22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N H A B E R L E R Ankara Bonsai Kulübü'nün etkinlikleri C umhuriyet Bilim Teknik'te 1992 yılında Isviçre'de yaşayan özer Sertel tarafından yazılan bonsai konulu makale Türkiye'deki bonsaiseverleri coşkulandırmış ve bir araya getirmiştir. Makale içerisinde yer alan "Bonsai ilk bakışta çok zor gibi görünmekteyse de biraz gayret, biraz sanatsal beceri ve sevgi ile bu işin üstesinden gelinebilir" sözleri özer Sertel'e Türkiye'den birçok mektubun gönderilmesine zemin hazırlanmıştır. Ankara'dan 14 bonsaisever umutsuzlukları ve zorlukları aşarak Ankara Bonsai Kulübü'nün Japon Haftası nedeniyle Ekim Ankara Bonsai Kulübü 1993'te açtığı bonsai sergisinden... adıyla Türkiye'nin ilk Türkiye'de ilk bonsai sergisi açıldı ve bübonsai kulübünü Aralık 1992 yılında kuryük ilgi gördü, sergiye katılan ve anket duk. Amacımız, Türkiye'de bonsai sanaformu dolduranların ısteği üzerıne dertının öğrenilmesini, tanıtımını ve yaygınnek olarak bonsainin felsefesi, ağaç, laştırılmasını sağlamak ve bonsaiseverler toprak, çanak ve teknik özelliklerinin tararasında dayanışma ve bilgi alışverişini tışıldığı bir panel düzenledik. kolaylaştırmaktır. Temelde doğa sevgisi ve doğa ile büHer ayın ikinci cumartesi günü düzenli tünleşme çabası olan bonsai bizi doğaya olarak Uzakdoğu Kültür Merkezi'nin sadaha da yaklaştırdı ve Karaca Arborelonlarında toplanmakta ve eğıtim çalıştum'a, Kaman'daki Japon Anı Bahçemalarımızı yürütmekteyiz. Bilgi tabanını si'ne geziler ve doğa yürüyüşlen düzenoluşturmak amacıyla kulüp üyeleri olarak ledik. Ekim 1994'ten bu yana her ay düyurtdışından kıtap ve video filmleri getizenli bir bülten çıkarmaktayız. Ayrıca, yılrerek çok iyi nitelik ve niceliğe ulaştık. da 4 kere yayımlanacak dergi çalışmalaBir bonsai üstadı olan John Naka'nın kirını yürütmekteyiz. Üye sayımız 35 olup, taplarından yararlanarak hazırlanan ilk aylık toplantılara devamlılık gösterenler Türkçe bonsai kitabı basım, ikinci kitap üyelik ıçin yönetim kuruluna başvurabilise hazırljk aşamasındadır. 1993 ve 1994 mektedir. ilkbahar aylarında özer Sertel ve eşi HilDernek ve üyelerin sahip olduğu bonde Sertel'in katılımı ve desteği ile pratik sai sayısı 20'nin üzerinde halen çevre fieğitim semınerleri yapıldı. 1993 yılında danlıklardan aldığımız ağaçlar üzerinde Japon Haftası etkinlikleri kapsamında çalışmakta ve başarılı olmaktayız. Ülkemizdeki ağaç türlerindeki çeşitlilik ve bonsaiye yatkın türlerin bolluğu bu şanatın yaygınlaşmasına ve doğa sevgisinin derinleşmesine büyük katkı sağlayacaktır. Doğa sevgisi ve doğal yaşamı koruma ile ilgili derneklerle ortaklaşa çalışmalar yürütmekteyiz. Ağaçlandırma komitesi aracıhğıyla ağaçlandırma ve erozyon önleme çalışmalarına da destek vermekteyiz. Kulüp olarak bonsai yetıştirmek ve bakımını öğrenmek ve Türkiye'de bu sanatı yaymak için çıktığımız yolda başladığımız noktadan buralara geldik. Çabuk ödül alma ve uğraşmadan sonuç isteme arzusunun yaygınlaştığı günümüz dünyasında bu çabayı anlamsız bulanlar olabilirse de şehirleşme ve onun getirdiği doğadan kopuş ortamında bonsai, sanatçısına doğayla bütünleşme kapılarırn açacak felsefi boyutları da taşımaktadır. Yazışma adresi: Levent E. Inan, Ankara Bonsai Kulübü Başkanı Esat Cad. Hülya Sok. No: 2/A Bonsai Kulübü'nün sergilediği kayın ağacı Küçükesat Ankara Glokom teşhisinde kızılötesi ışınlar Bazı köriükleri önlemek mümkün hale geliyor I şık gözün incelenmesınde her zaman Önemli bir araç olmuştur, ama Amerikalı bılım adamları artık ışığı yaygın göz hastalıklarının test edilmesınde kullanmanın yolunu buldular. Bılım adamları, gözdeki tabakalı dokuların yuksek çözümlemeli resmıni elde etmek için kızılötesi ışınları kullanıyorlar. Yöntemleri. glokom ve sinir bozulmasına yol açabilecek mikroskopik değişimleri ortaya çıkanyor. Bu ıki koşulun aynı anda ortaya çıkması, tedavisi mümkün olmayan tüm körlük vakalannın en az üçte ıkisı demek. Glokom, erken teşhis ve tedavi edilmezse ınsanın görme yetısine onarılmaz hasar verebilir. Hastalık, göz yuvarlağına basınç artışıyla başlayıp yavaş yavaş optık sınırlere hasar vererek görüş alanını azaltıyor. Geleneksel glokom testleri göz yuvarlağındakı basıncı ölçmekte ya da gözün görüş alanını saptamakta. Ancak bu testler çoğunlukla, iyice ilerlemeden hasarı saptamakta başarısız oluyor, çünkü gözün arka dokularındaki mikroskobik değişimleri saptayamıyor. Ingiliz bir doktor şöyle diyor: "Bir iki sinir iplikçığinin kaybedilmesi gibı çok küçük degişimlerin peşindesiniz. Bu yüzden çok hassas ölçumiere gereksınimıniz var." Yeni testte, göz kesitlnin btr resmini oluş turmak için bir çift kızılötesi ışın kullanılıyor. Lazer ışınının aksine, bu ışınlardaki kızılötesi ışık çok farklı frekanslardan oluşuyor. Çözümleme ultrasonunkinden çok daha yüksek ki bu da yeni testle 10 mikrometre kadar küçük nesnelerin saptanabilmesi demek. Araştırmacılar optical coherence tomography (OCT) olarak bılinen bu yöntemi 700 hasta üzerinde test edıyorlar. Araştırmacılar bir ışını, retina gibi bir hedef dokuya, diğeriniyse ışık kaynağından belli bir uzaklıktaki referans aynasına tutuyorlar. Birleşik yanısıma en parlak hale gelene kadar referans aynasını hareket ettirerek ışık kaynağı ve hedef doku arasındaki tam uzaklığı buluyorlar. Işığı dokuların farklı tabakalarına odaklayarak araştırmacılar, gözün bir kesitini oluşturmak için her bir tabakanın tam derinlığıni ölçebıliyorlar. (NS 3 Aralık'94 O.Y.) Buzul çağına turbalıklar mı neden oluyor? I sveçli bir bllim adamı "Turbalıklar, atmosferden çok fazla karbondioksit emerek Dünya'nın soğumasına neden oluyor" görüşünde. Turbalıkların, kuzey yarımkürenin ılıman kuşağındaki son buzullaşma bittıkten sonraki 10.000 yıl içinde 120 ile 260 milyar ton karbon topladığı belirtiliyor. Antarktika'nın buz öbeklerinde yapılan incelemeler geçmiş 160.000 yıl süresince global sıcaklıkların, atmosferdeki karbondioksit ve metan miktarlarındaki değlşimi yansıttığını ortaya çıkarmış. Sera gazları konsantrasyonu buzullaşma sırasında düşüyor ve buzul çağı sona erdiğinde artıyor. Atmosferde 700 milyar ton karbon bulunmakta, bu bugünkü turbalıkların banndırdığı miktara yakın bir rakam. Bu yüzden turbaların oluşması ve çürümesi hepsinden değilse bile, son iki buzullaşma sırasında atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonundaki değişimin genellikle nedeni. Dünyadaki turbalıkların çoğunun kaderi buzul çağlarının elinde, çünkü her buzullaşma sürecinde buz tabakalarıyla kapla nıyor. Buzul çağı geçiş dönemlerinde, turbalıklar daha da fazla karbon toplayarak yavaş yavaş gelişmekte. Günümüzde atmosferden yılda yaklaşık 100 milyon ton karbondioksit emmekteler. "Gün geçtikçe atmosferin karbondioksit içerlğinin daha çoğunu içlerinde barındıracaklar" diyor bilim adamı. "Sıcaklıklar azalan sera etkisi yüzünden sürekli olarak düşmekte." Ancak buzul çağından çıkış konusunda çeşitli teoriler var. Dünyanın yörüngesindeki sapmalann yol açtığı güneşten gelen radyasyondaki küçük değışımlerin buna neden olduğu gibi. Ayrıca buz altındaki ölü turbanın çürüyüp depoladığı karbonu atmosfere bırakmasıyla ısınmayı başlatmasının da buna neden olabileceği öne sürülüyor. Her buzullaşma turba oluşumu için öncekinden daha uygun bir zemin oluşturuyor. Buz tabakaları dağları ve tepeleri aşındırıp, bataklık ve turbalık oluşumu için son derece uygun sığ havuzcuklar, düzlükler ve düz tabanlı vadiler oluşturuyor. 4145
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle