Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gönülden Bilime teyecektir. Bu da, sözel IQ puanlan yaşıtiarından biraz yüksek olsa bile, çocuğun bilişsel yeteneklerini daha da geliştirecekrir. Boylece, onemsiz bir genetik ustunluk çarpıcı bir davranış ustünlügune dönüşecektir. Gelgelelim, 10 dıızeyi biraz duşuk olan çocuk daha işin başmdayken okumaktan ve ögrenmekten sıkılacak, okulda tökezleyecek ve bügilenmekten kaçınarak bu genetik açıgı daha da pekiştirecektir. Bu kez de, dogustaki o ufak fark bireyin aleyhine katlanarak buyuyecektir Bilindigi kadanyla, IQ düzeyi açısmdan üstün dogan çocuklann zekasını gelistiren deneyimler, ortalama zekâ düzeyindeki çocuklar üzerinde de hemen hemen aynı etkıyi yaratıyor. Bir başka deyisle, bireyin IQ duzeyini artıracak bir çevre bulması, ya da çevrenin onu bulması arasında bir fark olmuyor, Her iki durumda da, deneyimlerle, toplumsal ve teknolojik ortam buyulü gücünu ortaya koyuyor. On yülar sonra 10 duzeyinde görülen aıtış işte bu etkinin bir sonucu olabüır. Bilgisayar ekranlan, video oyunlan, gizli sozcuk oyunlanyla dolup taşan besin paketleri beyinde bir gelişme yaraüyor olabiir. Çocuklara daha çok zaman aynlmasına olanak tanıyan küçük aileler çocugun "neden" sorulanna yanıt getirerek o kuşagın 10 duzeyini artınyor olabilirler. Daha çok beyinsel güç gerektiren işler, daha çok boş zaman (özellikle kitap okuma, bulmaca çözme, ilginç yerlere yolculuk gibi eylemlere ayrılan zaman) ve gri maddeyi devinime geçiren teknolojik gelişmeler de 10 duzeyinin artmasına katkıda bulunabilir. İnsan zekâsmm iyi bir ortamda gelişebileceği ortaya kondu. Ibplumsal ve teknolojik degişimin sonucu olan tüm bu etmenlerin tek ortak ozelligi kahcı olmalandır. Tam tersine, yalnızca ana okulu oncesinde çocuklann anlaksal gelisimine kathda bulunulması, ya da kuçuk yaşlarda uygulanan bir gelistirme programı gibi, 10 duzeyini artıracak geçici bir degişimin etkisi de kısa sureli olacaknr, Yale Üniversitesi ruhbilim uzmanı Robert Sternberg "Çocuklar bu tur girişimlerden harika bir biçimde etküeniyorlar, ancak eskd çevrelerine geri dönuyorlar. Geriye dönüldügünde, genellikle de bir gerileme yaşanıyor," diyor. Ana babanın 18 yıllık etkisi bile silinip yok olabiliyor. Bu durumda ana babalann yapabüecekleri tek şey, çocuklanna aşıladıklan ogrenme arzusunun alevlenip onu zekasını geİLştirecek deneyimlere ve insanlara itmesini ümit etmek. Dickens'a gore, genlerin de, çevrenin de gücüne inananlar haklı. 10 düzeyindeki farklılıklan belirleyen en büyük etmen, çevrenin etkisiyle işlev gören genler; ama bu yalnızca genlerin bireyi belh yaşam deneyimlerine yönlendirdigi içın öyle. 10 düzeyindeki farkı yaratan, dogrudan bu çevrenin kendisi Stanford Üniversitesi ruhbilim uzmanı John Gabrielll, "Insanlar genellikle IO'nun sabit oldugu yonünde yazgıa bir tavır içindeler. Flynn etkisi zekanın iyi bir ortamda geliştirilebilecegini gözler önune seriyor. Insan doguştan sabit bir zekâya sabit degil," diyor. Bu arada, Silvio 4 numaralı yerde duruyor. Jack ise 14 buçuk yaşında. Rita Urgan, Newsweek 23 Nisan 2001 Ahmet Inam Seks, yalanlar ve tekeşlilik K adınlar erkeklerle güvence ıçın, erkekler kadınlarla cinsellik ıçın bırlıkte olur. Bu yaklaşım ne kadar ciddiyetten uzak olursa olsun bilim adamlan tekeşliligin tümüyle bu temel uzerine kuruldugunu iddıa ediyor. Karşı cinse surekli olarak cinselliklerinı sunan tekeşli disiler, bu şekilde ne kadar uretken ve dogurgan olduklannı kanıtlamaya çabalıyor. Pek çok turde dis. iler ancak dogurgan oldukları dönemde çiftleşir. Çunkü seks enerji ister ve hastaük riskı taşır. Bu şekilde erkekler hangi dişinin kızışma döneminde oldugunu anlarlar. Dolayısıyla erkekler hamile kalmıs dişilerin peşinden koşmak ve kur yapmakla zaman kaybetmezler. Aslında erkeklerin yavrulann bakımı konusunda dişilere pek yardımcı oldukları soylenemez Stockholm Unıversitesi'nden zoolog Magnnt EnqBİst bu konuda kısaca şunlan soyluyor: "Erkeklerin temel stratejisi dişinin yanında uretken oldugu sürece kalmaktr. Üretkenlik dönemı sona erince erkek tası taragı topladıgı gibi disiyi terk eder." Aralannda kuşlann, kirpilerin ve insanlann da oldugu bazı turlerde "kadının fendi erkegi yendi" ilkesi geçerlidir. Dişiler görsel ve kimyasal açıdan hiçbir ipucu vermeyerek, erkeklere dogurgan olup olmadıklan konusunda bilgi vermemeyi tercih ederler. Enquist gizlilik konusunda şunlan söylüyor:"Dişi erkege ne durumda olduguna ilişkin en ufak bir ipucu vermez. Bu durumda erkek dişiyı yalnızca davranışlanna bakarak degerlendırir. Erkek kadının gerçek durumunu hakkmda bilgi edinemedigi sürece çok sayıda kadının peşinde koşmaya gerek gormez, çünkü o anda birlikte oldugu kadın herhangi bir kadın kadar dogurgandır Kaldı kı kadınların peşinde koşmanın da bir bedeli vardır, bu arayış enerji ve zaman ıster." Bu, tekeşlilik konusunda son derece anlaşılabilir bir açüdama. Ne var ki insanlann tekeşliligi niçin tercih ettigi konusu son gunlere dek gizemini koruyordu. Normal ola rak erkeklerin tekeşlüigi seçmesi, çocuk sayısının azalması anla mına gelir. Bu da evrim açısından tercih edilen bir durum degildir Kadınların dogurganlık durumlannı gizleyip surekli cinsel ilişkiye hazır olduklan mesajı vermeleri, bu dengeyi saglayabilecek bir taktik mi? Enquist ve meslektaşı Hollanda Ekolojı Enstitusu'nden Mignel Glronat bu dengenin nasü sağlandıgını araştrdılar Matematiksel bir model kurarak teoriyi test etmeye karar verdiler. Sonuçta belirli koşullar altnda tekeşliligin tercih edildigini keşfettiler. Erkeklerin çok sayıda eşle birlikte olmasının normal karşılandıgı topluluklarda bile dişiler dogurganlıklannı gizlerlerse, erkekler uzun sureli iliskiye geçebilıyor. Enguist bu durumu şoyle açıklıyor:"Cinsel davranışlarla ilgili klasik açıklamalar erkegi odak noktası olarak ele alır. Ancak bizim teorimiz kadını merkeze oturtuyor." FVansız Bilimsel Araşurma Dernegi CNRS'den biyolog JLnd*n Moller, kadının başı çektigi bir açıklama tarzına sıcak bakıyor "Dişiler yumurtalama zamanını gizledikleri zaman erkegin dişiyle kalma süresi otomatikman uzuyor" Ancak Sheffield Unıversitesi'nden hayvan davranıslan uzmanı Mike Stv» Jothy'ye gore dişilerin erkekleri kandırarak tekeşlılıge zorlaması, dişilerdeki yuksek cinsel ıstegin tek nedeni degildir. Pek çok erkekle çok sayıda ilişkiye girmekle dişiler yavrulanndan bazılannın kaliteli bir babaya sahip olmasıru saglarlar. Bu düşunce tekeşli toplumlara ilişkin klasik goruşe uymasa da ShraJothy eşlerin bir yaşam boyu birlikte oldugu turlerde bile dişilerin erkeklerini aldattıgına işaret ediyor ' 'Kuşlan inceleyen bıyologlar yavrulann DNA profiUerıni çıkartuklannda, neredeyse tum dişilerin kaçamak yapügını ortaya çıkarttı. Ancak dişiler sadık bir eş olduklanna ilişkin eşlerini kandırdıklan sürece gizli dogurganlık stratejileri her zaman ışe yarar Erkeklerin uyanmaması ıçin gizli kapaklı hareket etmeye gayret ederler." Düşlerimizde ne var? Sığınak mı onlar? Kurtana mı? Neden eksik, neden yetersizler? Düşleri sorgulamak gerek. Yaşamın rengi onlar. Cücü. Beceriksizce yaşanan çoğu yaşamlann ardında düş yoksulluğumuz var. Düş kısırlığı. Düş kısırlığı, yaşama ufkumuzun kısırlığı demek. Çirkinliğimiz, Düşlerle canlandırılan, kanlandırılan "içi geçmiş" yafamlanmız cânı ve kanı yeterli bulmazsa ne olacak? Düş doyumsuzluğunuz var mı sizin de benim gibi. Döşlerinizden yakınıyor musunuz? "Son günlerde düflerime bir şeyler oldu. Bir türlü akmıyor içimde çağlayanlar gibi, öylesine cansız, öylesine hastalıklı, düz ve tatsızlar." "Düşlemeyi" başaramadığım için, ölü gibi yaşadım bu dünyada." "Yaşamak için her şeyim vardı. Bilgim, umudum, az da olsa param. Düşlerim yetmedi. Yarı yolda koydu beni." Düşlerinden tanıyabiliriz insanlan. Freud gibi psikiyatristlerden bu yana, düşlerin kendimize ait nice işaretler verdiğini biliyoruz. Benim itirazım bu noktada: Düşleri "doğal" görüp, nasıllarsa öyle kabul etmek. Ufkumuz bizim, onlar. Sanatçılann. Yaratıa bilim adamlarının düşlerinin niteliğine bakalım. Niteliksiz düşlerle nitelikli şiirlerin yazılabileceğini, . . . . . matematik aianmm Duşlere gereksınımımız dümdüz yollanndan ftm götürebililier var sapıp, serüven dolu . r , \ ..*,. . tehiikeier yaşayarak L Farkeaemeaıgımız nıbuiuşiann, keşifierin ardından gidilebileyaşanası dünyalann ce ceğini düşünebiiiyor kaptsını açabılırler. Onlar musunuz? Düşleri oimayan insandan dajmkânlar alanıdır. ha sıkıcı, daha rahatsız edici kim olabilir? Cerçekciymiş. Düşleri sevmezmiş. Düşler çocuk işiymiş. Olgun insanlann düşleri olmazmış. Sevsinler. Düş yoksulları, yaşadıklan sığ ve kaba yaşam biçimiyle gereken yanıtı alırlar, doğadan. Kültürden. Düş içimizdeki cânı ateşleyen körüktür. "Böyle düşler kurmak yakışmaz bana. (Düşlerinin toplumsal çevre tarafından yönlendirildiği birinin sözü. Düş ahlakının tutucu insanı. Düş korkağı. Düş mızmızı.) "Düşleri çok fazla mı kaçırdık acaba?" (Kafasındaki düş zincirlerini kırabilecek birinin çekingenliği.) "Dün gece, üzerinize afiyet, bir düş bastı, bir düş bastı beni, heyecanımdan uyuyamadım." (Uyanıklık düşlerinden söz ediyor. Düş basması, dönüştürülebilirse, yoğun bir yaşam enerjisi birikiminin göstergesidir. Kullanılmazsa dağıtır, sapıtır, yanıltır.) Düşlere gereksinimimiz var. Alıp, götürebilirler bizi. Farkedemediğimiz nice yaşanası dünyalann kapısını açabilirler. Onlar imkânlar alanıdır Gerçeği göremeyecek denli üzerimize gelirlerse, üzerlerimize düşüp, kolumuzu kırarlarsa, bu imkânları kullanamadık demektir. "Üzerime düş düştü benim" diyen birine, "neden düşürdün ki, düşler düşürmek için değil, çıkarmak içindir" der miyiz? Onlarla yürürken düşebiliriz, onlardan düşebiliriz, onları düşürebiliriz. Yaşamın kendisi gibidirler: Onlarla bütünleşemeyip, uyumu elden kaçırdık mı "yokluğa" sürüklerler bizi. Düşler üzerine bu sözlerim romantik olduğum için değil, gerçekçi olduğum içindir. Cerçeğin açtığı yaraları, çıkardığı sorunlan anlayabilmek, onlarla baş edebilmek için gereklidir düş; gerçeği algılamamızda vardır, düşlerle yürürüz; sınaya yanıla, düşlerimizi düzelterek, onanarak. Yiğit düşçüler gerek. Düşçü yiğitler. Gerçeği görmemizi engelleyen saplantılapmızdan, hastalıklı tasanmlanmızdan, korkularımızdan, ürküntülerimizden, beklentilerimizden, sağlıklı düşlerle kurtulma olanağımız var. Elbette, hastalıklı, cana can katmayan düşlerimiz vardır. gerçeğe dönük, onu dönüştürmeye hazır, bu yolda tüm tehlikeleri, zorluklan göğüslemeyi üstlenmiş düş emekçilerlnin çağı bu çağ. & Düşlerden düşe düşe bunu öğrendim. 738/9 Düşlerden düşe düşe