Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
V,' '•'..• HAMAMBÖCEGI w • Nedendir bilmem bocekbilimcileri hep mutlu insanlardır diye düşünüyorum. Öyle ya bizimkine benzemeyen börtu böcekten tutun da yılan çıyana, bite, pireye, sivrisineklere, sümüklüboceklere vb. değin uzayıp giden koca bir dünyaları vor. Işleri güçleri de her gün bu dunyanın bir canlısıyla uğraşmak, onları adlandırmak, sınıflandırmak sonra da onlarla yatıp kalkmak, uyumak... Hele daha adı sanı bilinmeyen, dünya güzeli yeni bir böcekle karşılaşmak! Daha ne istenir? Böyle ilk kez bir hamamböceğiyle karşılaşan Amenkalı bir bocekbilimciyi düşünüyorum. (değil mi ki hamamböcekleh dünyaya Amerika'dan yayılmıştır) Nasıl sevinmiş, mutlu olmuştur kim bilir? Hemen de mikroskopun altına yatınp duz kanatlılar ailesinden; 34 sm boyunda parlak, siyah renkli; yassı gövdeli, uzun antenli' diye hızla bir not düşmüştür. Hamamda rastladığı için de: Hamamböceği adını vermiştir (kargaak burgaak bir elyazısıyla). Elbet bu kadarla da kalmayıp hemen gozlem defterlerini açıp günu günune notlar almıştır. Bütün bunların sonunda da niceleri gibi onu da (belki bir gün ben değersiz gelip onu bir yazı konusu yapsın diye de) dunyaya salıp çekilmiştır. Neden olmasın? Öyle ise, şimdi ayağımın dibinde, ters donmüş, can çekişen şu hamamböceği biraz da bizim elinden tutmamız için yerde kıvranıp durmuyor mu? Ben odanın ışığını yakınca kendini küvetten hızla aşağıya atmış, ters dönüp kalmamış mıydı? Hamamböceklerinin ölumu de henidiyse hep böyle olmuyor mu? Ne denli debelenirse debelensin yassı govdesini donduremeyecek. Hem küçük, yuvarlak güzelim gözlerinin ışığı söndü sonecek. Dalmış tek bir yone bakıyor. Belki de bana. Antenleri de ağırlaştı. Ayaklarını da zor oynatıyor: Kurtuluş yok...Ölüm kesin. Hamamböcekleh nedense sevilmez. Bunu bildikleri için kaçacak yer ararlar. Kara olmalarından belki bu. Karayı kim sever? Oysa kahverengi olanları çok güzeldir. Hem böcekler niçin çirkin olsun? Her şeyden önce hamamböcekleri çirkin değildir. Dünya güzeli, saydam, ince, parlak kanatlıdır.. Yalnız ev içlehnde dolaşmaya bayılırlar. Rüzgârlı havalarda da oradan oraya uçmayı severler. Başlarını kannlannın altlanna alıp çekildiklerinde çok güzeldirler. Hele yerde kurşun hızıyla koşarlarken görmeli onları, yarışa çıkmış sanırsınız. Su ağızları iştahlannı çeker ama suyun kendisinden çok varlığıyla (neyse o) yaşarlar. Hem yaşam her zaman böyle şeyler sunmakta ustadır. Gerçi hamamböceklerinin yaşamdan bir şey anladıklarını soylemek zordur. Bizim de bir şey anladığımız söylenemez. Kolay değildir bu? Yaşam dediğimız hamamböceğidir hem. Hamamböcekleriyle uğraşmayı bırakalım. 597/24