Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Adana bölgesinde yeni depremlere hazırlıklı olmalı! CeyhanMisis depremi, Misis fayından aynlan küçük bir fay kaması içerisinde yer aldı. Deprem, Ceyhan nehrinin 50 km uzunluğu boyunca zemin sıvılaşmasına neden oldu. Deprem hasarında yüzey jeolojisi oldukça önemli rol oynadı. Deprem, Akkuyu Nükleer Santralı'nın önemini ortaya koydu. Ramazan Demirtaş* Akkuyu Santralı kuşağmda 27 Haziran CeyhanMisis depremi, Ecemiş fayına çok yakın (20 km GD) bir yerde kurulacak Akkuyu Nükleer Santralı'nı gündeme getirmiştir. Ecemiş fayı, Kayseri ile Mersin arasında uzanan yaklaşık 250300 km uzunlukta KBCD doğrultulu sol yönlü doğrultu atımlı bir fay zonudur. Fayın, Kuvaterr&r yaşlı alüviyal yelpazeleri kesmesi bu fayın aktif olup olmadığı tartışmasının gereksiz olduğunu göstermektedir. Bilindiği üzere, Arap levhaağının Anadolu bloğu ile çarpışması sonucu, Anadolu bloğu batıya doğru kaçmaktadır. Bu kaçma, kuzey ve güneyde yer alan Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fayları boyunca sağlanmaktadır. Ancak bu kaçıs sırasında Orta Anadolu Bölgesi içertsinde yer alan Ecemiş, Tuz Gölü, Kınkkale gibi faylgrda çok az da olsa bir enerji birikimine neden olmaktadır. Bu yüzden Ecemiş gibi Orta Anadolu'da* yer alan faylarda çok az da olsa bir enerji birikimine neden olmaktadır. Bu yüzden Ecemiş gibi Orta Anadolu'da yer alan faylarda yıllık kayma hızı milimetre mertebesinde greçekleşmekte ve bunun sonucu olarak bu faylar boyunca deprem yinelenme aralıkları Kuzey ve Doğu Anadolu faylarına göre oldukça uzun olmaktadır. Örneğin Kuzey ve Doğu Anadolu faylarında büyük depremler, 200250 yıl aralıklarla tekrarlanırken Ecemiş, Tuz Cölü faylarında bu aralık 500800 yıla kadar çıkmaktadır. Bu aralık insan ömrü için çok uzun gibi görünse de nükleer santraÜKr gibi büyük mühendislik yapılan için oldukça kısadır. Diğer taraftan Ecemiş fayı üzerinde 300500 yıldır magnitüdü 6.07.0 gibi büyük olmaması, bu fay boyunca da yeterli miktarda enerji birikimi ol• duğuna işaret etmektedir. En son Ecemiş fayının orta kesiminde 23 Subat 1940 tarihinde magnitüdü 5.3 olan orta büyüklükte bir deprem olmuştur. Bu deprem, Ecemiş fayının da önümüzdeki yüzyıllar içerisinde aktif olabileceğini gösterecek deprem haberclsi olarak yorumlanabilir. Ecemiş fayına en iyi örnek batı komşumuz Yunanistan'da yakın tarihte olan bir deprem verilebilir. Bu kısım EOS 'dan (EOS, Transactions, American Geophyscial Union, Volume 76, Number 50, December 1^ 1995) değiştirilmeden alınmıştır. Makalenin başlığı "Unexpected Shock Rocks and Aseismic Area" tercümesi "Beklenilmedik bir şok asismik (sakin) birMölgeyi salladı". Şimdi bu deprem ile ilğili kısa bazı notlar vermek istiyofum. 13 Mayıs 1995 taribinde Yunanistan'ın kuzeybatısında Grevena şehri yakınında 6.6 büyüklüğünde şiddetli bir deprem oldu. Bu beklenilmedik deprem tüm sismologlan şaşırttı. Grevena depremi, tamamen asismik olarak düşünülen bir bölgede meydana geldi. Bu bölgeyi içine alan Yunanistan'ın orta kesiminde tarihsel depremlere ait delil bulunmamaktadır. Ayrıta, aktif bölgeler yakınında, sismik olarak düşük komşu bölgelerde az da olsa bir sismik aktivite görülmesine ragmen bu bölgede 20. Yüzyılda herhangi bir sismik aktivite gözlenmemiştir. Bu bölgede genç Kuvaterner yaşlı faydalanmalar bulunmasına ragmen bu düşük sismisite bölgesi, uygulamada aktif olmayan bir bölge olarak kabul edildi. Hiç deprem riski yukmuş gibi barajlar inşaa edildi ve bu alan nükleer bir santralin kurulması için uygun aday bölge olarak göstehldi. Sismik olarak aktif olmayan bir bölge olarak düşünülen Grevena'yı vuran bu hasar yapıcı deprem, çoğu bilim adamlannı ve hükümet yetkililerini şaşırttı. Fakat gerçekten bu deprem beklenilmiyor muydu?.. Ancak paleosismik araştırmalar bu sismik olarak düşük bölgelerin magnitüdü 7.0 civannda olan büyük depremlere maruz kaldıklarını oıtaya koymuştur. Bu bölge yakınında Ege'deki eski kıyı hatlan, M.Ö. 1000, M.Ö. 400 ve M.S. 400 yıllanndaki depremkr sonucu, deniz seviyesinin 1 metreye kadar alçaldığını göstermektedir. Bu eski kıyı hatlan, sismik yükselimlerinin birer delilleridir. Umanm yukartdaki makaleden tercüme edilen alıntılar ve bizim önerilerimiz bir den olur ve Ecemiş fayında boyle bir affedilemeyecek hata yapümaz. J eoloji Mühendisler Odası, Bilimsel Teknik Kurul Dogal Afetler Üyesi, Jeoloji Muhcndisi Raınazan Demirtaş, CeyhanMisis depremine neden olan fayın karakteri ve agır hasarlarda önemli rol oynayan jeolojik özellıkleri araştırmak üzere deprem bölgesine gönderilmiş ve aşagıda bu araştırma ile ılgılı ayrıntılı açıklamalar sunulmuştur. • Deprem hasarında yüzey jeolojisı ve topografık faktörler oldukça büyük rol oynamıştır (Şekü 1). Depremde agır hasar gören başta Ceyhan olmak üzere yukarıdaki yerleşim yerleri Ceyhan nehrinın taşkın ovası duzlüklerinde yer almaktadır. Bu tür zeminler, sıvüaşmaya uygun deprem açısmdan oldukça riskli bölgelen teşkıl eder. Deprem orta büyüklükte olmasına ragmen hasar oldukça agır olmuştur. Çunku bu tür zeminler, sağlam zeminlere gore hasarı beş kat daha artınr. Depremde binalann yıkılması her ne kadar inşaat hatalan olarak gösterilmekle bırlikte, yüzey jeolojisi ve topografık faktörler oldukça etkılı olmuştur. Eger 7.0dan dalıa büyük bir deprem meydana gelseydi, bugun ayakta duran sağlam olarak nitelendirilen binalann durumu ne olurdu? Bu soruya yanıt, 1964. Nııgata (Japonya) ve 1989 Loma Prieta (ABD) gıbi dunyanın degişik bolgelerinde meydana gelmiş depremlerden alınabilir. Sıvüaşmaya uygun zeminin etkilerine ait en çarpıcı örnek 1964 Niigata depreminde (Ms=7.4) gözlenildi. Maksımum yer ivmesı yalnızca 0.16 g olmasına ve Niigata şehri, deprem episantrının 50 km kuzeyinde yer almasına ragmen sıvılaşmadan dolayı binlerce ev çökmüş ve agır hasarlar görmüştür. Bınalarda 80 dereceye kadar varan egimlenmeler olmuştur. Aynı şekılde 1989 Loma Prieta depremı, deprem merkezinden 110 km uzaklıkta zemin sıvılaşmalarına n#den olmuştur. Zeminden kaynaklanan benzer hasarlar, deprem episantrının 50 km bausmda yer alan eski Adana şehrınde gözlenildi ve yüzlerce ev agır hasar gördü. Hasar dagılımında topografık faktörler de oldukça önemli rol oynamıştır. Süreksizliklerde dalgalar, diffraksiyona, yansımaya ve kanşıma ugrarlar. Deprem dalgalannın bu özelliklerinden dolayı aynı zemin yapısına sahip tepelerde yer alan yerleşim yerleri düzlük alanlara göre daha şiddetli sarsılmaya maruz kalır. Benzer topografık faktorlerden kaynaklanan hasarlar 1998 CeyhanMisis depreminde gözlenildi. Aynı zemin yapısına sahip olmasına ragmen topografık olarak yüksek te bulunan Organıze Sanayi Sitesi, Suluca, Dagcı, Yürekli ve Kılıçlı köyleri yukanda bahsedilen ozelliklerden dolayı oldukça agır hasarlara maruz kaldı. Arazidekı yüzey deformasyonları, depremin merkezinin Abdioglu Y a k a p m a r arasında bir yer de yer aldıgını gostermektedır. Sağ yönlü doğrultu atımlı kınklar boyunca kum fıskırmaları Kum krateHeri. r Kum krateriert ve kmm 598/19