Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
diişler sız bağlantüdr yalnızca insanlara ozgu olan depresyon olgusumı ortaya çıkartır Ancak ınsan beyrunın en ügınç yanı prefrontal korteksın gekşım yetenegı ve REM sırasında faalıyet gostermeyen bolumu ıle ügüı olan ozelhgıdır Prefrontal korteksın en onemh ışlevı kendı kendını disıplıne etme, durtulen frenleme ve zevkten kendını ahkoyma konusunda oynadıgı roldur Ornegın rakah torenı veya onemh bır iş toplannsının tam ortasında seslı bır şeküde gegırmerazı bu bolge onler Veya ofkenızi frenleyerek cinayetle sonuçlanabılecek şıddet eylemlenne başvurmanızı engeller Cönülden Bilime Ahmet Inam Müberrâ Hanım... Düşüncelerinı anlatmaya çabalayanların, gittikleri yerlerde, sık sık karşılaştıklan insanlar vardır. Bu insanlardan bir bolümünün heyecan verici, düşündürücü, zaman zaman da üzücü bir özelliği ilgimi çeker: Yanlış anlamalan. Ben yanlış anlayanlarıma, isteyip isteyip de bir türlü anlayamayanlanma, ya da kasıtlı olarak yanlış anlamakta ısrar edenlerime bir ad buldum, cinsiyetlerine bakmaksızın: Müberrâ Hanımlar! Müberrâ Hanımlardan, bir Müberrâ Hanım'ı anımsıyorum: Yaşı yetmişe yakın, saçları ağarmış, kollannda ve boynunda, kulaklannda takılan olan, abartılı bir makyajla, kafasına Batılılar'ın Noel ağacına benzer bir şapka yerleştirmif, bir akademisyen. Ön sırada oturuyor ve sık sık konusmama müdahale ediyor: "Neden hepimizin bildiği, felsefede kullanılan bir terminolojiyle konuşmuyorsunuz da, çarşıpazar diliyle aklınız sıra felsefe yapıyorsunuz?" "Sizi rahatsız etmek için Müberrâ Hanım" diyemiyorum. "Aklım sıra" kurnazlık edip, soylediklerimi bir de onun benden beklediği biçimde anlatıyorum. Biraz rahatlıyor. Bilgimden hâlâ kuşkulu. Desteksiz salladığımı düşünuyor. Önumde kâğıt yok, not yok. Hanımın takılanna gözüm takılmış konuşuyorum. Bu "laubali tavrımı" anlamıyor. Üzerimde ceket yok, gomleğim, kravatım. Ona göre, eski ve zevksiz bir kazakla, toptana halindeki kabzımallara benzer bir tavrım var. Unvanlı biri olduğumu duymuş ama birçok unvanlı (Prof., Dr., gibi...) akademisyen gibi unvanların "politik" ya da "ahbapçavuş" ilişkileriyle verildiğini düşünuyor. Kafasında bir felsefeci tipi var, bense onun gözünde, (konuşmamdan sonra kulağıma gülerek fısıldadı) Kırkpınar Ağası gibiyim. Konuşma ardından oturduğumuz masada çay içerken, kendisine "Müberrâ Hanım" diyorum, "görunüşünden, konuşma biçiminden, düşüncelerinden bunca rahatsız olduğunuz bir adamı neden dinlemeye geliyorsunuz ki?" Gülüyor: "Benim, misyonum bu Ahmet Bey, siz bu zavallı insanlara felsefeyi yanlış anlatıyorsunuz. Sizinki tam bir 'meddah'lık! Oysa, bu halkı eğitmemiz, onlara felsefenin ne denli çetrefil, zor bir etkinlik oldugunu göstermek gerek. Oysa sizin elinizde felsefe çok basitleşiyor, kabalaşıyor. 'Fantastik' fikirlerinizvar. llgi çekmeyi seviyorsunuz. 'Showman'lik yapıyorsunuz. Buna izin vermeyeceğim. Sizin kendinize gelip, daha ciddi çalışmalar yapmanıza yardım edeceğim. Bir yandan da uzuluyorum, bu halinize. Donanımlı birisiniz. Ama felsefeyi hiç mi hiç ciddiye almıyorsunuz. Konuşmanız baştan aşağı 'retoriklerle dolu!" Sözleri beni üzüyor, bir an bir öfke kıvılcımı parlıyor gözlehmde; önce gerginliğim sesimin tonuna yansıyor, sonra, konuştukça rahatlıyorum. Şöyle diyorum, yine takılanna gözümü dikip: "Müberrâ Hanım! Engin kültürünüze, derin bilginize hayranım. Sorumluluk duygunuz beni mutlu ediyor. Bu ülkenin insanlarının felsefeye duyduğu açlığı anlıyor, buna çözümler arıyorsunuz. Belki biliyorsunuzdur Namık Kemal'in şöyle bir dizesi var: Çekmedim ömrümde zenciri esâret bânnı Kaydı dünyâdan müberrâyım bilir dünyâ beni Ben tutsaklık sıkıntısının, yükünün yarattığı zincirlerden annmak için, egemen gorüşlerden, 'kaydı dünyâdan' arınmak için, boyle konuşuyorum. Uslubla, muhteva, biçemle, içerik birbirinden aynlamaz. Ben konuşarak anyorum, yuruyorum, Öğreniyorum; bitmiş sözler yok dağarağımda benim. Adınız müberrâ, benim de aradığım bu müberrâ oluş, bu 'âzâde'oluş, ozgur oluş. Sizi yine beklerim, arayışlarımı gormeniz için." Bir daha gelmedi. yerine oteki Müberrâ Hanımları gönderdi. 733/9 insanın diğer memelilerden farkı Bıhndıgı uzere dığer tuflerde prefrontal korteks fazla gehşmemıstır. Çocuklar da bu gruba gırer Prefrontal korteks ınsan beyrunın gehşımını en geç tamamlayan bolgesıdır Psikopaüarda, prefrontal kortekstekı metabolızmık faalıyetlerın yetersız oldugu ızlenmıştır Bu bolgenın felç gıbı rahatsızhklar sonucu hasar gormesı durtulenni kontrol edemeyen ınsan tıpını ortaya çıkartir Bu gıbı kışıler çocuk gıbıdırler, cınsel açıdan aşın ısteklıdırler, kavgacıdırlar, mustehcen ve kufurlu konuşurlar Braun ve çahş ma arkadaşlan REM uykusu sırasında prefrontal korteksın buyuk kısmının uyanıkken oldugu gıbı devre dışı oldugunu, sansur gorevını yerme geürmedigını ılen suruyor Ancak duygu ve bellek üe ilgıü karmaşık duyusal ışlemlerın yogun oldugu kısımlannda faahyetlerın aşın mıktarda artügı behrülıyor Duşlenn sınır tanımaz ozgurlugunu, REM donemınde prefrontal korteksın sansur gorevını yerıne genrmemesıne bağlamak bır anlamda ışın kolayına kaçmaya benzıyor Çunku bugune dek kımse prefrontal korteksın bazı bolgelerının REM sırasında raçın devre dışı kaldıgına kesın bır yanıt getıremedı Bu sorunun yanıtını arayan bıhm adamları farkh kışılerde prefrontal korteksın farkh şeküde çahştgını fark etnler. Spektrumun bır ucunda psıkopatlann hastahkh prefrontal kortekslen yer almaktadır Unıversıty of Wısconsın'den Richard Davidson ve meslektaşlan spektrumun dıger ucunda prefrontal kortekslen aşırı derecede faahyet gosteren baakıcı kişilikler bulundugunu saptadılar Bu kısüerde oto kontrol sureklı devrededır, superegolan çok gehşmıştır Yenıhkten hoşlanmazlar, çunku turucudurlar Ongorulebıhrhgi ve ahşılmışı tercıh ederler Duygulannı ıfade etme konusunda yeteneksiz, başkalanmn duygulannı okumakta ise becenksızdırler Bu ınsanlar 15 gun sonra oğle yemegınde ne yıyeceklennı bıle bıhrler. t Freud'a gönderme... '• Bu draştırmadan elde edüen sonuçlara gore REM uykusu sırasında prefrontal korteksın etkınhgı ne denh duşuk ıse duşler de o denh çügın ve kontrolsuzdur Ancak bu bağlamda prefrontal metabohzmanın uyanık ve uykudakı faahyeüennın karşüaştnlması gerekır Şu ana dek boyle bir çahşmanın yapümamış ohnası hahhâzırda kanıtlanmamıs bazı varsayımlann geçerhhgıne golge dusurmektedır Uyanıkken prefrontal kortekslen çok faal olan ınsanlann uyku sırasında prefrontal kortekslen faal mı yoksa dıngın mıdır'? Uyanıkken faal olan korteksın uykuda dıngın olması, psıkoanahzın en temel ongorulerınden bın olan Frend'un tezini kamtlamaya yeteceknr Freud, bilındigi uzere gun ıçınde basküanan duşuncelerm duşlere en çügın şeküde yansıyacagını üen suruyordu Bu konudakı uen araştirmalar bakahm Freud'u ne denh dognüayacak' Reyhan Oksay Kaynak Dıscover Nısan 2001 *Yazar Robert Sapolsky StanSoıü Unıversıtesı Smırbıhm Laboratuvan'nı yonetmektedır. Rüya: Doğadaki kökenleri Duyumların ve duygu durumlarının rüyalarda nasıl karmaşık hikâyelere dönüştüğünü duşunelim. Uykudaki kişi uzaklardan gelen bir gokgurültüsu sesi duyar ve surmekte olan bir rüyayı sonu bir kapının çarpmasıyla bitecek şekilde değiştirir. Buyuk bir endişe hisseder, kendini bir okul koridorunda bulur, hazırlıklt olmadığı bir sınava girmek için bilmediği bir sınıfı aramaktadır. Uyuyan beyin, kapalı gozkapaklan altında hızla kımıldanan gözlerin işaret ettiği uzenlı ruya evrelerine girerken omurilik soğanının aşağısındaki dev lıfler korteksi ateşler. Uyanan zihin, fiziksel ve duygusal rahatsızlık kaynaklarma dayanan hikâyeler örerek ve anıları bulup çıkararak karşılık verir. Ceçmişteki gerçek deneyimlerin unsurlarını, genelde karmakarışık, acayıp bır tarzda tekrar yaratır. Zaman zaman ejder de bu hislerin birinin ya da birkaçının cisimleşmiş hali olarak boy gostenr. Bu hislerin en onde gelenı dolaysız ve açık bir yılan korkusudur, ama cinsel arzu, hükmetme ve iktidar ozlemi ve feci bir olum korkusu da ruya imgesini çağırabilır. Yılanlarla ozel ilişkımizı açıklamak için Freudcu kurama donmemize gerek yok. Ejder, rüyaların ve simgelerin bir aracı olarak ortaya çıkmamıştır. Tam tersine bir ilişki söz konusudur ve bunun incelenıp anlaşılması daha kolaydır. Insanlığın zehirli yılanlarla somut deneyimleri genetik evrimle beynln yapısına sindikten sonra Freudcu olgulan doğurmuştur. Zihnin bir şeylerden simgeler ve fanteziler yaratması gerekir. Var olagelmiş imgelerin en güçlulerine uzanır ya da en azından ejder imgesi de dahil butun imgeleri yaratan oğrenme kurallarını takip eder. Bu yüzyılın buyuk bolumünde, belki de psikanalizden fazlaca etkilendiğimizden ruyayı gerçekle, rüyanın psişik etkisıni de kokleri doğada olan esas sebeple kanştırdık. Ruyalan ruhlar âlemi uzanan yollar olan, yılanları gündelik deneyimlerinin bir parçası olarak gören bilimoncesi insanlar arasında, kulturun yapılandırılmasında ejder merkezi bir rol oynamıştır. Edvvard O. VVılson, Doğanın Cizli Bahçesi. TÜBİTAK Yayını.