17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BÜYÜK YILDIZ GEZECENİMİ YUTTU Amehkah uzaybüımcüer güneşimsı yıldızlann yaklaşık % 8'inın çevresinde dev gezegenlerin döndüğünü öne sürüyorlar, Bu ortalamaya doğrudan gezegenlen sayarak değil de, onlan yok ettiği sanılan yıldızlan sayarak ulaşıldığı belirtiliyor. Güneş ve benzeri yıldızlann merkezindeki hidrojen tükendiğinde ve bu kitleler "hzu devlere" dönüştüklerinde yörungelerindeki gezegenlen yutabilecek denli büyüyorlar. Boylesi bir durum Güneş açısından, en azından, önümüzdeki S mifyar yılhksüre için söz konusu değil Gelgelelim, Baltimore'dah Uzay leleskop Bilim Enstitüsü'nden Afario Livio vc Lionel Siess tzü dev aşamasınm bırkaç yüz milyon yıl sürmesi nedeniyle öteki güneşimsi yüdızlann şu anda çevrelenndekı gezegenleri yuttuğu görüşüne vanyorlar. Livio ve Sıess bu dev gezegenlerin yüdızlar tarafmdan yutulmalan durumunda neler olabileceğini araşürdılar. Öncelikle, gezegen yutucular aşın miktarda kızılötesi ışınla yüklü olduklanndan, gezegenden yüdıza aktanlan yerçekon gücüyle yıldız ısınarak genişliyor ve daha serin olan dış kabuğu parçalanarak toza dönüşüyor. Ikincisi, gezegenden geçen açısal devinım normalde ağır devmen hzü canavann luzlanmasma neden oluyor. Son olarak da, gezegen yıldızı lityumla hrlenmesine yol açıyor. Bilim adamları Livio ve Siess'in bu savı karşısında çok etkilendiklerını ve bunun lityum ağırhkh devlerin kökenine getirilen en iyi açıklama oldugunu dile getinyorlar. rinde nikel içeriyor. Bu alanda bır araştırma yapan Finlandiyalı bilim adamları Almanya, Isveç, Ingiltere ve ABD'den ülkeye ithal edüen ve tümunun AB tüzügünce belirlenen düzeyin çok altında nikel içerdigi belirtilen halka ve küpeleri çeşitli yöntemlerden yararlanarak incelediler. Uygulanan ilk deney bu alanda en yaygın kullanılan ve küpenin amonyak üe dımetılgliyosim kanşımı bir bileşime daldırıldıgı yontemdi. Metal nikel içerdiginde bileşim kırmızıya donuşüyordu. Denenen küpelerin hiçbirinde olumlu bir bulguya rastlanmadı. Gelgelelim, araşürmacılar bu deneyı biraz daha farklı bir biçirnde uygulamaya kalkışıp, küpeleri yaklaşık bir hafta boyunca yapay ter içinde tutunca, 66 küpeden yalnızca dokuzunun olumlu sonuç verdigine tanık oldular. Atom sogurtma yontemi uygulandıgında ise, 25 tanesinin AB sınırlannı aştıgı goruldu. Öte yandan, buna baglı olarak sürdürülen araşürmalar, dile, yanaga ve cinsel organlara taküan'halkalarını ise çok daha olumsuz etkileri oldugunu ortaya koyuyor. Sivilceler ve "Acstasy" Sivilceyi andıran bir kızanklık "ecstasy" adlı ilacın bir yan e'tkisi olabılır. Jena Universıtesi deri hastalıklan uzmaru Uwe Wollina boylesi bir belirtiye ilk kez ilacı aldıktan sonra karacigeri bozularak hastaneye başvuran bir hastada tanık oldu. Hastanın yüzünde sivilceyi andıran, ancak sivüce olmayan lekeler vardı. Lekeler karaciger bozuklugunu gidermek üzere verilen ılaçlarla yok oldu. Ilaca dayalı ruhsal bozukluklan olan bir başka ecstasy kullanıcısında da benzer lekeler goruldu. llacın etkısı bırkaç gun içinde geçınce, lekeler de yok oldu. Her iki durumda da lekeler yuzde ve boyunda oluştu. Wollina'ya göre, ecstasy ilacının boylesi bır yan etkiye neden olması seratonınin izledigı yoldan kaynaklanıyor. Söz konusu üaç seratonini emen sinir hucrelerini engelleyerek yogun miktarda seratoninin beyinde ve öteki dokularda birikmesine yol açıyor. VVbllina, yüksek duzeyde seratoninin kanın yüzde toplanmasına ve buradaki bezleri devinime geçirerek sıvilcelerin oluşmasına neden olduguna dikkat çekıyor. Wollına'ya gore bu durum ilacın bedende gerginlik yarattıgının bir gostergesi sayüryor. Bu arada VVöllina'nın bu tur belirtilerin acstasy'ye baglı bır karaciger bozukluğu oldugunu öne süren göruşu bilim adamlan arasında yogun bir tartışmaya yol açtı. Ecstasy'ye baglı olümlerı araştıran Sheffıeld Universitesi uzmanlarından Robert Fbrrest, Kafkasların % 10'unun karacigeri ecstasy'nm verdigi zararlardan koruyan enzimden yoksun oldugunu belirtiyor ve boylesi bir riskı yalnızca bu kişilerin taşımadıgına dikkat çekiyor. Yuzdeki lekeler gerçekten de bu tür riski taşıyanlan belirliyorsa, ilacı kullananlar boylesi bir behrti gösterdiklerinde onceden uyanlabilirler. getirmelerine karşın, dogru kestirimlerde bulundular. Araşürmacılar kadınlann özellıkle erkeklenn korku kokulanru algılamakta çok daha başarılı olduklannı gorduler. Ote yandan, erkekler kendi cinslerinin neşeli kokulannı ya da kadınlann korkulu kokularını algılamakta zorlandılar. Chen'e göre, kadınlann bu alanda daha başarıb olmalan bu cinsin kokuya daha duyarlı olmalanndan kaynaklanıyor. Şizofrenler ve uyuşturucu bağımlılığı Marijuanada bulunan etkin bır madde şızofrenlerın belkemıgındekı sıvı içinde toplanabiür, Bu dunım Soz konusu hastalıga yakalananlann esrar ıçmeye neden egılımli olduklanna ışık futabilir, Çok sayıda bilim adamı şizofreniyi beyindeki dopamin sisteminin aşın çalışmasına baglıyor, Kaliforniya Ümversitesi'nden Daniele Piomelll ve arkadaşlan farelerin dopamin alıcılarını devinime geçirmenin anandamid adı verilen ve beyinde esrarla aynı alıcüara baglanan bir lipidin üretimini arttır±gım biliyorlardı. Piomelli ve ekibı şimdi 10 şizofren hastasının belkemigi sıvısını inceledi. Sonuçta, şizofrenlerde bu sıvının içerdigi anandamid oranmın saglıklılara kıyasla iki kat daha fazla olduğu goruldu. Anandamid orarunın şizofrenlerde yüksek olmasının bır nedeni beynin aşın çalışan dopamin sıstemıne ayak uydurmaya çalışması olabılir. Ne var kı, dopamin üretimini azaltmaya çalışan beyin, anandamid duzeyini yeterince arttıramadığından, bu gırişiminde başansız olur. Bu da, şizofrenlerin esrar içmeye neden daha fazla egilimli olduklanna bir açıklama getirebüir, Gerek esrann etkin maddesi olan THC, gerekse anandamid beyinde ayn alıcıya baglandıgmdan, şizofrenli hastalar bu yola basvurarak kendilerini sagalüyor olabilirler. Ancak esrar beyinde seçici bir işlev gormediginden, Piomelli bu yöntemin pek de yararlı olmayacagına dikkat çekıyor. Korkunun kokusu Son bir araşürmaya gore, insanlar korkunun kokusunu tanıyor ve bu kokuyu mutlulugun kokusundan ayırt edebiüyorlar. Hayvanlarda koku çok onemli bir bilgi kaynagı oluşturuyor. Örnegın, kemırgenler koku alma yoluyla korkuyu saptayabiliyorlar. Elektrik şoku verilen farelenn kokusu şok verilmeyen farelerin bulundugu ka fese yayüınca oradaki farelerde belli bir gerginliğe tanık olunuyor. Gelgelelim, kokunun insanlarda da aynı etkiyı yaranp yaratmadıgı tam olarak bilinmemekteydi. Şimdı Philadeiphia Monell Kimyasal Duyular Merkezi'nden Denise Chen ve Rutgers Umversıtesı'nden Jeannette Havilaad ınsanlann korku ve mutlulugu kokusunu en azından tanıdıklannı ortaya koydular Arastmacüar koltukaltlanna emici minik bir yastık yerleşürilen 11 erkek ve 14 kadın deneğe çeşitli fılmlerden parçalar izlettüer. Sonra bu emici yastıklan, korkunç, neşeli, kadın ve erkek olmak üzere, dört farklı kavanoza yerleştırdiler. Ardından 37 erkek ve 40 kadından çeşıtlı büeşimlerdeki kavanozlan koklayıp bunların içinden korkulu ve neşeli kokulan ayırmalannı ıstediler. Gönullulerin çogu hiçbir koku almadıklannı dile Sayfa haberleri: Rita Urgan 643/7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle