17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yaratıcılık ile delilik arasındaki sınır Soru; Sanatçüann pek çoğunun "haül kaçık" olduğu söylenır. Bu doğru bır saptama mıdır? Yanıt: Oxford Üniversitesi'nden psüayatrist Anthony Storr, Dickens, Newton ve Churchill gibi yaratıcılık yetenekleri olağanustu boyutlara ulaşmış kişüerın psikiyatrik hasta Churchlll Dickens olduklarını ileri süruyor. Rcfyal College of Psychıatrıst kurumuna uye psikiyatristlerin Bırmıngham'daki yıllık toplantısında soz alan Storr, dehanın delilik derecesıne varan zıhınsel bozukluktan kaynaklandığını belirterek, şöyle konuştu:"Mutluluk yaratıcılıgı ve yeni buluşları engelleyen bir ruh halidir. Içinde bulundugumuz koşullardan hoşnut oldugumuz zaman aklımıza roman yazmak gelmez. Yaıatıcı insanlar ne kendılerıyle ne de dunya ile banşıktır Tekrarlama egilimi gosteren manikdepresyon hastalıgı ozellikle şairler ve yazarlar arasında yaygındır. En uç noktalarda seyreden manik hali, kişinin duygusal algılama yetenegini, anormal bir düzeye çıkartır. Dickens depresyona girmemek için surekli bir ugraş bulmak zorunda oludugunu ıtiraf etmıştır. Bu nedenle aynı anda bırden fazla roman uzerınde çalışır, romancılıgının yanısıra gazetecilik, aktorlük yapar, sosyal yardım derneklerinde gorev alırdı. Butun bu ugraşlarının arasında gunde 20 küometre yol yururdü Hiçbır zaman durmazdı, çunku durdugu anda yogun bir depresyonun içıne yuvarlanacagını bılirdi." Dr. Storr Balzac'ın da deliler gibi çalıştıgmı belirtiyor. Buyuk bir borç yukü altmda yaşayan Balzac, bu borçlan odeyebılmek için son derece yogun bir ış temposu ıçinde çalışıyordu. , ., . Agır alal hastalıkları yaratıcılık yetenegini bloke etmekle birlikte, yaratıcılıklan deha duzeyinde seyreden kadın ve erkeklerin akıl ve ruh hastalıklanna yakalanma egilimlerinin yuksek oldugu belırtılıyor. "Kendileri ile barışık ve rahat insanlar degişimden hoşlanmazlar Bu nedenle yaratıcılıklarını kullanmaya gerek gormezler" diye konuşan Dr.Storr, "İnsanlar çevreleriyle her zaman uyum içınde olmazlar; hayatta kalabılmek ıçın ydraücı olmak zorundadır. lşte bu nedenle insanlık ilerleyebılmıştir. tlkel hayvanlaıda oldugu gıbı ıçgudulerımızle hareket etmeye programlanmış olsaydık, hiçbiı şeyı degiştırmek gerekmeyecekti. insanlar yaratıcıdır, çunku her zdinan varolan ile yetinmemek gıbı bu ozelliğimiz vardır" dıyor Dunyddaki sıradışı insanların pek çogunun zihinsel sorunları olduguna dikkat çeken Dr.Storr, bunlara akıl hastası dendıgıni ancak bu tarumlamanın yanlış oldugunu belirtiyor. Dr.Storr'a göre aslında normal Vaşiler son derece can sıkıcı, donuk ve renksiz. Hemingway, Vırginıa Woolf, Edgar Allen Poe, Tennyson, Tolstoy ve Puşkin gibi edebiyatçıların depresif bir yapıya sahıp oldugunu, intihar düşüncesinın saplanü halinde kafalannı sürekli meşgul ettigini soyleyen Dr.Storr, "Filozof ve matematikçiler ise yalnız adamlardı. Uzun süreli ilişki kurmaları soz konusu degildı. Newton, Descartes, Pascal, Hobbs, Nietszche, Kant ve Spınoza hiç evlenmemışlerdı. Bunlar sayüar ve soyut kavramlar arasındaki ilişkiyi, insanlarla ilişkiye her zaman tercih etmişlerdir. Churchill de depresif bır kışilığe sahipti. Onu kurtaran resimdi. Churchill hiçbir zaman tren raylarının yakınma yaklaşamaz, yuksek katlardaki balkonlara çıkamazdı. Gecenin 3'üne kadar uyanık kahr, bütün depresıfler gibi yatakta uyanık kalmaktan, kuruntu ve kuşkularının beyrüni istila etmesinden korkardı" diyor Son olarak polıtıkacıları ele alan Dr.Storr, bunlann hırslı fakat yeteneksiz kışiler olgunu ileri surüyor. Cüvenlik sayısı Hamdi, yeni girdigi işte burosunun küıdini açan guvenlik sayısını ezberlemekte güçlük çekmekiedır. Bu sayıda her rakam farklıdır. Hamdi, gel zaman git zaman, bu sayıyı ezberleyecegine, sayıyı oluşturan rakamların bir kısmından oluşan başka bir sayıyı aklında tutmayı başanr. Ancak bu sayıyı da unutmamak için guvenlik sayısının yazüı oldugu kagıt parçasının uzerine kaydeder. Bir gece ustunü degistirirken bu kagıdı evde masanın uzerinde unutur. Eşı, evde temızlik yaparken bu kagıdı bulur ve kagıdın üzerindekı üa sayıyı, hiçbir amaç gutmeden, birbiriyle çarpar. Bu üa sayının çarpımı sonucunda elde edilen sayı 7 basamaklıdır ve tum rakamlar birbirinin aynısıdır. Soru: Hamdı'nin buro kapısının guvenlik sayısı kaçtır? 642.sayıdaki "Şans Oyunu" isimli bulmacanın çözümü: Torbanın içinde 49 top bnlunmalıdu. uyuru KAN BAĞIŞI KAMPANYASI Bıyoetik Dernegı, kan bagışı kampanyası ile ilgüi bır büdirı yayımladı. "Saglıkla ilgüi konularda kampanya duzenlıyor olmak" sağlık sıstemınin tıkandıgının, ışlemediginin başlı başına bir göstergesi oldugu belirtilen bildiride, kişilere özel kampanyalar duzenlemek ve bunları teşvık ederek genel çozumler beklemenın etık açıdan tartışüır yönlerıne dikkat çeküdi ve bu tür uygulamaların, sağlık konusunda ulusal ve istikrarlı politikalarm bulunmadıgını da gosterdiğine işaret edildi. Bildiri ozetle şöyle süniyor: "Canlı vericiden yapılan her doku ve organ haklinde, tıp etigi açısından en merkezde olan konu, vericılerin yeterince bilgilendirmelerine dayanan nzalarının alınmamış olmasıdır. Kan verenlerin, aynı zamanda kemık ilıgi nakli için verici olmayı kabul etmiş olup olmadıkları bellı degıldir... DNA analizine ilişkin sonrdkı testlere de izin verildigi ifadesı, başka amaçlarla yapılacak araştırmalan da kapsamakta mıdır?.. Bu kadar çok mıktarda kan orneginin, son derece geniş ve sınırları çizilmemiş her türlü araştırmada kullamlabilecek olması, etik açıdan kabul edilemez. Türkiye gibi hem akraba evliliklerinin yaygın oludgu, hem de sergıledigi etnık çeşitiılık dolayısıyla, özellikle genetik araştırmalar açısından son derece cazıp konumda bulunan bir ülkenin, DNA orneklerinin korunmasıyönünden son derece sagduyulu davranması gerekitgı açıktır. Tek gen hastalıkları ya da çok etkenli yaygın hastalıklarla ilgili genlerin bulunması durumunda, ortaya çıkan patent hakkı tartışmalarmm ne duzeylere varabildigi Izlanda ve Hindıstan örnekleri ile akılda tutulmalıdır. Bu noktadra, bizim kendı öncelıklerımızin goz onüne alınması ve onemli ekonomik özellikleri de bulunan konunun etik açıdan ulusal düzeyde tartışılması gereklidir. SONUÇ OLARAK, Ulkemizde bu kampanya özelinde, hekim hasta ilişkisinin dayanması gereken guven temeüni sarsıcı, umut kırıcı bir tablo sergilenmıştır. Genel olarak tıp konularında sergilenen kamuoyunun eksik ya da yanlı bılgılendirılmeye dayanüarak yönlendırılmesı, bu olayda da soz konusu olmuştur. Gorunuşte hasta hakları savunuluyor gibi algılansa da, aslında hastalann başta gızlılık haklan olmak uzere bir çok ozellik göz ardı edılmiştır. Başta losemüi bireyler olmak uzere, bu kampanyaya katılıp kan verenler açısından da bilgisizlige dayalı belirsizlikler yaşanmıştır. Kemık ilıgi aktarımının lösemi için tek tedavi, mucıze tedavi gibi algüanması bir bilimselligi olmayan bir başka çok onemli yanılgı da sıkça dile getırilmiştir. Turkiye'deki bir çok merkezin potansiyelinin ve bu' ralarda çalışan bır çok hekimin deneyimlerının kuçumsenerek hiçe sayılması da kabul edilemeyecek bir başka yöndür. Toplumun ozveri duygularının ne kadar yogun bir biçimde harekete geçtigi goz onune alınmalı ve toplumsal düzeydeki bu saygıdeger davranışm daha fazla orselenmesine ızın verilmemelidir. Ankara, 29 Haziran 1999. Osteoporoz tedavisinde hormonların rolü Soru: Osteoropoz tedavisinde hormonların rolü nedir? Yanıt: Kemık dokusunun içinde anormal derecede boşluk oluşumu şeklınde tanımlanan osteoporoz, "sessiz kemık hırsızı" olarak da bilinir. Yaşamın son yülarında hşınin hareketlerını buyuk olçude engelleyen hastalık, kırıklann oluşması durumunda hastanın olumune yol açabilır. Inglız sağlık bakanlıgının yuruttugu bır araştırmanın sonucunda, hormon tedavısı gormeyen, 80 yaşmı aşmış yaşlı kadınların kemıklennin yuzde 40'ını yitirdiği gorüldu Çok az kadın kalça kıngı riskinin, aynı yaştakı erkeklere oranla 3 mislı oldugunu bilı yor. 50 yaşırun uzermdekı uç kadından bı rinde osteoporoz belirtüeri ortaya çıkıyor. Bu nedenle doktorlar menopoz dönemme giren kadınlara hormon takvıyesııü gereklı görüyor. , ..••.• Osteoporoz tedavisi için üaç kullanmak onemli, ancak hastalıgın gehşımınde genlerin ve yaşam tarzının rolunu de yadsımamak gerekıyor. Ince kemikli kadınlarda osteoporoz riski daha fazla. Ayrıca adet kanamaları nın geç başlaması, menopoza erken gırmek, yumurtalıkların ve rahmin genç yaşta alınması ve jınekolojik rahatsızlıklar gıbı faktorler de hastalık riskinı arttırıyor. Vitamin D, kalsiyum ve az mıktarda içki hastalıgı geciktirebıhyor. Ancak aşırı içki ve sigara kemık yogunlugunun olumsuz yönde etkıliyor. 644/2İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle