Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
seyle yakuüaşamaz, yuzeysel üışküerle yeünır Modern yaşamda soyvtlanmı? k i ş i l e r Bazı yalnızlıklar ıse kışının kendısını dış dunyada olan bıtenden soyutlamasıyla ortaya çıkar Bu kışüer gerçekhkten, gunluk yaşamın cüvelerınden kendılerını uzak tutar, buna karşüık kendılerıne sozde başka dunyalar kurarlar Içınde bulundugumuz ekonomık knzın mahalle arasındakı bakkalı, manavı, kasabı etkı lemesıyle bırlıkte, ulkemızde buyuk şehırlerde pıtrak gıbı sayılan artan megamarkat, hipernuurket gıbı alışverış merkezlen gundeme geldı Sızce bu merkezler modern toplumun ıçınde bulundugu soyutlanmışlıgı temsü etmıyor mu? Artık manavla, bakkalla pazarlık yok, gunluk yaşamdan sohbet yok hsacası paylaşım yok "Yanıma para almayı unutmuşum Mahmut Ağabey bızım oglanı şımdı yollanm odesın" gıbı bır sohbet yenne, bar kodlarla mallan torbalara yerleştırdıkten sonra "Mağaza karünız var mı' Yoksa, kredı karüyla mı odeyeceksınız9" turunden yuzde gulumseme bulunan ama derınden derıne soguk bır ılışkı yaşıyoruz Çunku paranız eksık çıktıgında oğlunuzu yollama gıbı bır hoşgoru goremeyecegınızı bılıyorsunuz geleneklere, alışkanlıklara karşı aıdıyet duygusu yınrümıştır Bırlıkte olmaya tahammul kalmamısür Bu çerçevede soyutlanmayı ve yalnızlıgı yegleme ortaya çıkrruştır Tabıı kı bu yalnızlık ıstegı gerçek bır ınzıva degıldır Sadece benzer ısteklerı ve duşuncelerı olan kışüenn oluştur dugu bır tur azınlıkör Ama genel grup gozuyle bakngımızda bu bır yabancüaşma, bıreye ındır gendıgınde ıse yalnızlaşmadır Gonullu bır yal nızlık turu olan yabancüaşma, kışıye buyuk zorluklar açmaktadır Genış bır toplum ıçınde ondan soyutlanarak yaşamak kolay degıldır Hem ruhsal duzeyde tam bır yabancüaşma hıssedüecekor hem de fizıksel anlamda farklı mekânlar da, ortamlarda yaşanarak pekıştırüecektır Tbplumumuz bır geçış toplumu olması nedenıyle boylesı ornekler çığ gıbı buyuyebüır Zümrütten akisler A. M. C. Şengör Pelagia'nın hayali Başkan Bush nihayet karannı verdi: Kök hücre araştırmasında bugune değin elde edilmi} olan "hatlar" uzerinde çalışılabilecek, ama yenı hatlar elde etmek ve yenı embryo uzerinde çalışmak yasak. Yani A. B. D. 'de hiçklmseye blr zararı olmayan, bil'akls yaşam kurtaracak, sonsuz acıyı önleyebilecek bir araştırma grubu yasayla yasaklandı. Bu, 3 / Temmuz klonlama karşıtı yasadan sonra alınan ıkına bılım karşıtı yasa karan. Başkan uzun uzun duşundükten sonra 21. yuzyılda bilim karşıtı, insanlığa zarar verecek bir karan alıverdi. Nedeni: Din adamlannın ve kıstasbn kendilerinden menkul "ahlâk" uzmanlannın neyin insan yaşamı neyin insan yaşamı olmadığı konusundaki fıkiheri. Bu fıkirlerin bılgi temelı ne? Binlerce yıl önce hiçbir doğa bilım geleneğı olmayan toplumlarda dile getirilmiş ifadelerin yorumu. Yorumlayanlar kim? Hiçbır doğa bilim tahsili, tecrubesi olmayan ilâhiyatçlar, oy kaygısının esiri kısa gonışlü ve bılgısız politikacılar. Bush'un karan cidden kendi samimî inançlannı mı yansıtıyor? Bunu bilemem. Ama bıldiğım bır şey var: Karan alırken Cumhuriyetçi Partl'nin gerici kesiminin oylannı asla gozunden uzak tutmamış olması. Bush bu oylan kazanmak istıyor. Çunku bu destek çekılırse birdefa daha başkan seçilmesi mumkun olmayabilir. Demokrasinin temeli oy. Iki asır oncekı selefi A. B. D. demokrasinin baş mimarı olan buyuk dâhî Thomas jefferson da aynı prensiplerle hareket ediyordu. Ama hem devlet başkanı hem de Aydınlanmanın başanlı bilim adamı olan jefferson, Lewls ve Clark keşif heyetini batıya yollarken bilimi desteklemek uğruna işı kitabına uydurmaktan çekinmemişti. Kongreye tamamen bilimsel bır keşıf gezısını "ticari" d'ıye sunuvermiştı. Cerçı ABD bu keşif gezisinden yıllar sonra ekonomik olarak da çok yararlandı. Hiç kuşkusuz jefferson da bunun boyle olacağını duşunmuştu. Ama bilgin jefferson once bilim olmadan gelışmenin ve ekonomik refahın gelemiyeceğini biliyordu. Tercihinı bilimden yana koydu. Iki yuzyıl sonraki halefi Bush'un tam tersine. Bambaşka, tamamen hayâl ürünu bir sahne: Louis de Bernleres'in Corelli'nin Mandolini (1994) adlı romanından Shawn Slovo tarafından beyaz perdeye uyarlanmış olan Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini adlı filmde Kefalonya'yı ışgal eden Italyan birliklerinin birinde topçu yuzbaşısı olan yakışıklı ve muzisyen Antonio Corelll'ye (çağnşım kuşkusuz buyuk bestekâr Archangelo Corelli'den!) âşık olan kızı Pelagia'ya ("deniz" anlamına gelen ve Yunanca'daki çağınşımı Türkçe'dekinden çok daha kapsamlı olan bu kadar guzel bir adı nasıl da seçmiş de Bernıeres?) aydın kafalı doktor lannis aşkı tanımlıyor: "Aşk, Pelagia, aşkın ilk ateşi küllendikten sonra geriye kalandır. O ilk ateş söndükten sonra bu çocukla yaşayabilir misin? Bunu kendine sor. Doğa zaten bunu sana soyleyecektir!" Kızına aşkı tanımlamaya çalışan, ona duygu âlemınde yol gostermeye çalışan doktor, kızına doğanın kılavuzluğunu oneriyor. Filmi seyrederken, Pelagıa'yı oynayan Ispanyol aktris Penelope Cruz'un ancak tanrısal olarak tanımlanabılecek, âdeta doğaustu çekıcilığı, içıne yerleştınldıği sımsıcaak Akdeniz'in o içten, cıvıl cıvıl Yunan ortamında bana birdenbire deniz tannsı Poseldon'un parçalanan salının kalıntılarına tutunarak hayatını kurtarmağa çalışan yuce kral Odysseus'a dev dalgaların arasından söyledikleriniçağnştırdı: "Tanrılar olmadan, Insanlar bir hlçtir, Odysseus!" Tanrılar, ama Yunan panteonun, Olimpos'un tanrılan, yani doğanın çesitli oğeleri, tabiatın blzzat kendisi. Deniz tannsı Poseıdon'un soylediklerı, babasının tannsalguzellikteki kızı Pelagia'ya, Yunanlı'nın tum ulusal benliğini ve tarihini bir kelimede kucaklayıveren, Yunan ulusunun tum duşunsel ve hissî bağlanyla bağlı olduğu "Deniz"e verdiği tavsiyeyle aynı değıl mı? Her konuda doğaya danış! Çevreni ve kendini bilmek istlyorsan soracağın tek yer doğadır. O sorgulamanın dili de bilimdir. Belki de bu yuzden aydın doktor babanın kızı Pelagia da Poseıdon'un sozunu dinliyor, doğaya danışabileceği bir meslek seçiyor, doktor oluyor (gerçi roman, senaryodan daha acıklı: Yunan iç savaşı ve 1953 depremi Pelagia'nın yaşamını da mahvedıyor). Pelagia ve doktor babası, köylerinin bâtıl Hristiyan ınançlanna saygı gösteriyorlar, cahil köylulerinin kişısel inançlannı kuçumsemiyorlar. Ama onlann tedavisi ıçın papazlann tavsiyesını değil, Poseidon'un tavsıyesını tutuyoriar, doğayı bilimle sorguluyorlar. Birisı alıp Başkan Bush'u Yüzbaşı Corelli'nin Mandollnl'ne götürse. Pelagia/Cruz'un tannsalguzelliği ile aydın kafasının etkisinde kalıp, tann Poseıdon'un kral Odysseus'a söylediklerini acep hatıriar mı (hatırlasa da doğru yorumlar mı, yoksa Delfl'de tann Apollon'un rahibelerinin kehanetini yanlış yorumlayan kral Krezüs'un acıklı kaderini mi paylaşır)? Acep dinlenmeğe değecek tek cevabın doğadan geleceğini anlar mı? Bilimin, kendini başkan eden A. B. D. demokrasisinin temelinde yattığını anımsar mı? Sinemadan eve donerken, bu sonılar ve hayâller kafamda uçuşuyordu. Pelagia/Cruz'un olağanüstü guzellikteki çehresinin yanından George W. Bush'un insana huzün ve sıkıntı veren yuz ıfadesıni kovalamaya çalışırken, parlak ve pek tanıdık gelen bır ışık belirdi, kızın güzelliğini, zekâ fışkıran gozlenni daha da vurgulayan gblgeler Başkan Bush'un yuzunu karanlığa attı. Işığın kaynağına baktım ve bir kahkaha attım: "Teşekkürler Paşaml Sen neyi yuceltip neyi defedeceğıni hep tyi seçtin, bize de anlatmağa çalıştın: Insanlığın geleceği, şimdi ne denli guçlu görünürlerse gorunsunler gerıa ve fırsatçı Bush'lann değil, ne kadar hayâl urunu olurlarsa olsunlar bilimsel ve durust Pelagia'lann elindedir." Kendi kabuğunda kalmak Insanlar ıçın duzenlennın bozulması zordur Bellı bır rutın yaşamı olan, o duzen ıçınde mutlu olan laşı, maceralı olmasa büe, yenı bır duzene alışmakta guçluk çeker Ozellüde bu yenı duzen bırden ortaya çıkarsa, alışüra alıştıra gelmezse, laşı ıçın daha da zordur "Benden bu kadar (As good as ıt gets)" ölmınde Jack Nlcholsonun her zaman gıttıgı kafeteryada garso nun degışıkhgıne gosterdıgı nezaket sınırlannı zorlayan tepkı belkı bır çogunuzu guldurmuştur Ya da bakmak zorunda kaldıgı kopek nedenıyle çektıgı sıkıntı ügınızı çekmışür Duzene duşkun, bundan odun vermeyı sevmeyen kışüer, hareketlı ve maceralı yaşam yerıne yalnızlıgı yeğleyebüırler Çunku bırlıktelık hemen her zaman hoşgoruyu ve esneklıgı gerektırır Kışı kendı duzenınden odun venrken, başkalannın duzenıne hoşgoru gostermesı gerektıgını bümelıdır Herkes kendı duzenmı, yaşam standartlannı sever, ama yen gelınce bırlıktelık ıçın başka yaşannlara da hoşgoruyle yaklaşabılır labıı bu yaklaşım ıçın olabüdıgınce esneklık gereklıdır Başka ortamlara, koşullara uyum yapabümek ıçın gereklı esnekhk Başkalannı oldugu gıbı kabullenebümek ıçın gereklı esneklık Tersı, kau tutum ıse kendı dogrulannı başkalanna dıkte etürmek, yalmzca bunlar bağlammda yaşamını surdurmek, bunlardan pek odun vermemek demekor Buna sıh süaya bağlı hşıler ıse sonuçta yalnızlıgı, kendüen ıçın çok pahalıya mal olacak bır bırlıktelığe yegler duruma gelırler Boylece de bazı maceralan kaçınrlar, yenıhklerden uzak kalırlar, yaşamın rengını çogu kez goremezler Kışı hareket yeteneklermı kısıtlayan, âdeta sanp sarmdlayan bu dar gıysıyı çücanp atmahdır Fümde de Jack Nıcholson gızlıden gızlıye aşık oldugu garson kadınla tum kalıplannı bırakıp bır yolculuğa gırıştı ve gerekırse kendısıyle savaş verdı Ama sonuçta belkı de onceden olmadığı kadar mutlulugu tatu Zaman zaman kalıplann dışında, kend: akışına bıraküan, ve bırlıktehgın ve anın tadıyla suregıden yaşantüan denemekte yarar var Çunku denemeden ögrenümez, sevümez, mutlu olunmaz1 (*) Celal Bayar Um TıpFak PsıtyatrıA D Kapalı sitelerde doğa ile başbaşa Ya çeşıtlı dergılerde reklamlarını gordugunuz kendı ıçınde kapalı liteler ıçın ne soylemek lazım Yuksek duvarlarla çevrılı, kapısın da guvenhk gorevlısı bulunan, bahçıvanın sureklı ugraştigı bahçede "dogayla" baş başa yaşam Bunun neresı dogaP Ya da adına "plaza" eklı unlu ış merkezlerınde çalışmak da boylesı duygular yaratsa gerek Sureklı çalışan klımalann hava fütrelenyle bırlıkte mu kemmel bır ortam sagladıkları, beyaz ışık alünda gerçek ustu bır dunya Burada soz edılmek ıstenen "sterü" ortamın yol açugı yalnızlık ya da yalnızlaşma, belkı daha doğrusu yabancılaşma Verılen orneklerle burada ekonomık bır aynm yapümak asla ıstenmemektedu, aslında soz edılen yabancılaşma toplumun her katmanı ıçın geçerlıdır, ama burada "kor kor parmagım gozune" ornekler venlmışür Çevremızde "bümeyen" ınsanlar turedı Gunluk ışlen büe bümeyen, alıskanlıklar edınmeyen kışüerden soz edıyorum Bırkaç basmakalıp rutın ışın otesınde, dığer bırçok konudan ve ışten kendını uzak tutan ve boylece kendını koruyan hsüer var aramızda Elaktrikau par a » yatırmayı bılmeyen, bazı tamır ışlennı hem bümeyen hem de buna yonelık tamırcı ya da usta geürmeyı beceremeyen, bellı yerlere gıderken hedıye goturmek gıbı âdetlerden habersız olan, yanı başta kultur ve geleneklerle üışküı olmak uzere yaşamın pek çok aynnhsını duşünemeyen ve daha da kotusu duşunenlerle de ıçın ıçın alay eden kısüer aslında bulunduklan ortama yabancüaşma omegı çızıyorlar Gerek grup gerekse bırey duzeyınde olsun, yabancüaşma yalnızlıgı ve ruhsal dunyada kopuklugu getınyoı Yitirilen duygu Bu yabancüaşma üe o ortama, topluma, 756/5