22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cönülden Bilime Ancak daha onemhsı, maymun ışı kendısı yaptığı zaman tetüdenen noron üe aynı ışı yapan msanı ızleyen maymunun beynınde tetüdenen noronun aynı olması Boylece beyındekı motor sıstemının yalnızca hareketlen kontıol etmedıgı, aynı zamanda başkalarının da hareketlennı okudugu arüaşümış oldu 1998 yılında Gallase, "Rıcson Anzona'da "Bilinç Bilimi 1 ' ısımlı bır konferansta ayna noronlar konusunda bır konuşma yaptı Arızona Unıversıtesı'nden felsefecı Alvin Goldman bu konuşmayı ılgıyle ızledı Daha sonra Gallase'a yaklaşan Goldman aküdan ge:•** :* çenlerı okuyan hucreler konusunda goruş ahşvenşınde bulundu Goldman Gallase ın akılokuma konusunun felsefı boyutu hakkında fazla bugı sahıbı olmddıgını gordu Akd okuma, veya dkıl teoıısı, tum sağlıkb ınsanların sahıp oldugu bır yetenektır Insanların en yeteneklı oldugu konu ozellıkle başkalarının spesıük zıhrnspl durumunu yansıtmd dognütusundadır Bunldr başkasını dğlaıken gormek ve onun uzuntu lu oldugunu dnlamak gıbı basıt duygusal durumlann yanı sıra daha kdrmdşık zıhınsel durumlar olabıhr Bır dnne bebegını kaybettığı zaman dıger annelerın boğazı dugumlenır Bıı arkadaşınızın eşı tara fından aldatüdıgını duyduğunuz zaman uzuntusunu ve ofkesını paylaşırsınız Şempanzeler gıbı dıger prımatlann da dığerlerının zıhnmden geçenlerı okuyup okumadıgı konusunda sert tartışmalar henuz suruyor Insanlar soz konusu oldugunda herkes zıhın okuma yetenegının hukum surmekte oldugunu büır, ancak bunun nasü oldugu konusunda çok az şey büımr Bır teonye (bazılan teon teorısı olarak adlandınr) gore ınsanlar, başkalarının yapuklanru nasü yapngı konusunda sağduyuya dayanan varsayımlar gehşürır Fizıkçüenn ızlenebüır olaylan açüdamakta yasa ve kurallardan yararlanması gıbı, ınsanlar da başkalarının davranışlannı açüdamakta deneyımlerınden yararlanır Goldman gıbı felsefecüenn savundugu bır başka teon sımulasyonu on plana çücarnr Sımulasyon teonsı denen bu teonye gore ınsanlar başkalarının aklından geçenlerı anlamak ıçin başkalarının duşuncelenne, duygularına ve davranışlanna oykunur Ozetle kendüennı başkalarının yerıne koyar Ayna noronlanrun keşfi üe bu teon arasında çok buyuk uyum vardır Bu noronlann zıhın okuma yetenegı üe yakından ügüı olup olmadıgı konusunda kuşkular gıderek guçlenırken, ınsanlarda ayna noronlanrun olup olmadıgı sorusu daha fazla büım adamının aklını kurcalamaya başladı Ancak bu konuyu aydınhğa kavuşturmak çok kolay degü çunku ınsanlar beyınle nne elektrotlar baglanmasına pek sıcak bakmıyor Bu büım adına büe olsa îtalyada, Ferrara Unıversıtesı'nden Luciano Fadlga, ınsanlarda da maymun beyınlennde oldugu gıbı boyle bır sıstem olduguna üışkın bdzı ıpuçlan elde eden ük büım adamı Bunun ıçın deneklerın elındekı spesıfik kaslann nasü hareket ettıgını ınceledı Deneyın sonundd beyınde bır ayna sıstemının bulundugunu ortaya çücarttı anrak bunun yerı hakkındd herhangı bır bügı elde edemedı Bunu bazı beym goruntuleme çalışmdları ızledı Once Los Anqeles Guney Calıtornid Unıversıte sı ndeu Scott Grafton Rızzoldttı üe bırhkte beynın Ahmet Inam Akıl şiirler mi? Şiirler. Aklın şiirleyen bileşeni vardır Akıl şiirler. Şiir sunar, gerçeğe. Gerçekteki şiiri gorur. Cerçekte gizlenmiş şiirin ortüsunü aralar. Şiirini yaşar gerçeğin. Şiirini yaşantılar. Şiir bir yaşantıdır çünkü, içimizde duyduğumuz bir "tecrübe". Teorik dille anlatılabilseydi, denetleyen aklın diliyle. Eksik anlatılabilir. Özurlu. Bir zamanlar edebiyat derslerinde, şiir düzyazıya çevrilerek açıklanırdı. Hâlâ öyle mi, bilmem. Şiirin, mantığını böyle anlayamazsınız. Şiir, şiirse. Manzume ise, mantığı duzyazıya uyabilir. Elbette, her "dizeli" yazı şiir değildir. Şiiri, şiir kılan nedir öyleyse? Gariptır, duzyazıyla anlatabilmek olanaklı görunmüyor şiiri. Oyleyse, ne bulunmaz bir olanak olmalı o, duz soyleyişlerin ötesinde! Sakın ola, bir şiir gizemciliği yaptığım sanılmasın! Şiirin gizemi, zorlanmış bir gızem, uydurulmuş bir gizem değildir' Şiirin gizemi, gerçeğin gızemidir. Gerçeğin gızemınde uydurulmuş, "kotü" anlamıyla, gizemli bir şey yoktur. Şiir, denetleyen aklın tam karşısında durur, karşıtıdır Hınzır değildir şiir, somurgen değildir. Şiir yaşantısı bir açılmadır: Onceden tasarlanmamış, hedefleri belli olmayan bir açılma, bilinmeyene doğru. Denetleyen aklın, hesapları, planlan, doğrulamalan, ele geçirmeleri yoktur onda: Gerçeğe kendinı bırakmadır Teslimıyettir, bır çeşit. Dıle getırilemeyene, anlatılamayana açılmadır. Tuhaf, bir sonuca, varabilirim buradan Şiir yaşantısı, şiirsel anlatımsız da olabiliyor! Anlatım sonradan gelir: Sozle bırlikte değildir, şiir yaşantısı. Saze dokulebilirse, şiir olur. Dokulemezse yaşanır, sadece. Okur da şıırı yaşar. Şair de. Şiirleyen akıl, salt şaire aıt değildir. Gerçekle şiirsel ilişkiye geçebılen, şiirleyebilen, kendinı anlatılamayana, bilinemeyene açabilen, bırakabilen, gerçeğin bütunluğünü, duyabilen, şiirsel aklınla yaşayabiliyor demektir. Şiir yaşantısı, sözcüklerle yaşanmadığı gıbı, özne olarak da yaşanmaz. Bu yaşantıyla gelen, belirli bır nesneye ilişkin mâlumat yoktur. Şiirle, yeni nesneler algılanmaz. Şiirle, nesnelere yeni bir ışık tutulur. Farklı görunur, nesneler şiirle. Şiirleyen aklın ışığı altında. Bu ışık nesneyi çarpıtmaz, denetlemez, yönlendirmez: Sadece, dinler nesneyi. Işitir. Görür ve işitir. Gönderdiği ışıkla, gönderdiği ses dalgalarıyla; gerçekten gelen ışıkla ve sesle birieşerek, şiirin sesini ve görüntüsünü oluşturur. Peki herkesin teorik aklının, denetleyid aklının belirgin gibi göründüğü dünyada, şiirsel akıl neden herkeste görunmüyor? Boyle bır sorunun varsayımı tartışmalı. Teorik ve denetleyid aklın da herkeste eşit olmadıgı çok açk. Şiirleyen akıl da öyle. Okullarda denetleyen aklımızı, teorik aklımızı, giderek anlayan aklımızı eğitmeye çabalıyoruz. Şiirieyen akıl, eğitimin alanında değil pek. Dil eğitimi, edebiyat eğitimiyle oluşmuyor şiir eğitimi. Şiir dersi vermekle, şiir öğretemezsiniz. Şiirin dersi olmaz çünkü. Okulda, sınıf içi, malumat aktarımıyla gerçekleşen bir eğitimi olmaz. Şiir, şiir yaşantısını yaşayanlardan, yaşayanlarla öğrenilir. Açılma yaşantısı, bu yaşantmın şiir diliyle dile getirilmesi, yine şiirleyen aklımızla kavranabilir. Belki atılması gerekli adım, şiirsel duyarlılığımızı farketmeye çalışmaktır. Her insanın şiirleyen aklı vardır. Onu harekete geçirmemek büyük bir yoksulluktur. Şiirden anlamamak, bir olçude gidirilebilir bir özürdur. Şiir özürlü yaşanan bir dunya, eksik bir dünyadır. Şiirle kavranabilecek, yaşanabilecek olanları yaşayamamak: Aklımızı mahrum bıraktığımız yaşanası yaşantılarım, ruhsal butunluğümüzü, yaşama sevindmizi, dunyayı kavrayışımızı oluşturan, yaşama zenginliğimizi, derinliğimizi güçlendiren yaşantılar oldugunu unutmayalım. Şiir sadece şairlere, şiir okurlanna, şiir dersi verenlere, alanlara, şiir uzerine ahkâm kesen benim gibilere ait değildir. Şiir gözü, şiir kulağı olan herkesindir şiir. Içımıze doğru bir keşıf gezısıdir, dışımızdakı gerçeğe doğru. Doğanın, bilimin ve teknolojınin yanında bize şiirle de seslenebılmesi, biz ınsanlar ıçın ne büyük olanaktır, ne buyuk şanstır. 725/9 v* temporal sulkus ve Broca bolgesınde hareketühk oldugunu ortaya çücarttı Los Angeles Tıp Fakultesı'nden Mazco Iacoboni de Broca bolgesının etkuı oldugunu teyıt ettı Broca bolgesının keşfi berabennde yenı soruldrı da getırdı Once maymunlardakı F5 bolgesı ınsanlardakı Broca bolgesıne denk duşuyor Ancdk F5 yalnızca el hareketlerıne odaklıyken, Broca bolgesı eskıden berı konuşma ıle ügüı bır bolge olarak büınıyordu Bu durumdd ayna sıstemı üe hsan arasındd ne gıbı bır bağlantı oldugu konusu gundeme geldı Bdşka bır deyışle züıın okuma ve hsan arasındakı üışkı araştırümaya başlandı Rızzolatu ve Arbıb ayna noronlannın "eylem" üe "haberleşme" drasındakı açıklıgı kapatügını üen suruyor Aktor ve ızleyıcı arasındakı üışkı zaman ıçınde gebşerek mesaj alışvenşıne doruşur Tum haberleşme şekülennde mesajı alan üe veren arasında ortak bır anlaşma ortamı bulunmalıdır Rızzolattı ve Arbıb ayna noronlannın bu gorevı yenne geürdıgını üen suruyor Büım adamlan, maymunlardakı eylem tanıma ve eylem uretme merkezlennı bırleşnren bolgenm, ınsanlardakı konuşma uretımı üe ügüı bolgeye denk gelmesının bır rastianü olmadıgını soyluyor Rızzolatü ve Arbıb'e gore ınsanlarda konuşma yetenegının gehşmesı, Broca bolgesının maymunlardakı versıyonu olan F5 bolgesının ayna mekanızması üe donatüması üe mumkun oldu Bu goruşe gore haberleşme ve bunun sonucunda konuşmanın gelışımı, başkalannın eylemlennı tanıma ve algüama yetenegının gelışmesıne bagh Arbıb once ısaretlere dayah kaba bır haberleşme şeklının oluştuguna daha sonra bunun gelışerek konuşmaya donuştugune ınanıyor Ramachandran, ayna noronlannın sanüdıgından daha buyuk ışlevlen olduguna dückat çekıyor Büım adamına gore bu ügı çekıcı sınır hucrelen lısan ve el harekeüerı arasındakı yıtüc halkayı tamamlamakla kalmıyor aynı zamanda ınsanlarda ogrenme algüama genel anlamda kulturun oluşumuna ışık tutuyor Insan beynı tam boyutlanna 150 000 yü once erışmekle bırhkte alet kulldnma, sdnat ve matemaok gıbı konularda becerüennı 40 000 yü once elde ettı Ramachandran'a gore bunlann ortaya çıkmasmddkı en buyuk etmen ayna sıstemlerı Bu sıstemler her şeyı açıklamakta yetersız kalmakla bırhkte açüdamakta zorlandıgımız pek çok konunun temelını olusturuyor Reyhan oksay Kaynak Nev/Saentıst ?7Ocak2001 Sözcükleri bulmak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle