Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gönülden Billme oddsına bır parça karbonkarbon yerleştirdder Fınn, vakum odasına kuvartz bır pencereden guneş ışıgı gonderıyordu Ne var kı bu deneyleı sırasında aksüıkler ekıbın peşını bırakmadı rınnın kuvartz carru sureklı kırüıyordu NASA ekıbı deney sahasını terk etmek zorunda kaldı Randolph, bır anlamda buradan k o vulduklannı ılerı suruyor Bır sonrakı durakldn Lockheed'ın Colorado, Lıttleton'dakı Martın Vortek Tesıslen'ydı Burada guneş ışıgını sımule etmek ıçın yapay ısıklardan yararlanıyorlardı Bu arada Randolph kalkanın şekb uzerınde duruyordu Uzayaraa aşağı yukan sümdınk olacagına gore, kalkarun da daıresel olması gerekmez mıydı9 Fakat Dunya'ya verı iletmek ıçin araca taküacak olan telsız antenı sorun yaratacakü. Antenı golge alonda tutnıak ıçın aracın şeklı uzerınde oynayıp duran büım adamlan, bır turlu akılcn bır çozum bulamıyordu Derken, bundan yaklaşık 8 yü once Randolph'un akhna çok parlak bır fikır geldı. Isı kalkanı nıçın anten olarak kullanılmasın'' Ancak burada da bır sorunla burun buruna geldı Solar Probe, sensorlan korumak ıçın kalkanı Guneş'e dogru çevırmeüydı Ancak anten Guneş'e dogru yonlendınbrse, Yeryuzu'ne nasü ven gonderecektı? Bır gun ogle yemegınde Randolph bu sorunu bır meslektaşı ıle tartışırken, peçetelerden bınnın arkasına ısı kalkanının uretugı golgeyı temsıl eden konık bır şekü çızdı O anda akbnd parlak bır füar geldı Konıgı bır çızgı ıle boldu; ortaya çıkan kesık parçanın on yuzunden gorunumunu çızdi Randolph o gunku buluşunu şoyle ozetüyor"Elde ettığım şekıl bır eüpsu." Kalkana, daıresel değıl de elıptik bır şekü verırse kalkanın yine de daıresel golge verecegını keşfeden Randolph, kalkanm on tarafta bır açı çızerek yerleşürümesı gerekngını ortaya çıkartu. Boylece araç Guneş'e dık olarak yaklasabilecekn. Tasanm uzennde bıraz daha oynayınca Randolph elıpsı uç boyutlu parabole donuşturdu Ortaya televızyon uydulannda kullanılan çanak antenlere benzer bır şekü çıktı Sonuçta 2.4 metre yuksekügınde bır parabolun venlen kenardan dunyaya üetebüece^ı ve aynı zanıanda Solar Probe uzerıne de daıresel bır golge dusurecegı anlaşıldı. Randolph bu şekü şoyle tanımlryor "Guneş kalkanı gordugunuz en tuhaf şekü olarak karşımıza çıkn Kimse bu kadar tuhaf bır şekü akıl edemezdı." Randolph'un ekıbı kalkarun koruma kapasıtesinı arürmak ıçın dış yuzeyıne sert ve parlak bır gorunum kazandırmak ıstedi. Dış kaplama ıçın karbonkarbonu fırına koyarak rnetan gazı ıle doldurdular Randolph bu işlemı şoyle anlatıyor "Metanın ıçındekı karbon, karbonkarbonun ıçınde bınkıntı oluşturdu Daha dogrusu gozeneklerı doldurdu Ancak bu kaplamanın nıçın kalkanı soguttugunu hâlâ anlamış degüiz Açık konuşmak gerekırse burada olup bıtenı molekuler duzeyde açıklamakta zorlanryoruz." Ahmet Inam oncefirlatmayıduşunmuyor Once Saturn'e dogru yol alacak olan uzay aracı, daha sonra 2010 yılında Guneş'ın çevresınde ük geçışını yapacak Bu tanhte Guneş lekesı faalıyetlerının zırveye çıkacagı tahmın edüıyor Daha sonra 2015 yıknda Guneş'e en yakm konuma gırecek Bu ıkı zıyaret bılım adamlanna Guneş atmosferıra veya korona degışıkhklennı ınceleme ursatı verecek NASA'nın GuneşDunya Baglanu Progranu dırektoru George Withroe, bu kadar uzun bır gecıkmeye karşın NASA'nın bu projeye çok onem verdıgını belıruyor Kurumun bu projeyı hızlandırmamasının arkasında yatan gerekçelenn başında, teknolojık gehşmelerın sorunları temehnden çozumleyecegıne olan ınanç yatıyor. 2000 yıknda mısyona aynlan butçenın 1 5 müyon dolar, 2001 yılında ıse 2 mılyon dolar olacagını soyleyen Wıthroe, üende butçenın koşullara gore artacagına dıkkat çekıyor NASA bıkm adamlan 1996 yılında araca yerleştırılecek araç gereç konusunda goruşlennı büdırmeye başladüar. Geçen yılın sonlanna dogru NASA'nın çagnsına yanıt veren büım adamları, mısyona dahü edümesını arzu ettıklen aygıtlann üstesını gonderdüer Bunlar manyetometre, spektrograf, parça dedektorlerı gıbı cıhazlan ıçenyor Uzay aracında "olmazsa olmaz" sınıfina gıren en onemü donanım, bazı büım adamlanna gore, koronanın "yıldız tozlannı" yakalayacak olan plazma kolektoru Penskop benzerı kolektor aracın govdesınden bıraz dışan çıkacak ve plazma parçacıklan uzenne elektrık verümış telden yapümış bır aga yapışacak Bu da elektnk yuklu parçacüdar ıçın ayna vazıfesı gorecek. Parçacıklar aga gırdıgı zaman spektrometre bunlann enenısını olçecek ve yapısını saptayacak Solar Probe, aynca kuçuk kameralarla Guneş'ın yuzeyının fotograflannı çekecek Yanmasını onlemek ıçın kameralar kalkanın arkasına yerleşhrüecek Bunlann kaydedecegı goruntuler kuçuk olamakla bırkkte çok onemlı aynntüan goz onune serecek Sensorlar Guneş'm şaşırtıa davranışları hakkında çok onemlı bügüer saptayacaklar Ornegın, Guneş'ın kutuplanna dogru manyeuk alanlar nasü hareket edıyor? Koronanın aynntüı yapısı, Guneş'ın ıçınde olup bıten faaüyetler hakkında ne kadar bügı verebüecek5 Guneş ruzgarlannın kaynagı ne' Butun bu bügüenn ışıgında Probe modern zamanlann Ikarus'u mu olacak? Randolph bu konuda farkü duşunuyor "Son 20 yüdır bu projenın Dcarus'a donuşmemesı ıçın gayret sarf edıyoruz Guneş hakkında elde etügımız bügüer gunluk yaşantımızda çok şeyı degıştirecek" "" '" Reyhan Oksay Kaynak New Scıentıst, 20 Ocak 2001 Şiirin, şuuruna sahıp olmayan akıl, bilim de yapsa, teknoloıı de üretse eksiktir. Batı dillerinin bir çoğunun koklerine ınildiğinde şıir, bir meydana getirme (poiOesis) sürecini içerir: Heidegger Usta, bıraz da o nedenle teknolojinin pınannda şiin buldu. Bizim Arap kökenli "fiirimiz de, algılama vardır, bilinç, şuur. Şiır, belli bir bilinç dunımu ile yaşanabilir. Batı insanın aklı şiirini arıyor. Bizimki, bir gaflet. Zaten, aklımız şiir. Farkında değiliz, şiir gücumuzün ayırdına varamamışız. Şiirdik, baştan aşağı. Büyük ölçüde, Iran'dan devşirdiğimiz şiir sesiyle geçti, imparatorluğumuz. Şiiri yapayalnız bıraktık. Şiir ancak şiir olmayanlar arasında kendıni gosterir. Bizde akıl, şiiriedi. Tasavvufia. Yalnız tasavvuf değil elbet, hayat bir şiir küre de geçti. Doğrusu, yaşanan gerçek, şıire donuşturuldu. Şiiri, içinde yaşayan Osmanlı munevveri, şirisel tek seslilikte boğuldu. Şiiri, şiir olmayan besler. Alelâde, şiire karşıdır, sıradanlık, yozluk, vasatîolan, ortalama olan. Bunlann hepsikarşı şiirdir. Karşı şiırdir ki şiiri besler. Şiirin kalbi, şiiri yıkmaya çalışan güçlerie atar. Alelödeyı, sıradanlığı, esir edip, onu şiire râm ederseniz, şiir karşıtını yök etmiş olur, karşıtıyla beslenemez. Yusuf Has Hacib'ın Kutadgu Bilig'de dedıği gibi: "Bu dunya cefâkârdır, sen de ona cefâ et; ona ne kadar cefâ edersen; o da sana o kadar râm olur. (3088, Reşid Rahmeti Arat çevirisi, Turk Tarih Kurumu, 1988, Ankara) Osmanlı'da şiir hayata cefâ etmemiştir. Doğrusu, divan şiiri, dar bir çevrede hayatın cefâsıla karşı karşıya gelip, yüzleşememiştir. Hayat şiirienememiş, şiir hayata karışmamıştır. Elbette, şiiri, şiir kurede (hava küre, su kure gibi!) yaşayanlar vardı, hayatı da öyle yaşadılar. Bu, sırça saray içinde bir şiirdi. Şuur, şiire, şiir şuura girmeli. Kolay değil oysa. Şiirden irkiliyor. Şiir kolayca, denetleyen aklın yönetimine girebiliyor. Şiir, kolayca manzumlaşabiliyor. Yine Kutadgu Bilig şairler için soyluyor: "Bunlann dili kılıçtan daha keskindir ve kalplerinin yolu ise, kıldan incedir" (4393) "Derin ve ince mânâlı sözler anlamak isterken, sözü bunlardan dinle anlarsın." (4394) Burada şiir yazanlar arasında, şiirler arasında ayınm yapılmaksızın övgü yoluna başvuruluyor. Şiire "söz" olarak bakılıyor; yalnız sözü söyleyenin kalbi olması gerekin Söz kalpten çıkar. Gönülden. Eskiler sözu ikiye ayırıriardı: Kelâmı lafzî ve Kelâmı neht. llki, sözculerle soylenen sözdür. Yureğinizle ilişkisi yoktur. Yureğinizin yarılması, kanaması söz konusu değildir. Profesyonel soz söyleyiciler, şiir taklitçileri, söz taşeronlan, sözcuk operatörieri: Kutadgu Bilig sizi söylemiyor. Sözden yureğe, kalbe, kalpten söze varamayanlar. Şiirimsiler. Şuur yoksunlan. Söz simsarian. Dünyanın kiriiliği yalnızca havada, suda olmuyor. Sözcükler kirientyor. Şiir. Çünkü gerçekliğe açılan şuruda, şiir ateşi yanmıyor. O zamanlarda mı yanmıyordu. (Bundan yaklaşık 1000 yıl önce!)? "Ey kardeş bunlara mümkün olduğu kadar iyi muâmele et; ey dost, bunlann diline düşme (4397) "Bunlar ne isterterse ver, hiçbir şeyi esirgeme; böylece bunlann dilinden kendini satın al" (4399) Korkuluyor, şairden. Şimdiki çılgın medyadan korkulduğu gibi; susturmak için onlan, para ver, ağızlannı kapasınlar, den'ıyor! Şiir, hayata sataşıyor demek ki. Pkıton'un kızgınlığı boşuna değil; şair aklı bu sağı, solu belli olmaz. Denetleyen aklın, dışında, onun, gözunde pek de güvenilmez bir akıl, şiirleyen akıl. Zaman zaman uyumlu görünüyor, yönetimle sıcak ilişkilere giriyor. Uslu, "aci" şiir oluyor. Zaman zaman başkaldınyor. Şiirin bakışı farklı çünkü, yarattığı, korku da ondan. Hesabı olanlara, denetleyenlere, güç sahiplerine, düzen konıyucularına, baş bozuk gorunuşu, bu farklılığından. Bu ölçuye tartıya gelmeyişinden. Ölçüye tartıya gelmeyişteki, ölçü ve tartı, diğer akıllann, denetleyen, teorik aklın ortaya koyduğu olçü ve tartıdır. Şiirin 67çüsü kendi içindedir: Şiirleyen aklın olçü ve tartısıdır. Dışandan bakılınca, sanki bunun belli bir matematiği varmış gibi görünür. (Anz vezni, hece vezni gibi, ömeğin...) Bir matematiğin altında, şiireyen bir akıl vardır. Her ölçüyü, her uyumu, her düzeni teorik aklınızla kavramaya kalkarsanız, şuurunuzun bir yanıyla kavrarsanız. Evrenin düzenindeki şiiri, dışlamaz bilim. Elbette kendi dili vardır. Bu dili anlayanlar, satır aralarındaki, matematiksel formüllerdeki, kavramsal bağlantılardaki şiiri gorürler. Doyarlar. Kaldı ki, şiirin, matematiğin dışında da kendine özgu dili vardır. Evren sırlarını yalnızca matematık formullerle açmaz, şiir olarak da açar. 724/9 Şiir ve akıl Kör eden gaz Tasanmm dogru olmaması durumunda tüm misyon tehukeye gırebıür. Araç guneşe yaklaştıkça, Dunya yuzunde aldıgımız guneş enerpsının 3.000 kauna maruz kalacak Eger bu yogun sıcaklık kalkanın yalnızca ust katmanını buharlaştırsa bile buradan çıkan gaz parçacıklan dracın sensorlannı bozmaya yetecek. Neyse kı araştırmacılann bu ve bunun gibı sorunlan gıderecek zamanlan var. Kalkan ikı yıl ıçınde uretümeyecegı gıbı. NASA da Solar Probe'u 2007 yıündan