olan frekanslardakı ultrasonlara uygulanıyor I ğer çocuğunuz televizyon ızlerken veya muzık dınlerken çarçabuk sıküıyorsa, akıllı bir oyuncak çocuÇfunuzun dağüan ılgisını toplayabüır Sesırı ıçıne gızlenmış sınyallerle kontrol edılen oyuncak, TV'dekı çızçp filrn kahramanlannın hareketlerıru tekrarlayabıhr veya muzığe ayak uydurarak dans edebılır Kontrol sınyallennı sesın ıçıne gızleme teknığı Cambridge yakınlanndakı Harston'da merkezı bulunan Scıentıfic Genencs tarafindan gelıştırıldı "Intrasonıcs" adı verüen bu teknolojı çocuklannm "maymun ıştahMıgTndan rahatsız olan ebeveynlere çozum sunuyor Şırket yetkıhlennden Ian Hosking bu konuda şu açıklamayı yapıyor "Amacımız varolan altyapıdan yararlanmak. Muzık CD'sı veya toplu adres sıstemı uzerınden TVnın sesıne verı yerleştırmek mumkun'' Cihazlan ses ıle kontrol etmek yenı bir teknolojı değıl Televızyonlann uzaktan kumanda cıhazlarının ılk modellen ultrasonık sesler çıkartıyordu Ancak bunlar guvenüır degıldı Trafik gurultusu televızyonun kapanmasına yol açabılıyordu Aynca ultrason ev hayvanlannm sınırlennı bozuyordu Yenı sıstemde kodlu kontrol sınyallen genış bir frekans aralıgı uzerınde dagılıyor, ancak çok zayıf oldugu ıçın ev ıçındekı ses sıstemı içinde duyulmuyor E Scıenüfic Genencs, geçtıgımız gunlerde gekştırdıgı teknolojının ozellıklerını tanıtmak ıçın televızyon programlanndakı hareketlen tekrarlayan bir oyuncagı protoup olarak basma tanıtü Oyuncak, televızyondakı çizgı film kahramanlannın davranıslanru kopyalamanın otesınde egıtım amacı ıle de kullanüabılır Bunun yanısıra bu teknolojı supermarketlerde fıyat degıştınne surecınde yararlı olabılır Arka planda çalan hafif bir muzık, supermarket raflanndakı akıllı eüketlen otomatik olarak degısnrebüır Şırket bu teknolojının aynca savunma sanayuıde de kullanılabılecegıne dıkkat çekıyor Uzaktan kumanda ile yonlendınlen bir araç, 4 smyal kaynagından yayılan kodlu sesler uzennden kontrol edılebılır Şırket, aracın pozısyonunun 1 metrelık bir hata payı ıle kontrol edılebılecegıni ıddıa ediyor Aynı sıstem, ultrasonık frekanslar uzennden sualnnda dalgıçlanna da yol gosterebüır New Scıentist, 1 Eylul 2001