Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aylak Bilgi Tahir M. Ceylan Aşk, durup dururken seç'il)miş olmaktır. Bir gün bir kadın bana "bütün cimriliğine, pisliğine ve hainliğinerağmen seniniçin ölüyorum"derseo banaâşıktır. Bir gün birisi de çıkıp, "eve erken geliyorsun, hiç zamparalık yapmıyorsun ve bulaşık yıkıyorsun onun için seni seviyorum" derse, o yalnızca benden hoşnut olmuştur ve de fayda sağlamıştır. Çünkü aşk, hiçbir yarar sağlamadığı hatta zarar verdiği halde, yine de onu tamamen bilinmez bir nedenle seçmiş olmaktır. Tamamen sebepsiz olarak seçilmek sebebin çok derinlerde, ulaşılamayacak alanlarda olduğu hissini uyandınr içimizde. Bu da olsa olsa uhrevi bir alandır. Seçilen, sanki seçilmesi için, Tanrı'nın kendi içine, başkalarmda olmayan özel bir iksir koyduğuna hükmeder. Aşkta başın bulutlara değmesi, her zaman içteki delifişek bir heyecana bağlansa da gerçek neden seçilmiş olmanın verdiği ulviyet duygusuyla ilgilidir. Aşkta kendi ulviyetine ulaşmış olanlann, sevgilisine bir komutan havasında yaklaşması da işte bu nedenledir. "Hemen kalkıp gidiyorsun, çünkü bunu senden ben istiyorum" ya da "sana bunu ilk ve son kez söylüyorum, bir daha asla affetmem" tarzı yüksek perdeden haflar, sanınınız ki bizim iki günlük âşıktan değil de gökyüzünden iniyor. Bazen de ulviyet öylesine ağırbaşh dingin ve doygun görünür ki, ortada bir âşık değil de, bir ermiş geziniyor sanınınız: "Benim için hiçbir şeyin önemi yok, senin için her şeyi yapabiirim, gözü kapalı ölüme giderim." Uhreviyet âşıklann her yerini sarar. Sanki birden yücegönüllü olurlar. Dünyevi hiçbir olay sarsmaz artık onları. Dersleri asarlar, bol keseden para saçarlar, gecelerce uykusuz ve aç kalırlar, yağmurun altında iliklerine kadar ıslanır ve hızlarını alamayıp beraberce ölüme atlarlar. Seçilmiş olmak, bu dünyadaki bayağılığın içinden fırlayıp çıkmak ne tanımlanamaz bir duygudur. Bir ermişlerde, bir de âşıklarda gördüm bu inanılmaz başı göğe varmışlığı. Berabersindir, saatler yıkılır gider anlamazsın; yüreğinde hardal yakısı gibi bir sızı aldırmazsın; yaşam, içinde insanlar, savaşlar, ağaçlar, bir sepla fotoğraf gibi soluklaşır gözünde ağlamazsın; yanında onca narin badem ağaçlan kırılır aamazsın. Yalnızca ikinizin kaderini belirieyecek cümleler geçer aranızda ve insanlar vitrine dizilmiş mankenler gibi kalır yanınızda, öylesine sebepsiz, öylesine yersiz. Başı göğe erince öyle huşu içinde olmalı ki insan, uzun süre gökyüzünde yaşayınca bir daha hiç yeryüzüne uyabilenini görmedim. Uzun ve derin bir aşktan boşanan her adam, yürümeyi yeni öğrenmiş çocuklar gibi kalır ortalıkta. Baksan "bu adama mı âşık olmuş" dersin, öylesine boştur. Bir utanma ve mahçubiyet gelir üstüne. Sanki evvelce kendini herkesin üstünde görüp, sonra ayağı toprağa değer değmez insanların arasına girdiğinde de, pişmanlıkla benliğini burup buruşturup suçlar gibidir. Zaten bir daha ne hayır gelir, ne eli sıkılır o alelacayip adamlann. Bir hoş olup kalırlar ve nedense hep insan yüzlerinden ırağa bakarlar. Sanki çok önceden vurulup canlannın, yarısı gitmiş, içlerinde bir kurşun kalmış da, öyle yaşıyor gibidirier. Aşk dünyayı anlamadığımız zamanların işidir ve de belki çok anlayıp ta ona hâkim olamayacağımızı farkettiğimiz günlerin işi. Öyle ya, ya onyedisinde âşık oluruz ya da ellisinde. Dünyayı anlamadığımız zamanlar, kendimizi her şeyin üstünde görmemiz ve gökyüzüne çıkmamız kolaydır. Çünkü bilinmedik bir şeyin gücüne karşı fütursuz olunabilir. Ellisinde de, belki her şey bilinmektedir ama, bilinenler bizim olmaktan çıkmaktadır artık. Bizim olmayana karşı da aldırmaz olmak kolaydır. "Evet hayat sen belki çok üstünsün, ama artık ben senden uzağım ve sana karşı korkusuzum; o yüzden hayalen kendimi senin üstünde ve bulutlann içinde hissetmemin, yanlışlayabileceğin tarafı kalmadı; çünkü bunca yıldır kendime yalan söyIemeyi, yalanımı saklamayı, ortaya çıksa da gülüp geçmeyi öğrendim artık" denilebilir pekala. Yani onyedisinde aşk, yanlış fakat sarsılmaz bir inanca bağlıysa; ellisinde de uydurulup itiraf edilmiş lüzumlu hayallere... Sonunda aşkla meşkle, egonun yani "ben"in kazançlan ve kayıplanyla ilgili galiba. Eğer bir gün "ben"i gökyüzünde yüzdürerek vareden şey aşk ise, aşk yaşanıyor; "ben"i yokeden şey aşk olmaya başlamışsa aşk bitiyor. Denilebilir ki insan aşk bilmiyor, aşk beni bitiriyor. Evet öyle oluyor, intiharlar oluyor ve cismani ben bitiyor. Ama bu sadece şu durumda oluyor: Eğer benim gözümdeki "ben" imajı, onmaz biçimde zedelenmişse, işte o zaman "ben"in tek tamir yolu onu başkasının, öncelikle de sevgilinin gözünde yücelmektir. Intihar bunu gerçekleştirir; "ben"i yüceltmenin en çaresiz biçimi olarak... Burada yüceltilmesi gereken her zaman için benin kendisi değil, imajıdır. Zaten bir bedenin yücelmeyeceği, yücelenin bir imaj, bir isim, bir suret olduğu cümle âlemce malumdur. Ve mevzuya karine getirip parantez açacak olursak; "ben" denen o derin kavram, benim tarafımdan önce başkalannın gözünde oluşturulup, sonradan bana taşınıp, benim olmuş bir illettir. Bu cümleden olarak, "ben" denen ve anlamı dünyalar kapsar mevhumun, başkalannın gözünde yerlerde süründürülmemesi bilhassa önemlidir. Ama "ben" sevgilinin gözünde yerlerde sürünmeye başlamışsa, intiharla son barutta atılıp, imaj tazelemeye çalışılır. Tabii ki ek bir kâr olarak da, karşı tarafta sevgilinin kendisini, bu intihar yüzünden suçlaması, o yüzden de kendi "ben"ini yıpratması kazanılmış olur. Böylelikle her iki "ben"in de yerlerde sürünmesi ve fakat aradaki seviye farkının sıfırlanarak birbirine yaklaşması umulur. Velakin kelam, herkes kendi "ben"inin ederini, dalgalı sosyal borsada, ince denklemlerle yükseltme sevdasındadırl. Aşk gibi hepimizin en tepede tuttuğu bir duygunun bile, varoluşumuzun ve hayata tutunmamızın bir aracı olmaktan öte bir işlevinin olmaması ne tuhaf değil mi?.. http://aYlakbilgi.cjb.net 734/8 Aşk. İran kökenli işadamı Razavi, çocukluk düşünün peşini hiç bırakmadı ve sonunda Cüneş'e bir "uzay yelkenlisi" gönderme noktasma geldi. , Razavi'nin bir diğer hedefi, Dünya ile Ay arasında da "Güneş Yelkenlileri" yarışı düzenlemek.... Y akıt yok. Motor yok. Tek yapmamız gereken, yalnızca güneşten alacagınız enerjiyle yola koyulmak. Gerek bilim adamlan, gerekse bilimkurgu yazarlan oldum olası böyle bir yolculugun duşunu kurmuşlardır. Ne var ki, bugune dek hiç kimse bu düşu gerçeğe dönüştüremedi. Ama arük durum farklı. Teknolojiler yeterince gelişti. Şimdilerde Paris'te yaşayan işadamı Nersi Razavi çocukluk gunlerindeki tutkusunu NASA'yı kıskandıracak somut bir gerçekliğe donuştürmeye çalışıyor. Şirketi 2005 yılrndan once guneşe bir deneme yolculugu yapmayı tasarlıyor. Ancak, Razavi'nin yardımıyla oluşturulan Avrupa Uzay Orgutleri Konsorsiyumu'nun Razavi'yi golgede bırakacagı sanılıyor. New Scientist, konuyu Razavi ile enine boyuna goruştu. • Tasanya "Hosgörü Yıldızı" aduu vermeniz sizin için nasıl bir anlam tasıyor? • Bırleşmış Milletler, uluslararası ılışkılerin barış içinde yurutulmesi için gerekli alu temel unsurdan bir tanesının hoşgöru oldugunu belırten ve 150 dunya lideri tarafindan imzalanan bir onerge yayınladı. Bu tasanya teknık bir ad verebüirdim, ama bu onergeden yola çıkarak "Hoşgoru Yıldızı" adının çok daha uygun olacagını duşündum. fotonlan nasü elde etmeyi düsünüyorsunuz? • Bunun puf noktasını yelkenlının boyutu oluşruruyor Yelkenli ne kadar buyukse, yakalanan fotonlar ve hız da o denli çok olur NASA daha once yaptıgı hesaplamalarla Marsa tayfalı bir yolculuk için ortalama 5 kilometrekarelik bir Guneş yelkenlisi gerektigini saptamıstı. Itiş gucu başında az olmakla birlikte, hız sabittir ve giderek saatte 380 bın kılometreye ulaşır. Daha yuksek bir hız için Amerikalılar guneş yelkenlilerini lazer ve mikrodalgalar aracılıgıyla otekı yıldızlara ıtecek yöntemler bulmaya çalışıyorlar • Ününüzu uçak yapınuna borçlusunnz. üçusa duydngunuz ilgi nereden kaynaklanıyor? • Çocuklugumda Tbhran'da gecelerı saatlerce gokyuzunu izlerdım. Gokyuzunun dıkey boyutu beni büyulerdi. 1415 yaşlarındayken uzak • Uluslar arasında uyumn sağlayacak daha ucuz ve verimli yöntemler yok mn? • Guneşe yolculuk nasılsa yaratılması gereken bir şeydi. T^sanya "Hoşgoru" adını vermenın bir maliyeti neredeyse hiç yok. Yine de, 50 milyon dolar altı milyar hşıye ulaşmak ıçın çok duşuk bir miktar sayüır. • Güneşe yapüacak deneme yolculu§unnn tarihi ve yörüngede kalınacak süre belirlendi mi? • Önümuzdeki yılın sonuna dek 400 metrekarelik yelkenle bir deneme yolculugu gerçekleştirmeyi tasarlıyoruz. Bu yolculuk Avrupa Uzak Orgutu (ESA) ve Alman Uzay Orgutu (DLR) tarafindan ortaklaşa finanse ediliyor. Yolculugun en çok bir ay surmesi, bu süre içinde yayılma sisteminin arasürdması ve guneşin yeryuzunden ne kadar daha parlak oldugunun belirlenmesi bekleniyor. Elde edilen sonuçlar, deneme yolculugundan 1214 ay sonra yapılması tasarlanan asıl yolculugun boyutlannı belirieyecek. Danci yelkenın parlaklıgının, Güneş ve Ay dışında, gokyuzündekı en parlak cısim olan Venus kadar olacagını sanıyoruz. Bu da dunyanın yorungesinde bir iki yıl kaldıktan sonra uzayın dennliklerine dogru yol alacak. • Yolculukta ne tfir uzay araçlanndan yararlanüacak? • Yalnızca güneş yolculuguna uygun araçlar var. Bunlar asteroidlere yapüacak gezüerde, Mars'tan omekler almada, Pluto ve Merkür'e hızla ulaşmada da yararlı olabilirler. Gelecekte guneş yelkenlilerini andıran araçlar güneş enerjisini dogrudan toplayarak dunyaya ulaşnracak. • Yelkenliyi uzak mesafelere göturecek ve gerekli hızlı sağlayacak denli hızh tan kumandalı maket uçaklar tasarlayıp yapmaya başladım. Bu arada srvil bir havacılık kulübüne uye oldum. Daha sonra egitim için Paris'e gittim ve orada hava balonlanyla ilgilenmeye başlayıp tezimi bu konuda hazırlamaya karar verdım. Ancak egitmenim şaşkma dönerek muzelik konularla ilgüenmemın pek dogru olmayacagını soyledi. Oysa ben hava balonlannın gunumuz teknolojileriyle geliştırildıklerinde çok yararlı olabileceklerine inanıyordum. Zamanla benimle aynı duygu ve goruşleri paylaşan kişilerle taraştım. Birlikte'' Airship Industries Group=Hava Balonları Sanayi Grubu" adh şirketi kurduk. Dort kişiyle kurulan şirket birkaç yıl içinde beş htaya yayılarak 450 kişilik bir kadroya ulaşt. • Hava balonlanndan günes yelkenlilerine geçis süreciniz nasü oldn? • 70'lerin sonlannda Londra Kent Universitesi'nde hava balonlan ve bunlarla ilgili gelişme