Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aylak Bilgi Tahir M. Ceylan 353 Zengin ve dilencinin haklılığı ve küstahlığı üzerine . . Ceçen gün Bakırköy'de keman çalarak para toplamaya çalışan, yüzü çaldığı keman kadar incelikli, gozleri utanan bir adam gördüm. Epey izledim, kimseyle gozgöze gelmeden ve kimseden de kuruş alamadan, bir d'rvane gibi sokak boyu yürüyup gitti. Anladım ki, dilenciliğin bile, bu ülkeye uygun bir formatı var. Budapeşte ya da Prag'daki gibi Mendelson ya da Vivaldi çalıp, yaptığı işin karşılığı olarak okul harçlığı toplamaya çalışan 17 yaşındaki gençler, doğuda tutunamaz. Burada dilenciler, iş yaparak değil, aksine iş yapmayı reddederek kazanmayı kendilerine hak görüyorlar. Bırak keman çalarak, akrobasi yaparak para toplamayı, milli çalgımız darbukayla bir hava tutturarak bile paraya çanak açmak, bize mutlak zul gelir. Türkiye'den Hindistan'a kadar, bütün dilencilerrahatsız edici, daha da öte tehdit edicidir. Cözlerine üç saniyelik bir bakış, kesinlikle cesaret işidir. Onlerinden aceleyle vurdurup, hızla geçecek olsanız, ardınızdan "hanım" diye sesleri, sizin çocuğunuza "kızım" diye başlayan azarınıza şaşılacak kadar benzer. llk hece ani ve yüksek perdeden bir uyarıdır, ikindsiyse yavaş başlayıp, uzayarak biten bir tehdit. Demek istemektedir ki, "sanki ben buraya boşuna oturdum, görüyorsun ki açım ve bu nedenle de senden alacaklıyım, borcunu vermeden nereye aptal". Siz onun dilenmesinden, insan onurunu bunca aşağıda tutmasından utanırsınız; ya onu böyle düşkun gormek istemezsiniz ya da ayağa kaldırıp kendinize denk tutmak istersinız. Velâkın nafile, onun niyeti denklik değildir. Sizi yükseğe çıkanp, kendini en dipte tutarak, aradaki mesafeyi açıp, sizden kopartacağı sadakayı olabildiğince buyutmek, onun kazanma yoludur. Çünkü siz ne kadar yüksekteyseniz, aşağıya atacağınız "parça" o kadar büyük olur. Sadece dilenciliğin değil ama dalkavukluğun temelinde de, bu şaşmaz gerçek yatar. Orta Anadolu bozkırlanndan, Arap topraklanna, Iran'dan Hindistan gerilerine kadar bu coğrafyada, butün zayıfların bilinçaltına kazınmıştır kı, kendilennin yaşama hakkı, ancak guçlülerin verebildiği bir sadakadır. Yuzyıllar belki de binyıllar önce, güçlü ile zayıfın dengesi az çok birbirine yakınken, bir süre gelgitler yaşanmış, ama sonunda yaşam her zaman olduğu gibi güçten yana tercihini koymuş, ip kopmuştur. Bugünden ötede, hiçbirzayrf, binyıllann oluşturduğu dengeyi değiştirmeyi deneyecek hayalcilikte değildir. Iki toplumsal katmanın arası derin bıçimde açılmış, herkes kendı katmanına razılanmış ve tapusunu almıştır. Artık herkesin toplumsal statusu, etrafa "horozlanmak" için, ona aynlmış bir çöpluktur bugun. Onun ıçın bu ulkenin güçlüleri tamamen sorumsuz, zayıfları ille de küstahtır; herkesin tapulu alanında fazladan şımarmaya hakkı vardır, kendi gerçeğine denk olarak! Zenginlerimizın debdebeli bir hayat, kayıtsız şartsız haklarıdır! Yalnızca zenginimiz boyle duşunmemektedir; aynı zamanda, onların lehine fakirlerde buna inanmaktadır. Onun için bu topraklarda, halkın malı için, "verdimse ben verdim, kime ne" diyebilen guçluler çıkmış ve zayıflar da bu ahvalde bil o guçluden emir dilenmeye devam etmiştir! Bu coğrafyada, debdebe bır haksa, şuphesiz dilencilik te haktır! Çünku dilencinin, sınırları belli, tanımlı, ilelebet değışmez bir tapulu toplumsal statüsü vardır. 0 yüzden ne dilenciliğin kustahlığı haksız, ne dilencilik ayıptır. Benzer olarak, zenginlığin gosterilmesi de asla ayıp değil, toplumsal gerekliliktir. Kım kimden ne dilenecektir, ancak bu sayede bilinebilir. Onun için buralarda insanlar besili durmanın somut gostergesı olarak durduk yerde diş karıştırır, iri koltuklara yayılır, konuşurken çene kaldırırlar. Doğuda besili olmanın estetik bir değeri vardır. Kadının tombulu, erkeğin gobeklisi ozen toplar! Bu ulkenin zenginı kadar, dilencisi de hem haklı hem kustahtır. Uzun zamandır suren gerilim, kopuşla tamamlanmış, herkes yerine yerleşmiştir. Kımsenin kustahlıkla kaybedeceğı, ağırbaşlılıkla da kazanacağı birşey kalmamıştır. Onun ıçın dengelı gelir dağılımı, toplumsal ahiâk falan gibi konularda takıntısı olanlann, adının uşutuğe çıkması, alttaki bu yalın gerçeğe dayanırl. A 724/8 Prometheus projesi \ ., Güneş'in bir parçasını çalabilir miyiz? Küçük bir uzay aracı boyundan beklenmeyecek bir cesaretle plazma fırtmalarma ve milyonlarca kilometre uzağa sıçrayan alev sütunlarma karşı koyarak Güneş'e yaklaşacak. ^: N ı ASA'nın Pasadena Jet Propulsıon Laboratuvan muhendıslennden Jim Rasdolph son 10 yüdır kuçuk bir uzay aracı üe bır yüdıza gıtme hayallen kuruyor Ancak Rahdolph'un gozune kesurdıgı hedef herhangı bır yıldız değil. Her turlu tehhkesıne karşın Randolph'un amacı Guneş'e ulaşmak Bu araç, uzayda milyonlarca kilometre uzunlugunda akkor hahndekı plazma halkalarmdan geçmek zorunda. Bu uçuş sırasında araç, guneş yuzeyındekı yakıcı gazlan, firtmalan oluşturan Dunya buyukluğunde tornadolan ızleyecek Hatta yüdızdan bır parça bile çalabılecek. Aynca olanaksız gıbı gorunmekle bırhkte milyonlarca derece acaküğa da dayanmak zorunda Aslında Randolph uzennde yıllarca çahşugı bu projeyı yaşama geçırmek uzere Bu ay NASA'nın bilım adamlan bıraraya gelerek, Solar Probe adı venlen bu araca yerleşünlecek donanımı ve sensorlan seçecek. Butçesı onaylanan bu proje 6 yıl ıçınde uzay aracmm tamamlanmasını ongoruyor Bu yolculuk Guneş Sıstemının bugune kadar billnmeyen yAnlcıiai gozler onune serecek, Guneş'ın plazma kabarcıklanm Dunya'ya dogru nasıl kustugu, haberleşme uydulannı çalışamaz hale getıren manyenk urtınalannın ne zaman kopacağı hakkmda tahmınler yapmamızı kolaylaşhracak Yapacagı olçumler yalnızca astronomlann yüdızınuzın fiagını anlamasına degıl, galaksımızde panldayan milyarlarca dığer yıldızlan da anlamasına yardım edecek Randolph'un Solar Probe projesi üe ügüenmesı tumuyle rastiantısaldır 1975 yüında yıne Jet Propulsıon Laboratuvan'nda (JPL) NASA'nm Voyager mısyonu uzennde çalışıyordu O yülarda Italya, Padua Unrversıtesı nden astronom Gniseppe Colonbo Jupıter'm kutleçekımınden yararlanarak Guneş'ın yorungesıne bır uzay aracının nasü sokulacagı konusu uzerıne bır araştirma raporu hazırlamıştı JPL'nın Derı Çabşma Grubu Başkanı WUliam O'Neill'ın dıkkatmı çeken bu rapor, JPL muhendıslennın onunde yenı bır pencere açtı Raporu Randolph'un onune koyan O'Neıll, tezde üerı surulen goruşlerın ne kadar olanaksız gorunurse gorunsun ıncelenmesını talep ettı Projenın cazıbeaıne anında kapüan Randolph, Guneş'e bu kadar yaklaşabılen bır uzay aracının sıcakbga nasıl dayanacagı konusuna taküıp kaldı Bilım adamlannın ılk anda onerdıgı çozum koruyucu bır golge oluşturan kalkandı Bu golgeye "Umbra" adı venlryordu Kalkan akkor halıne gelse dahı sensorlann ısınmaması gerekıyordu "Her şey umbranın korumaaı altında kalmalıydı" diye konuşan Solar Probe projesi bilım damlanndan Brace Tmrotaal, "Bu golge olmaz ıse her şey buharlaşıp uçar" dıyor Çetin müşteri 197O'ü yılların sonlanna dogru Rando^ıh, ısı kalkanının ureümınde kullanılacak malzemelerın dayanüdüık testlennın yapılabılmesı ıçm NASA'yı sponsorluğa ikna ettı Randolph'un favonsı "karbonkarbon" adını verdıgı sert, sıyah kompozıt malzemeydı Kalkan şoyle yapılıyordu karbon fibennden yapümış bır kumaş, kalıbın ıçıne senlıyor, daha sonra epoksı reçınesı ıle ıslahlıyordu Reçıne son aşamada fınnda yaküıp yok edılıyordu Genye şeküsız karbon parçacıkldnnın bırbınne bağladıgı fiberler kalıyordu Karbonkarbon oldukça sert, hafif ve yuksek sıcaklığa dayanıklıydı Boylece bu çalışmalar nukleer savaş başhklannm ureümınde yol gostencı bır rol oynadı Dunya'nın atmosferıne gırerken çok ısınan nukleer savaş başhklan aşın sıcaklıga dayandıgı surece şeklını koruyabüıyordu Karbonkarbon aynca Dunya'ya gen donerken uzay mekıgının burun kısımlannı ve kanatlarını koruyordu Ne var kı Solar Probe'u korumak apayn bır konuydu Karbonkarbon kdlkanı Guneş'ın aşm ısısına saatlerce dayanmak zorundaydı Randolph ve çalışma arkadaşlan en dayanıklı karbonkorbonu bulmahydüar Ancak her şeyden once Guneş'ın o muazzam gucunu Yeryuzu'nde yerıden oluştur mak gıbı bır sorunla karşı karşıyaıdıler Bu aşamada Fransızlarla ışbırlıgıne gıthler 198O'lı yülann başlannda Pıreneler'de ınşa edilmış guneş fınnının ıçındekı vdkum