Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zümrüt'ten akisler Caz planeti Jüpiter Caz kılıfı Caz halinde hldrofen sıvı hldrofen yer kabjğu madenl hldrojen \ğır elementlerden Tuşan çeklrdek çeklrdek Caz planeti Dünya Caz kılıfı A. M. C. Şengör Dünyada ve Türkiye'de yükseköğretim l Dünya ve JUplter arasındakl boyut far yer mantosu Geçen haftaki yazımda unıversite He üniversitecilik oyunu arasındaki farktan bahsetmıştim. Yetmiş kusur üniversitecilik oynayan kurumuyla 70 mılyonluk Turkiye'nin (harp okulları hariç) tek bir universıtesinin olmaması, uzerinde ilgi (ve bu ulkenin vatandaşlan ıçın kaygı) ile durulması gereken bir konudur. Bunun ılk şartı da üniversitenin ne olduğunu anlamak, bu kurumun dunyada nasıl bir ortamda, ne şekıllerden geçerek geliştiğini bilmektir. Türkiye'nin gerçek bır unıversite olusturamamış olmasına paralel olarak, universite konusunda okunmaya değer kaynak kitap sayısı da ıhmal edilebilecek düzeydedir. Okunmaya değer olanların çoğunun yazarı ancak bazıları Turkiye'yi nihayet sınırtı bir sure için tanıyabilmiş olan yabanalardır. Dünyada ve Türkiye'de universite kavramının gelişimini ve bugünkü universite sistemlerini ele alan çok güzel bir eser geçenlerde YÖK Başkanı Kemal Cürüz'ün kaleminden ÖSYM Yayınlan 20014 numarasıyla yayımlandı. "Dunyada ve Türkiye'de YükseköğretimTarihçe ve Bugünkü Sevk ve Idare Sistemleri" baslıklı, xi+334 sahifelik bu eser kanımca universite kavramı, bunun gelisimi, güncel durumu ve Turkiye'dekı kavranışı hakkında Türkçe olarak yazılmış en kapsamlı, guvenilir ve okunabilir kitaptır. Kitap dört ana bölümden olufuyor: Birinci bölüm yükseköğretimin batı toplumundaki tarihçesini anlatıyor. Dort alt bolum şu konulara ayrılmış: 1. Giris tarihsel kokenler: 11001500 donemi. 2. alt bolum Rönesanstan sanayi devnmıne kadar uzanan 15001800 arasındaki devreyi kapsıyor. Guruz burada çağa damgasını vuran olaylar ve duşunce sistemleri ile başlıyor, bunlardan tureyen meslek okulIarını tartışıyor Bilimsel devrimi anlattıktan sonra akademilerin doğumunu ve unversitelerin bılım devrimi etkisınde uğradığı yapısal değişiklikleri ve dunyaya yayılmasını anlatıyor. 3. alt bölüm 19. yuzyılda gunumuzdeki universite sisteminin doğumunu konu edinmiş. Napolyon'un ve bilhassa VVİIhelm von Humboldt'un unıversite kavramlarını sunuyor Guruz. Buradan modern üniversitenin aasıl doğduğuna ve A. B. D. 'de üniversitenin gelisimine geçiyor. Uçüncü bölüm 20. yuzyılda universite hakkında. Burada Gürüz universite kavramının bu yuzyıldakı basdondürücü bilimsel ve teknolojik gelişmelere ve toplumsal donuşümlere nasıl uymağa çalıstığını, teknolo/inın uzaktan eğitim gibi konularda nasıl etkili olduğunu soyluyor. Bilhassa kitleselleşmenin universite eğitımi uzerındeki etkısini anlatıyor. Ikinci ana bolüm yükseköğretimin sevk ve idaresi hakkında. Burada (1) Giris, (2) Finansman ve bütçe sistemleri, (3) AngloSakson Universite Yönetim Sistemi, (4) Kıt'a Avrupası Yönetim sistemi, (5) Universite Yönetimi, Akademik Hürriyet ve Ozerklik baslıklı beş alt bölümden oluşuyor. Bu bolumde Guruz'ün sunduğu belgeler ve belgeleme sistemi çok etkileyıci. Sosyal bir konuda oldugu halde eser bir muhendislik dokümanı titizliği ile hazırlanmış. Soylenenler sayısal tablolar ve açıklayıcı şekillerle desteklenmiş. Uçuncu ana bolum Türkiye'de yükseköğretimin tarihçesini anlatıyor. Burada Türkiye'deki yuksekoğretimi tâ Imam GazâliIbni Rüşt tartışmasında vahiyin akla galebe çalmasıyla toplumun entellektüel gelişmesinin yonlendirılmesinden itibaren ele alan Guruz, sırayla once meedrese sistemini, sonra Osmanlı'nın çağa ayak uydurma çabalarını ve nihayet Cumhuriyet dönemini ele alıyor. Son alt bölümun başlığı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Sonrası. Dört sahifelik son ana bolum genel değerlendirme. Bu değerlendirmenln bir cümlesi çok önemli: "Ne olmuştur da Batı dünyası universiteleri ile ılerleyıp gelişirken, medreseler yok olmuş, ve Islâm alemi Batı'nın bu kadargerisinde kalmıştır?... Dolayısıyla, Gazali'nin Ibn'i Rüşt ve Ibn'i Slna'ya galebe çalmasına bir daha alsa müsaade edllmemelidir". Gürüz'un bu kitabı yazmasına kısmen şahit olduğum ıçın verilen büyük emeği yakından biliyorum. Son yılın hemen tum akşamlarını evinde kaynakları arasına gomulerek, yazdığı kısımları bilgisine güvendiğı dostlanna okutup eleştirterek geçiren Guruz, onsozunde eserde herhangi bir orijınallik iddiasında olmadığını, literatürden derleyerek edindiği bilgileri sunduğunu soyluyor. Her bolumun sonunda kullandığı kaynakları listelemiş. Onsozunde ayrıca universite hakkında kendi göruşlerinı ve yargılarını da açık açık yazmış. Guruz'ün kitabından yararlanmak için onunla aynı görüşleri paylaşmak zorunda değil okuyucu. Sunduğu bilgileri tarafsız ve guvenilir bir şekılde sunduğu konusunda kimsenin şuphesı olmamalıdır. Kemal Güruz, Türkiye'de evrensel bilimsel yonetım ve yükseköğretim konusunu en lyi bılen birkaş kişiden biridir. Kariyerinin bir doneminde uygar bır toplumun gerçek bir üniversitesinde bizzat kaliteli bilimsel araştırma yapmış olması bilimin ne olduğunu ilk elden bilmesi sonucunu doğurmuştur ki, universite hakkında lâf edecek herkes için bu kanımca vazgeçilmez bir on şarttır. Bu eseri yazmakla ulkesine, bilhassa yabana dil bilmeyen Türk okuruna büyük bır hizmet yapmıştır. Bu kıtabın Türkiye'de universite tartışmalarını akılcı bır eksene oturtacağını umid ederım. (Belki okuyucu, universite kavramını bu kadar iyi bilen yazarın, YOK başkanı olarakyaptığı pek çok önemli değışıklığe rağmenTürk universitelerıni gerçek universite duzeyine niçin yükseltemediğini de düşünmeye başlar ve gelecek seçimde oy atarken bu konu da seçiminde kullandığı kıstaslardan biri olur!) 318Yerkütlesl Basınç gaz kılıfı Içlnde: 144 mllyon Yer atmoıferl Isı " :103 +20 000 derece kdidsal gezeyemn varlıgı yetmıyor Guneş sıs temındekı beş karasdl gezegendeıı üddece bırmde ydşam oluşabılmıştır bılındıgı gıbı Dun ya benzprı bır gezegenın yeıçek bıı ydşdirı vahası oldbümesı ıçın çok daha fazla şartların bu lunması gerekır Gezegenın kutle yogunluöju duşukse koruyucu bır atmosferı bır arada tuta rnıyor Geregmden fazla yavaş dondugu zamansa gunluk sıcaklık oynamalan artıyor Ayrı cd guneşının de uygun buyuklukte olması gerekiyoı Yoğun kutlelı ve parlak yıldızlar orne gın ener)ilennı çok çabuk tukettıkleımden bırkaç mılyon yıl ıçınde yok olurlar VP bu kısa za man suresı de gezegenlerındcn bııınde yaşamın filızlenmesı ıçm yeterlı degıldır üylpysp dunyamız kaımaşık zıncırlenn ı astlantılaı ı sonucu mu oluştu? Bız pvrenm odak noktasında degılız" dıyoı jeolog Peter Ward ve astrononı Donald Brownlee Unsp te eınsame Crde * ( Yalruz dunydiıu/1) adlı kı taplarındd Ama batı büımının bızlere son ^000 yılda ınandırmaya çalıştığı kadar da sııa dandegılız" 1 Yer kütleıl yüzeyde: 1 Yeratmosferl " : 89+S7 derece macıldi Yıldıza olan uzaklık çok onemlı, yanı bu ne Marsta oldugu gıbı sonsuz bır buzul devn nu de Venuste oldugu gıbı sera gazı etkısı yaralmah Ilımlı hava sıcakhgı ve gezegen atmusfeı mdekı yeterlı karbondıoksıt oranı da en az bunun kadar onemlı Bıtkılerın, yeüsebılmelerı çogalabılmelen ve ınsan ve hayvanlar ıçın gereklı olan havayı uretebümeleıı ıçm bellı mıktaıdd sera gazına ıhtıyaçları vardır Bununla bırhkte guneş ışını vc kaıbondıoksıt yogunlukldn kdrmaşık bır etkıleşım sure cı yaşarlar Bır gezen yüdızından geregınden fazld sıcaklık ışını alırsa daha fazla suyu buhar laştırarak atmosfermdekı sera gazını dagıtır ve bu da otomatık olarak sogumaya neden olur Bır gezpgpnın ıklımı dogal bır termostat tarafmddn dyaı lanıı ama eger atmosferde yeterınrp karbondıoksıt bulunmazsa dogal hava landuma duzeru de ışlemıyor" dıye açıklıyor bu durumu Franck PIK araştırmacıları ıklım modcllcrınden yaidilandrdk, gokadadakı farklı turden yıldızların ' yaşam alanlan" oluşturacak suıeye sahıp olup olmadıklaıını hesapladılar Ortaya çıkan şaşırtıcı sonııç şoyle Bızım he saplarımıza goıe 1 dıyoı Fıanck Samdnyolunda dunyamıza benzer yaklaşık 50 mılyon gezege ntn bulunması geıekıyoı ' Fakdt aidştırrnanlar quneş sıstemımızdela yaşamsal alanların ne şekılde suı dugunu tdSdrlddıklanndd dıger bır surprızle kdrşı karşıya kaldüar Esas sorun gu neşın gıtgıde daha guçlu ışımasmdan kaynaklanıyordu Işrmd gucu her yuz mılyonda bır %1 oranrnda aıtmaktd Bu etkı nedenıyle yaşam dldnı gıt gıde kısıtlanmakta Sonuç: Dunydddkı yaşdmın sonu beklenenden daha once gelecek (bkz grafik) Astronomlar bugune dek guneşın beş mılyar yıl ıçınde dev bır ateş topuna donuşerek Merkur ve Venus gezegenlerını yutacagına ınanıyoılaıdı Bu sırada Dunyadakı okyanus su lan tumuyle buharlaşacdk ve dağlar tereyagı gıbı erıyıp gıdecektı Fakat son ıklım aıaştıımaldrınd goıe dunya yaklaşık 500 mılyon yıl sonra yaşan maz hale gelecek Çunku atmosferdekı kaıbondıoksıt şımdıden azaldı bıle At mosferdekı sera gazı tumuyle tukendıgmde ük once tum ağaç ve çalılar kuruyacak daha sonra ıse tek bır ot bıle yetısmeyecek Boyleoe ınsan ve hayvan lara soluyacak hava da kalmayacdk Yanı Franck'a gore, guneş ınsanları kavur madan once onlar zaten bogulmuş olacdklar Nilgün Özbaşaran Dede Kaynak Sp 33/2001 Yıldıza olan uzaklık önemli Bıovvııkc vc Wdid, evrerıdekı mıkropla ıın adruldıgından çok daha fazla oldugundon yola çıkıyor ve dunyaııın derınlıklerınde kaynaçlarda ya da guney kutbundakı buzullarda hulunan baktoıılere dıkkat çekıyorldr Anrak qelışkm canlı turlerının de çok daha endeı ol dugunu vurgulaydn ardştırmacıların tartıştıklan soru şu 'O zaman bız mıkrooıganızmalaıın ya şam buldugu okydimstdkı en gplışkrn yaşamın 9 kalesı mıyız " Potsdam Iklım Aidştıııridları Enstıtu su'ndekı (PIK) bılım adamlannın bulgulaııysa daha farklı Fızıkçı Siegfried Fıanck ın hesap larına gore Samanyolunda beklenenden daha çok yaşanabılır gczegen olabılır Dunya bıyosfeıımrı tdsanmı ıçın gehştırılen bılgısayar mo delıylo ılkel canlıldiın bu gezegende hangı şaıtldida yaşam bulduklarını keşfettıler araştır c lzlkçl Franck: Yafamı banndırabllen jezegen ml var? 50 mllyon 765/5